Yıldıray OĞUR
Önceki yazının sonundaki “Peki 28 Şubatçılar bunu niye yaptı” sorusuna cevap vermeye küçük bir alıntıyla başlayalım.
Aşağıdaki cümleleri kim, nerede ve ne zaman söylemiştir sizce?
“Terör başının da söylediği gibi, silah yoluyla bir yere varamayacaklarını kabul ettiler. Siyasal yoldan çözüm düşünüyorlar. Federasyon da istemiyorlar. İstedikleri bazı kültürel haklardır. Bunların bazıları zaten verilmiştir. Kürtçe gazete ve kasetler serbest. Yasak olmasına rağmen Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Kürtçe televizyon ve radyo yayınları yapılıyor. 37 il ve ilçede belediyeler HADEP’te. Kimse niye seçildiniz diye karşı çıkmadı. Doğru dürüst çalışıp memlekete hizmet ederlerse kimse bir şey demez. Türkiye birçok hakları vermiş zaten.”
1999 yılında Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu söyledi desem. Hem de o meşhur “28 Şubat 1000 yıl sürecek” cümlesini de kurduğu gazetecilerle sohbet toplantısında.
O halde dün gazetelerde yer alan bir haberle Pandora’nın kutusunu açmaya başlayalım:
“28 Şubat soruşturmasında tutuklanan Psikolojik Harp uzmanı emekli Albay Alican Türk’ün Eskişehir’deki evinden Kürt müzisyen Ciwan Haco’nun çok sayıda şarkı kaseti ve CD’lerinin çıktığı belirtildi. Türk’ün annesinin Diyarbakırlı olduğu...”
28 Şubat soruşturmasında darbecilikten tutuklanmış bir özel harpçinin Ciwan Haco dinlemesine hemen şaşırmayın; az sonra anlatacağım hikâyeyi okumadan.
1 Eylül 1998’de Öcalan, sorularını cevapladığı Tayfun Talipoğlu’nun da aralarında olduğu merkez medyadan gazetecilerin ilk kez katıldığı Med Tv’deki programa telefonla bağlanarak ateşkes kararını açıkladı. Ardından 19 yıl boyunca onlarca baskından sonra hiçbir şey yapmayan Türkiye silah bile patlamazken Şam’ı Öcalan’ı barındırmaması için aniden sıkıştırmaya başladı. Öcalan Avrupa’ya gitti. Ardından da uzun bir maceradan sonra Türkiye’ye getirildi. Ama 1998’deki ateşkesinin arkasında durdu. PKK’yı ülke dışına çıkardı. Adını değiştirdi. Silahlı mücadeleyi bırakma mesajı verdi. 2004’e kadar da bu ateşkesin arkasında durdu.
Öcalan yakalandıktan sonra bu ateşkesin arkasında neden durduğunu şöyle anlattı: “Genelkurmay’ın Toplumsal İlişkiler Başkanlığı’nda çalışan bir albay, Brüksel’deki temsilciliğimize kadar gelmiş ve aynı önerileri getirmiş. Ben önerilerin ciddiyetine inandım. Bu sebeple ben ateşkesi tek taraflı olarak ilan ettim. Bana söylenen resmen olmasa bile fiilen ateşkes şartlarına bağlı kalınacağı ve aşama aşama önerilerin gerçekleştirileceği idi.”
Bir Genelkurmay temsilcisinin Brüksel’e gidip PKK ile ateşkes için görüştüğü bilgisini Öcalan dışında askerî kesimlere yakınlığıyla bilinen Enis Berberoğlu da 4 Haziran 1999 günü Hürriyet’teki yazısında teyit etti: “1997’de nisan ayında, Hollanda’nın Arnheim kentinde, PKK’yı temsil eden (muhtemelen) Kani Yılmaz ile, Genelkurmay’ın iki yetkilisi görüşmüştür... Aynı şekilde, 30 Temmuz 1998’de, PKK’ya cezaevinden ateşkes isteniyor haberi gelmiş... Apo da buna inanarak 1 eylülde ateşkes ilan etmiştir.”
