Celal DENİZ
Beynimde uçuşan, yanıt aramaya çalıştığım sorular var. Sesli sorup sesli düşüneyim diyorum. Belki belki sizde sorarsınız bu soruların benzerlerini?
Eviniz, işiniz, yerleşik bir hayatınız var. Aynı dili konuşup, anlaşıp kültürel yabancılaşma çekmeden kendinizi yaşıyorsunuz. Yaşadığınız şehri sokak sokak biliyorsunuz. Ülkenizde nereye nasıl gidilir bilirsiniz. Yasaları bilir neyin suç olup olmadığını bilirsiniz ona göre davranırsınız. Kısacası kendinizi rahat hissedebileceğiniz bir yurdunuz var.
Peki siz, tüm bunlara sahip olan bir siz, tüm bunları bırakıp dilini, kültürünü, yasalarını, sokaklarını, kentlerini bilmediğiniz ülkelere bilerek ve isteyerek gider miydiniz? Ucuz iş gücü olmak ister miydiniz? Çalıştığınız işyerinde aşağılanmayı, angaryaya maruz kalmayı kabul eder miydiniz? Barakadan evlerde gayri insani koşullarda yaşarken tecavüze, tacize uğrama korkusu ile nasıl yaşayabilirdiniz? Birileri sizi it kopuk diye nitelese ve nefretle baksa gözlerinize ne hissederdiniz? Soruları uzatmak mümkün.
Mültecilerden söz ediyorum. Erdoğan'ın ''Suriye'lileri vatandaşlığa alma'' sözünden sonra AKP karşıtlığı üzerinden bir ırkçı nefret dalgası yayılıyor her yanda. Milliyetçilerinden, ulusalcılarına hatta AKP tabanına kadar geniş bir kesimde ''Suriyeli İstemiyoruz'' seslenişleri yükseliyor. Bu kervana kendini solcu görenlerde de katılanlar gözlemleniyor.
Mülteci bulunduğu yerleri zorunlu olarak terk eden insanlardır. Gerek kendi ülkesinde gerekse başka ülkelere gitmek için bulunduğu yerleri terk edenlere mülteci denilmektedir. Birinci dünya savaşında milyonlarca insan Asya’da, Avrupa’da, Ortadoğu’da ülkelerini terk etmek mülteci olmak durumunda kalmışlardır.
Kimi zaman doğal felaketler, iklim değişiklikleri tetikler mülteciliği, kimi zaman iç savaşlar, savaşlar, otoriter yönetimlerin baskıları. Yani insan eliyle yaratılmış felaketler tetikler mülteciliği. Sonuçta hiç kimse bilerek ve isteyerek terk etmez bulunduğu yaşam alanlarını.
Afrika'da temiz su kaynaklarına ulaşmak, kurak olmayan topraklarda açlığı yenmek için milyonlarca göç yaşandığını biliriz. Bu mültecilerin tek derdi var yaşamak.
1960’lı yıllarda ülkemizden Avrupa'ya bir iş göçü yaşandı. Angarya koşullarda da olsa kendi ülkelerinden daha iyi koşullarda ekmek mücadelesi için taşındılar insanlar Anadolu'nun kentlerinden Avrupa'ya. 12 Eylülde Politik göçmenlik başladı. Binlerce insan işkenceden, hapislikten, ölüm korkusundan kaçtı Avrupa'ya. Hala ülkesine dönemeyen politik mülteciler var. Ama çoğu da 12 Eylül'ün etkisi azaldığında yeniden döndü ülkesine.
Kürt illeri ablukaya alındı aylarca sokağa çıkma yasakları uygulandı, evler bombalandı, yakıldı yıkıldı. Binlerce Kürt kendi ülkesinde sürgün edilerek mülteci durumuna sokuldu. Hala bu insanlar kendi topraklarından uzakta gayri insani koşullarda yaşıyorlar.
Savaşlar ve iç savaşlarda mültecilik nedeni demiştik. Bugün Suriye'de ki iç savaştan, kimin kime düşman belli olmadığı savaş koşullarında insanlar mecburen bulunduğu ülkeyi terk ettiler. Sınıra yakın ülkelere göç ettiler. Güney Kürdistan, Türkiye, Ürdün gibi ülkelere sığınmalar yaşandı. Kimileri de bu ülkeler üzerinden Avrupa'ya gitmek istedi.
