Ümit KARDAŞ
Türkiye’de çok partililik 1908’de İkinci Meşrutiyet ile başladı. Ancak bu süreç İttihat ve Terakki ileri gelenlerince 23 Ocak 1913’te Bab-ı Ali’nin basılmasıyla gerçekleştirilen askeri darbeyle sonlandı. Yerini fiili bir tek parti rejimine bıraktı.
Milli Mücadele sırasında oluşturulan ilk Meclis’in yapısı ikinci dönemde değişecek, Atatürk'ün inkılap ve fikirlerine muhalif olanların çoğu Meclis’e giremeyecekti. Bir anlamda eski muhalefet grupları tasfiye edilmişti.
Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa, Başvekil ise İsmet Paşa idi. Yeni meclis inkılaplar konusunda eskisinden daha uyumlu gözüküyordu. Ancak muhalefetsiz bir siyasi ortam yaratmak zordu. Nitekim Cumhuriyetin daha ilk yılında ikinci parti ortaya çıkacaktı.
17 Kasım 1924'te Adnan Adıvar, Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir, Rauf Orbay ve Refet Bele’nin öncülüğünde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kuruldu. Bu gelişme aslında Halk Fırkası içerisindeki görüş ayrılıklarının bir sonucuydu.
Parti programında devletçilik politikasının tersine liberalizm, tek dereceli seçim sistemi, reisicumhur seçilen kişinin milletvekilliğinin düşmesi ve her türlü inkılap ve anayasa değişikliklerinin halka danışarak yapılması gibi yeni politikalar ileri sürülmekteydi.
Yeni parti kuruluşundan çok kısa bir süre sonra Halk Fırkası’ndan istifa edip parti değiştiren vekillerle birlikte mecliste 28 kişilik temsile ulaşmıştı.
1925’te gerçekleşen Şeyh Sait İsyanı hükümet tarafından muhalefete karşı kullanılacak bir silah olacaktı. Bunun sonucu İstiklal Mahkemesi birkaç TCF üyesini isyanla ilişkilendirip mahkûm etti.
TCF, tüzüğünde yer alan 'Dine saygılıyız' ifadesinden dolayı siyasi arenanın dışına itildi.
3 Haziran 1925'te Cumhuriyetin ilk muhalefet partisi resmen kapatıldı.
Partinin kapatılmasından 1 yıl sonra 14 Haziran 1926'da Atatürk'e karşı tertip edilen ve tarihe 'İzmir Suikastı' olarak geçen olayın ardından Atatürk'ün silah arkadaşları Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy suikast teşebbüsünün azmettirici oldukları iddiasıyla tutuklandılar. Tutuklamalarda 24 Anayasası’nın dokunulmazlık hükümleri uygulanmadı.
Kazım Karabekir ve arkadaşları, er ve erbaşların yoğun protestoları altında yargılandı. Dava sonucunda Rauf Orbay ve Rüştü Paşa hapis cezalarına çarptırıldılar; Kâzım Karabekir, Ali Fuat ve Refet Paşalar beraat ettiler.
Ancak bir ay süren yargılama sonucu içlerinde eski Maliye Nazırı Cavit Bey ve Mustafa Kemal ile birlikte Samsun’a çıkan Miralay Arif beyin de bulunduğu 14 kişi savunma ve temyiz hakkı kullandırtılmadan idam edildiler. Adnan Adıvar gıyabında mahkûm edildi.
Böylece Türkiye 1925-1930 yılları arasında beş yıllık muhalefetsiz ve otoriter bir rejimin uygulandığı bir döneme giriyordu. Otokratik rejim muhalefet işlevi görecek ikinci bir partiye tahammül edememişti.
İkinci parti kurma denemesi 1930 yılında gerçekleşti. Mustafa Kemal’in izniyle kurulan Serbest Fırka ancak üç ay gibi kısa bir sürede kendini feshetmek zorunda kaldı.
Partinin kurucusu olan Fethi Okyar’ın hatıralarından anladığımıza göre Okyar’ın Ege gezisiyle Cumhuriyet Halk Fırkası’nın beklenmeyen çöküşü, halkın yeni partiye coşkulu ilgisi CHF’de büyük şaşkınlık ve kaygı yaratmıştı.
