Yıldıray OĞUR
18 yıl olmuş Özal gideli. O günü, annemin, anneannemin, yengelerimin bir yakınlarını kaybetmiş gibi ağlayışlarını hatırlıyorum. Cengiz Çandar’ı, Asaf Savaş Akat’ı, Mehmet Altan’ı, Nur Vergin’i yanına alıp yönettiği, Kanal 6’dan yayımlanan panelde, sivilleşme, yeni anayasa ve Kemalizm üzerine söylenen sözlerin beni nasıl heyecalandırdığını hatırlıyorum.
Fanatik ANAP’lı bir aile olarak şortuyla askeri kıta selamlamasıyla nasıl gurur duyduğumuzu hatırlıyorum.
Lise’deki Kürt arkadaşımın Özal’ı neden bu kadar çok sevdiği üzerinde düşündüğümü, daha sonra çok işiteceğimiz “Özal Kürt sorununu çözecekti o yüzden öldürdüler onu” iddiasını ilk ondan duyduğumu hatırlıyorum.
Görkemli cenazesini, cenazede taşınan sivil, dindar, demokrat cumhurbaşkanı pankartlarını...
Dün Başbakan Erdoğan’ı dinlerken bugün ölüm yıldönümü olduğunu bilmeden aklıma geldi tüm bunlar.
Türkiye’nin, benim bile tanıklık ettiğim, boşa geçen 18 yılı.
Cevapları ve çareleri bulunmuş sorunlar uğruna 18 yıl boyunca hayatını kaybeden binlerce insan, şiddetle, işkenceyle, haksız yargılanmalarla, yasaklarla örselenen hayatlar... Bir postmodern darbe, bir muhtıra, parke altlarından fışkıran darbe planları, askeri vesayet düzeni, şımarık ve kibirli askerler, onların siyasette ve medyadaki gölgelerinin gölgelediği hayatımızın 18 yılı...
18 yıl önce artık böyle yürümeyeceği anlaşılan bir rejimi ayakta tutmak için 18 yıl boyunca acımasızca destek yapılan tüm insanlar, söylenen yalanlar, oynanan oyunlar, çevrilen kumpaslar...
Bundan 18 yıl önce Öcalan’la temas kurmayı göze alan Özal,Kürt sorununu çözebilirdi.
Bundan 18 yıl önce sivilleşmeden bahsedenlerin ağzı ‘liboş’ diye kapatılmasaydı siyaset bu kadar yerlerde sürünmeyebilirdi.
Ama işte o gün geldi sonunda...
Bir iktidar partisinin seçim beyannamesinde Kürt sorunu için şöyle yazıldığı günleri gördük:
“Uzun süredir ilk kez bu yakıcı sorunun karşılıklı anlayış ve diyalogla çözülebileceğine dair toplumca bir umut ve beklenti belirmiştir. “Söz”e bir fırsat verilmesini gerektiği yönündeki politika, varlıklarını silaha ve şiddete borçlu olan herkesi ve herkesimi ürkütmüştür. Düne kadar sorunun adını bile koyamayan ve konuşmaktan çekinen Türkiye, artık en aykırı görüşlerin bile özgürce ifade edilebildiği bir ortama kavuşmuştur. Yaptığımız çalışmalar sonucunda en yakıcı konuların bile büyük bir olgunlukla ve hassasiyetle tartışabilir hale gelmesi demokrasimiz açısından çok önemli bir kazançtır.“
Dün başbakanın anlattığı AKP’nin “Hedef 2023” başlıklı seçim beyannamesinde içinden geçtiğimiz günleri tarihteki yerine koyan şu satırlar seçimlerden sonra sadece yeni bir anayasayı vaat etmiyor:
“Türkiye’de 1876’daki ferman anayasasından sonran hazırlanan 1921 anayasası, Türkiye’nin istiklal mücadelesi verdiği bir döneme rastlamıştı. 2011 seçimlerinden sonra hazırlanacak olan anayasa Türkiye’nin ‘istikbâl davası’ olarak hazırlanacaktır.”
Eski anayasalardan sadece Kanun-i Esasi’ye ve 1921’e göndermeyle, askeri anayasaları reddeden bir sivil anayasa taahhüdü bu.
İstiklal savaşının ürünü olan Cumhuriyet’in ilk anayasasından sonra “istikbal davası” nın ürünü olacak 2011 anayasası.
