Halil BERKTAY
[14-15Temmuz 2018] Geçenlerde bir kanalda çekime çağrıldım. Türk karakteri nedir diye sordular. Türk halkının ne gibi hasletleri, 15 Temmuz 2016 direnişine yol açtı? Böyle bir şey yok dedim. Bu değişmez bir “öz” sorunu değil. Öyle olsaydı, 27 Mayıs 1960’ta da direnirlerdi, 12 Mart 1971’de de, 12 Eylül 1980’de de, 28 Şubat 1997’de de. Dolayısıyla 15 Temmuz 2016’nın neden farklı cereyan ettiği, ancak somut tarihsel süreçlerle açıklanabilir.
(1) Cumhuriyetin ilk elli altmış yılında ideolojik bariyer çok güçlüydü. Ordunun, Millî Mücadelede ve yeni ulus-devletin kurulmasında oynadığı rolden kaynaklanan prestiji ve otoritesi o kadar güçlüydü ki, 1960’lar ve 70’lerde kimse TSK’ya karşı çıkmayı aklından bile geçirmiyordu, geçiremezdi.
(2) Geri, yoksul ve örgütsüz bir toplumda, ordu açık arayla en güçlü kurumdu. Karşısında kendisiyle başedebilecek hiçbir kuvvet yoktu. Herhangi bir grup askere tepki duysa ve direnmeyi hayal etse bile, başka kimsenin yanında duracağını tasavvur ve tahayyül edemezdi.
(3) Türkiye’de uzun süre ordu karşıtı, asker karşıtı bir ideoloji ve kısmen de olsa bu temelde kurulmuş herhangi bir siyasî parti söz konusu değildi. Hele sol, iktidarın gerçek adının tamamen etrafından dolanıyor; belki (millî) burjuvazi ve burjuva diktatörlüğü diyor, yani ordu gerçekliğinin yerine kendi teorik illüzyonunu geçiriyordu. Buna karşılık gerek İslâmcı, gerekse gelenekçi Müslüman ailelerde, sertliği, yasakçılığı, dindarlık karşıtlığını anlatmak için çoğu zaman sırf “asker” sözcüğü kullanılıyordu (kullanılıyormuş demem daha doğru olur, çünkü yeni yeni öğreniyorum). Daha gerçekçiydi, ama bir rejim genellemesi düzeyine çıkmıyor ve bir devirme hedefi oluşturmuyordu. Çünkü ordu bir yandan da “peygamber ocağı”ydı. Bu da naïf ve çelişkili tutumlara yol açabiliyor; hayal kırıklığı endemik bir hal alabiliyordu. Militarizm ve/ya askerî vesayet gibi kavramlar ne düşünülüyor, ne de dillendiriliyor, telâffuz ediliyordu.
(4) Bu ideolojik hegemonya, halkın oyuyla yükselen merkez-sağ kitle partilerini dahi etkilemekte, hem de kuvvetle etkilemekteydi. En önde gelen politikacıların bile askere karşı bir hoşnutsuzluğu, pratikte bir anti-militarizmi söz konusu değildi. Tersine, bıçak kemiğe dayandığında TSK karşısında eğilip bükülmek, yaygın davranış biçimiydi. Ortaçağda İtalyan şehir-devletleri arasında sürekli bir rekabet, sık sık da savaşlar söz konusuydu. Aplerin kuzeyinde ise çok daha büyük bir güç vardı: Kutsal Roma (Germen) İmparatorluğu. Ya da kestirmeden söyleyecek olursak, Almanya. Papalık ile aralarındaki iktidar mücadelesi, bazen ordularını toplayıp İtalya’yı istilâ etmelerine yol açıyordu. İşte o zaman bütün o kavgacı İtalyan şehir-devletleri genellikle duruluyor, deyim yerindeyse arazi oluyor, olabildiğince düşük profil vererek Almanların çekip gideceği günü bekliyordu. -- Türkiye’nin siyasal hayatı da böyleydi bir bakıma. Almanlar Alpleri aştığında, pardon ordu kışlasından çıktığında, herkes mümkün olduğu kadar az kayıpla vartayı atlatmaya bakıyor ve ordunun kışlasına dönmesini, tekrar seçim yapılmasını ve normal parlamenter siyasetin geri gelmesini bekliyordu.