Bu insanların tek istedikleri neydi. Öldürülmekten kurtulup yaşamlarını devam ettirebilmek. Ölüm korkusu yaşayan bu insanlara karşı ülkede şimdi dolaşımda olan bir argüman var. ''kendi ülkesini savunmayan bir insana neden vatandaşlık verilsin ki'' Halbuki bu insanların beklentileri '' bu ülkede nefret bakışlarıyla karşılaşmadan'' kendi ülkelerinde karşılaştıkları ölüm, tecavüz, açlık korkusunu sığındıkları ülkede yaşamamak. Ne yazık ki korktukları başlarına gelmekte sığındıkları ülkelerde de aynı tehditlerle karşılaşmaktadırlar.
Burada sorun insan olma sorunudur. Burada sorun vicdan sorunudur.
Erdoğan mültecilere mültecilik statüsü vermedi. Onları misafir olarak gördü. Avrupa’yla Euro karşılığında pazarlık aracı olarak gördü. Şimdi onları hem ucuz işgücü, hem oy potansiyeli olarak görmede. Aynı zamanda Suriye'li mültecileri Kürdistan’ın demografik yapısını bozmada asimilasyon aracı kullanmak istemektedir.
Erdoğan'ın bu amacını biliyoruz. Ancak salt Erdoğan karşıtlığı üzerinden Mültecilere karşı ırkçı bir tavır takınmak kabul edilemez. Suriye'li mültecilerle, kendi yurdunda sürgün olan Kürlerle ekmeğimizi paylaşabilmeliyiz.
Nefret tohumu eken Şiddet biçer terör biçer. Bugün Avrupa'dan İŞİD'e katılımları düşününce mültecilik koşullarında karşılaştıkları adaletsizlikler, eşitsizlikler nefreti büyütmekte şiddet isteğini artırmaktadır. Ülkemizde de Suriyeli mültecilere karşı 'nefret bakışları'' şiddetten kaçanların şiddetin kucağına düşmesine yol açar. İyi düşünmek lazım.
Halbuki paylaşmasını bilirsek dünya hepimize yeter. Yeter ki bilinçli düzenlemelerle Mültecilere insani koşullarda yaşama şansı verilsin.
Yazarlar
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSuriye’nin kimlik krizi ve İslamcı hibritizm 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBaba ocağına polis kordonuyla giren evlat! 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMarx, YouTube kanalı açacakmış, kesin bilgi… 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTemeldeki sorun 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENereye gidiyoruz? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanSiyasi yargı maceralarının bedelini kim ödüyor? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİktidar çıkış yolunu siyaset içinde bulmak zorunda 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİCHP'siz Türkiye nasıl şahlanıyor görün 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZİktidarın CHP Planı, muhalefetin geleceği 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENHayra alamet şeyler değil 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayKilitlenmiş düzen: Hindistan örneğiyle yol gösterici planlamanın sınırları 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci bozulmaz, bozulamaz 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci3 yıllık OVP 3 günde bitti 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSavcılık Jennifer Lopez’i nasıl kaçırdı? 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMahkemelere çağrı! Bütün seçimleri iptal edin ve bizi bu eziyetten kurtarın 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYolun sonu 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKYeni devlet kurulurken 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 70 yıl öncenin 6-7 Eylül komünist avı... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBeklentiler ve gerçekler… 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTÜRKİYE’NİN HUKUK GÜNDEMİ 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Ortak Geleceğimiz... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKanun tiyatrosu 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPanoptikon’dan Palantir’e: İnsan kalesi nasıl düştü 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİhale şartnamesi skandal! Moda’daki milyarlık vakıf arazisi kime peşkeş çekilecek? 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAhlâki Üstünlük 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksal doğrular-yanlışlar… 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun‘Türk olmaktan niye rahatsız oluyorsunuz ki?’ 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Barışı yapay zekâ anlatıyor… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
14.12.2017
30.11.2017
13.09.2017
5.02.2017
28.04.2017
19.04.2017
1.02.2017
24.03.2017