Cumhuriyetin ikinci anayasası. Ya da İkinci Cumhuriyetin ilk anayasası.
Yakında CHP de seçim beyannamesini açıkladığında görülecek. Türkiye eski Türkiye’yle vedalaşıyor. CHP’nin bir nevi Ergenekon’un KCK’sı haline gelmesine takılmayın. Kudretli paşaların, savcıların, Ergenekon sanıkların önünde kuyruk olduğu bir CHP siyasetin zaferidir.
AKP ve CHP artık bundan sonra hayırda yarışacaklar. Demirel-Ecevit’in çiftçiye daha fazlasını vermek için yarıştığı gibi, demokratikleşme, Kürt sorunu ve yeni anayasa konusunda daha fazlasını vermekte yarışacak Erdoğan ve Kılıçdaroğlu.
Kötümserlere, partizanlara, sandıktan çıkacak pata pat sonuçlarla önünden akan nehri tersine çevirebileceğini zanneden Molla Kasımlara bakmayın.
Türkiye psikolojik, moral ve entelektüel olarak birinci cumhuriyeti aşmıştı. Şimdi siyaseten ve hukuki olarak Birinci Cumhuriyeti tasfiye etmeye hazırlanıyor.
Başbakan çılgın projesini 27 nisanda açıklayacağını söyledi. Ama esas çılgın projesini farkında olmadan dün açıkladı.
Kayıp 18 yıl boyunca bir siyasi parti liderinin ağzından ancak bir çılgınlık anında duyulabilecek radikal demokratikleşme ve barış vaatleriydi Başbakan’ın aylardır beklenen çılgın projesi.
Dün Erdoğan, Özal’ın 18 yıl önceki çılgın projesini gerçekleştirmeyi vaat etti.
O halde beyannamenin başlığı şöyle değiştirilmeli:
Hedef 2023. 2. Cumhuriyetin 12’inci yılı...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Sessizlik neden en büyük tehdittir?
25.06.2025 - “Marg bar Amrika!” nereden çıkmıştı?
21.06.2025 - Türkiye’de legal siyaset yapmak mı, İsrail’in proxy örgütü olmak mı?
18.06.2025 - Mesele dış politika ve güvenlik, aptal!
16.06.2025 - Tıraşçı Ahmet’in oğlu nasıl CHP’li oldu?
15.06.2025 - Greta’nın büyüklüğü bizi küçültür mü?
11.06.2025 - İzmir Limanı’ndaki hamallar greve gittiğinde..
8.06.2025 - Kürtler Türkiye’ye ne zaman gelmişti?
4.06.2025 - Bir grevin anlattığı
2.06.2025 - PKK’nın sahiden silah bıraktığının delili…
1.06.2025
Yazarlar
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
erdem samak
10 numara yazı. Tek adamlığın da sonu geliyor. 10 sene geçti dış politika çöktü, şimdi siyaseti de zorluyorlar!
Ad Soyad Giriniz...
Okuyucuya KIRMIZI noktayı geçme
Ad Soyad Giriniz...
Valla altan bazan sapıtmaktasın erdoğan hiç bir zaman tek adamlılık oynamadı o sadece bir lider iştişare kurulunun lideri
Ad Soyad Giriniz...
ya ahmet bey, tek adamlığın anasını ağlattığı bir ülkede günümüz başbakanı delimiydi ki tek adamlığa soyunsun bu senin tepeden baktığında gördüklerinden olmasın
Ad Soyad Giriniz...
sahteliğini gizleyen, bayağı ve açgozlu guru pis sakallarıyla, duzulmusyerelheberlerin en tepesindeki pencereden yine endam edivermektedir heyranlarına..
salih sadi bilgin
Yazdıklarınızın çoğunda haklısınız. Hatta her konuda haktan yanasınız. Ancak kürt konusu söz konusu olduğunda haktan yana davranamıyorsunuz. 1994 de yapılanlara olan eleştirinizi anlayabiliyorum. Ancak bugünkü farklı. Empati yapmanı istiyorum: Senin evini, bağını talan eden canına kasdedenleri komşunla kol kola görünce, demokrasi canım ne var bunda, diyebiliyorsan, ne oluyor yahu diyen muhtara da tek adam falan diyorsan yok başka diyeceğim.