Ümit KARDAŞ
1808-1918
19. yüzyılın başlarında imparatorlukta çöküş başlamıştı. 1808 yılında II. Mahmud başa geçtiğinde Kürt emirlikleri artık yarı bağımsız olmaktan çıkmış, tam iktidar sahibi derebeyleri haline gelmişlerdi. Hatta atanan valiler dahi merkezi dinlemiyorlardı.
Oysa Avrupa’nın izinden gitmeye kararlı II. Mahmud döneminde merkeziyetçiliği güçlendiren ve doğrudan yönetimi sağlamayı amaçlayan askeri ve idari reformlara başlanacaktı. Bu siyasetin kaçınılmaz sonucu, merkez ile derebeyleri arasında çatışmaydı
Böylece Kürt emirliklerinin devlet benzeri örgütlenmelerinin sonuna gelinmiş oldu. Sonrasında söz konusu yapılar çok daha basit toplumsal ve siyasi biçimlere gerileyeceklerdi. Devlet merkezi gücünü ne kadar arttırırsa, aşiretler de o kadar küçülüyor, yapıları basitleşiyordu. Mirlerin ardından merkez bu yerlere valiler atadı. Ancak valiler döneminde bölgede can ve mal güvenliğini sağlamada zaaflar oluştu.
Mirlerin yerine atanan valiler halkın nezdinde meşru sayılmıyorlardı. Valilerin aşiretler arası kan davalarını ve çatışmaları çözebilecek yetenek ve güçleri yoktu. Geçmişte mirler, aşiretler arası kan davalarının halledilmesi noktasında katı ve acımasız yöntemler uyguluyorlardı ama bunlar, halk nezdinde kabul edilir çözümlerdi. Artık benzer bir çözümü sağlayacak meşruiyete sahip bir yönetici güç kalmamıştı.
Bu koşullar sonucu şeyhler hızla politik önder rolünü üstlenerek bu çatışmalara çözüm getirmeye başladılar. Kısa sürede şeyhlerin otoritesi aşiret sınırlarını aşarak onları politik önderler haline getirdi. Ancak onlar da aşiretler arası çelişkileri otoritelerini güçlendirmek için kullanır oldular.
Abdülmecid’in 1858 yılında çıkardığı Arazi Kanunnamesi (Toprak Yasası) Kürdistan’ın sosyal ve ekonomik örgütlenmesini büyük ölçüde etkileyecekti. Bu yasa ve diğer reformlarla amaçlanan aşiret yapılarının çözülmesiydi. Ancak uygulamada bu amaca ulaşılamayacaktı. Kanunname sonrası ağalar, şeyhler, tüccarlar, yüksek memurlar büyük arazileri kendi adlarına kaydettirdiler. Ortaya kentlerde yaşayan toprak beyleri çıktı. Bunlara ilaveten birçok ağa da toprak beyi oldu. Aşiret üyelerinin payına ise kiracı-ortakçı olmak düştü. Toprağı işleyenler geleneksel haklarını yitirirken zamanla ücretli toprak emekçisi haline geldiler.
Toprak yasasının bir diğer neticesi de, politik güce kavuşan şeyhlerin geniş topraklar elde etmesiydi. Şeyhler böylece zengin toprak ağaları haline gelecek, politik güçlerini daha da arttıracak ve milli duyguların odağı haline geleceklerdi. Sonuç itibariyle merkezin doğrudan yönetimi arzu edildiği şekilde gerçekleşememiş ve İmparatorluk yerel güçlü aşiret reisleri vasıtasıyla dolaylı yoldan yönetime geri dönmüştü.
Abdülhamit 1891’de Ermeni ve Ruslar’a karşı koyabilmek, bunun yanında Kürt aşiretlerini bölerek güç dengelerini değiştirmek amacıyla Hamidiye Alayları'nı kurdu. Bunun için, aşiret reislerinin yönetiminde bir aşiret milisi oluşturuldu. Aşiret reisleri subay yapılarak, yeni yetkilerle donatıldılar. Abdülhamit ücretli ve yüksek prestijli bir iş olanağı sağlayıp, baskın ve yağma hakkı tanıyarak belli Kürt aşiretlerini kendisine bağlamıştı.
Bu olanaklardan yararlanan Kürtler, Abdülhamit’e Bava Kurdan (Kürtlerin babası) diyorlardı. Bunun tahmin edilebilir bir sonucu, sisteme dâhil olan aşiret reislerinin gücünün artmasıydı. Diğerlerine göre güçlenen aşiretler, bölgedeki güç dengesini değiştirdiler. Değişen güç dengesi aşiretler arası kan davalarına ivme kazandırdı.
Denilebilir ki merkezin yeni siyaseti, bir ölçüde başarılı olmuştu, çünkü bu siyaset sonucu arzu edilen amaçlardan biri (Ermeni faaliyetlerini bastırmanın yanı sıra) aşiretler arası kan davalarından yararlanarak merkezi yönetime karşı aşiretlerin birleşmelerini önlemekti. Bu siyasetin de olumsuz yan etkileri yok değildi. Mesela Hamidiye komutanlarından (Miranlı Mustafa Paşa, Milanlı İbrahim Paşa gibi) bazıları sonunda devlet için tehlike oluşturacak denli güç kazanacaklardı.
