Roni MARGULIES
Rochester Üniversitesi'nde bir profesör, dindarlık ile zekâ arasındaki ilişkiyi araştıran, 1928 ile 2012 arasında yapılmış olan 63 akademik çalışmayı incelemiş ve bunlardan 53 tanesinin olumsuz bir ilişki saptadığını belgelemiş.
Haber, Batı'da bir gazetede "Dindarlar ateistlerden daha az akıllı" manşetiyle, Türkiye'de bir gazetede "Ateistler daha zeki çıktı" manşetiyle verildi.
Olabilir. Olmayabilir de. "Zekâ" ölçüsü olarak neyin kullanıldığına bağlı, kullanılan istatistik yöntemlere bağlı, toplumsal ve tarihsel koşullara bağlı. Ayrıca, araştırmaların on tanesi ters sonuca ulaştığına göre, olabilir de, olmayabilir de.
Ama dindar insanların pek de zeki olmadığı iddiası biraz garip geliyor bana.
Şöyle bir düşünelim.
Dünya tarihinde (ve günümüzde) bilgi sahibi olduğumuz tüm toplumlarda din var. Din kavram ve kurumunun olmadığı tek bir toplum bilmiyoruz. O kadar ki, dinin evrimle bir ilişkisi olduğu düşüncesi bilim dünyasında giderek yaygınlaşıyor. Niye mi? Amerika, İsviçre veya Botswana gibi değil de, insanlık tarihinin %90'ı boyunca geçerli olan küçük avcı-toplayıcı toplulukları düşünürsek, uyumlu insan topluluklarının üyelerinin yaşama ve üreme ihtimali daha yüksektir. Sürüden ayrılana bugün pek bir şey olmaz, ama tarihimiz boyunca ayrılanın ya açlıktan öleceği ya da bir hayvana yem olacağı kesin olmuştur. Aynı şeylere inanmak ve birlikte tapınmak toplulukta uyum sağlar, işbirliğini güçlendirir, herkesin yaşama şansını yükseltir. İnanmaya yatkın birey yaşar, ürer ve genlerini bir sonraki kuşağa geçirir; inanmayıp başına buyruk olanı kılıç dişli kaplan kapar.
Kesinlikle bilmiyoruz, ama "birlikte inanmak" özelliği (yani din) evrim sürecinin bize bir armağanı olabilir. Bunu "az zekâ" ile ilişkilendirmek ise ancak ilişkilendirenin az zekâsıyla ilgilidir.
Tanrı'yı yüceltmek
Bir de şu var. Günümüz dünya kültürü varlığını iki temel unsura borçlu. Önce, Avrupa geri düştüğünde dev kütüphaneler kuran, tercümeler yapan ve antik Yunan ve Roma'nın düşünce ve bilgi birikimini alan, geliştiren ve yok olmasını engelleyip tekrar dünyaya aktaran Araplara borçluyuz. Sonra da 15. ile 19. yüzyıllar arasında Avrupa'da adım adım yükselen "bilim" ve teknolojilere ve bunlarla birlikte gelişen yaşam ve düşünce dünyasına. Bilimi tırnak içine aldım, çünkü bizim bilim dediğimiz hemen her şey ezici çoğunluğu din adamı olan kişiler tarafından yapılıyordu. "Bilim yapmak" amacıyla değil, Tanrı'nın yarattığı dünyaya ışık tutmak, Tanrı'yı anlamak ve yüceltmek için. Sanat dünyasının, müziğin, mimarînin de yine hemen hemen tümüyle dinle yakından ilişkili olduğunu söylemeye bile gerek yok herhalde.
Günümüz dünyasının oluşumunu borçlu olduğumuz Müslüman ve dindar Araplarla Hıristiyan ve dindar Avrupalıların "az zeki" olduklarını iddia etmek herhalde mümkündür, ama çok da inandırıcı olmaz gibi geliyor bana.
Bu tarihsel arka planın ışığında, "Dindarlar ateistlerden daha az akıllı" manşetinin ardından sosyal medyada rastladığım şu tür yazışmalar hakkında ne düşünebiliriz:
"Zekâ da kol kası gibi kullandıkça gelişir. Din sana cevaplar vermez, sadece soru sormanı engeller. (Bkz. "Allahın hikmetinden sual olunmaz"). Dolayısıyla zekânın da daha az kullananlarda daha az gelişkin olması da çok normal."
"Niye öyle demiş ki? Benim ineğe tapan çok zeki arkadaşlarım var!"
Bunları yazan arkadaşların zekâ ve cehalet düzeyleri hakkında yorum yapmak kolaycılık olur. Onun yerine, işin siyasî yanına bakalım.
