Ümit KARDAŞ
Son yazımda, “müzakereci demokrasi”nin bir örneği olarak Güney Afrika Anayasasının inşa sürecinden söz etmiştim. Güney Afrika’da yaşanan süreçle ilgili şu değerlendirmeler yapılabilir:
Halka erişim oranı yüzde 73’leri buldu. Sürece katılan taraflardan her biri en zor anlarda bile mümkün olduğu kadar müzakereci bir tutum sergiledi. Müzakere, demokrasi ve temel hak ve özgürlükler dışında kalan konularda katılan her bir tarafın zaman zaman ödünler vermesi anlamında cereyan etti.
Süreçte danışma, katılım, müzakere, uzlaşma önemli oldu. Anayasa, toplumsal barışı sağlayacak bir proje olarak ele alındığından bu süreci yönetenler intikam duygusundan anayasa inşa süreci ile kurtulduklarını belirttiler.
Güney Afrika Anayasası’nın yapım süreci, halkın katılımının üst seviyede olduğu en önemli yasama süreci olarak gösterilmekte. Müzakerelerin sonuçlanması için kesin bir süre tayin edilmiş olması da kilitlenilen noktalarda tartışmaların uzamasını engelleyip, uzlaşmayı teşvik etmiş oldu.
İnsanların kendi gelecekleri üzerine alınacak kararlarda söylediklerinin dikkate alınması onları hak ve özgürlükleri kullanmada ve korumada daha istekli kıldığı açık. Nelson Mandela’nın anayasanın kabulünden sonra dediği gibi Güney Afrika halkı artık “özgür olmakta özgür”. Bu nedenlerle Güney Afrika’nın anayasa inşa süreci önemli bir örnek. Peki bu süreç sonunda Güney Afrika ortaya nasıl bir anayasa çıkardı?
Süreç sırasında Güney Afrika Anayasa Mahkemesi Başkanı olan Pius Langa, koloni öncesi Afrika’nın hatırlanması gereken değerlerinden biri olan 'ubuntu'dan söz ederek bu kavramın kökeninin “insaniyete” yüksek bir değer yükleyen geleneksel Afrika toplumlarına dayandığını hatırlatmakta.
Güney Afrika’da çoğunluğun diğer kişilerle ilişkilerinde kişiliğini ve onurunu hissettiğini , bireyin kimliğinin ötekinin ve diğer toplulukların kimliklerine saygı göstererek şekillendiğini, bu ilkenin insanlığı, insancıllığı ve insanların birbirleriyle bağlılığını kapsadığını belirtmekte.
Güney Afrika’lı aktivist ve din adamı Desmond Tutu bu felsefeyi şöyle özetliyor. “Ubuntu sadece sen insan olduğun için benim insan olduğumu söyler. Eğer ben senin insanlığını zayıflatırsam, kendi kendimi insanlıktan çıkartırım.” Ubuntu yani bir anlamda insaniyet ve ötekinin ve diğer toplulukların kimliklerine saygı göstermek.
Bu kadim Afrika felsefesi Güney Afrika geçici anayasasının son sözünde şöyle yer almış. “Bu anayasanın benimsenmesi, insan haklarının büyük ihlallerini, vahşi çatışmalarda insani prensiplerin ihlalini ve bir nefret, korku, suç, intikam mirasını meydana getiren geçmişin çatışmacı bölünmelerini aşmak için Güney Afrika’nın insanları bakımından güvenli bir temel oluşturmaktadır. Şimdi bunlar bir intikam değil anlayış ihtiyacı, bir misilleme değil ıslah ihtiyacı, zulüm değil ubuntu ihtiyacı şeklinde ifade edilebilir.”
Güney Afrika, demokratik süreç sonunda inşa ettiği anayasanın felsefesini başlangıç metnine şu şekilde yansıttı. “Biz,….bu Anayasayı Cumhuriyetin temel kanunu olarak kabul etmekle geçmişin ayrılıklarını ıslah ederek demokratik değerler, sosyal adalet ve temel insan hakları üzerine kurulu bir toplum oluşturduk; hükümetin halkın iradesiyle oluştuğu ve her vatandaşın kanun tarafından eşit olarak korunduğu demokratik ve açık bir toplumun temellerini attık; tüm vatandaşların yaşam kalitesini geliştirmek ve her bireyin potansiyelini ortaya çıkarmasını sağlamak; ve milletler ailesi içerisinde egemen bir devlet olarak hak ettiği yeri alabilmesi için birleşik ve demokratik bir Güney Afrika kurduk.”
