Yıldıray OĞUR
Altan Öymen, 93 yaşında vefat etti. Konuşmasıyla, üslubuyla, giyimiyle artık örnekleri azalan eski bir Türkiye beyefendisiydi.
Mizacı gereği radikal değildi, katı fikirleri de vardı ama konuşulabilir bir insandı.
Siyasi olarak çizgisi sol Kemalizme yakındı. Sol Kemalizm, devletçi Kemalizme göre demokrat eğilimliydi. Hatta zaman zaman o devletle karşı karşıya da gelmişlerdi.
İfade hürriyeti, basın hürriyeti, sendikal haklar, sol hareketler konularında klasik devletçi Kemalizmi aşmışlardı. Biraz daha geç versiyonları milliyetçiliğe karşı mesafe almış, Kürt meselesinde de devletçi Kemalizmden ayrışmıştı.
Ama esas olarak onları Kemalizme ve resmi ideolojiye bağlayan ana hat laiklikti. Kemalizmin özü esas olarak milliyetçilik değil, laiklik oldu.
Sol Kemalistler de “mürtecilere”, “yobazlığa” karşı her zaman diğer Kemalistlerle, orduyla ve devletle birlikte hizalandı.
Dindarları bir sosyal gerçek olarak görmek yerine bir tehdit olarak görmekten vazgeçmediler. Onu vatandaşlık öncesi aşılması gereken ön ilkel form olarak kabul ettiler, böylece dindarlara karşı demokratik ve hümanist bir sorumluluk duymamayı, onların hakları ve özgürlüklerine karşı pozisyon almayı meşrulaştırdılar.
Altan Öymen de tartışmalarda her zaman nazikti ama dindarlara karşı demokrat değildi. 28 Şubat dönemindeki yazıları, 27 Nisan ve başörtüsü tartışmalarındaki tutumu çok sertti, yasakçı baskıcı politikaları savunmuştu.
Ama bütün bunlar dışında Altan Öymen’in esas üzerinde konuşulmayı hak eden esas özelliği Türkiye’de siyaset ile gazetecilik ilişkisinde durduğu sembolik pozisyondu.
Arkasından yazılanlara bakılırsa bir gazeteci neslinin “Altan Abisi”ydi. Merkez medyada önemli pozisyonlarda yer almış pek çok kişi mesleği ondan öğrendiklerini anlatıyor.
Herkesin “Altan Abisi” değildi ama benzer fikri duyarlılıkları, kültürel ve sosyal arkaplanları olan kuşaklar arasındaki bağlantı noktalarından, kültür, kimlik, ideoloji taşıyıcılarından biri olduğu açık.
CHP milletvekili Hıfzırrahman Raşit Beyin oğluydu. Hıfzırrahman Raşit Bey milletvekili olmadan önce Cumhuriyetin ilk Milli Eğitim politikalarını belirleyen isimlerden biriydi. Öğretmen okulunda öğretmenken, yaşadığı bir sakatlık yüzünden devlet onu Viyana’ya tedaviye göndermişti. Orada Alman eğitim literatürünü keşfetti ve Türkçe’ye çevirdi.
Baba Hıfzırrahman Raşit Bey Trabzonlu dindar bir aileden geliyordu ama Cumhuriyet değerlerine mesela öztürkçeleştirmeye öylesine sıkı sıkıya bağlıydı ki soyadı olarak kendisine o ana kadar olmayan “fikir adamı” demek olduğunu söylediği “Öymen” kelimesini seçmişti.
Çocuklarına da bilinmeyen öz Türkçe adlar koymuştu: Altan, Örsan, Gülden. Altan, “iki dağ arasından doğan tan” demekti ve belki de ilk Altan, 1932 doğumlu Altan Öymen’di.
MEB’in ilköğretim dergilerini hazırlayan baba Öymen, hazırladığı Alfabe kitabındaki küçük çocuğa oğlunun adını vermişti.
Bir nesil “Topu Altan’a at” okuyarak Türkçe öğrendi.
Baba Hifzurrahman Raşit Bey, yabancı okullara karşı mücadele eden, doğuda üniversite kurulması için uğraşan bir Cumhuriyet neferiydi.
Trabzonlu olmasına rağmen Trabzon’da kontejan olmadığı için 1943’de eş durumundan Bolu’dan Meclis’e girdi. Sonra tekrar 1948’de…
CHP’nin doğu illeri müfettişi oldu. Tunceli, Diyarbakır, Van, Urfa onun müfettişlik sahasına giriyordu.
1947 belediye seçimlerinde DP’li Adnan Menderes’e seçim usulsüzlükleriyle ilgili üzüntülerini bildiren bir mektup göndermişti.
1950’de CHP ile birlikte o da seçimi kaybetti.
