Roni MARGULIES
Ergenekoncu olsaydım, keyfimden ya çaydaçıra oynuyor ya da halay çekiyor olurdum.
Ergenekon davasının boku çıktı.
Benim çevremde bile “Artık eminim, Ergenekon denen dava bir darbe teşebbüsü davası değil” diyenler çoğaldıysa, davanın inandırıcılığı yitiriliyor demektir.
Gazetede çalıştığımı öğrenen taksici bile “Abi, seni ne zaman götürecekler?” diyorsa, dava kamuoyunda geyik konusu olmuş demektir.
Bence bu dava, birleştirilseler de birleştirilmeseler de, Balyoz, Kafes ve Hrant Dink davalarıyla bir ve aynı davadır ve Cumhuriyet tarihinin en önemli davasıdır. Bizim davamızdır. Arkasında durmak gerekir. Hükümetin ve savcıların tüm hatalarına, hukuk sisteminin tüm berbatlığına rağmen, davanın sonuna kadar götürülmesi için elden gelen herşeyi yapmak gerekir.
Ve davanın çökmesi için yürütülen örgütlü faaliyetleri, bizzat dava konusu örgütlenmenin faaliyetlerini azımsamamak gerekir.
Davanın her aşamasında, her gözaltından sonra, bulunan her silah deposundan ve belgeden sonra, örgütlü bir yaygara koptuğunu, “Bu kadar da olmaz!” çığlıklarının örgütsüz olamayacak kadar yüksek sesle atıldığını hatırlayalım. Ve her seferinde savcıların haklı çıktığını, savcılar haklı çıktığında da o çığlıkları atanların “Özür dileriz, hıyarlık etmişiz, Ergenekon’un ketemperesine gelmişiz” demediğini hatırlayalım. Ve en azından temkinli olalım.
Şimdi, Nedim Şener’i de, Ahmet Şık’ı da tanımam.
Tanıyor ve çok seviyor olsaydım da, “İyi tanırım, can dostumdur, kötü bir şey yapması mümkün değildir” demezdim. Böyle bir iddia olamaz. Al Capone hakkında bile “Çocukluğumdan beri kankayız, şeker gibi adamdır, suçsuz olduğuna eminim” diyenler olmuştur. Bu hissiyatın hukukta yeri olamaz.
Türkan Saylan gözaltına alındığında, binlerce kişi “İyi insandır, ülkemizde cüzama karşı evliyalar gibi mücadele etmiştir, suç işlemiş olamaz, gözaltına alınamaz!” demişti. Ben “Bal gibi alınabilir; cüzama karşı mücadele edenler suç işleyemez diye bir kural yok” demiştim.
Aynısını Şener ve Şık için düşündüm, Taksim’deki gösteriye katılmadım.
Soranlara da anlatmaya çalıştım: Herkes gözaltına alınabilir. Alındığı anda itiraz etmek, “Benim sevdiğim kişi suç işleyemez” anlamına gelir, anlamsızdır. Gözaltına alınan kişi zamanında mahkemeye çıkarılmazsa, kötü muameleye maruz kalırsa, tutuklandıktan sonra mahkeme zamanında başlamazsa, başladığında önüne somut deliller ve suçlamalar içermeyen saçma sapan bir iddianame çıkarılırsa, o zaman itiraz edilir, gösteri yapılır.
Sorun şu ki, Ergenekon davasından tamamen bağımsız olarak, hukuk sistemi bu memlekette 90 yıldır yanlış, kötü ve hukukdışı bir şekilde işliyor. İnsanlar yargılanmadan yıllarca hapis yatıyor, gülünç iddianamelerle yargılanıp yine yıllarca hapis yatıyor.
Ergenekon zanlıları da zaten 90 yıldır hukukdışı bir şekilde işleyen bu sistemden şimdi nasiplerini alıyor.
Fark şu ki, bizim geçmişte koparamadığımız yaygarayı Ergenekoncular şimdi kendilerini korumak için koparıyor.
İyi oluyor. Sistemin kendisinin sorgulanmasını sağlamış oluyorlar.
Bu sorgulamaya ben de elden geldiğince katkıda bulunuyorum. Ahmet Şık ve Nedim Şener gibi, Mustafa Balbay ve hatta Veli Küçük’ün de adil yargılanma hakkını, suçu kanıtlanmadan iki yıl yatmama hakkını savunuyorum.
Ama sistemin genel sakatlığından yola çıkıp “Ergenekon fasa fisodur”, “Fethullahçıların ve/veya hükümetin uydurmasıdır” diyenlerden de çok fena halde kuşkulanıyorum. Ya Ergenekoncu olduklarını ya da bilmeyerek, istemeyerek, Ergenekon’un ekmeğine yağ sürdüklerini düşünüyorum.
Bütün bunların ötesinde, konunun arapsaçına dönmüş olmasının sorumluluğunun kimde olduğundan ise hiç kuşkum yok.
AK Parti hükümetine söyleyeceklerim şunlardan ibaret:
Ergenekon davasını yılan hikâyesine çevirmeyi becerdiniz ya. Helal olsun!
Kürt Açılımı’nı anlamsız bir hale getirmeyi becerdiniz ya. Helal olsun!
Kıbrıs konusunda Mümtaz Soysallaşmayı becerdiniz ya. Helal olsun!
Bu halkın size destek verdiği her konuyu yün yumağına dönüştürmek ustalığını gösterdiniz ya. Helal olsun!
Başbakanından milletvekiline, başbakan yardımcısından bakanlık müstahdemine, hepinize helal olsun!
Ve sayenizde Ergenekon toparlanıp amacına ulaşırsa, bana elbette geçmiş olsun, ama umarım unutmuyorsunuzdur, size de geçmiş olsun!
Yazarlar
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023