Yıldız Ramazanoğlu
Virüs hergün biraz daha içimize işliyor. Gittiğim semtlerde süngülerin düştüğünü, daha önce ‘maskeye inanmıyorum, bana bir şey olmaz, kuralları takmam’ diyerek meydan okuyanların, usulüne uygun biçimde maskeli olduğunu görüyorum. Bir iş için Merter’e doğru yola çıkıyorsam, hız bakımından en uygun vasıta elbette ki metro. İş saati değilse görece korunaklı bir yolculuk mümkün.
Aksaray, Fatih, Topkapı, Bayrampaşa, Sağmalcılar, Kocatepe, Otogar, Terazidere, Davutpaşa, Merter. Yıllarca bu tarafta çalışmışsam, hemen her durakta şehrin hafızasıyla birlikte akmam normal. Sağmalcılar cezaevinden kimler geldi kimler geçti. Sonra her zamanki zihinsel akış, insanlar neden cinayet işleyince mesela kadın ya da erkek eşini baltayla doğrayınca kader kurbanı olur da, fikirlerinden dolayı tutuklanınca siyasi suçlu denilir daha affedilmez bir cürmün failleri oldukları ima edilerek.
Şehrin hafızası yaşadığı sürece insanın etine kemiğine işliyor. Sağmalcılar cezaevi-değişen adıyla Bayrampaşa- 19 Aralık’ta gerçekleşen Hayata Dönüş Operasyonu katliamından sonra iflah olmadı. 2008’de çağdaş standartlara uymadığı, üzücü anılar barındırdığı gerekçesiyle törenle kapatıldı. Yerine normal bir yaşam alanı oluşturuldu. Şehrin belleği gönendirici ve kahredici türlü çeşit anılarla dolu.
Bir genç kız oturmuş kulaklıkla müzik dinliyor. Yanındaki yaşlı kadının seslenişini bu yüzden bir türlü duyamadı. İnmek istediği durağın gelip gelmediğini soruyor çekinerek, ama o dijital kuşaktan bir kız olarak kendi içinde, dış dünyaya kepenkleri indirmiş, kulağındaki sesten bile uzaklarda belki, biz onu müzik dinliyor sanırken. Kulağından sarkan kabloyla, yüzünü örten maskeyle, gözler tamamen kapalı, hacmini küçülterek oturmuş hali aslında birçoğumuzun aynası. Biz yetişkinler de bu noktaya doğru hızla eviriliyoruz.
Yan koltuklarda seksenli yaşlarda bir erkek gurubu. Metro düzlüğe çıkınca birinin cep telefonu çaldı. Kimse üstlenmiyor sesi. Anlaşıldı ki telefonun sahibi alete yüklenmiş olan sesi henüz tanımıyor. Oracıkta tanışmış insanlar, hiç duraksamadan ahbaplığı maskelerin ötesinden ilerletiyorlar. Oğulların kızların “sizi arayınca bulalım, bir sorun olunca bize ulaşın” diye alıp ceplerine yerleştirdikleri telefonları seviyorlar belli ki ama çaldığında hangi düğmeye basılınca arayana ulaşıldığı gibi muammalar da olmasa. Başkasını aramak azaba dönüşmese, adreslere ulaşıp da istenen kişinin üzerine getirmek dünyanın en zor işi olmasa, numarayı bulayım derken envai çeşit yazı açılmasa, istenen meret açılsa bile göz iyi seçebilse. Akıllı telefon üzerine koyulaşan sohbet. Sanmayın ki üzgün bir tonda, aksine dalga geçerek, ‘yaşamın parıltısının, hayatta olmanın, metroyla uçup gitmenin yanında ne ki bu nevzuhur saçmalıklar’ kıvamında.