Oğlu Altan’a referans oldu ve 1950’de CHP’nin resmi gazetesi Ulus’ta muhabir olarak başlamasını sağladı. Ulus, milletvekillerin köşe yazarı olduğu, Bülent Ecevit’in sayfa sekreteri olarak çalıştığı bir parti gazetesiydi.
Sonra bir ara yine milletvekili olan Cihad Baban’ın Tercüman’ı, sonra tekrar Ulus, Akis ve Kim gibi sert CHP’li dergilerde yazarlık…
27 Mayıs 1960 darbesinde bizzat asker olarak darbenin içindeydi. Çünkü yedek subaydı. Darbe haberini alınca üniformasını giyip sokaklara çıkmış, Ankara caddelerinde tebrikleri kabul etmişti.
1960 darbesinden sonra darbecilerin Kurucu Meclis’ine “gazetecilik” kontejanından giren üç gazeteciden biriydi. (Diğerleri; Oktay Ekşi ve İlhami Soysal)
1961 Anayasa’sını yapan Kurucu Meclis’te 27 Mayısçı subaylarla birlikte mesai yapmıştı.
Kurucu Meclis’in işi bitince de askeri yönetim onu Bonn’a basın ateşesi olarak atamıştı. Görevlerinin başında Avrupa’da 27 Mayıs’ı ve yeni Anayasa’yı anlatmak vardı.
Sonra tekrar gazeteciliğe döndü.
Anka Haber Ajansı’nı kurdu. Bildiğimiz bütün bir zamanların meşhur gazetecileri o ajansta çalıştılar. ( Uğur Mumcu, Hasan Cemal…)
Sonra tekrar siyasete döndü. 1977’de CHP’den milletvekili oldu.
Sonra 1979’da CHP Genel Sekreter Yardımcılığı yaptı hatta kısa bir süre bakan oldu.
Sonra 12 Eylül’den sonra yeniden gazeteciliğe döndü.
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Koordinatörlüğü, yazarlığı…
1995’de yeniden milletvekili seçildi. Milletvekiliyken gazetedeki köşesi de açıktı. 28 Şubat’a destek yazıları yazdı.
1999’da CHP Genel Başkanı seçildi. İki yıla yakın CHP’nin lideri olduktan sonra kurultayda Baykal’a yenildi.
Peki ne yaptı?
Tekrar gazeteciliğe ve köşe yazarlığına geri döndü.
Altan Öymen biyografisi o yüzden çok ilginç. İki bölüm var hayatında; Gazetecilik ve siyasetçilik.
İkisi sürekli birbirini izliyor, hatta bazen ikisini aynı anda yapıyor. Birini seçmiyor ya da kimse ondan böyle bir seçim yapmasını beklemiyor.
Çok doğal biçimde gazetecilikten siyasete, siyasetten gazeteciliğe geçişler yapıyor.
Aslında siyaset yerine CHP demek daha doğru.
CHP ile gazeteciliğin içiçe geçtiği, çizgilerin birbirine karıştığı, mesafenin aranmadığı bir kesişim noktasındaydı.
Aslında tam da bu bir geleneğin devamıydı.
Gazetecilerin zaten CHP’li olması, sıradan ve normal bir durumdu. Başkası mümkün değildi. O yüzden siyasetten gazeteciliğe, gazetecilikten siyasete geçişleri yadırganmadı.
Aslında hepsinde siyaset yapıyordu.
Gazeteciler zaten siyasi aktörlerdi.
İşte tam bu nokta çok kritik bir geleneğe işaret ediyor.
Türkiye’de aslında gazetecilik, siyasetin devamı ve parçası olageldi.
Bu yüzden bağımsız bir gazetecilik ekolü oluşmadı veya oluşamadı.
Köşe yazarları zaten milletvekilleri kadar güçlü siyasi aktörlerdi. Gazetecilerin de ideolojik öncelikleri her zaman mesleki ilkelerine ağır bastı.
CHP’li gazeteci profili, AK Partili gazeteci profilinin atasıydı. Ama CHP’li gazeteciliğin daha uzun bir tarihi, birikimi insan sermayesi olduğu için o bu kadar göze batmadı. Orada belli standartlar yakalandı.
Ya da CHP’li gazeteci zaten işin doğası gibi görüldüğü için o kadar göze batmadı hatta şimdilerde bile batmıyor.
Altan Öymen, bu ekolün duayen bir ismiydi. Nezaketi ve birikimiyle hem siyaseti hem de gazeteciliği belli standartlar ve prensipler içinde yaptı.
O yüzden hem siyasetin hem de gazeteciliğin duayen ismi olarak saygıyla uğurlandı.
Ama yine de bir insanın hem siyasetin hem de gazeteciliğin duayen ismi olmasının tuhaf olmasını pek kimse sorgulamadı. Kimsenin aklına bile gelmemiştir.
Çünkü biz bu derya içindeki balıklarız, başka bir dünya da bilmiyoruz.
Altan Öymen’e rahmet yakınlarına da başsağlığı diliyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025