Halil BERKTAY
Birkaç gündür bir seminer, daha doğrusu tarih öğretimiyle ilgili yeni bir projenin hazırlık toplantısı için Belgrad’dayım. Kalemegdan’ı bir kez daha gezer, “askerî devrim”e uygun, “yıldız kale” tipi eğimli 18. yüzyıl tabyalarına sırtımı yaslayıp, Sava’nın Tuna’ya karışmasını yüz metre yukarılardaki Şumadya sırtlarından seyrederken, durgun akan yeşil-gri sularla birlikte Türkiye’ye de uzaktan bakıyor gibiyim. Düşüncelerim, “millî süzgeç”ten geçememe sonucu şahsen yaşadıklarımdan, şu sıralarda Murat’ın yaşamakta olduklarına kayıyor.
Seçim öncesinden başlayarak, aylardır bir yığın saldırıya muhatap. İnternette “solcu”lar başladı; Sırrı Süreyya Önder’le gelişti; gazeteciler.com’a sıçradı; derken bayrak el değiştirdi; Serdar Turgut ve Ertuğrul Özkök’ler devreye girdi. Başlı başına ilginç bir koalisyon.
Murat kendini böyle sataşmalara karşı spesifik bazda savunuyor, gözüne ilişip de önemli saydıklarını tek tek çürütüyor zaten. Benim derdim daha genel. Yazar ve düşünür olarak yeri ve kalitesi kırk yıldır ortada. Devlet ve resmî ideoloji hakkında pek çok şeyi hemen herkesten önce gördü. Hiç Kemalist değil, hep demokrat oldu. İktidar kovalamadı, kimseye hükmetmeye kalkmadı. Dolayısıyla duruşu ve üslûbuyla, efendiliğiyle de 1970 ve 80’lerin ortalamasına fark attı. Karşılığında bu nasıl bir kötülük diye geçiriyorum aklımdan. Nasıl bir ülke, nasıl bir toplum, nasıl bir kültür; bunlar nasıl insanlar ? Hangi dürtüler, bir kısım eski sosyalisti, (Alper Görmüş’ün eşsiz tarifiyle) “hazcı bedende militarist ruh sahibi” bir kısım kinik-inançsız sözde-Ergenekoncuyu ve nereye çarpacağı belirsiz serseri mayını andıran bir kısım marazî, amoral nihilisti, Murat Belge’ye düşmanlıkta birleştiriyor ? Bu, neyin işareti ? İçinde yaşadığımız döneme ne gibi bir ışık tutuyor ?
Cevabım birkaç kademeli. Bir kere, özel ve yeni, oldukça yaygın bir aydın düşmanlığından geçiyoruz. Yaşadığımız Şu Korkunç Otuz Yıl’da anlatmıştım; 12 Eylül Atatürkçülüğü tekrar tek ideoloji haline getirmeye kalkıştı. Bu, eski anti-komünizmden farklı, daha bile faşizan bir aydın düşmanlığını da beraberinde getirdi. Metin Toker’in “kripto” söyleminin yerini, şimdi Ertuğrul Özkök’ün güya şikâyet ettiği Çölaşan neslinin “liboş” ve “entel-dantel” sıfatları aldı. Soğuk Savaş’ın bitimiyle Türk devletçi-milliyetçi ideolojisi, Batı’yla aşk-ve-nefret ilişkisini daha tek yanlı bir nefrete dönüştürdü. Demokrasiyi, özgürlüğü, Avrupacılığı “Sevr” ve “mütareke” sözcükleriyle karalamaya girişti. 2000’lerde, nasıl tırmandırıldığını artık çok iyi gördüğümüz ulusalcılık, evrensel değerlere karşı topyekûn bir taarruz başlattı. 1990’larda (Atakürt yazısı nedeniyle) Ahmet Altan’a, (bir TÜSİAD raporu nedeniyle) Bülent Tanör’e yapılanların devamı, merkez medya, Ergenekoncu köşe yazarları ve televizyon programcıları, gongo’lar, bazılarını Genelkurmay’ın kurdurttuğu siteler, nihayet 301. Madde ve Kemal Kerinçsiz aracılığıyla, kâh 2005 Osmanlı Ermenileri Konferansı’na, kâh Orhan Pamuk’a, kâh (Azınlıklar Raporu yüzünden) Baskın Oran ve İbrahim Kaboğlu’na psikolojik harp taktiklerinin uygulanması; buna karşılık Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Banu Avar, Murat Bardakçı ve Turgut Özakman’ların öne çıkarılması geldi.
