Ümit KARDAŞ
Maurice Duverger’in tespitiyle veraset yoluyla kral olanların yerini seçimle gelen krallar almakta. Bazı ülkeler bakımından monarşi demokrasiyle uyumlu hale getirilmişse de (Birleşik Krallık ) cumhuriyet olarak nitelenen birçok yönetim de otokrasiye evrilmiş durumda.
Modern otoriterlik insanı yurttaş yapma yerine itaatkar bir köleye dönüştürürken, bu duruma itiraz edenleri de şiddet kullanarak inkar edilmiş yurttaşlar kategorisine sokmakta.
Girgio Agamben bu durumu şöyle açıklamakta :” …modern totalitarizm, “istisna hali” aracılığıyla, yalnızca siyasi hasımların değil, şu ya da bu nedenden ötürü siyasi sistemle bütünleştirilemeyecekleri belli olan yurttaş kesimlerinin bedenen ortadan kaldırılmasına izin veren yasal bir iç savaş olarak tanımlanabilir.” Ömer Faruk, Agamben’in “yasal” vurgusunu mafya filmlerinde çok kullanılan “kural koyanın kuralı yoktur!” cümlesi eşliğinde okumamızı önermekte.
Böylece devlet yönetiminde “kuralsızlık, denetlenmeme, hukuksuz, keyfi güç kullanımı ve ahlaksızlık” meşruiyet kazanmakta, itiraz edenler hukukun askıya alındığı bir istisna rejiminde şiddetle cezalandırılmakta ya da ortadan kaldırılmakta.
Yatay ve dikey anlamda tüm erklerin tek bir kişide tecessüm etmesi, yetkilerin parlamento devre dışı bırakılarak kararnamelerle ve tek imzayla kullanılması, parti ile devletin ideolojik anlamda özdeşleşerek siyasetin içinin boşaltılması, yargının adalet dağıtır olmaktan çıkarılıp bir zulüm aracına dönüşmesi” istisna hali”nin temelini oluşturmakta.
İstisna halinin dayandığı temel, ideolojik devletin iddiaları ve kesin yargıları olmakta. Niteliği ne olursa olsun bütün totaliter ideolojiler tarihi ve güncel olanı açıkladıkları, geleceği de belirleyebildikleri iddiasına dayanmakta.
Hannah Arendt ideoloji kavramını şöyle açıklamakta :”İdeolojiyi, basit bir görüşten ayıran şey, ya tarihin anahtarını elinde tuttuğunu, ya ‘evrenin bütün bilmeceleri’ni çözdüğünü, ya da insanlara ve doğaya hükmeden sözde gizli yasaları bildiğini iddia etmesidir.” ( Fatmagül Berktay- “Dünyayı Bugünde Sevmek” )
Fatmagül Berktay, bu durumun kitleler üzerindeki etkisini şöyle anlatmakta: “Totaliter düşünme tarzının ve hareketlerin çekiciliği de buradan, yani denetleyemedikleri koşulların tozu dumanı içinde yolunu kaybetmiş,”dünyasızlaşmış” kitlelere, düşünmeden uyabilecekleri kesin buyrukların var olduğu “güvenli” bir sahte dünya sunarak “yalanı yaşamaları”nı mümkün kılmasından kaynaklanır.” İdeolojik referansın faşist, komünist, dine ya da ırka dayalı olması önemli değildir.
Artık geçmişin olgusal hakikatleri yoktur, siyasi alanın içi boşaltılır, ideolojik güç her alanı kaplar. Yalan siyasetin ve hayatın dili haline gelir. Olgular değiştirilerek yalanlar bir gerçek gibi algılatılır. Hitler, yalanın büyük olması gerektiğini savunur. Doğru olarak kabul edilenlerin bir süre sonra yanlış kabul edilmesi normalleşir.