Tekstil. Epeyce ilerlediğimiz bir alan. Merter’de sayısız mağaza. Öğle vakti işlerin hızlandığı yüzlerin gerildiği bir ortam. Kumaşlar, kabanlar yerlere serili, eskisi gibi yüzlerce yabancı kadın ağırlaşmış ürün dolu siyah poşetlerle dolaşmıyor. Perakende alış veriş için gelen yerli kadınlara personelden eski çalımlar yok artık. Toptancı mağazalarda ‘ayağımıza dolanma kadın, zaman kaybettirme’ imaları geçip gitmiş.
Adres arıyorum. Hani Mevlana Camii meşhurdu, kime sorsam bilirdi. Kimse bilmiyor. Cami merkezli bir hayat varmış ta bizim mi haberimiz yok. “Ben de yabancıyım”. En çok söylenen cümle. Bu alamet şehirde herkes geçici, herkes yabancı, o bu semte misafirliğe geldi, başkası buradan geçiyordu, arkadaş karşının taksisi, büfeci bile daha dün kondurdu iş yerini. Herkes varacak bir yer arıyor sanki ama elimizde ne adres ne de yol tarifi var. Esnaf memur öğrenci işçi emekçi bu yaralı şehirde geçicilik duygusuyla yaşadığından, kimsenin, üzerine basarak yıllarca çalışıp ekmek yediği caddenin bile ismini öğrenmeye niyeti yok. Aidiyet ve kök salma duygusu olmadan, şehre merhamet ve koruma duygusuyla sahip çıkmak ne mümkün. Almaya gelen sadece alacağına odaklanacaktır haliyle.
Kayboldum sonunda. Yokuşlar çıktım. Bir parka vardım. Kuşlar çocukların hizasında uçup şakalaşıyor. Çocuklarla kuşlar birbirlerinin ayağına basacak kadar yakınlar. İyileştirici bir park. Kira, ciro, müşteri, çek senet, geçim, salgın, gelecek kaygısı ve bütün dertler caddede kaldı. Umutla dolu başka dünyalardan haber veren çocuk - kuş havası. Sonra karşıma çıkan Şiir Mektebi İlköğretim Okulu. Şiir kelimesinin büyüsünden şehir yükselişe geçiyor birden. Bir okul ismiyle kanatlanıp uçulur mu, ne tuhaf. Merter mevsim güz de olsa çok ağaçlı, çok çiçekli, huzurlu her şeye rağmen. İç taraflarda evler aralıklı ve bahçeler bakımlı.
Biraz erken gelmişim. Çay bahçesi. Yan masada emekçi gençler. Çorba kaseleri ve birkaç saniyede biten bir koca sepet ekmek. Çekik gözlü adamlar kadınlar yaşama sevinci içinde. Burada Özbek, Tatar, Türkmen, Kazak, Kırgız, Uygur, bütün Türkistan halkını görmek mümkün. Suriyeliler üzerine çok konuştuk ve yazdık ama öteki göçmen ve mültecilerin acılarını, beklentilerini, hayallerini Türkiye’ye yerleşme sebeplerini yeterince bilmiyoruz. Ülkemizin sağlam bir çatı oluşturması için bu renkliliği avantaja dönüştürebilmeliyiz. Bu birlik ancak kalpleri adaletle yatıştıran toplumsal bir mutabakatla sürdürülebilir.
Dönüşte yine yolu şaşırdım. Bir caddeye vardım. Ahmet Kutsi Tecer Caddesi. Kadın giysileri cenneti. Yokuş aşağı inerken dükkanların önüne konulan tezgahların altını üstüne getiren maskeli kadınları hayranlıkla seyrettim. Eski yoğunluk yok tabii, Allah işlerine açıklık ve bereket versin esnafımızın. Fiili dua olarak bir iki elbise almayı ihmal etmedim yolum buralara düşmüşken.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2020
23.12.2020
16.12.2020
9.02.2020
25.11.2020
11.11.2020
4.01.2020
28.10.2020
14.10.2020
30.09.2020