Ümit KARDAŞ
Bir ulus-devletin sınırları içerisinde demokrasinin karşılaşabileceği tehditlerin ne olabileceğini tartışıp, düşünceler üretmemize rağmen, ulus-devletin demokratik düşüncenin merkezinde yer alıp, alamayacağını henüz tartışmış değiliz.
Devletler ve toplumlar arasındaki karmaşık ilişkilerin küreselleşme ile birlikte büyümesinin ortaya çıkardığı sorunların yanı sıra ulusal ve uluslararası güçlerin karşılaşmaları ve ulus üstü oluşumların bu sorunlar çerçevesindeki yetersizlikleri de tartışılmayı bekliyor.
Küresel demokrasiye yalnızca yerel demokrasilerin gerçekleşmesinden sonra varılabileceği bir tez olarak öne sürülmüştür. İtalyan hukuk Profesörü Nonberto Bobbio tüm devletlerin demokratikleşmesi durumunda uluslararası rejimin zorunlu olarak demokratik ilkeler üzerine kurulacağını savunmuştur. Bu görüşe göre demokratik rejimler kendi iç politikalarını şekillendiren demokratik ilkeleri aynı zamanda dış politika alanında da uygulama eğiliminde olacaklardır.
Oysa bugün geldiğimiz noktada bunun hiç de böyle olmadığı açık. Aksine demokratik devletler çoğunlukla otokratik, güce dayalı bir uluslararası ortamda işlev görmekteler. Prof.David Held’in deyişiyle sorulması gereken ‘’Demokratikleşmemiş bir dünyada bir devlet tamamen demokratik olabilir mi?’’ sorusudur.
DEMOKRASİLER OTOKRASİLERDEN DAHA BARIŞÇI DEĞİL
Yapılan araştırmalar tarihsel olarak demokrasilerin hiçbir zaman otokrasilerden daha barışçı olmadığını göstermekte. Demokrasiler dış politikalarını otokrasilerden daha barışçı yürütmemekteler. Gelişmiş bir demokrasiymiş gibi görülen ABD’nin küresel düzeyde tahakkümcü bir güç olarak, hiçbir demokratik ilkeye ve hukuka uymaması ve imparatorluk hukukunu bir güç olarak kabul ettirmeye çalışması bunu teyit etmekte.
Demokrasinin ve parlamentarizmin beşiği olan İngiltere’nin ABD ile uyum içindeki politikası ve demokratik kriterler oluşturan AB’nin de otokratik uluslararası alandaki yetersizliği ve zaman zaman tahakkümcü güce eklemlenmesi bu görüşü doğrulamakta.
Gerçekten demokratikleşmemiş bir dünyada bir devletin tamamen demokratik olması olanaklı değildir. Bu nedenle küresel düzeyde demokrasiye ulaşılması bir iç politika sorunu olmayıp, devletler arası ilişkiler alanında da ulaşmaya çalışılması gereken bir hedeftir. Dünya düzeni daha demokratik olmazsa, ülkelerdeki demokrasi daima kısıtlı olacaktır.
Ulus-devletlerde hükümetler kararlar alırken sadece kendi yurttaşları için karar almış olmazlar. Bir akarsu üzerine baraj inşa etme kararı komşu ülkenin su sıkıntısı çekmesine neden olabilir. Yağmur ormanlarının tarıma açılmasına ilişkin bir karar çok uzaktaki ülkelerde ekolojik zararlar doğurabilir. Bir ülkede ekonomik dengeler gereği faiz oranlarının yükseltilmesi kararı diğer ülke ekonomilerini etkileyebilir.
Ulus-devletler bu kararları alırken bundan etkilenecek ülkelere danışmazlar. Silahlanma, yatırım, AIDS gibi konularda oluşturulan politikalara ilişkin alınan kararların ulus-devletin meşru yetki alanına girdiği kabul edilir. Oysa küreselleşme insanları ve toplumları çok yanlı işlem ve koordinasyon sistemleriyle ve modern iletişimin karmaşık yollarıyla birbirlerine bağlamakta ulusal sınırları yok ederek yeni siyasal belirsizlikler yaratmakta.
Bu durumda ulus-devletlerin aldığı kararlara kimin katılımı veya kimin itirazı meşru kabul edilebilir? Bu kararlarda katılımı veya itirazı sağlayacak en uygun oluşum bölgesel mi yoksa küresel mi olmalıdır? Karar alıcılar kime karşı meşru olacaklardır?
