Roni MARGULIES
Hükümetin iddiası şöyle: Rıza Zarrab davası Türk milletine karşı sahnelenen siyasî bir komplodur. Zarrab "itirafçılık" yapmaya ikna edilmiştir, "sanıkken tanık olması" sağlanmıştır. Amaç Türkiye'yi vurmaktır.
1) Amerika'yı bilenler şunu iyi bilir: Ciddi bir burjuva devleti olarak, Amerika'da hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı ciddiye alınır. Ne ölçüde ciddiye alındığını biz Türkiyelilerin kavraması biraz zor. Yanlış anlaşılmasın, Amerikan hukuk ve yargısının gerçek anlamda bağımsız ve tarafsız olduğunu iddia etmiyorum. Elbette değil; elbette egemenlerden, zenginlerden, sermayeden yana işler. Ama kendi kuralları çerçevesinde böyle işler, herhangi bir siyasetçi müdahale ettiği ve hukuku istediği gibi kullandığı için değil. Böylesi müdahalelere ve kullanımlara açık olan bir hukuk sistemi bizzat egemen sınıfın işine yaramaz, çünkü Türkiye'de olduğu gibi toplum nezdinde inandırıcılığını yitirir. Dolayısıyla, Amerika'da adalet gerçekten de mülkün temelidir. Örneğin şu anda, ucu her an Donald Trump'a değecek olan bir soruşturma sürüyor ve Trump'ın yapabileceği hiçbir şey yok, engellemeye çalışması söz konusu bile değil. Ucu kendisine değdiği taktirde gidip kuzu kuzu ifade verecek.
AK Parti hükümetinin herhangi bir üyesinin bunları anlaması mümkün değil. Örneğin, Amerikalı siyasetçilerden rica edildiği, onlar ikna edildiği taktirde Fethullah Gülen'in iade edileceğini beklemek Amerika'da hukukun nasıl işlediğini anlamamaktan kaynaklanır. Trump'ın "Şu herife dava açın" diye savcılara emir verebileceğini, sonra da hakimlere "Dava sonucunda da Türkiye'ye iade edin" diyebileceğini zannetmek cehaletten kaynaklanır. Keza, Türk komplo teorilerinin kötü kahramanları olan "birileri" adlı mihrakların Amerikan mahkemelerine Rıza Zarrab hakkında talimat ve emir verdiğini iddia etmek Türkiye dışındaki herkesi sadece güldürür.
Zarrab, Amerikan siyaset dünyasının değil, hukuk dünyasının kararları sonucunda yargılanmaktadır. Davanın nasıl sonuçlanacağına da siyasetçiler değil, hukukçular karar verecektir. Yani davanın Türkiye'yle, Türk milletiyle, Türkiye ekonomisini baltalamakla ve hatta Tayyip Erdoğan'ı devirme amacıyla alakası yoktur. Zarrab'ın, Amerika'nın İran'a uyguladığı ambargoyu deldiği suçlamasıyla alakalıdır. Amerikan mahkemesindeki iddianame, Zarrab'ın doğal gaz ve petrol karşılığında İran'a altın gönderdiği ve böylece İran'ın para birimini desteklemesine yardımcı olduğu "suçu" ile ilgilidir. Dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Halk Bankası görevlileri Mehmet Hakan Atilla ve Süleyman Aslan hakkında ise, bu ticaretin niteliğini gizleyerek "yasal" ticaret gibi gösterilmesini sağladıkları, rüşvet aldıkları ve para akladıkları iddia edilmektedir.
2) Kısacası, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın şu üç iddiasının üçü de geçersizdir: "Çok net bir şekilde söylüyorum; bu dava siyasî bir davadır, hukuksal hiçbir altyapısı ve dayanağı yoktur, 17-25 Aralık sürecindeki başarısız hukuk darbesi girişiminin ABD üzerinden Türkiye'ye karşı yürütülmesinden başka bir şey değildir." Bu dava siyasî değil hukuksaldır, hukuksal dayanağı vardır ve Türkiye'ye karşı bir darbe girişimiyle alakası yoktur.