Dindar Müslümanların şiddet düşkünlüğü
Dindar insanların aptallığının yanı sıra, bir niteliği daha vurgulanıyor epeyce zamandır. Bu nitelik dindarların özellikle bir kesiminde çok yaygınmış. Şiddete düşkünlük, kan dökmekten haz almak, durup dururken insan öldürmek dindar Müslümanların dindar oldukları gün kazandıkları özelliklermiş. Zaten Müslümanlığa kabul edilince Kuran'a el basıp "Allah'a inanıyorum, kana susadım" şeklinde yemin etmeleri gerekiyormuş.
Ve zaten Kenya'daki AVM saldırısı, Suriye'de El Nusra'nın, Mısır'da Selefilerin yaptıkları diye başlayıp geriye doğru gidersek, Müslümanların kan dökmekten başka hiçbir şeyi beceremediği besbelli değil mi?
Ve dahası, vahşi barbarlar oldukları için, beceremedikleri şeyler arasında demokrasi var, değil mi? Taraf gazetesinde Semih İdiz'in "Dinciden demokrat çıkar mı" başlıklı yazısında belirttiği gibi, "Mısır'da yaşananlar dinciden demokrat çıkmasının gerçekten zor olduğunu gösteriyor."
Amerika'da Montana dağlarında yaşayan bir kişinin bütün bunlara inanması anlaşılabilir belki. Ama Türkiye'de yaşayıp köşe yazarı olduğunu iddia eden birinin veya Twitter'da ahkâm kesen bir başkasının İslamofobi ile biraz aşina olmasını bekliyor insan. Din düşmanlığının ve özellikle İslam düşmanlığını siyasî nedenlerini birazcık da olsa kavramalarını bekliyor.
Bombaları meşrulaştırmak
Kavramalarına yardımcı olabilmek için bir iki basit ipucu vermek isterim.
Neredeyse üç yıldır, Arap devrimleri başladığından beri, Ortadoğu'da bütün ipler emperyalist güçlerin elinden kaçtı. Amerika'nın yakın müttefikleri olan iki diktatör devrildi, hepsi sarsıldı ve sallandı, yarın ne olacağı belli değil. Mısır'da darbe yaptırdılar, Libya'ya müdahale ettiler, Suriye'ye müdahale edeceklerdi, edemediler. Her yer toz duman içinde, devasa kitleler kendi güçlerinin bilincine vardı, özgürlüğün kokusunu aldı, yarın nerede ayaklanacaklarını kestirmek mümkün değil.
İslam düşmanlığı, emperyalizmin Ortadoğu'da yaptığı ve yapacağı her şeyi, en başta da askerî müdahaleyi ve havadan bombalama operasyonlarını meşru göstermenin temel bir aracı - savaş uçakları kadar temel bir araç. Öyle ya, aptal olan, demokrasiden anlamayan, kana susamış bir kalabalığı bombalamaktan başka ne yapılabilir ki?
Emperyalizme tepki
Müslümanların gerçekten de şiddet kullandığı örneklere gelince. Dünyada şiddet kullanılıyor olduğunu El Nusra'yı, Taliban'ı filan görünce hatırlayanların hafızasına şaşıyorum gerçekten! Yugoslavya'da, Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da, Amerika, AB ve NATO'nun yaptıklarının yanında, El Kaide ile tek tük başka Müslüman örgütlerin yaptıkları amatörlükten ibaret kalır. Şiddeti eleştireceksek, hedefimizi doğru seçelim.
El Kaide'nin yaptıklarını mazur görmek gerekmiyor elbet. Ama emperyalizmin tüm Ortadoğu'da yüz yıldır uyguladığı şiddet, sömürü, baskı ve aşağılama politikalarını hesaba katmadan El Kaide'yi ve benzer örgütleri anlamak mümkün değildir. El Kaide'nin yöntemlerini onaylamayabiliriz, ama bunların ne aptallıktan ne de Müslümanlıktan kaynaklandığını, emperyalizme tepki olduklarını anlamamız gerekir. Tepkinin yöntemi yanlış olabilir, ama tepki göstermek doğru ve haklıdır.
Sonsöz
Sonuç olarak, "Dindarlar akıllı değildir", "Müslümanlar şiddete düşkündür" gibi ifadeler okuduğum zaman, bu ifadeler bana dindarlar ve Müslümanlar hakkında bir şey öğretmiyor, ama ifade sahibinin ya İslamofobik ya da az zeki olduğunu anlamış oluyorum.
http://marksist.org/yazarlar/roni-margulies/12856-ateistler-daha-zekiymis
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023