ULUS DEVLET HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI
Tahakkümcü emperyal gelenekten etkilenmiş bulunan modern ulus-devlet hayal kırıklığı yaratmakta. Ulus-devletin kendi sınırları içinde güvenlik ararken dışarıda çıkar ve siyasi güç peşinde koşması (ABD gibi) yine kendi yurttaşları saydıkları için demokrasiye ve insan haklarını öngörürken, dışarıdan gelen göçmen yurttaşları için tüm bunları inkar etmesi (Fransa gibi) küresel düzeyde bir demokrasi düşüncesini önemli kılmakta.
Otuz yıl savaşlarından sonra yapılan 1648 tarihli Westphalia barışı uluslararası düzene modellik etmiştir. Sorunlarını çözmede ve farklılığını kabul ettirmede çoğunlukla güç kullanan egemen devletlerden oluşan bir dünya topluluğunu öngören bu modelde devletler aralarında diplomatik ilişki kurmalarına rağmen en alt düzeyde işbirliği gösterirler, kendi ulusal çıkarlarını diğerlerinin üzerine çıkarırlar.
Bu modelde dünya güç kullanarak kendi çıkarlarının peşinde koşan, sonuç olarak zora dayalı örgütlenmelerle desteklenen siyasi güçlerden oluşmakta. BM sistemine kadar devam eden bu sürecin, BM Şartı’ndan sonrasını da etkilemekte devam ettiği, Westphalian mantığının değişmediği görülmekte.
Dünyanın önemli çıkarlar nedeniyle güçlü ulus-devletlere bölünmesi BM Şartı’nı şekillendirmiştir. Soğuk savaş boyunca BM hareketsiz bırakıldı. BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesine tanınan özel veto yetkisi bunu göstermekte. Sonuç olarak BM, Westphalian anlayışını tamamen değiştirecek, siyasal uzlaşma ve işbirliğini sağlayacak demokratik mekanizmalar yaratamadı.
İtalyan Ulusal Araştırma Kliniğinde araştırmacı olarak görev yapan Daniel Archibugi kozmopolit demokrasinin esas amacının dünya toplumunda yurttaşların, kurumsal planda devletlere paralel bir ses çıkarmalarını sağlamak olduğunu söylemekte.
Kozmopolit terimi yurttaşların, nerede yaşarlarsa yaşasınlar hem kendi hükümetleriyle paralel olarak, hem de onlardan bağımsız biçimde seslerini içeren, uluslararası olaylara müdahil oldukları ve siyasal olarak temsil edildikleri bir siyasal örgütlenme modelini işaret etmekte. Bu tanıma göre demokrasi rehber kuralların yanı sıra siyasal süreçlere halk katılımını yaygınlaştırmayı içeren demokratik değerlerin izlenmesidir.
Soğuk savaş döneminde ABD ve SSCB uluslararası olayları belirlerken, çoğu devlet gözlemci durumuna itilmişlerdi. Bu dönem bittikten sonra oluşan yeni durumda ABD tahakkümcü güç olarak BM’yi istediği doğrultuda kullanmış, hatta Irak’ın işgalinde devre dışı bırakmıştır.
Ulusal egemenlikler güçlü olanlarca sınırlanmıştır. Kozmopolit demokraside ise ulusal egemenlik demokratik kamuoyunun doğrudan müdahalesiyle sınırlanacaktır. Princeton Üniversitesi profesörlerinden Richard Falk’ın deyişiyle bu kamuoyu “olgunlaşmakta olan küresel sivil toplum’’ dur.
Ulusal sivil toplumlarla kamusal bağların gelişmesi hem uluslararası toplumda hem de ülkelerde demokratik işleyişi güçlendirecektir. Gezegende yaşayanlara, yaşadıkları sınırların ötesinde ve ulusal hükümetlerden bağımsız siyasi temsil hakkı verilmeli ve bunun için de bir dünya yurttaşlık hakları kavramı geliştirilmelidir.
Yurttaş hem tarihsel ve kültürel değerlerini paylaştığı bir devletin, hem de gezegenin tümünde yerleşik olanların haklarının savunulduğu ve bu hakların kullanıldığı bir rejimin yurttaşı olacaktır.
Lübnan’lı ozan Halil Cibran’ın dediği gibi dünyada barışı sağlamak ancak insanların adil olmalarıyla mümkündür. Küresel yakıcı sorunların çözümü ve barışın sağlanması insanı ve doğayı temel alan ve gelecekle ilişkili olarak insanlık hukukunu oluşturan küresel kozmopolit bir demokrasi ile mümkün olabilir.
Bunu sağlayabilmek için BM rejiminin küresel kozmopolit demokrasiye yönelik olarak yeniden tasarlanması gerekmekte.
Devam edeceğim.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025