3) İran'a uygulanan ambargo, Amerika'nın savaş/silah yoluyla yapamadığını başka yollarla yapma girişimidir. Denebilir ki, her ülke istediği ülkeyle ticaret yapıp yapmamakta serbesttir. Olabilir, ama ambargoyu herkese dayatmakta serbest değildir. Kaldı ki ambargo, özellikle yoksul ülkelere uygulandığında, o ülkenin halkını cezalandırır, mağdur eder, aç bırakır (Amerika'nın geçmişte Irak'a uyguladığı, Suudi Arabistan'ın bugün Yemen'e uyguladığı ambargolar gibi). Bu nedenle, ambargo delmek suç değildir. Zarrab'ın bunu yapmış olması bizi ilgilendirmez, Amerikan ambargolarını desteklemek bizim işimiz değildir. Zarrab'ın suçu, bizim açımızdan, Amerikan ambargosunu delmek değil, Türkiye'de politikacı ve bankacılara rüşvet vermektir.
4) AK Parti hükümeti ve Erdoğan, Amerika'daki davaya karşı aynen 2013'te Türkiye'deki davaya davrandıkları gibi davranıyor. "Komplo" ve "kumpas" çığlıkları atıyor, mahkemeyi itibarsızlaştırmaya çalışıyor, siyasî müdahalelerle davayı engellemeye çabalıyorlar. Türkiye'de dört yıl önce kolayca başarılı oldular, Zarrab'ı hapisten çıkarıp aldılar, onurlandırdılar, ödüllendirdiler. Amerikan mahkemesini oyuncağa çevirip Zarrab'ı çıkartmak o kadar kolay olmuyor. Olmadığını anladıkça hükümet çevrelerini bir panik duygusu sarıyor. Erdoğan 2016'da Obama'nın Başkan Yardımcısı Biden ile görüştüğünde Zarrab'ın bırakılmasını rica etti (Bayan Erdoğan da aynı şeyi Bayan Biden'dan istedi); Obama ile Aralık 2016 ve Ocak 2017'de son telefon konuşmalarında aynı talepte bulundu; Trump ile görüşmelerinde ricasını tekrarladı. I-ıh, olmuyor.
5) Çok saf olsam, hiçbir rüşvet müşvet olmadığına inanacak kadar saf olsam, yine de merak ederdim: Bu paniğin sebebi ne ola ki? Mahkemenin ilk celselerinde Amerikalı savcılar ellerinde Zarrab'ın Erdoğan'la ilişkileri ve Erdoğan ailesinin çeşitli vakıflarına yaptığı bağışlarla ilgili deliller bulunduğunu belirtti.
Bizi ilgilendiren budur. Ambargonun delinip delinmediği, mahkemenin Amerika'da mı, uzayda mı olduğu, mahkeme sonucunun Türkiye ekonomisini etkileyip etkilemeyeceği değil, Zarrab'ın Türkiye'de suç işleyip işlemediği ve bu suçları hangi yetkililerin yardımıyla işlediği.
Ve zaten Türkiye'de hukuk sistemi yerle bir edilmiş olmasaydı bu soruların cevaplarını 2013-14 yılında öğrenecektik, Amerika'daki davaya gerek kalmayacaktı.
6) Geçmişten iki haberle bitirelim.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar 2013 Aralık ayında istifa ederken şöyle dedi: "Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan planların büyük bir bölümü Sayın Başbakan'ın talimatıyla yapıldı. Bu minval üzere bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ettiğimi açıklıyorum. Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için sayın Başbakan'ın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade ediyor, yüce milletime saygılar sunuyorum.''
İki yıl sonra, 2015'te, "Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar için Yüce Divan oylaması yapıldı. Oylama sonucu eski dört bakanın Yüce Divan'a gönderilme önerisi AK Parti'nin oylarıyla reddedildi. Oylamanın ardından eski dört bakan, AK Parti milletvekillerinin tebriklerini kabul etti."
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023