Yıldıray OĞUR
Geçen hafta yapılan AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısının basına kapalı bölümünde konuşulanlarla ilgili Habertürk’ten Muharrem Sarıkaya dikkat çekici bir kulis yazısı yazdı.
Yazıya göre kapalı toplantıda söz alan AK Partili il başkanları yana yakıla illerindeki valiler, kaymakamlar ve bürokratlardan dert yanmışlar:
“Hükümetimizi kurduktan sonra, Genel Müdür, Daire Başkanı olabilmek için onlarca kez kapımıza gelen, bizi ataması için her gün defalarca arayan kişiler, şimdi bayramda, resmi, törenlerde benim 10 adam önümde duruyor. İşe girmesin, atamasını sağladığım kişi en önde, ben en arkada yürüyorum; dönüp bir de küçümseyerek bakıyor. Telefonumuza çıkmıyor, randevu vermiyor…”
Toplantıda söz alanlardan biri de AK Parti Yozgat İl Başkanı Çelebi Dursun’muş. İl Başkanı da Yozgat Valisi’nden şikayetçiymiş:
“Vali, iki kaymakamı yanına çağırıp ‘Bundan böyle siz siyasi hiçbir kişi ile görmeyeceğim’ talimatını veriyor. Kaymakamlar yüzümüze bakmıyor.”
İlk bakışta bu şikayet Vali’nin kaymakamları siyasi baskılardan uzak tutma çabası olarak takdir edilebilirdi.
Tabii aynı Yozgat Valisi’nin bundan 15 gün önce, 15 Temmuz anma toplantısında yaptığı şu konuşmayı bilmiyor olsaydık:
“Tayyip Erdoğan parti kurdu. O zaman dediler sen genel başkan olamazsın. Muhtar bile olamazsın. Ama mübarek 2002’de 2 Kasım’da iktidara geldi. Biliyorsunuz milletvekili olmadığı için Başbakan değildi. Başbakan yapmadılar. Ondan sonra baktılar iş kötüye gidiyor. Ya biz iyice perişan olacağız, şuradan Siirt’ten falan bir şeyler çıkartalım, bir boşluk oluşturalım, bu adamı Meclis’e almazsak iyice başımıza bela olacak dediler. Muhtar olamaz dedikleri adam gün geldi Başbakan oldu...”
Aslında AK Parti Yozgat İl Başkanı’nın şikayet ettiği, Yozgat Valisi’yle artık rollerinin çatışmaya başlaması.
Eski sistemde tarafsız Cumhurbaşkanı’nın ildeki karşılığı, tarafsız valilerdi.
Her ne kadar İçişleri Bakanı’na bağlı olsalar da atamaları son olarak Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan valiler ve kaymakamlarla illerde devleti temsil ederlerdi.
Pratikte valiler iktidarlara yakın olur, il başkanlarıyla zaman zaman çarpık iktidar mücadelelerine girer ama yine de belli bir mesafe korunurdu.
Yeni sistemde valilerin, kaymakamların en üst amiri ve illerdeki görevleri açısından rol modelleri olan Cumhurbaşkanı artık bir partinin genel başkanı.
Yasalara göre valilerin hala tarafsız ve partisiz olması gerekiyor ama böyle bir modelde bir valinin tarafsız kalması artık pek mümkün değil.
O yüzden de artık valiler siyasileşiyor, iktidardaki partinin ildeki en yetkili adamı haline geliyor, bu da il başkanlarının şikayet ettiği çatışmaları doğuruyor.
Daha uygulamanın birinci yılında karşımızda Yozgat Valisi gibi tek parti dönemi modeli valiler var.
Başka illerde de durum farklı değil.
Ankara’da seçilmiş milletvekilleriyle, atanmış bakanlar, üst düzey bürokratlar arasında da benzer sorunlar olduğu duyuluyor.
Ama bu çatışmaların sebebi şahıslar değil, Cumhurbaşkanlığı sisteminin yapısal bir sonucuyla karşı karşıyayız.
Başkomutanı olan Cumhurbaşkanı’nın yemeğine katılan, Cumhurbaşkanı’nın orada bir partinin genel başkanı sıfatıyla yaptığı siyasi konuşmayı izleyen, konuşmanın bir yerinde de alkışlayan Komutanın meselesi de şahsi değil, yapısaldı.