İkincisi, buna, eski solun bazı kesimleri de “anti-emperyalizm” adına katıldı. Komünizmin çöküşüyle birlikte solun kabaca üçe ayrıştığını Neşe Düzel’in 22-23 ağustos röportajında da belirttim : (a) Türk milliyetçiliğinin kuyruğuna takılanlar; (b) Kürt milliyetçiliğinin kuyruğuna takılanlar; (c) bağımsız sol demokratlar. Ne tuhaf (veya değil): öyle bir şeytan ittifakı, bir unholy alliance kuruldu ki, asıl “resmiyet”le birlikte (a) ve (b) kesimleri içinde yer alanların da nefreti, (c) grubu üzerinde yoğunlaştı. En barışçı, en özgürlükçü olanlar, en korkunç düşmanlığa maruz bırakıldı, bırakılıyor. Bir seferberlik yaratıldı, kapsamlı mekanizmalar oluşturuldu (örn. OdaTV), bunlara çok insan bulaştı. Ve şimdi, siyasî yenilgiye karşın, veya o yenilginin de öfkesi ve kekremişliğiyle, bir türlü durdurulamıyor. Özellikle iki kesim var, miadını doldurmuş olan : Atatürkçü-ulusalcılar ve (a) takımındaki eski solcular. Birleşip kaynaştılar; yeni moda bir “devrimcilik” yarattılar. Dikkat edin : inanılmaz genişledi “devrimcilik” alanı; yalnız İP’si, taklit TKP’si, ÖDP’si, Sözcü’sü ve Cumhuriyet’iyle değil; Vatan, Milliyet, Hürriyet ve Akşam yazarlarının da, Ertuğrul Özkök dahil birçoğuyla, neredeyse kendini solcu, devrimci ilân etmeyen kalmadı. İroniktir; ben Türkiye’de “devrimcilik” rozetinin bu kadar yaygınlaştığı ve ayağa düştüğü, bütün içeriği ve anlamını yitirdiği başka bir dönem hatırlamıyorum.
Konumuzla ilgisi şu ki, bunların hırçınlığı yer yer hezeyan boyutlarında. Yılkıda, veldt’de, bush’da veya outback’de, yaralı sırtlanlar var. Etrafımızda dolaşıp kan kokluyor, zaaf arıyor; bazen kişisel inisiyatifleri, bazen daha organize olduğu izlenimini veren ihtilâçlarıyla, sporadik ve spazmodik biçimde durup durup yeniden başlıyorlar. Bir ara Hakan Erdem’e de nişan aldılar, sonra Taner Akçam’a; döndüler, Cemil Koçak’ı linç etmeye kalktılar. Ara sıra, benim hakkımda garip mektuplar dolaşıyor, sayfalar açılıp kapanıyor. Şimdi sıra Murat’ta. Radikal Kürt milliyetçileri derseniz, Orhan Miroğlu ve Kemal Burkay’dan özel “ilgi”lerini esirgemiyor.
Kamusal alanın her santimetrekaresi, tek tek her mevzi, her birey, her değer, her aydın üzerindeki mücadele, iniş çıkışlarla sürüyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYADevlet, Komün ve Demokratik Sosyalizmin İnşası; Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu... 14.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024