Yıldıray OĞUR
18 Ağustos 1998 akşamı İstanbul Büyük Kulüp’te merakla beklenen bir düğün vardı. Düğüne ilgi o kadar yoğundu ki gelin ve damat bile arabalarından inip ancak 10 dakika yürüyerek salona ulaşabildi. Susurluk ilişkileri nedeniyle İçişleri Bakanlığı’ndan istifa eden ve bir süre önce de kızını kaybeden Mehmet Ağar oğlunu evlendiriyordu.
Nikâh şahitlerinden biri Kenan Evren diğeri Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’di. Nikâhı kıyacak isim ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan. İstanbul sosyetesinin, magazin dünyasının, iş dünyasının ve Ankara siyasetinin en önemli isimlerinin içinde olduğu 1700 kişi yerini aldı. En önemli davetli bekleniyordu. Düğün tarihinin bile onun programına göre ayarlandığı damadın şahidi Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel.
Nikâhın başlamasına 20 dakika kala Cumhurbaşkanlığı Özel Kalemi’nden Mehmet Ağar arandı veDemirel’in nikâha katılamayacağını bildirdi.
Programını düğüne göre yapan Demirel, Hacıbektaş’tan İstanbul’a dönmüş evinde oturuyordu. Düğüne 20 dakika kala gelemeyeceğini bizzat bile değil Özel Kalemi aracılığıyla bildirmek üzere aradığıAğar’a mazeret olarak ne acil bir iş, ne de bir hastalık göstermişti. Sadece “yorgunum gelemiyorum” demişti.
Ağar’ın Susurluk bağlantıları nedeniyle Demirel’in bu düğüne gitmemesi yolunda cılız da olsa bir kamuoyu baskısı oluşmuş ama Demirel nikâhın başlamasına 20 dakika kalaya kadar gitmeme işareti vermemişti.
Demirel’in son dakika kararı düğünde şok etkisi yarattı. Şokta olanların başında Ağar geliyordu. Şaşkınlığını düğünde olan –olmasa şaşardık– Ertuğrul Özkök’e “Oysa düğün gününü bile onun takvimine göre birlikte belirlemiştik” diyerek belli etti.
Gazetecilerin meraklı sorularına Ağar’ın cevabı kısaydı: “Türkiye’de bir gelenek vardır. Gelen de sağ olsun gelmeyen de.”
O gün Demirel’i, tarihî programına göre ayarlanan, nikâh şahidi olduğu Ağar’ın oğlunun düğününe İstanbul’da olmasına rağmen 20 dakika kala neyin gitmekten vazgeçirdiğini öğrenmeden ne 28 Şubat’ın ne de Susurluk’un gerçek hikâyesini anlayabileceğiz.
Hazır böyle zor bir işe giriştik durumu biraz daha karışık hale getirmek için filmi biraz daha geriye saralım. Erbakan hükümetinin düşürülmesinin ardından 1997 yılı ekim ayı MGK toplantısına gidelim. Toplantıda çok kritik bir karar alındı ve devletin kırmızı kitabı Milli Güvenlik Siyaset Belgesi değiştirildi. Tehdit sıralamasında irtica terörün yerine birinci öncelikli tehdit haline getirildi. Kırmızı kitapçığa çok ilginç bir madde daha sokuldu: Suç örgütleriyle mücadele. Bu değişiklik askerin Susurlukvari yapılara mesafe koyması olarak yorumlandı.
Resmi Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’nın 5 Şubat 1998 günkü gazetelerde yer alan ünlü sözü tamamladı: “İrtica PKK’dan daha tehlikelidir.”
Peki, askerler niye bunu yapıyordu? Erbakan hükümeti zaten devrilmişti. Mesut Yılmaz ne isteniyorsa yapıyordu, devlet imam-hatipli kız öğrencilerin gösterilerine bile gazla müdahale ediyordu. Yine de herkes bu mesajların irticaya verilmiş sert mesajlar olduğunu zannediyordu. Kimsenin aklına esas mesajın PKK’ya verildiği gelmemişti.
Bir kişi hariç: Şam’da yaşayan Abdullah Öcalan. O mesajı almıştı.
Kasım 1997’de Serxwebun gazetesine yazdığı yazıda Öcalan da bu adımla verilen mesajdan memnuniyetini şöyle anlatmıştı: “Son dört beş yıldır PKK en büyük ‘tehlike’ olarak öndeydi, şimdi de İslam, yani Refah Partisi birinci tehlike olarak öne çıktı. Dikkat edilirse, şu andaki general kadrosu ‘Refah olayı 12 Eylül döneminde gelişti’ diyor. Yani dinin tırmanışı 12 Eylül’e bağlanıyor ve burada 12 Eylül’e tavır konuluyor. HADEP bir Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti gibi çalışabilir. Batı Çalışma Grubu nedir? Batı Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyetidir.”
28 Şubat’ın askerlerinin desteğiyle kurulan Yılmaz hükümeti bir taraftan AB sürecini hızlandırırken, diğer taratan Susurluk tipi yapılara karşı mücadele veriyordu. Yılmaz bu uğurda burnuna bir yumruk bile yedi.
Demirel’in 20 dakika kala Ağar’ın oğlunun düğününe gitmekten vazgeçmesinden 13 gün sonra 1 Eylül Dünya Barış Günü Abdullah Öcalan ilk kez Türkiye merkez medyasından gazetecilerin de katıldığı (Genelkurmay’ın katılmalarına izin verdiği de denebilir) Med Tv’deki televizyon yayınına telefonla bağlanıp ateşkes kararını açıkladı.
28 Şubatçıların “Devleti değiştiriyoruz. Susurluk’a karşı mesafe alıyoruz” mesajı adresine ulaşmıştı.
Pek 28 Şubatçılar bunu niye yapmıştı?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025