Ama bu yapısal sorunları sadece Cumhurbaşkanı’nı yeniden partisiz hale getirerek çözebilmek de mümkün değil.
Aynı rol çatışmaları, yapısal çarpıklıklar Meclis’te de yaşanıyor.
Güncel bir örnek verelim.
Cumhurbaşkanlığı sistemi için Anayasa’nın 88. Maddesi değiştirildi ve “Kanun teklif etmeye Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri yetkilidir. Kanun tasarı ve tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülme usul ve esasları içtüzükle düzenlenir” maddesinden “Bakanları Kurulu” ve “tasarı” kelimeleri çıkarıldı.
Böylece eski sistemde Meclis’in iş yükünün yüzde 90’ını oluşturan bakanlıklarca hazırlanan hükümet tasarıları ortadan kalktı, yasama sadece milletvekillerinin kanun tekliflerine bırakıldı.
Bu radikal değişiklik referandumda “Güçlü Meclis, Güçlü Hükümet” diye bir slogana dönüştürülüp, yeni sistemde Meclis’in güçleneceğine delil gösterilmişti.
Hatta yeni sistemi hazırlayan Cumhurbaşkanı’nın hukuk danışmanlarından biri referandum kampanyası sırasında çıktığı bir televizyon kanalında bu değişikliği iddialı cümlelerle savunmuştu:
“Tam tersine Meclis yeni sistemde çok güçleniyor. Yürütmenin, kanun tasarısı sunma hakkı yok. Kanun teklifini sadece milletvekilleri verecek, yürütüme buna katılamayacak. Yani yürütmenin yasama üzerindeki hükümranlığına son verilmiş olacak. Bu parlamentoyu özgürleştirir.”
Peki uygulamada nasıl oldu?
BBC Türkçe’den Onur Erem’in Resmi Gazete’de yaptığı araştırmaya göre Meclis’te Haziran 2016 ile Haziran 2017 arasında 314 kanun görüşülürken, bu sayı yeni sisteme geçildikten sonra Haziran 2018 ile Haziran 2019 arasında 34’e düştü. Aynı dönemde içinde 1600’ü aşkın madde bulunan 39 Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarıldı.
Ama yeni sistemdeki esas aksaklığı görmek için TBMM’den geçen son büyük yasa olan “Askeralma Kanun Teklifi’ne bakmak yeterli.
Türkiye’deki askerlik sistemini tümüyle değiştiren, milyonlarca insanın ilgilendiren bir yasadan bahsediyoruz.
Meclis’e gelen kanun teklifinin altında Anayasa’ya uygun olarak milletvekillerinin imzaları var.
Kanunu ilk imzalayan milletvekili de eski bir hava tuğgeneral olan AK Parti İstanbul Milletvekili Şirin Ünal.
Konuya hakim bir isim olarak kanun teklifini hazırlayanlardan birinin o olduğunu düşünmekte haklıyız.
Ama gerçek, teklifin görüşüldüğü Milli Savunma Komisyonu zabıtlarını okuyunca karşınıza çıkıyor.
https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/komisyon_tutanaklari.goruntule?pTutanakId=2302
Komisyon eski Milli Savunma Bakanı ve AK Parti Sivas milletvekili İsmet Yılmaz’ın başkanlığında toplanmış.
Başkan, teklifin görüşülmesine geçilmeden önce komisyonda ilk sözü teklif sahibi olarak Ünal’a vermiş.
Ardından milletvekillerine söz vermeden iki kişiye daha söz vermiş; İki Savunma Bakan yardımcısına.
Bu iki isim eski AK Parti milletvekilleri ama şimdi seçilmiş değil, atanmış bir pozisyondalar.
Ama orada olmaya hakları var.
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra, yapılan Meclis İç Tüzüğü değişikliğiyle, sisteme göre Meclis’e adım atmamaları gereken cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanlar ve bakan yardımcılarına komisyonlara katılıp, söz alabilme hakkı verildi.
Ama tutanaklara bakılırsa iki bakan yardımcısı komisyonda gözlemci değil, teklifin sahibi gibi konuşmuş.
Ardından geçilen görüşmelerde de milletvekillerinin kanun teklifiyle ilgili sorularına, kağıt üstünde teklifi hazırladığı görülen milletvekilleri değil, bu iki bakan yardımcısı ve Savunma Bakanlığı bürokratları cevap vermiş.
