Yıldız Ramazanoğlu
Bu kitapta insan en ince ayrıntısına kadar bileşenlerine ayrılıyor. “Hayat denen kurgunun boşalışı” insanı bir uçtan başka yere savurabiliyor. Başkası hikayesinde kahraman, buranın bir dibi olmalı, kabus ta olsa kuyu da olsa bu düşüş bitmeli, ucunda ölümüm de olacak neyse bir an önce tamamlansın hissiyatında. Son hikaye olan Bekleyiş’te ise beklenen kişiyi getiren otobüsün köşede belirişi, bedbin insanı bakkaldan bir fazla ekmek almanın sevincine kadar götürebiliyor.
Suavi Kemal Yazgıç edebi metinlerini, eleştiri ve denemelerini yıllardır nerede bulursam okuduğum bir yazar. Başka yazarların eserlerine verdiği emek onun yetkin ve etkileyici şairliğini konuşmamıza engel olmamalı. Sebepsiz Serçe, Taş Suya Değince, Heves, Tövbe Gölgeliği kitaplarıyla şiirini büyük bir olgunluğa taşıdı ama hikayeden hiç kopmadığına da şahitlik ettim her zaman. Geçtiğimiz hafta Dünyanın Çekmeceleri yayınlandı. İlk hikaye kitabı Kırk Gri Hırka’nın üzerinden 16 sene geçmiş. Dünyanın Çekmeceleri yayınlanmadan önce bazı hikayeleri okuma şansım olmuştu. İyi bir kitabın taşlarının döşendiğini biliyordum açıkçası. Suavi ilk öykü kitabında da kapalı ve sembolik bir anlatımı tercih etmişti, şimdi ise semboller ironi ve fantezideki iç içe geçmeler bu özel bir üslup, başka türlü anlatılamazdı dedirtiyor. Kısa hikayelerdeki zengin yoğun anlatım insanın yatışmaz doğasına, bilinen zahirinden çok daha içlerdeki halelere işaret ediyor.
Hayal, gerçek, rüya ve çocukluğun yetişkin insanın hamurunda birbirine işlediği metinlerde, insanda biriken ağırlıkları yazarak tüketme azaltma arzusu var sanki. İhanet, cinayet, katil, maktul, düşme, unutma, hatırlama, kuşatılma arasında beyhudelikten kurtulma isteği ve anlam arayışı belirgin. Sartre’nin Varoluşçu felsefesine göndermeler olsa da, insana kendine parçalı da olsa yeniden bakma ve benliğindeki hakikate eğilecek zamanı ve boşluğu teslim etme teklifi bir bakıma. Çıkış yolu kapalı ince patikalarda kendini gösteriyor. Bazen fantastik bazen füturistik ögeler barındırsa da Yazgıç’ın öyküsü yaşanan gerçekliğimize daha yakın. Mesela Ters Kuyu hikayesinde aslında göğe yükselen bir gökdelenden söz edilmektedir. İnsanların yükseklere çıkmakla ne görmeyi umduklarına dair ironik göndermeler olan hikayede, Çin Seddi, Özgürlük Heykeli, Mısır’daki Piramitler hepsi görüş alanı içindedir ama bu insana doyum sağlar mı elbette hayır. Bir yandan da ismi Yusuf olan bir çocuk dedesinden gizlice aldığı hazine haritasıyla, İstanbul’un dehlizlerine sarnıçlarına girer. Sonra sinema salonunda Türkan Şoray’ın şahmeran olduğuna inanmamız beklenir. Aniden sıçranan yakın bir tarihte ise debdebenin tam tersi bir sahne vardır. “Şehir harabeydi… otobüsler, ambulanslar ve başka araçlar art arda dizilmişler ve bir kilometreye yakın konvoy oluşturmuşlardı.” Şehirler de ibdayı insaniyeti tevazuyu değil inşayı önceleyen insanla birlikte yerle bir olmaktadır.
Sondan başa doğru ilerleyen bir kurguyla yazılan Sonu Başı ve Ortası hikayesi ise görülme bilinme ve gündemde olmaya dair dayanılmaz arzunun, insanı bir dakika olsun gündem olup konuşulmak uğruna intihara kadar sürüklemesiyle alakalı. Tek çareyi ölmekte bulan kahraman, intiharla bile yeterince gündem olamayacağı için, çarpıcı bir maktul olmaya karar verir ve Abbas Kiarüstemi’nin Kirazın Tadı filminin tadında bir senaryo hazırlar. Öte yandan çok konuşmaya “ruhun afeti” diyen edep kültürümüze gönderme yapılarak neredeyse Melamilik derecesinde kayboluşa bilinmeyişe meyleden, vitrinde olmaya karşı koyan kahramanlar. Bu arada hikayelerdeki kişilerin hiç birinin adının olmayışı da ayrı bir muamma.
Öykülerde ‘gitmek’ insanın tutunmaya çalıştığı bir varolma biçimi olarak göz önünde bulundurulsa da, Kapıları Çarpmak hikayesinde bunun güçlükleri hatta neredeyse imkansızlığı gözler önüne seriliyor. Kapıdan çıkmak kaçmanın tersine, içinden çıkılmaz çürümelere ve sanal dünyalara karşı dışarıda olanlarla ilgilenmek ve gerçek hayata karışmak. Sonuçta hikayeler kendi varlığımızla unutma, hatırlama, değersiz görme ve önemseme arasında sıkışmış karşılaşmalar üzerine. Kendini televizyon ve sosyal medyaya vurup unutmaya çalışan, varlığını bir nevi silen insanların, eninde sonunda “evlatlık verilmiş benliğiyle” buluşacağı zamanlar.
Anlatmamak için konuşanların, birbirini merak etmeyenlerin, yeni baştan ele alınan yenilgilerin, yolda küçük tatlı bir hayvan olarak bulup evimizde besleyip büyüttüğümüz yalanların, hayata teğet geçen adamların, karahindibaların, Merkezi Gözyaşı Komitesi’nin, Çocukluğunu Yaşamamış İnsanlar Konfederasyonu’nun, hayat kırpıntılarının doldurulduğu heybelerin, bazen hiçbir olay örgüsü olmadan sadece kelimelerle kurulan hikayelerin (Vuslat Atlası), Cemil Meriç misali mecnûnane bir şekilde kelimelerin peşinde koşmaların kitabı. Tarif edilmeden, cürufla yüklenmeden öylece unutulmuş küçük bir boşluk ne büyük nimet. En çok da Boşluk ihtiyacında buluştum Suavi’yle.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2020
23.12.2020
16.12.2020
9.02.2020
25.11.2020
11.11.2020
4.01.2020
28.10.2020
14.10.2020
30.09.2020