CHF çevreleri tarafından ileri sürülen görüş, şeriatçıların Serbest Fırka’ya sızdıkları, Okyar’ı da aşarak şeriat lehine kargaşa yaratıp, başta Mustafa Kemal olmak üzere Cumhuriyet aleyhine tertip içine girdikleriydi.
İrtica iddialarını mecliste Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya dile getirmiş ancak toplu gericilik eylemleriyle, Mustafa Kemal ve Cumhuriyet aleyhine gösteriler ve tertiplerle ilgili hiçbir somut delil gösterememişti.
CHF’nin irtica isnatları süratle halkın desteğini kaybetmesinden kaynaklanan korku ve şaşkınlıktan doğuyor ve irtica iddiası siyasi bir araç olarak kullanılıyordu. Laiklik silahını siyasette silah olarak kullanan CHF aslında şeriatçı çevrelere silah hazırlıyordu.(Osman Okyar-Mehmet Seyitdanlıoğlu-“Fethi Okyar’ın Anıları)
CHF İzmir’de örgütüyle, yayın organlarıyla, partili olan valisiyle halkın coşkusunu kullanarak güvenlik güçlerinin halka ateş açması sonucu ölüm ve yaralanmaların meydana gelmesine neden oldu.
Sonuç olarak Serbest Fırka denemesi kısa sürede başarısızlığa uğratıldı ve tek şefli ve tek partili otoriter rejim 1945 yılına kadar devam etti.
1935’ten sonra parti ile devlet kaynaşarak, iç içe girmiş, parti devlet ile özdeşleşerek devletin partisi durumuna gelmişti. Bunun sonucu parti siyasetin yapıldığı bir yer olmaktan çıkmış, halkla olan ilişkisi tamamen kesilerek devletin ve hükümetin emrine girmişti.(MeteTunçay-“Eleştirel Tarih Yazıları- Bülent Tanör” Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri)
Bu saptamalardan çıkan sonuca göre siyasal otorite artık partide değil devlette yani şeftedir. CHP ise bir devlet partisidir. Rejimin asıl karar merkezi ”Ebedi Şef” Mustafa Kemal, daha sonra da “Milli Şef” İsmet İnönü’dür. Böylece rejim içinde Devlet Milleti, Parti Devleti, Şef de hepsini temsil etmektedir. (Taha Parla-Türkiye’nin Siyasal Rejimi)
Tek partili rejim 1924 Anayasasının öngördüğü bir düzen olmayıp, siyasal koşulların sonucu oluşan fiili bir durumdu. Çok partili hayata geçişte de iç ve dış siyasi koşullar yani fiili etkenler rol oynayacaktı.
İkinci Dünya Savaşı süreci Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yapısında önemli değişikliklere yol açmıştı. Devlet desteğiyle özel kesime sermaye aktarılırken, enflasyon, yolsuzluklar, karaborsanın yarattığı olumsuzluklar gelir dağılımındaki adaletsizliği daha da artırmıştı.
Sınıfsız, imtiyazsız bir topluma vurgu yapan halkçılık anlayışı ve bunu destekleyen devletçilik yaklaşımı anlamını kaybetmişti. Bunun sonucu toplumun değişik kesimleri kaygı içinde değişim ihtiyacını hissetmeye başlamıştı.
Köylüler düşük fiyat politikaları, tarımdan kaynak aktarımı, jandarma ve tahsildar baskısı ile sanayileşmenin ve otoriter rejimin yükü altındaydılar.
Sakıncalı görülen işçi sınıfı 250 bin’lik mevcuduna rağmen grev, sendika, düşünce ve basın yasakları nedeniyle politik ve örgütsel anlamda değişiklik talebine önderlik edecek durumda değildi.
Diğer yandan orta sınıfın en dinamik unsurlarından olan memurlar ve aydınlar enflasyon koşullarında ekonomik sıkıntı çekiyorlardı.
Nihayet devrimlerden ve uygulamalarından sıkıntı çeken muhafazakâr dindar kesimin hoşnutsuzluğu da açığa çıkmıştı.
