Ümit KARDAŞ
İttihat ve Terakki, Anadolu ve Doğu Trakya’da Türkleştirme- Müslümanlaştırma politikalarıyla etnik ve dinsel temizliğe girişti. Ermenilerin yanında Rumlar da tehcir ve mübadele yoluyla hızlı bir etnik arındırmaya tabi tutuldu. 1911-1914, 1916 Rum tehciri, 1919-1923 Rum tehcir ve mübadeleleri etnik arındırma olarak gerçekleşti. İttihatçı Halil Menteşe bu arındırmanın nasıl yapılacağını şöyle anlatıyor. “Talat Bey, Balkan Harbinde hıyanetleri tebarüz eden anasırdan memleketi temizlemeyi ön safa koymuştu. Fakat bunu yapmak çok ihtiyat isteyen bir işti. Alınan tedbir şu oldu. Valiler ve diğer memurin resmen bu işe müdahale eder görünmeyecek. Cemiyetin teşkilatı (Teşkilat-ı Mahsusa) işleri idare edecek. Rumlar ürkütülecek.” Bu anlatımdan sonra bütün yaşananlar eşkıya eliyle ürkütüp kaçırma yönteminin devletin kodlarına işlediğini göstermekte. Bugün bu yöntemin halen uygulandığını gazete ve HDP binalarına yaptırılan saldırılarda görüyoruz.
1910’dan itibaren İmparatorlukta Rum mallarını almama ve Rum tüccarları ezme eylemleri başlatıldı. Nefret en yüksek noktaya gelmişti. Görünürdeki neden Girit’in Yunanistan’la birleşmesiydi. Bu ortamda “Gâvur” diye nitelenen İzmir’in camilerinde hocalar Hıristiyan ahaliden mal alınmasını engellemek yönünde vaaz vermeye başladılar.
İttihat ve Terakki, 1913 yılı Ekim ayında Balkan Savaşı hezimeti nedeniyle Almanya’ya yaklaşıyor, yaptığı gizli anlaşma sonucu Osmanlı askerî ve sivil bürokrasisini Alman görevlilerin emrine sokuyordu. Almanya, ekonomik faaliyetlerinin ve bölgede yayılmasının önünde engel gördüğü, sermaye birikimine sahip Rumların ve Ermenilerin bertaraf edilmesini istiyordu. Bu istek etnik ve dinsel homojenleştirme politikası güden İttihat ve Terakki’nin Türk- Müslüman örgütlenmesi hedefine uyuyordu. Bunun sonucu Ege’de, Orta Anadolu’da ve Pontus kökenli Doğu Karadeniz’de Rumlara karşı sindirme, tenkil, zorunlu iskân ve baskıyla kaçırma politikaları uygulanmaya başlıyordu.
Rumlar orduda amele taburlarına alınıp, savaş alanlarında yol yapımında kullanıldılar. Çok sayıda Rum soğuk ve açlık nedeniyle öldü. Rum erkekleri dövülüp, işkence görürken büyük çapta yağmalar yapıldı. İttihatçı hükümet, yabancı müdahaleleri körükleyen Rum sorununu Batı Anadolu’dan Rumları uzaklaştırıp yerlerine Rumeli göçmenlerini yerleştirerek temelden çözmek istemiştir. Mesela Rum kasabası olan Ayvalık’taki araziler ve evler, Bosna’dan gelen göçmenlere verildi. Batı Anadolu Rumlarına karşı girişilen misilleme 1914 ilkbaharında genelleşti, Rumlar yaşadıkları topraklardan uzaklaştırılıp mallarına el konuldu. Bütün operasyonlar Osmanlı jandarmasını yöneten Teşkilat-ı Mahsusa çeteleri tarafından yürütüldü. Bu tehcir uygulamaları Ermenilere uygulanacak zulmün habercisiydi.
Kilise ve cemaat kayıtlarına göre kıyıma uğrayan Pontus Rumlarına ilişkin genel tablo vahim gözükmekte. Amasya, Niksar, Trabzon, Tokat, Maçka, Şebinkarahisar’da 815 yerleşim birimi yok edilir, 1134 kilise ve 960 okul soygunlar sonucu boşaltılarak yakılır, binlerce insan çeşitli şekillerde öldürülür ya da sürgüne gönderilir.
1915 Ermeni tehcirinden sonra 1916’da ikinci Rum tehciri gelir. Bergama, Dikili ve Ayvalık boşaltılarak Müslüman göçmenlere tahsis edilir. İttihatçı Kuşçubaşı Eşref, Ege bölgesindeki Rum ve Ermeni nüfusun sürgününde önemli rol oynar. Üretim ve ticaret hayatında Rum ve Ermeni işadamlarının yerine Türk- Müslüman işadamları geçmeye başlar.
1919-1922 yılları arasında her iki tarafın çeteleri birbirleriyle savaşırlar. 9 Eylül 1922 günü Türk ordusu İzmir’e girince “gâvur” olarak nitelenen insanların evleri, işyerleri yağmalanır. İlk gün Müslüman olmayan ahaliden insanlar öldürülür. Binlercesi deniz yoluyla gönderilir. 13 Eylül’de Sakallı Nurettin Paşa Rum ve Ermenilerin oturdukları semtleri ateşe verdirir. İzmir yakılıp yıkılırken Anadolu Rumları da göçmeye başlar. Lozan Antlaşması’yla gelen ve 1922-1924 yılları arasında uygulanan mübadele ise insan trajedileri barındıran zorunlu bir sürgündü. Devam edeceğim.
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Cassandra Çığlığı*
7.09.2025 - “Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi
1.09.2025 - “Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi
27.08.2025 - Ademimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı
7.08.2025 - Bir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP)
4.06.2025 - Bir ülkeyi yaşanılır kılan adalet ve özgürlüktür!
25.05.2025 - Hukuk devletinin temeli: Adil yargılanma hakkı
11.05.2025 - Türkiye değişebilir mi?
24.04.2025 - İtaatsizliğin erdemi
2.04.2025 - “Meşruiyet"in Kaybı
28.03.2025
Yazarlar
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
Rahmi Yılmaz
Şahin Alpay bu düşüncelerini paylaşıyorum