Yıldıray OĞUR
Daha 10 gün önce Suriye’de yine bekamız tehlikeydi.
Varoluş mücadelesiydi, söz konusu olan Hatay’dı, yüzyıllık hesaplaşmaydı, bu İslam’ın son ordusuydu.
Ama 10 gün sonra bu büyük sözlerden, bu beka tehlikesinden de geriye pek bir şey kalmadı.
Çünkü artık bütün bu ‘beka meselelerini’ yanında tali hale getiren, daha önceki “bekamız tehlikede” zamanlarında pek telaşlanmayan halkı bile ilk defa marketlerden makarna stoklamaya ikna eden gerçek bir beka sorunu var: Korona virüsü.
Herkes bunu konuşuyor, konu hayati ama aynı zamanda tıbbi, bilimsel, yapılması gerekenlerin belli olduğu bir meseleden bahsediyoruz.
Yani gazete köşelerinde siyasi yazılar yazanlar, televizyonlarda her akşam siyaset konuşanlar hatta siyaset yapanlar için zor zamanlar.
Yine de gülünç duruma düşmeyi göze alıp, bu virüs için de anahtar deliğine aynı “büyük güçlerin kirli oyunları” maymuncuğunu sokmaya çalışanlar var.
Elde kalmış komplo teorilerini bozdurup kullananlar var.
Avrupa’nın dökülmesi, İsrail’de en az 100 hasta olması, ABD’nin bütün eyaletlerinde vakalara, ölümlere rastlanılması, hastalığın Kanada Başbakanı’nın eşinin kapısını çalması bile onları durdurmuyor..
Bir kısmı milli sporlardan vazgeçemeyip yine yalan söyleyen ‘hain muhalifler’le, marketlerden stok yapan ‘bu toprakların insanı olmayanlar’la, ülkemizi kötü göstermeye çalışan yabancı medyayla didişmeyi tercih ediyor.
Aslında kafasını bu kısır tartışmalardan biraz kaldırabilenler karşımızda bilimsel, tıbbi bir mesele olmayı çoktan geçmiş, çok kalıcı siyasi, toplumsal hasarları olabilecek yani üzerine siyaseten de çok söz söylenebilecek bir durum olduğunu görebilirler.
İlk defa dünya böyle kalıcı sonuçları olan bir salgınla test olmuyor.
Koronavirüs’den bahsedilirken sık sık atıf yapılan 1918-1920 İspanyol Gribi, tam da böyle ciddi siyasi, toplumsal sonuçlar yaratmış bir salgındı.
Birinci Dünya Savaşı’nın son yılında ortaya çıkan salgında 20 ile 50 milyon arasında insanın öldüğü tahmin ediliyor. O günkü dünyanın toplam nüfusunun yüzde 2.5’ına karşılık geliyor bu büyük sayılar.
Üstelik Influenza A virüsü ya da H1N1 olarak bilinen, 48 saat gibi kısa bir sürede akciğerleri mahvedip, kan kusma ve nefes alamama gibi feci sebeplerle ölüme neden olan bu virüs, koronanın aksine daha çok gençleri etkilemiş, savaş ve İspanyol gribi dünyanın bir neslini yok etmişti.
Adı İspanyol Gribi olsa da hastalığın aslında İspanyollarla doğrudan bir ilgisi yoktu.
Zaten tam da bu adlandırma, insanlığın bu acı tecrübesinden bugün için çıkarılması gereken dersler listesinin tepesinde yer alıyor.
Aslında hastalık ilk olarak ABD’nin Kansas şehrinde küçük bir kasaba olan Haskell County’deki Camp Funston adlı askeri eğitim kışlasında ortaya çıkmıştı.
4 Mart 1918 günü, kampta yemekleri pişiren er Albert Gitchell, yüksek ateş, titreme, baş ağrısı şikayetleriyle doktora başvurdu.
Milyonlarca insanı öldürecek hastalığın ilk teşhisiydi bu.
Aynı gün kampta eğitim gören 107 asker daha aynı şikayetlerle doktora başvurdular.
Peki virüs niye bu 1720 nüfuslu küçük kasabadaki askeri kampta ortaya çıkmıştı?
Uzun yıllar bu sorunun cevabını bulmaya çalışan uzmanlara göre iki ihtimal var.
Kasabanın ekonomisi domuz ve kanatlı hayvan çiftliklerine dayanıyordu. Virüs askeri kampa çok yakın olan bu çiftliklerde ortaya çıkmış olabilir.
İkinci ihtimal ise tanıdık; Virüs kışlada çalışmak için kasabaya gelmiş Çinli işçilerden geçmiş olabilir.