Aslında son dönemde eğer torba kanun değilse, Meclis komisyonlarındaki bütün yasa görüşmeleri böyle oluyor.
Çünkü yeni sistemde yasa yapma hakkı milletvekillerine verildi ama bu yasaları hangi kadrolarla, nasıl yapacakları ortada kaldı.
O zaman da çalışan eski sisteme de-facto olarak geri dönüldü.
Cumhurbaşkanlığı sistemi yasaları milletvekilleri hazırlar dese de, örneğin Askeralma Yasası’nı Savunma Bakanlığı, Sinema Yasası’nı Kültür Bakanlığı hazırladı.
Ama anayasa gereği böyle bir yetkileri olmadığı için bu hazır yasaların altına bu yasalarla ilgili olabilecek vekiller imza attılar.
İç Tüzük’te yapılan değişiklikle de bakanlar olmasa da bakan yardımcıları komisyonlara gelip, bakanlıklarda hazırladıkları yasalarla ilgili milletvekillerinin sorularına cevap verdiler.
Böylece daha birinci yılını doldurmadan çalışmayan yeni sisteme kaçak katla eski sistem monte edildi.
Ülkenin en kritik meseleleriyle ilgili yasa yaparken, milletvekilleri kendi hazırlamadıkları yasaların altına imza attılar.
Ve günün sonunda da Meclis’te seçilmiş vekillerin muhatabı, eski sistemdeki gibi seçilmiş bakanlar değil, atanmış bakan yardımcıları ve bürokratlar oldu.
Halbuki, eski sistemden yeni sisteme geçişin ana motivasyonu seçilmişlerin üzerindeki atanmışların vesayetini bitirmekti.
Bazıları küçümsese de Türkiye’nin 27 Mayıs’ın kurduğu sistem yüzünden bir milli irade ve vesayet meselesi vardı.
Seçilmiş iktidarları, Cumhurbaşkanı, ordu ve yargı eliyle kontrol eden bir sistem kurulmuştu.
Eski Türkiye’yi özleyenler hala bu sistemi kuvvetler ayrılığı zannediyor.
Halbuki bu, modern demokrasilerdeki kontrol ve denge mekanizmalarıyla ilgisiz, Türkiye’ye özgü güç ilişkilerine dayanan çarpık bir kuvvetler ayrılığıydı.
Zaten bu çarpık vesayet sisteminin yarattığı sorunlar yüzünden de seçimle iktidara gelmiş Özal, Demirel bir aşamadan sonra işlerin tıkandığını görmüş ve başkanlık sistemini tartışmaya açmıştı.
Aynı baskıyı ve tıkanıklığı bizzat tecrübe eden AK Parti de en başta başkanlık sistemini bu vesayetçi sisteme karşı, siyaseti güçlendirmek için savunmuştu.
Ama bu niyetlerle çıkılan yolda hazırlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile geçen bir yılın sonunda elimizde parti il başkanına dönüşmüş valiler, siyasetçilerin telefonlarına çıkmayan bürokratlar, hazırlamadıkları yasaların altına imza atan, atanmış bakan yardımcılarıyla muhatap olan milletvekilleri var.
Aynı zamanda bir parti lideri olan Cumhurbaşkanı Meclis’i özel balkonundan izlerken, seçimlerde rakibi olan diğer parti liderleri aşağıda oturuyor. En son bu yüzden 15 Temmuz anma toplantısında hiçbir parti lideri konuşmadı.
Ve bu daha sistemin henüz oturmamış hali.
Verdiği son kararlarla elde kalan son kontrol ve denge mekanizması olan Anayasa Mahkemesi’nde, hak ihlal kararı veren üyelerin çoğunun cumhurbaşkanlığı sisteminden önce atanmış üyeler olması da gidişat hakkında fikir veriyor.
Vesayet odaklarını bitirmek iddiasıyla getirilen Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile devlet siyaset karşısında, atanmışlar seçilmişler karşısında güçlendi.
Çarpık bir kuvvetler ayrılığı sistemi ortadan kaldırılmaya çalışılırken, mevcut kontrol ve denge mekanizmaları da tümüyle bozuldu. Neye niyet, neye kısmet...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025