Bu görüşmeyi bu kez tam tarihi ve görüşen albayın adını insiyelli olarak 1998 ateşkesinde arabuluculuk yapan Balıkçı ya da gerçek adıyla İlhami Işık da doğruladı: “14 Nisan 1996’da Genelkurmay Toplumsal İlişkiler Dairesi’nden Kurmay Albay H.D’nin Hollanda’ya gidip PKK’nın Avrupa sorumlularından Abdurrahman Çadırcı ile görüştü.”
İşte şimdi o Kurmay Albay H.D’nin kim olduğunu açıklamanın zamanı geldi.
O H.D, 28 Şubat soruşturmasında tutuklanan, eski Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Kıdemli Topçu Kurmay Albay Hüsnü Dağ’dı.
Hüsnü Dağ 28 Şubat döneminde medyayla ilişkileri yürüten isimlerden biriydi. Onun adını kamuoyu ise Tansu Çiller’in Doğru Yol Partisi Genel Başkanı sıfatıyla Refah Partisi’nin kapatılmasına karşı Genelkurmay’a faksladığı sivil muhtıraya verdiği cevapla tanıdı. Dağ, bu faksa Doğru Yol Partisi Genel Merkezi’ne gönderdiği “Türk Silahlı Kuvvetleri ciddi bir kurumdur. İlgisi ve yetkisi olmayan konulara ayıracak vakti olmadığı cihetle, gönderilen faks metni komuta katına sunulmadan ilişikte iade edilmiştir. Rica ederim” yazılı faksla cevap vermişti.
Dağ’ın adının geçtiği bir kitaptaki iddiayı ise teyit etmek mümkün olmadı. Antikomünist külliyatın en nadide örneklerini yazmış İlhan Darendelioğlu’nunTürkiye’de Komünist Hareketler adlı yarı-ihbar mahiyetindeki kitabındaki iddia. Kitapta 12 Mart Darbesi’nin ardından Perinçek’in Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi hakkında açılan davada yargılanan isimler arasında Hüsnü Dağ adında bir askerden bahsediliyor. Hem de karşısına Polatlı’da Topçu Teğmen notu düşülerek. Tarihler ve zamanlama tutuyor ama doğru bilgi için iddianamenin kendisine bakmak gerek.
1996’da PKK ile ateşkes görüşmeleri için Brüksel’e gitmiş bir albayın 28 Şubat’tan tutuklu olması yeterince ilginç herhalde.
Peki, nasıl oldu bu? O soruya cevap verecek yer yine kalmadı. Çünkü epeyce uzun uzun anlatılması gereken bir mevzu bu. Bir nevi Türkiye’de devletin en mahrem hikâyesi bu anlatılan. İnşallah bir dahaki sefere...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bizi esas ilgilendiren çarpık ilişkiler…
24.12.2025 - Halkı kin ve nefrete Murat Övüç mü tahrik ediyor?
23.12.2025 - Belki de çürüyen toplum değildir?
17.12.2025 - Müzelik bir müzede bir gece…
15.12.2025 - Suriye bir kere daha çözümü bozabilir mi?
10.12.2025 - PKK zaten bitirilmiş miydi?
9.12.2025 - CHP’nin `Kürt Sorunu´, Kürtlerin sorunlarını çözebilir mi?
6.12.2025 - Çözüm Süreci’nde top MİT’ten Meclis’e geçti
3.12.2025 - Büyük ülkenin, küçük insanları…
1.12.2025 - Örgütüne silah bıraktırırken Öcalan’ın “teröristbaşı” olduğunu hatırlayanlar….
24.11.2025
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Ozhan Kaymaz
Yazdigi gazetenin firari mahkum gnl yyn md uzerine USA bayragi orterek poz verir bu da kendini solcu hatta sosyalist sanir.