(5) Bu davranış biçimine çeşitli örnekler gösterilebilir. Yassıada’da Demokrat Parti milletvekillerinin çoğu asker ve askerin mahkemesi karşısında halkın iradesini tutarlı biçimde savunamadı ve darbenin gayrimeşruluğunda israr edemedi. Hemen sadece Celâl Bayar dik durabildi. Buna karşılık özellikle Adnan Menderes kendini çok ezdirdi. Hiç öyle halkın önüne düşebilecek bir önder profili vermedi. Galiba aHaber’in birkaç yıl yaptırdığı, benim de bir dizi yazıyla çok eleştirdiğim 27 Mayıs sözde-belgeseli tamamen yanlıştı ve tarih dışıydı bu açıdan; Menderes mağdur olabilirdi ama karakteri itibariyle, asla Erdoğan’dan “geriye okunabilecek” bir potansiyel direniş lideri değildi.
(6) DP döneminin başarılı bürokratlarından biriyken 27 Mayıs sonrasında Adalet Partisi’nden siyasete atılan Süleyman Demirel’in kişiliği, muhtemelen Menderes’ten güçlüydü aslında. Ama onun da net bir asker karşıtı duruşu yoktu. Bu eski nesil merkez-sağ liderler kâh popülist, kâh resmî ideolojiyi içselleştirmiş, kâh dönemin iktidar realitelerini kabullenmiş gibiydiler. Celâl Bayar’ın özel afla serbest kalması karşısında taşlı sopalı sol-Kemalist öğrenci örgütlerinin sokağa dökülüp 24 Mart 1963 gecesi AP Genel Merkezi’ni harap etmesi üzerine Demirel ilk ağızda yılgınlığa kapılmış ve partisini kapatıp çekilmeye karar vermişti. Önce bu bağlamda sarfettiği “şapkamı alır giderim” sözü, yıllar sonra 12 Mart 1971 muhtırası karşısında istifa etmesinin habercisi gibiydi. Nitekim Demirel sadece 12 Eylül 1980 ve Zincirbozan sonrasında bir nebze darbe karşıtı, bir nebze anti-militarist bir duruş ve söylem edinir gibi oldu. Ama 12 Eylül’den çıkışta yer tutma umudu gerçekleşmeyince tavrı değişti. Turgut Özal’ın çok daha net sivilliğinden uzak durduğu gibi, 1993-2000’deki cumhurbaşkanlığı döneminde açıkça derin devletin yanında yer aldı. İslâmî kesimin özgürlük ve temsiliyet arayışlarına karşı çıktı. Tam anlamıyla 28 Şubat’ın cumhurbaşkanı oldu.
(7) Geçmişte Türkiye çok büyük ölçüde kırsal ve köylü bir ülkeydi. Özellikle dindar-muhafazakâr nüfus bugünkünden çok daha dağınık yaşıyordu. Bunu önce salt coğrafî bir mesele olarak düşünelim. 100,000 kişilik bir kitle düşünün. Her biri 500-1000 kişilik 100-200 köyde de yaşıyor olabilirler, tek bir büyük şehir semtinde de. Âşikâr ki ikinci durumda çok daha kolay seferber edilebilirler; ilk durumda ise kısa sürede toparlanıp kollektif bir eyleme girişmeleri hemen hemen imkânsız olur. Kaldı ki kırsal geriliğin olumsuz sosyo-kültürel boyutları da söz konusuydu. Köylü nüfusun iç iletişimi çok zayıftı. Dışında olduğu ve kendinden çok güçlü gördüğü modern devlete ve orduya itaate şartlanmıştı. Kentleşmenin beraberinde getireceği uyanıklık, gözü açıklık, okur yazarlık, dünyadan haberlilik ve doğrudan siyasete katılım süreçlerinimn henüz çok başlarında bulunuyordu.
