Ümit KARDAŞ
Mim Kemal Öke, “İlahlarla Dans- Ritim, Raks ve Afrika Ruhu” isimli sohbet tadındaki kitabında, şunları söylüyor: “Zencilerin köleliği ‘seçilmiş travma’ olarak belleklerinde her dem canlı tutma saplantısı, bu kez ‘agrasörle özdeşleşme’yi içeren bir kulvara kayınca, Afrikalının ruhuna şiddet kültürünün nasıl sirayet ettiğini anlamamız kolaylaşacaktır. İşte, kaderin bir cilvesi olarak sömürgeciler, bu kez Afrikalının ruhunda yaşamaktaydılar artık.. Afrikalı, düşmanını ‘içine çekmişti’ de diyebilirsiniz, bu sendroma.” Aslında bu tespit, sadece Afrika özelinde değil, tüm “öteki”nin elinden mağdur edilip, kurbanlaştırılanlar açısından da geçerli. Kurbanlaştırılanlar bu olguya duygusal ve zihinsel olarak yönelmekte, bir süre sonra şiddet kullanan ötekinin ruhunu içselleştirerek bilinçsizce mağdur olandan mağdur edene dönüşmekte.
Buradan hareketle diyebiliriz ki; Türkiye’de Kürtlere karşı uygulanan inkâr ve imhaya dayalı ırkçı, asimilasyoncu şiddet politikaları karşısında Kürt toplumu içinden şiddet yöntemini benimseyen bir örgütlenmenin çıkması hiç beklenmedik bir gelişme değildi. Şiddete dayalı ırkçı, asimilasyoncu politikalar Batı’nın lanetlenmiş deneyimi ve Batılılaşmanın bir başka veçhesiydi. Türkiye, Kürtler özgürlüklerini ve haklarını talep ettiklerinde, onları Batı’nın kolonyal anlayışıyla şiddetle susturuyor, varlıklarını inkâr ederek, asimile etmeye çalışıyordu.
Türkiye’nin 1921’den bu yana geldiği bir arpa boyu yol Kürt denen bir etnik kimliğin varlığını kabul etmekten öteye geçemiyor, açılan bir TV kanalı ile övünülüp duruluyordu. Kürtlerin inkâr, imha ve asimilasyon uygulamalarına maruz kalmaları yanında Gayrimüslimlere ilişkin imha politikaları, Alevilerin ibadethanelerinin kapatılıp, unvanların yasaklanarak asimilasyona uğratılmaları, İslam dininin Diyanet kurumunda resmileştirilip dindarların milliyetçi ve laikçi bir politikayla baskılanması zulüm uygulamalarıydı.
Hukukun regülatif (ayarlayıcı) ideleri hakikat, özgürlük ve adalettir. Bu değerlerden ayrılındığı durumlarda geriye sadece kanun görüntüsünde bir irade, kaba bir güç kalır. Devleti idare edenler bugün basit siyasi ihtirasları uğruna devleti hukuktan soyutlayarak kaba, çıplak bir güç hâline getirdiler.
Cumhurbaşkanı Rize’de yaptığı konuşmada cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis olan Anayasa’yı ihlal suçunu (TCK 309/1) işlediğini ikrar etti. Erdoğan, millet tarafından doğrudan seçilmesini referans göstererek şunları söyledi: “Artık ülkede sembolik değil, fiilî gücü olan bir cumhurbaşkanı var. İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiilî durumun hukuki çerçevesinin anayasal olarak kesinleştirilmesidir.” Erdoğan bugüne kadarki konuşma ve eylemleriyle bu fiilî durumu bulunduğu konumun sağladığı maddi ve manevi cebirle hayata geçirmiş bulunmakta. Konuşmasında da Anayasa değişinceye kadar bu suçu işlemeye devam edeceğini korkusuzca beyan etmekte. Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’yı ihlal ederek fiilî durum yarattığı yerde kendisi dâhil kimsenin can, mal ve hukuk güvenliği olamaz. Asıl şiddetin kaynağı bu tavırdır.
Hukuksuz devlet en güçlü silahlara sahip gücüyle şiddete başvururken, PKK de şiddet kullanan devletin ruhunu içselleştirerek siyasetçilerin ihtiraslarına alet olacak şekilde şiddet eylemlerinde bulunuyor. Böylece, şiddet tekelini hukuk içinde kalarak kullanma yetkisine sahip devlet hukuksuz güç kullanarak, hukuka ihtiyacı olmayan şiddet örgütüyle aynı kulvarda buluşuyor. Devlet kaba güçle örgütü daha çok şiddete kışkırtıyor. Şiddet sarmalı bu şekilde oluşuyor. Siyaset sorunları çözme, gerilimi uzlaşmaya dönüştürme işlevini kaybetmiş durumda. Tek bir kişi etrafında kümelenmiş bir zümre korkularıyla hareket ederek, kurumsallaşamamış bir parti olduğu anlaşılan AKP’yi de araçsallaştırarak ülkeyi bir çıkmaza götürüyor. Devam edeceğim.
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yazarlar
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025