Anayasadaki düzenlemeye göre yasama organı,400 üyeden oluşan Ulusal Meclis ve 90 üyeden oluşan Bölgeler (Eyaletler) Ulusal Konseyi’nden oluşmakta. Başkan Ulusal Meclis’in kendi üyeleri arasından seçilmekte ve iki dönemden fazla görev yapamamakta. Yüzde 20’den fazla oy alan partiye de başkan yardımcılığı verilmekte ayrıca bu partiden kabineye bakan alınmakta.
Güney Afrika’nın üç başkenti bulunmakta. Yasama başkenti Cape Town, yürütme başkenti Pretoria, yargı başkenti Bloemfontein.
Güney Afrika’da özerklik kullanan dokuz bölgesel yönetim ve her bölgenin yasama ve yürütme organı bulunmakta. Tarım, eğitim, sağlık, konut, ulaşım ,iç güvenlik, spor, turizm, çevre, belediye kurma bölgelerin yetki alanı içine girmekte.
Anayasada 11 ayrı dil, resmi dil olarak yer alıyor. (İngilizce, Afrikaans, Zuluca, Venda dili, Tsongaca, Sotho dili, Kuzey Sotho dili, Swati dili, Tsvana dili, Xhosa dili, Güney Ndebele) Anayasada ayrıca yerli dillerin kullanım ve statüleri tanınmış ve devlete bu dillerin kullanımının geliştirilmesi ve statülerinin korunması için uygulamaya dönük müspet önlemler alması görevi verilmiş, bütün resmi dillerin aynı ölçüde değer göreceği ve bu dillere eşit muamele yapılacağı belirtilmiş.
Anayasaya göre merkezi hükümet ve bölgesel yönetimler, ülke çapında veya bir bölgede, bölgesel özellikler ile halkın ihtiyaç dengesi ve tercihlerini dikkate almak suretiyle herhangi bir resmi dili kullanabilirler. Ancak merkezi hükümet ve her bir bölgesel yönetim en az iki resmi dil kullanmak ve belediyeler kendi bölgelerindeki yurttaşların kullandıkları dili ve tercihlerini dikkate almak zorunda.
Anayasada topluluk hakları da tanınmış durumda.. “Kültürel, dini ve dilsel topluluklar” başlıklı 31. bölümde kültürel, dini veya dilsel bir topluluğa mensup kişilerin, o topluluğun diğer üyeleri ile birlikte kültürlerinin gereğini yerine getirme, dinlerini yaşama ve dillerini kullanma ile kültürel, dini ve dilsel birliklerle sivil toplumun diğer organlarını oluşturma, bunlara iştirak etme ve koruma konularındaki haklarının göz ardı edilemeyeceği belirtilmekte.
Anayasanın “Eğitim” başlıklı 29. bölümünde devletin eğitim kurumlarında herkesin resmi dilde veya kendi seçecekleri dillerde eğitim alma hakkına sahip olduğu, bu hakkın uygun bir biçimde fiiliyata dönüştürülerek uygulanmasını garanti altına almak için devletin, mümkün olan bütün eğitim alternatiflerini, her bir ara kurumu dahil etmek üzere gözetirken eşitliği, uygulanabilirliği ve geçmişteki ırkçı ve ayrılıkçı kanun ve uygulamaların sonuçlarını düzeltmeyi göz önünde tutacağı hususu düzenlenmekte.
Güney Afrika’nın yaşadığı deneyimde anayasa süreci katılımcı ve demokratik. Sürecin doğurduğu da çoklu, çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü, hukuka dayalı demokrasiyi öngören bir anayasa metni..
Güney Afrika anayasasını inşa ederken Türkiye’den daha iyi koşullara sahip değildi. Ülkemizde yaşanan gerilim ve kutuplaşmaların, öfke ve intikam duygularının aşılması, toplumsal ve siyasi barışın sağlanması, coşku ve heyecan yaratacak, süreç odaklı bir anayasa inşasıyla mümkün olacaktır.
Toplum katmanlarında siyasi bilinç gelişmiş ,özgürlük talebi artmıştır. Toplum sürece katılmadığı ,açık ,katılımcı, dürüst ve müzakereci bir yöntem izlenmediği takdirde çoklu, çoğulcu, özgürlükçü ve demokratik bir anayasa inşa etme şansımız kalmaz. Barış içinde yaşama umudumuz kaybolur.
Topluma “Yeni anayasa için söylediğin bir sözün olsun, sen de bir iz bırak” “Özgürlük ve barış sorumluluktur, sen de bu sorumluluğa katıl” ya da Güney Afrika’da yapılan çağrı gibi “Tarihe izinizi bıraktınız, şimdi sıra fikrinizi belirtmekte” diyerek seslenebiliriz.
Yazarlar
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025