İlk hastalara bakan doktor Loring Miner, bunun yeni ve tehlikeli bir hastalık olduğunu anlamış ve durumu hemen Halk Sağlığı Hizmetleri’ne bildirmişti.
Ama onlar bu tespiti diğer doktorların takip ettiği Public Health Reports dergisinde yayınladıklarında zaten salgın ülkeyi kasıp kavurmaktaydı.
Geç kalmalarının sebebi tabii ki tıbbi değil siyasiydi: Çünkü ABD’de 1917’de Birinci Dünya Savaşı’na girmişti. Avrupa cephesine sürekli asker gönderiliyordu. Halkın ve askerlerin moralinin bozulmaması gerekiyordu.
Aynı sebeple Kansas’ta yayın yapan Santa Fe Monitor gazetesi ve diğer Amerikan gazeteleri de uzun süre hastalıktan ve ölümlerden bahseden haberler yayınlamadılar.
The Journal of American Medical Association dergisi gribe karşı özel bir önlem alınmasına gerek olmadığını, diğer gripler gibi kontrol altına alındığını bile savundu.
Böylece salgın kontrol altına alınabileceği ilk zamanlarda rahatça yayıldı.
Bütün dünyaya yayılması ise hastalığın ortaya çıktığı Kansas’taki kışlada eğitimlerini almış Amerikan tümenlerini taşıyan gemilerin Fransız limanlarına demir atmasıyla başladı.
En başta Avrupa’daki Amerikan askerleri arasında yayılan hastalık, onlardan önce müttefik İngiliz, Fransız, İtalyan askerlerine, sonra da savaştıkları Alman askerlerine doğru yayıldı. Sonra da askeri çıkarmalarla dünyanın her yerine ve sivillere.
Fakat hastalık yüzünden askerlerini kaybeden ülkelerin hiçbiri salgını duyurup, savaşta ordularının ve halklarının moralini bozmak istememişti.
Salgın, ancak Birinci Dünya Savaşı’nda tarafsız olan İspanya sıçradığında sansüre takılmadan İspanyol gazetelerinde haber oldu.
İlk olarak Mayıs 1918’de El Sol gazetesi Madrid’de kışlalarda askerleri etkileyen bir hastalıktan bahsetti. Bütün dünya salgını İspanyol gazetelerinden öğrendi.
Böylece hastalığın adı da konulmuş oldu; İspanyol Gribi.
Hastalananlardan birinin İspanya Kralı olması bu ismin kullanımını yaygınlaştırmıştı.
Hastalığın etkisi 1918’ın yazında havalar ısınınca bir miktar dindi. Fakat bu durum da rehavete neden olmuştu.
Maskeler çıkarılmış, kapatılan okullar yeniden açılmış, İngiliz gazeteleri salgının kontrol altına alındığı haberlerini yapmıştı.
İspanya’da Zamora şehrinin karizmatik piskoposu, toplanma yasağına rağmen halkı hastalığa karşı kiliselere duaya davet etmiş, yasağı “devlet kiliseye karışamaz” diye reddettiğini açıklamıştı.
Hastalığın en çok etkilediği İtalya’nın İçişleri Bakanı ise “Bütün griplerde benzer ölümlerin olduğunu, abartılacak bir durum olmadığını” söylemişti.
Bu rehavet havası, ağustos ayından sonra başlayan salgının ikinci dalgasını birinciden daha ölümcül yaptı.
Cepheden cepheye taşınan askerler virüsü Ortadoğu’ya Endenozya’ya Afrika’ya, Hindistan’a, İran’a doğru yaydılar. Milyonlar virüsü kaptı ve hayatını kaybetti.
İspanyol Gribi savaş sayesinde dünyaya yayılmıştı ama aynı zamanda savaşı bitiren faktörlerden de biri olmuştu.
Avrupa’yı kurtarmaya gelen Amerikan kuvvetleri, savaşta kaybettiği kadar askerini İspanyol Gribi’nden kaybetmişti ama onların Avrupa’ya taşıdığı virüs, Alman ordusunu da çökertip, durdurmuş, böylece savaşın ve dünyanın kaderini değiştirmişti.
Kasım 1918’den sonra ise savaşın bitmesiyle birlikte terhis olmaya başlayan askerler sayesinde artık virüs bütün dünyaya ve sivillere yayıldı.
Salgının bu üçüncü dalgası önemli siyasi sonuçlar yarattı.
