Ümit KARDAŞ
1514’te Osmanlı devleti ile İran arasında yaşanan Kürdistan’ı ele geçirme mücadelesinde Yavuz Sultan Selim Kürt mirlikleriyle anlaşma yoluna gitti. İdris Bitlisi aracılığıyla Kürt mirleriyle yaptığı görüşmelerden sonra onların kendi coğrafyalarındaki egemenliklerini kabul etti. Buna göre Kürt mirleri kendi topraklarını yönetecek, kendi adlarına hutbe okutabilecek, para bastırabilecek, bunun karşılığında ise savaş zamanlarında Osmanlı ordusuna destek vereceklerdi. 1679’da Kasr-ı Şirin Antlaşması’yla ise Kürdistan Osmanlı devleti ile İran arasında paylaşılacaktı.
- Mahmut ile birlikte merkezi güçlendirme politikaları gereği Osmanlı yönetiminin Kürt mirliklerini tasfiye etmesiyle Kürt toplumu aşiretlere bölündü. Devletin aşiretler arasında uyguladığı böl ve yönet politikasıyla birlikte devletle işbirliği yapmayan Kürtlere yönelik baskı ve şiddet arttı.
- Abdülhamit döneminde Kürt aşiretlerinden oluşturulan Hamidiye Alayları süvari birlikleri subaylar tarafından eğitildi, aşiret reislerine rütbe verilerek maaşa bağlandı. Bu alaylar Ermenilere karşı kullanıldı. Böylece iki halk dinsel karşıtlık üzerinden birbirlerine kırdırılmış oldu.
Kürtler 1915 Ermeni katliamına uzak durmaya gayret gösterdiler. Ermeni Taşnak Partisi de 1926-1930 yılları arasında meydana gelen ve Kürtlerin tarihinde önemli bir yer tutan Ağrı Ulusal Başkaldırısı’na destek verdi.
- Dünya Savaşı’nın başladığı yıllarda Osmanlı halklarının çoğu ulusal devletlerini kurarken Kürtler, Türklerle birlikte hareket etmeyi tercih ettiler. Nitekim Mustafa Kemal, Kürt önderlerine yazdığı mektuplarda emperyalistlere karşı İslam dini için birlikte mücadele etmek ve ortak devlet kurmak sözü verdi. 22 Ekim 1919 tarihli Amasya Protokollerinden ikincisi Kürtlerin ırki ve içtimai hukuklarını kabul ediyordu. Nitekim 24 maddelik 1921 Anayasa’sının 12 maddesi özerklik düzenlemeleriyle ilgiliydi. Uygulanamadan 1924 Anayasa’sı ile katı bir merkeziyetçiliğe geçildi.
İsmet İnönü, Lozan’da bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasını savunan İngilizlere karşı ortak devlet teziyle karşı çıkıyor, kurulacak Kürt devletinin bir sömürge olacağını, soylu Kürt halkının bunu asla kabul etmeyeceğini belirtiyordu.
Lozan’da Kürtlerin kaderleriyle ilgili tartışma devam ederken Mustafa Kemal’in önerisiyle Kürdistan mebusları ulusal kıyafetleriyle Meclis’e gelip, Lozan’a bir telgraf çekme kararı aldılar. Telgrafta ortak meclis ve ortak devlet vurgusuyla ayrı bir Kürt devletinin kurulmasına karşı olduklarını belirttiler.
Lozan Antlaşması’nın imzalanması ve yeni devletin tanınmasıyla birlikte rejim, Lozan’da sundukları gerekçelere tamamen aksi yönde davranarak vaatlerinden vazgeçti. Bununla birlikte inkâra dayalı olarak Kürt varlığının her alanda yok edilmesi temel politika hâline geldi. Lozan’a telgraf çeken Kürt mebuslarıİstiklal Mahkemesi’nde yargılanıp cezalandırıldılar.
Ortadoğu’nun en kadim halklarından birisi olan ve Türklerle kader birliği ve duygu ortaklığı yaşamış olan Kürtlerin Cumhuriyet kurulurken kandırılmış olmalarının ötesinde, gayriinsani uygulamalarla inkâra, imhaya, tenkil ve tehcire tabi tutulduğunu bilmek gerekir. 1919-1938 yılları arasındaki 19 yıllık sürede defalarca kalkışılan silahlı başkaldırılar bunun göstergesi. Çok partili siyasi hayata geçildikten sonra da bu politikalarda bir değişiklik olmadı. 1980-1983 arası özellikle Diyarbakır gözaltı merkezleri ve cezaevinde yaşananlar artık biliniyor.
Cumhuriyet rejimi, gerçek bir cumhuriyetin temeli olan eşit yurttaşlığı dışlayarak, tekçi ve ötekileştirici ideolojisiyle Kürtlerle birlikte Alevileri, Gayrimüslimleri, dindar Müslümanları da mağdur etti. Ancak kendi topraklarında egemenlik hakkını kullanarak kadim bir halk olarak yaşayan Kürtlerin haklarını teslim etmek için çok geç kalındı.
Tarihsel bir mücadelenin içinden çıkıp gelen Kürtler, bugün kendi mağduriyetlerinin dışına çıkarak tüm mağdur kesimler için empati yapıp, çözümü Türkiye’nin demokratikleştirilmesinde görüyorlarsa, duygu beraberliği ve biz duygusuyla hareket ettiklerini gösteriyorlarsa bunu Türkiye’nin bir şansı olarak değerlendirmek ve Kürtlere teşekkür etmek gerekir.
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yazarlar
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025