Ülkenin bütünlüğünün tehlikede olduğu ve bu tehlikeye neden olanların her yerde var olduğu uydurulmuş bir hakikat olarak zorla uygulanırken ideoloji terörle bağını kurmuş olur. Böylece ideoloji hukuku dışarıya iterek kurmaca bir hukuku istisna hali yoluyla inşa eder. Nazi Almanyası’nda hukuk, liderin iradesinden neşet eden kategorik buyruklara göre Hitler’in olası durumlarda nasıl davranacağı üzerinden şekilleniyordu.
İdeolojinin buyruklarına uyan kitleleşmiş bireyler lider tarafından dile getirilen kategorik buyruğu yerine getirmenin ve düşünme ediminin ağırlığından ve sorumluluğundan kurtulmanın rahatlığını yaşarlar.
Rejimin ürettiği kurmaca dünyanın dayandığı “iradi bir kuraldışı” durum olarak kabul edilen istisna hali, temel insan haklarının askıya alındığı ve insanlık suçlarının rahatlıkla işlenebildiği radikal bir kötülük dönemini göstermekte. Carl Schmitt, Nazi Almanyası’na “kuraldışı”nı “kural”a çevirerek “kurmaca hukuk” zeminini yaratmış oluyordu.
İstisna hali militarizmin de boy attığı bir dönemi işaret etmekte. ”Lider” ve “kitle” birbirlerini hem kurbana hem de cellada dönüştürürken yıkım kaçınılmaz hale gelmekte.
Felsefe doktoru, Hitler’in propaganda bakanı Paul Joseph Goebbels, savaşın kaybedildiği sırada Hitler’le birlikte saklandığı sığınakta “askerlerin boş yere ölüme gönderildiğini söyleyen subaya şu cevabı verir : “ Onların varlık nedeni zaten bu !” . ( Ömer Faruk- “ Bir Yaratıcılık İmkanı Olarak : KAOS- Berktay- a.g.e) Bu yaklaşımın dünyanın bugünkü genel haliyle örtüştüğü açık.
Disiplinli, itaatkar Alman askerlerini balkonlarına bayrak asarak alkışlayanların Alman halkı olduğunu da unutmamak gerekir. Liderin ölüm çağrısına kitle hiç tereddüt etmeden katılmış, kitleleşmiş birey rejimin ideolojisinin mimarı olan liderin iradesini kendi muhakemesinin ve isteğinin yerine geçirmiştir Arendt bunu “dünyaya yabancılaşma” olarak nitelemekte. (Berktay- a.g.e- Faruk- a.g.e )
Reichstag Yangını’nı planlayan, gizli polis teşkilatı Gestapo’yu kuran, toplama kamplarının fikir babası olan, Polis ve Ekonomi Bakanlığı yapan, ölüm cezasının infazından bir gün önce siyanürle intihar eden Hava Kuvvetleri Komutanı Hermann Göring kendini, yaptıklarını ve ideolojisini dehşet bir cümleyle açıklar : “Kanımla düşünüyorum!” ( Faruk- a.g.e )
Kanıyla düşünen ve gençlerinin varlığını ölüm üzerinden değerli kılan, insan hayatını yani dünyaya ait olanı yok etmenin eşiğine getiren yöneticilerin ve onları destekleyenlerin bulunduğu bir dünya dehşet verici.
Berktay, dinin ve felsefenin yaşadığımız dünyayı “aşma” çabası içinde dünyayı hakir görme ( contemptus mundi ) ve dünyadan kaçma eğilimine karşı , Arendt’in “dünya sevgisi”ni ( amor mundi ) ve “dünyaya yabancılaşma”yı değil dünyasallığı savunduğunu belirtirken, bu anlayışın başlı başına dünyaya ve insanlara yönelik bir ihtimam ahlakını temsil ettiği vurgusunu yapıyor.
Politik etiğin temelini “dünya sevgisi” ne dolayısıyla insana ve doğaya dayandıran Arendt bunu şu temenniyle güçlendiriyor. “Bu dünyadan ayrılırken iyi bir insan olmuş olmaktan çok, ardımda daha iyi bir dünya bırakmış olmayı isterim.”
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025