Ümit KARDAŞ
Cumhuriyet, bürokratik devlet üzerinden bir ulus inşa ederken ideolojisi, kurumları ve uygulamalarıyla rejimin niteliğini de belirliyordu. Totaliterliğe yakın bir otoriter tek parti rejimi. Bu rejimin en önemli koruyuculuğunu silahlı bir güç olan ordu yapıyordu. Yukarıdan Batılı olmaya, modernleştirilmeye ve tek tipleştirilmeye çalışılan toplumun zorla da olsa dönüştürülmesi gerektiğine inanılmıştı. Bu nedenle 1921’de özerklikleri barındıran bir anayasa yapılmışken aniden merkeziyetçiliğe kayıldı. Kuvvetler birliği anlayışı içinde yürütmenin henüz ortaya çıkmadığı meclis hükümeti sistemi içinde kalındı. Yargı da meclisin içinden çıkıyordu. İstiklal Mahkemeleri bu sistemin ürünüydü.
1940’lı yıllara kadar bu durum böyle devam ederken, 40’lı yılların ortalarında bu rejimin teminatı sayılan ordu içinde cuntalaşmalar başladı. Genç subaylar yetersizlikler içinde kalan, modernleşemeyen ve önleri yaşlı subaylar tarafından tıkanan kurumdan ve bunu değiştirmeyen siyasetten memnun değildiler. Nitekim çok partili rejime geçildikten sonra Demokrat Parti de orduda bir reforma gidemedi. Demokratik değer ve geleneğin bulunmadığı siyasi alanda kutuplaşmalar arttı, otoriter bir dönemin düzenlemesi olan 1924 Anayasası yetersiz kaldı. Cumhuriyet ideolojisinin ve kurumlarının bekçisi olduğu zihniyetiyle yetişmiş genç subaylar çevreden gelen ve giderek otoriterleşen DP’yi tehlike olarak gördüler ve Cumhuriyetin korunmasının kendilerine bırakılmış bir görev olduğu inancıyla 27 Mayıs 1960’ta Türkiye’yi darbeler sarmalına sokacak bir askerî darbe yaptılar. Böylece Cumhuriyetçiler rejimi kontrol altına alacak hamleyi yapmış, endoktrinasyonu sağlamışlardı.
61 Anayasası’nın getirdiği görece özgürlük ortamı içinde sosyal gelişmenin ekonomik gelişmeyi aşması tespitiyle ve şiddetin dozunun artması sonucu ordu üst kademesi bu kez 9 Mart cuntasını tasfiye ederek generallerin muhtırasıyla askerî bir darbe yapıyor ve Cumhuriyetin otantik hâlini tahkim ediyordu. 12 Mart 1971 muhtırası ile birlikte Anayasa’da yapılan değişikliklerle askerin MGK’daki etkinliği artırılıyor, askerî yargının alanı genişletilerek Askerî Yüksek İdare Mahkemesi kuruluyor ve en önemlisi Devlet Güvenlik Mahkemeleri Anayasa’ya konularak faaliyete geçiyordu. Sıkıyönetim Mahkemeleri ve DGM’ler bu gelişmenin ürünüydü. Ancak DGM’leri 1973 yılında kuran 1773 sayılı kanun 1975 yılında Anayasa Mahkemesi’nce usule ilişkin nedenlerle iptal ediliyordu.
1978’de İspanya, faşist Franco dönemi sonrası 1978 Anayasası’yla barış, demokrasi ve özgürlüğe yelken açmış ve merkeziyetçilikten uzaklaşarak özerk bölgelerle yetki paylaşımına gitmişken Türkiye 1980 öncesi yaşanan şiddet sonucu bir kez daha ve daha da ağır olmak üzere ordunun askerî darbesiyle karşılaşıyordu. Bu darbe, Cumhuriyetçi otoriter rejimi öyle tahkim ediyordu ki 44 yıl geçmesine rağmen Türkiye üzerine geçirilen deli gömleğini çıkaramıyor, askerî darbe ürünü bir anayasa ve yasalarla yaşıyordu. Bu dönemde de Sıkıyönetim Mahkemeleri geçmişteki işlevini görüyordu. Tabii hâkim ilkesine tamamen aykırı olan DGM’ler derhal 82 Anayasası’nın 143. maddesine monte ediliyor, 1983’te faaliyete başlıyor, 1991’de çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu ile adil yargılanmayla ilgisi bulunmayan yargısal süreçlerle terör yaratıyordu.
1980 askerî darbesi sonrası koyulaşan askerî vesayet sistemi, tahkim ettiği demokrasisiz ve hukuksuz cumhuriyeti korumaya devam ediyordu. 2002 yılına gelindiğinde mağduriyetten ve çevreden gelen bir kadro, seçimle merkeze geldiğinde orada sürekli iktidarda olan bir güçle karşılaştı. İç dinamiğin kemikleşmiş antidemokratik rejimi tasfiye gücü yoktu. Bu nedenle AKP, AB ipine sarıldı, içeride demokrat, liberal unsurlarla birlikte Cemaat’i de konsolide ederek direnmeye çalıştı. Başlangıçta hükümet sürekli bir saldırı karşısında kaldı. 2002-2004 darbe plan ve teşebbüsleriyle geçerken, AB hedefi ve uyum paketleri çerçevesinde 1982 Anayasası’nın DGM’leri düzenleyen 143. maddesi 2004 yılında yürürlükten kaldırıldı. Ancak askerî bürokrasinin DGM’lerin kaldırılmasına karşı çıkması üzerine, bunların yerine tabela değişikliğiyle Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kuruldu.
Ergenekon, Balyoz ve KCK davalarını tarihsel siyasi süreci anlamadan, rejimin niteliğiyle hukuk ve yargı arasındaki bağları kurmadan anlamak mümkün değildir. Ancak bazı sanık ve hükümlülerin adil yargılanma hakkının zedelenmesi ve cezaevinde hasta olarak tutulması durumu çok önemlidir. Devam edeceğim.
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yazarlar
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025