(8) Kitle iletişim araçları da hem çok sınırlıydı, hem şu veya bu şekilde devlete bağlı ve bağımlıydı. Az sayıda İstanbul gazetesi, hep patronları ve yazı işleri müdürleri üzerinden devlete ve orduya biat anlayışının esiriydi. TSK herhangi bir şey söylediği veya yaptığında, basın âdetâ otomatikman hizaya giriyor ve aynı klişeleri tekrarlamaya koyuluyordu. Televizyon uzun süre yoktu. Türkiye’nin topu topu iki radyosu, Ankara ve İstanbul Radyoları vardı. Onlar da her zaman, çok derin bir kültürel anlamda devletin sesiydi. Herhangi bir cunta İstanbul ve Ankara Radyolarını ele geçirip “millet adına” konuştuğunu iddia ettiğinde, inansın inanmasın herkes yeni sese ve iktidara boyun eğiyordu. Alternatif mecralar mevcut değildi. Sosyal medya diye bir şey tabii yoktu. Cuntanın söylediği dışında bir gerçek oluşmuyor, değişik ve zıt bilgi akışları yaşanmıyor, limitte kimse direnme çağrısı yapacak kanal bulamıyordu. Televizyon geldikten sonra da uzun süre sadece TRT’nin elindeydi, devlet tekelindeydi. Türkiye ancak Turgut Özal ve ANAP döneminde, özelleşme sayesinde çok sayıda televizyon ve radyo kanalına kavuştu. Bu kanalların toptan control edilemezliği, 15 Temmuz 2016 gecesi çok tâyin edici bir rol oynadı.
(9) Asker ve darbe karşıtlığı bilinci birdenbire gelmedi. Zamanla darbeler kendi anti-tezlerini, başlangıçta olmayan bir tepki birikimini yarattı. 1960, 1971, 1980, sonra 28 Şubat…. Millet adım adım, 1950’den sonra ikinci bir “yeter” noktasına geldi. Özellikle 12 Eylül 1980 sonrasının zorunlu ve biteviye “günde üç öğün” Atatürkçülük diyeti, resmî ideolojinin o zamana kadar görülmedik ölçüde sorgulanmasına yol açtı.
(10.1) Aynı birikim ve öğrenme sürecini, merkez-sağ ve sonra net İslâmî karakterdeki kitle partilerinin lider kadroları da yaşadı. Özellikle AKP, denebilir ki daha 2002’den itibaren teyakkuz halindeydi. Millî Görüş’ten kopup gelmişlerdi; önlerinde örnekler vardı; başlarına neler gelebileceğini, ordu-yargı-bürokrasi üçlüsünün kendilerini ne yapıp yapıp devirmek isteyeceğini biliyorlardı. Buna uygun bir öngörü, esneklik ve yerine göre direnç bileşimi sergilediler. Geçmişte olmayan bir ruh hali ve zihin yapısıydı. Deyim yerindeyse, “düşman”ın ya da tehlikenin kaynağının farkındaydılar.
(10.2) Nitekim 2002-2011 arasında karşılarına bir dizi genelkurmay başkanı çıktı: Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ, Işık Koşaner. İlki hariç, diğer üçü net anti-AKP, anti-hükümetti. Vesayetçi kibirleri üzerlerinden akıyordu. AK Parti’ye “sözde değil özde laiklik” dedikleri şeyin devamını dayatıyorlardı. Cumhuriyet ve Bayrak mitinglerinde “ordu göreve” çağrıları yapılmaktaydı. 2002-2007’de TSK zaten çeşitli darbe arayışlarıyla kaynamaktaydı. Yakamoz, Eldiven, Sarıkız, Ayışığı gibi adlarla çeşitli cunta projeleri kuruluyor, çözülüyor ve tekrar kuruluyordu. Gülencilerin sonradan yaratacağı “kumpas dâvâları”ndan değildi bunlar; hepsi son derece gerçekti. Öyle ki, Cumhuriyet’ten İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay gidip komutanlarla “bunlardan nasıl kurtuluruz” konuşmaları yapabiliyor; Balbay da bunları fütursuz bir özgüvenle (efendim, sonradan kitap yazmak içinmiş) günlüğüne kaydedebiliyordu. Üzerine 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki, Sabih Kanadoğlu’nun icadı olan “nitelikli çoğunluk” krizi geldi. Üzerine, 14 Mart 2008’de açılan ve 30 Temmuz 2008’de Anayasa Mahkemesi’nde ancak 5’e karşı 6 oyla reddedilip sonuca bağlanan kapatma dâvâsı geldi. Üzerine, Gülencilerin MİT müsteşarı, MİT tırları ve 12-25 Aralık 2013 “yolsuzluk” hamleleri geldi.
