Yıldız Ramazanoğlu
Gündem dayanılması zor bir hızla değişiyor. Çok kısa bir süre önce İsrail’in Ürdün Nehri boyunca uzanan Filistin toprağı Batı Şeria’yı ilhak etme planı dünyanın gündemine oturmuştu. Sonra Doğu Akdeniz ve Azerbaycan’da yaşananlar üzdü hepimizi. İsrail’le “normalleşme” adı altında işgali meşrulaştırıp Filistin’i silme çabalarına dönüp bakamamıştık bile. 13-14 Şubat 2019 tarihinde “Orta Doğu’da Barış ve Güvenliğin Geleceğini Desteklemek” başlığı altında Polonya’nın başkenti Varşova’da yapılan dışişleri bakanları zirvesinde normalleşme fikri kabul gördü. Mısır Ürdün ve BAE ardından Bahreyn de diplomatik ilişkiler için anlaşmaya varmıştı bile. Bu normalleşme keşke işgal gücünün çekilmesi, yerleşimlerin iptali, kıyımların son bulması şeklinde olsaydı. Fakat söz konusu durum mevcut hali onaylayan, Filistin halkının onurunu hiçe sayan bir normalleşme. Varşova’daki toplantıda Trump’ın Uluslararası Müzakereler Özel Temsilcisi Jason Greenblatt, İsrail-Filistin çatışmasının bölgedeki çatışmalardan sadece bir tanesi olduğunu, Filistin davası diye bir mesele kalmadığını söylemişti. Bahreyn Dışişleri Bakanı Halid bin Ahmed Al Halife, “Çocukluğumuzdan beri en önemli sorun İsrail-Filistin ihtilafı. Bunun şöyle ya da böyle çözülmesi lazım” derken genel bezginliği ve teslimiyeti temsil ediyordu. Bölgede çıkarılan ve yıllarca süren çatışmaların neye ve kime hizmet ettiği ne kadar da açık.
İşgal altında oluşu kanıksanmasına rağmen, Filistin hakkında vesikalar biriktirilerek var olmaya devam ediyor ve çatışmaların çokluğu karşısında dikkatler dağılacak, unutulup gidecek sananlar yanılıyorlar. Ne yazık ki yeni fark ettiğim kıymetli bir belgeselden daha söz edeceğim. BBC tarafından gerçekleştirilen, yönetmenliğini Charles Bruce’un yaptığı 1998 yapımı belgesel, “In Search of Palestine-Edward Said’s Return Home.”
Film Osmanlı Lübnan’ında doğan Nasıralı anne Hilda Musa ile Filistinli baba Wadir Said’in 1932’de gerçekleşen evlilik fotoğraflarıyla açılıyor. 1935 Kudüs doğumlu Edward Said’in ülkesine dair hatırladığı en korkunç olay, evlerinin yakınında bulunan Kudüs’teki Kral David Otelinin 1946’da siyonist yeraltı örgütü Irgun tarafından bombalanması ve farklı uyruklardan onlarca kişinin ölmesi. Sonra İsrail devletinin kuruluşuyla 1948’de yurtlarından çıkarılıp mülteci olarak Kahire’ye göçmüşler. Filmde lise ve üniversite eğitimini alıp en prestijli üniversitelerinde hocalık yaptığı yeni yurdu Amerika’dan oğluyla birlikte Filistin’e gelmesi anlatılıyor. İlk durak yıkılmış evlerinin bulunduğu mahalle, sonra okuduğu Hristiyan ilkokuluna gidip listelerde adını aramak. Birçok insanda yaşanan bir hal, aradan yıllar geçse de uzaktaki ülke güncellenmeyip, hafızada terk edildiği andaki gibi kalıyor. Sanki üstüne sayısız cinayet ve yıkım gerçekleşmemiş gibi Said çocukluk bilgisiyle 1946 Deyr Yasin köyü katliamının hayatta kalmış son tanıklarını arıyor. Elinde tesbihiyle heyecanla konuşan yaşlı kadın Um Salah, şimdi olmuş gibi gözlerinin önünde bütün oğullarının kardeşlerinin kuzenlerinin öldürülüşünü anlatıyor. Bu katliamdan sonra köyler kolayca boşaltılmış, evlerinden çıkarılan insanlar mülteci kamplarına doldurulabilmiş. İlk başbakanlardan Nobel Barış Ödüllü Menahem Begin’in “Bu zafer olmasıydı İsrail devleti kurulamazdı” dediği olay.
Elli yıldır her yıl, her saat, her dakika yaşanan bu işgalden utandığını söylüyor Said. Konuştuğu Filistinli üniversite hocaları 1993’te ABD Başkanı Bill Clinton’ın gözetiminde, Rusya’nın şahitliğinde iki devletli çözüm için imzalanan Oslo Anlaşması’nın bile sadece ağır apartheid koşulları sunduğunu söylüyorlar. Dünyanın herhangi bir yerindeki Yahudi birey ne zaman isterse İsrail’e gidip vatandaş olabilecekken, sürülmüş hiçbir Filistinli ülkesine dönemiyor. Birçok belgeselde apaçık görüldüğü gibi burada da Filistinlilerin evlerinin yanı başında buldozerler beklerken, biraz ötedeki tepelerde bembeyaz parıltılı yerleşimler yükseliyor. Tarlası yerle bir edilen yaşlı Arap “Burası benim toprağım ben ektim orayı” derken, Said’in “Ne dersin?” dediği genç askerin ne hissettiğini bilemiyoruz.
Mahmut Derviş ile Edward Said’in yaptıkları sohbet belgeselin en can alıcı bölümlerinde biri. Şair doğduğu Galilee köyünün yerle bir edilişini, İsrail devletinin buraya yerleşim yerleri ve Kibbutz’un inşa edişini anlatıyor. Kişisel hikayesi toprağından çıkarılınca başlıyor böylece. Şiiri oraya dönüyor hep.
Kendini Arap Amerikalı Filistinli olarak tanımlayan Said en çok “Oryantalizm” kitabıyla tanınsa da orkestra kuran, müzik üzerine eleştiri yazıları yazan bir piyano virtüözü. Akademideki uzmanlığı da edebiyat üzerine. “Kış Ruhu” kitabında “hem pis Arap hem de Anglikan” olmanın yarattığı çatışmayı anlatmış. Derinden etkileyen hatıratı ise Türkçeye “Yersiz Yurtsuz” ismiyle çevrildi.
Mahmut Derviş kürsüde şiirini okurken onu heyecanla ayakta alkışlayan Filistinli siyasileri, mücadele adamlarını, sonrasında kucaklayan Arafat’ı izleyince, evet diyor insan, son sözü şair söylemeli. Şiirle yurt ve yuva olan bir toprağı kimse ilelebet işgal edemez.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2020
23.12.2020
16.12.2020
9.02.2020
25.11.2020
11.11.2020
4.01.2020
28.10.2020
14.10.2020
30.09.2020