Dış dinamikler bakımından iki etken önemliydi. Birincisi savaştan Batılı ülkeler galip çıkmıştı. Bu da Batı’nın siyasal rejimi olan demokrasiyi güçlü bir şekilde gündeme getiriyordu. Ayrıca BM Antlaşması’nı onaylamak demokrasiye geçiş taahhüdü anlamına geliyordu.
İkinci etken SSCB’nin Türkiye’ye yönelik tehditleriydi. Bu durum Türkiye’nin kendine Batı ittifakı içinde yer aramasına neden oldu.
Sonuç olarak otoriter nitelikli, vesayetçi tek parti rejiminin sosyal, politik, ekonomik ve kültürel uygulamalarından mağdur olan, huzursuzluk ve sıkıntı duyan geniş bir cephe ortaya çıkmıştı. Ancak bu muhalefet cephesine önderlik edecek bir siyasal hareket bulunmamaktaydı.
1945’te parti içinden Recep Peker ve çevresinin oluşturduğu çoğunluğa rağmen iç ve dış dinamiklerin kesişmesiyle ve özellikle İsmet İnönü’nün gayretiyle birlikte CHP çok partili rejime geçmeyi tartışmaya başladı.
29 Mayıs 1945’te yapılan bütçe oylamasında Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü ve Emin Sazak ret oyu verdiler.
Parti meclis grubuna parti içi demokrasinin kurulması isteğini öngören ve Bayar, Menderes, Koraltan ve Köprülü tarafından verilen “Dörtlü Takrir”in reddi üzerine gelişen olaylarla birlikte Menderes, Köprülü ve Koraltan CHP’den ihraç edildi.
Bu ihraçları protesto eden Celal Bayar partiden istifa etti.1 Aralık 1945’te Bayar arkadaşlarıyla birlikte Demokrat Parti’yi kurdu.
Böylece daha önceki TCF ve Serbest Fırka denemelerinden sonra CHP üçüncü defa içinden bir parti doğuruyordu. Ancak parti içi demokrasinin işlemediği, demokratik kültür ve geleneğin üretilmediği bir kurumdan demokrasi vaadiyle ayrılanların gerek vesayetçi kurumların engellemesi gerek kendi yetersizlikleri nedeniyle antidemokratik zemine kaymaları mukadderdi.
Sertlik yanlısı Recep Peker’in başbakanlığı döneminde, 1946’da yapılan şaibeli bir erken seçimle CHP iktidarını devam ettirdi,14 Mayıs 1950’de yapılan seçimde ise iktidarı yitirdi.
II. Meşrutiyet’ten beri siyasetle uğraşma tekelini elinde tutan egemen bir azınlığın dışında kalan bazı toplumsal sınıf ve tabakalar DP içinde örgütlenerek politika sahnesine çıktılar. (Tunçay-a.g.e)
Böylece çevreyle ilişkisi olmayan bürokratik seçkinci CHP yenilgiye uğramış, DP ise “Yeter söz milletindir” sloganıyla çevreyi merkeze taşıma, halkın taleplerini siyasi alana getirme işlevini görmeye başlamıştı.
Bu açılım demokrasi ve özgürlük taleplerini içermesine rağmen yaşanan süreç gerek 1924 Anayasası’nın demokrasi, özgürlükler ve hukuk devleti ile uyum sorunu, gerek başta fikir özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlükler üzerindeki anti-demokratik kanuni kısıtlamalar gerekse çatışma-gerilim üreten tarihsel gelenek nedenleriyle başarısızlıkla sonuçlandı.
1950’ye kadar herhangi bir sol düşüncenin gelişemediği ortadaydı. Özellikle 1940-1947 yılları arasında uygulanan 7 yıllık sıkıyönetim rejiminin asıl hedeflerinden biri sosyalist düşünce ile işçi kuruluşları oldu. Böylece çok partili yaşama geçişte gerek kanunlar gerekse sıkıyönetim uygulamaları nedeniyle sol kanadı budanmış bir demokrasiye geçildi. (Zafer Üskül- “Siyaset ve Asker”)
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025