(10.3) Bunları şimdi tek tek hatırlayıp yanyana koyduğumda, birincisi, bu nasıl bir muameleydi; hangi iktidar bizzat devlet aygıtının, ordu-yargı-bürokrasi üçlüsünün bu kadar yoğun ve şiddetli devirmeciliğine maruz kaldı… diye düşünüyorum ister istemez. İkincisi, hepsiyle bir şekilde başedebildiklerini; 2002-2016 arasındaki on dört uzun yıl boyunca ayakta kaldıklarını ve ayakta kaldıkça da giderek daha çok şey öğrendiklerini, özgüven kazandıklarını ve kararlılık peydahladıklarını görüyorum. (Üçüncüsü, bu sürekli kuşatılmışlık ve savunmaya itilmişlik halinin nasıl bir tür “Massada kompleksi” yarattığını ve “beka” formülasyonuna yol açtığını da görüyorum, ama o, bu yazının konusu dışında kalan ayrı bir mesele.)
(11) Önemli olan şu ki, bütün bunlarn sadece AK Parti liderliği ve teşkilâtının değil, tabanı ve seçmen kitlesinin de bilinç ve tecrübe kazanmasını beraberinde getirdi. Yukarıda yazdığım her şeyi Türkiye toplumunun AKP’ye destek veren Müslüman kesimi de gördü. 2002-2007 arasındaki darbe çabalarını gördü; Cumhuriyet ve Bayrak mitinglerindeki “ordu göreve” çağrılarını gördü; Baykal’ın CHP’sinin her şeyi Anayasa Mahkemesi’ne götürmesini gördü; 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki “nitelikli çoğunluk” sahtekârlıklarını gördü. Sonra, o kadar berrak olmasa da, yani İslâmın bu sekter ve bencil cemaat varyantını kendinden henüz tam olarak ayıramasa da, Gülencilerin 2012-2016 arasındaki çeşitli hamlelerini gördü. Bir yandan TSK’nın efsanesi aşınır ve yaldızları dökülürken, diğer yandan halkın yarıdan fazlasının uyanıklık ve zihinsel hazırlık düzeyi yükseldi. Kötü bir şeyler olduğu takdirde boyun eğmeme noktasında sessiz bir azim doğdu.
(12) Unutmayalım ki bu dönemde Türkiye’de ekonomi de iyi gidiyordu. Bu da çoğunluğun hoşnutsuz olmaması ve darbe yanlılığına (ya da darbe karşısında tarafsızlığa) kaymaması için önemli bir nedendi.
(13) Ekonominin durumu da dahil, 2016’ya gelirken hiçbir (gerçek veya hayalî) kriz mevcut değildi. Oysa geçmişte hep, şu veya bu şekilde bir zemin ve ortam oluşmuş ya da oluşturulmuştu darbeler için. Bazen kendiliğinden (darbecilerin isteği ve planlaması dışında) oluşmuş, ister (onların da dahliyle) imal edilmişti. Her iki durumda da, elverişli bir fırsatı değerlendirmişlerdi. 2016’da ise hiç böyle bir şey söz konusu değildi. 1971 veya 1980’de olduğu gibi, herhangi bir millî “anarşi kaygısı” da yoktu. Özetle, müdahaleye yarım yamalak da olsa bir meşruiyet kazandıracak (tersten söyleyecek olursak, halkı tereddüde sevkedecek veya nötralize edecek) hiçbir şey mevcut değildi. Tersine, 15 Temmuz darbesi kitlelerin gözünde daha ilk andan itibaren inandırıcılıktan tümüyle yoksundu.