Örneğin Hindistan’a geri dönen askerlerin taşıdığı hastalık bir anda milyonlarca insanı etkiledi. Hastalananlardan biri de Gandhi’ydi. Yüzbinlerce insan hastalıktan ölürken İngiliz kolonyal yönetiminin gösterdiği ilgisizlik büyük bir öfkeye neden olmuştu. İlaç ve tedaviye ulaşmak isteyen Hintliler kendi aralarında militan gruplar kurmaya başladılar. Böylece İspanyol Gribi Hindistan’daki bağımsızlık mücadelesinin ilk fitili yakmış oldu.
Virüs, Güney Afrika tarihini de derinden etkiledi. Beyazlar, salgından siyahları sorumlu tutuyordu. Ülkedeki beyazlar, siyahlarla yaşam alanlarını ilk olarak salgına karşı bir korunma tedbir olarak ayırmışlardı. Bu ayrımcılığın sonu Apartheid rejimine kadar çıktı.
Hastalık İsviçre’de iç savaşa neden olmuş, Sovyetler’de hastalığın yarattığı ölümler ilk kamusal sağlık sisteminin kurulmasıyla sonuçlanmıştı.
Savaşın ardından Paris’teki barış konferansını da İspanyol Gribi vurdu.
Konferans için Paris’e gelen ABD Başkanı Woodrow Wilson, hastalığa yakalanınca uzun süre konferansta kalamayıp, ülkesine geri döndü.
İngiliz heyetindeki genç bir isim ise o kadar şanslı değildi.
1916’da Fransız Picot ile Ortadoğu’yu paylaşım planı yapmış olan İngiliz diplomat Mark Sykes, konferans için geldiği Paris’te İspanyol Gribi’ne yakalanmış ve planlarını hayata geçiremeden 1919 yılında 39 yaşındayken hayatını orada kaybetmişti.
İspanyol gribi Türkiye’nin kaderini de değiştirebilirdi. Çünkü hastalığa yakalananlar biri de Mustafa Kemal Paşa’ydı.
İlk olarak 1918 yılında Karlsbad kaplıcalarından dönüş yolunda Viyana’da salgına yakalanan Mustafa Kemal Paşa, hastalığı atlatmış, 1919’da Samsun yoluna çıkmadan önce yeniden hastalığa yakalanmış, zor bir tedavi sürecinin ardından bir kere daha iyileşmişti.
İspanyol Gribi’nden Osmanlı şehirlerinde 90 bin insanın hayatını kaybettiği düşünülüyor.
Sadece İstanbul’da 1918 ve 1919’da İspanyol gribinden 10 bin kişi hayatını kaybetmişti. Gribe karşı okullar iki kez kapatılmış, kalabalık toplantılar yasaklanmıştı.
Ülkeyi derinden sarsmış İspanyol gribi Nazım Hikmet’in Kuvva-i Milliye Destanı’nda da yer alır:
“Biz ki İstanbul şehriyiz,
Seferberliği görmüşüz
Kafkas, Galiçya, Çanakkale, Filistin,
Vagon ticareti, tifüs ve İspanyol nezlesi
bir de İttihatçılar,
Bir de uzun konçlu Alman çizmesi
914'den 18'e kadar yedi bitirdi bizi”
Max Weber, Gustav Klimt gibi ünlü isimlerin, Trump’ın dedesinin, kralların, siyasetçilerin ölümüne neden olmuş İspanyol Gribi ile boğuşanlar arasında Alman imparatoru II. Wilhelm, Amerikan Başkanları Woodrow Wilson, Franklin Roosevelt, İngiliz Başbakanı Lloyd George, Walt Disney, Greta Garbo, Hayek, Kafka gibi isimler de vardı.
Bazen bir virüs dünyayı değiştirebiliyor.
Koronavirüsten de geriye sadece ölümler, karantinalar kalmayacak.
90’lardan itibaren artan küreselleşme, iç içe geçme dalgasını bitirebilecek, ülkeleri içine kapatacak, sağlık için toplumun da onayıyla hakları ve özgürlükleri geri plana atabilecek, güvenlik endişelerini yükseltecek, daha organize ve güçlü devlet talebini artıracak, hasta-tehlikeli insan statüsüyle insana bakışı değiştirebilecek, şeffaflığa olan ihtiyacı artıracak, ulusal çıkar, devlet sırrı gibi kavramların altını oyacak bir virüsle karşı karşıyayız.
Virüs, 2020’deki ABD başkanlık seçimlerinin sonucunu etkileyebilir, ABD-AB arasındaki kopuşu artırabilir, Çin’in büyük yükselişini durdurabilir, İran’da rejim karşıtlığını güçlendirebilir, İtalya’da, İspanya’da devlet yönetimindeki beceriksizlikleri ortaya çıkan popülist siyasetleri geriletebilir.
Ama umalım ki bütün bunları bir an önce çaresi bulunup daha az insanın hayatına mal olarak yapar...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025