1908’de Abdülhamid’in devrilmesiyle Hamidiye alayları dağıtıldı. Ancak Kürt aşiret birlikleri sınırlarda ordunun tamamlayıcısı olarak muhafaza edildi ve Hamidiye benzeri milis örgütlenmeleri oluşturulmaya devam edildi. Bu milisler Balkan Savaşı’na, I. Dünya Savaşı’na ve Kurtuluş Savaşı’na katıldılar. Bu milislerin komutanları arasından, 1923 yılında Kürt Milliyetçi Partisi Azadi’nin (özgürlük) üyeleri çıkacaktı.
I. Dünya Savaşı sonunda Batılı güçler bağımsız bir Kürt devleti vaat etmiş olmalarına rağmen Kürdistan’ın paylaşılması yoluna gidildi. Türkiye, Irak ve Suriye’nin sınırlarının aşiretlerin arazilerinin ortasından geçmesi arazilerin bölünmesine yol açtı. Göçerler yerleşik düzene geçti. Kışlık ve otlaklar yetmemeye başladı. Bu koşullar altında bölgede yeni bir de meslek doğdu: Kaçakçılık.
1919-1935
I.Dünya Savaşı’nın başladığı yıllarda Osmanlı halklarının çoğu ulusal devletlerini kurarken Kürtler, Türklerle birlikte hareket etmeyi tercih ettiler. Nitekim Mustafa Kemal, Kürt önderlerine yazdığı mektuplarda emperyalistlere karşı İslam dini için birlikte mücadele etme ve ortak devlet kurma sözü verdi.
22 Ekim 1919 tarihli Amasya Protokollerinden ikincisi Kürtlerin ırki ve içtimai hukuklarını kabul ediyordu. Nitekim 24 maddelik 1921 Anayasasının 12 maddesi özerklik düzenlemeleriyle ilgili olacaktı. Fakat bunlar fiiliyata geçirilmeyecek ve 1924 Anayasası ile katı bir merkeziyetçiliğe yelken açılacaktı.
Oysa İsmet İnönü Lozan’da, bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasını savunan İngilizlere, ortak devlet teziyle karşı çıkıyor, kurulacak Kürt devletinin bir sömürge olacağını, soylu Kürt halkının bunu asla kabul etmeyeceğini belirtiyordu.
Lozan’da Kürtlerin kaderleriyle ilgili tartışma devam ederken Mustafa Kemal’in önerisiyle Kürdistan mebusları ulusal kıyafetleriyle Meclis’e geliyor, Lozan’a bir telgraf çekme kararı alıyor, telgrafta ortak meclis ve ortak devlet vurgusuyla ayrı bir Kürt devletinin kurulmasına karşı olduklarını belirtiyorlardı.
Lozan Antlaşması’nın imzalanması ve yeni devletin tanınmasıyla birlikte rejim, Lozan’da sunduğu gerekçelere tamamen aksi yönde hareket etmekten çekinmedi. Kürt varlığının her alanda yok edilmesi temel devlet politikası haline geldi. Nitekim Lozan’a telgraf çeken Kürt mebusları İstiklal Mahkemesi’nde yargılanıp cezalandırılacaklardı.
Kısacası Lozan sonrası süreçte devletin Kürt siyaseti de tekrar şekilleniyordu. Bu siyasetin ilk işaret fişeği 1921 yılında ateşlendi. 1921 yılı başlarında Koçgiri civarındaki Kürtlerin taleplerine (ki bu talepler arasında özerkliğin yanı sıra, Elazığ, Malatya, Sivas ve Erzincan cezaevlerindeki Kürtlerin salıverilmesi, Kürtlerin çoğunlukta bulunduğu illerden Türk memurların çekilmesi, Koçgiri yöresine gönderilen birliklerin geri çekilmesi gibi hususlar vardı. ) Ankara’nın cevabı, Merkez Ordu Komutanı Nurettin Paşa’yı konuyla ilgilenmesi için görevlendirmek oldu.
Bir ayaklanmaya dönüşmüş bulunan bölgedeki rahatsızlık, acımasızca bastırıldı. O kadar ki, Nurettin Paşa’nın sert uygulamaları Meclis’teki Koçgiri görüşmeleri sırasında eleştiri konusu yapıldı. Meclis’te Kürt vekiller asıl suçlunun hükümet ve ordu olduğunu, isyancılara çok sert davranıldığını öne sürmekte ve vekiller arasında şiddetli tartışmalar yaşanmaktaydı.
Mustafa Kemal Nutuk’ta Meclis’in Nurettin Paşa’nın görevden alınmasına ve yargılanmasına karar verdiğini ancak kendisinin Fevzi Çakmak ile görüştüğünü, Nurettin Paşa’yı Meclis’te savunduğunu ve ağır bir işleme maruz kalmaktan kurtardığını, 8 ay sonra da Birinci Ordu Komutanlığı’na getirildiğini belirtecekti.
Devam edeceğim...
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025