(14) Bütün bunlara, darbenin kendi örgütlenme zaaflarını eklemek gerekir. Gülen Cemaati çok özel, çok benzersiz bir “gizli örgüt”tü. Net bir tüzük ve programı hiç olmadı. Halkın karşısına asla “biz şunları yapmak istiyoruz” diye çıkmadılar. İç dayanışmaları, birbirlerini koruyup kollama kapasiteleri çok güçlüydü. Ama ne vaat ettikleri daima belirsiz kaldı. 2012-2016 arasında ise kısmen deşifre olmaya ve yerlerinden oynatılmaya başladılar. Dolayısıyla 2016’ya gelindiğinde, (a) Gülencilerin ordu içindeki kendi örgütlü güçleri yeterli değildi. (b) İktidara el koyup da halkın karşısına kendi kimlikleriyle çıkmalarını sağlayacak, şunun için yaptık diyebilecekleri bir “dış ideoloji”leri veya “kitle ideolojileri” yoktu. Bütün umutları, ordu içindeki Kemalistleri ve MHP tandanslı subayları kendilerine katılmaya ikna etmekti. Esasen sırf bu amaçla, TRT’den okuttukları bildiri 27 Mayıs 1960’ın “hakiki Kemalist” bildirisinin çok uzun ve çok sıkıcı bir taklidi gibiydi. Üst komuta kademesinin kendilerine katılacağı beklentisi içinde, ayrı ve hiyerarşik, merkeziyetçi bir cunta ve emir-komuta zinciri dahi kurmamışlardı. Bunda, belki Gülen’in control freak’liğinin de bir payı vardı: bütün insiyatifi askerlere ve en tepede bir “başkomutana” vermek yerine, her şeyi “yandan ve dışarıdan” imamlarla (= kendi siyasi komiserleriyle) yönetmeye kalkmıştı. Oysa devrim veya darbe çok sıkı bir merkeziyet gerektiren şiddet eylemleridir. Kurmay başkanı ve kuvvet komutanları darbeye katılmayı reddedince, Gülenciler başsız ve hiyerarşisiz kaldı. B planlarının olmadığı ortaya çıktı. Bu da gelişen saatler içinde ne yapacaklarını bilmemelerini beraberinde getirdi.
(15) Meşum bir dizi düşünce ama… Eğer darbe girişimi, MİT’e yapılan bir ihbar sonucu 15 Temmuz öğleden sonra bir parça olsun öğrenilmeseydi. Hükümet ve genelkurmay tarafından çok etkili önlemler alınmamakla birlikte, bu erken istihbarat Gülencileri darbeyi öne almaya ve akşam başlatmaya sevk etmeseydi. Darbe ilk planlandığı gibi gece 03:00’te başlasaydı.
Ordu kendi içinde bölünmeseydi; yüksek komuta kademesi Erdoğan ve AKP düşmanlığı üzerinden “ikna” edilse ve darbecilere katılsaydı. Her sokak başına asker dikip “dışarı çıkanı vururuz” deselerdi. Bu direniş gene gerçekleşir ve 15 Temmuz darbesi püskürtülür müydü?
(15) Bu what if? (ya öyle değil de böyle olsaydı) tarihçiliği sorusunun cevabını hiçbir zaman bilemeyeceğimizi kaydetmekle yetinelim. Fiiliyatta şu oldu: Erdoğan’ın, bütün hükümet yöneticilerinin ve AKP kadrolarının tarihî süreçler sonucu ediinilmiş direnme kararlılığı ile, kitlelerin gene aynı tarihî süreçler sonucu edinilmiş sessiz azmi işte bu noktada buluştu ve dağılmaya yüz tutan darbeci birlikleri tek tek kuşatıp izole etti, sonunda teslim aldı. Bu da 15 Temmuz’un kesin ve ezici yenilgisi anlamına geldi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024