Yıldıray OĞUR
Aylar önce henüz bir anda memlekette dört koldan bir temizlik operasyonu için savcılar ve polislerin düğmelerine basılmadan epey önce, henüz tek meselenin dershaneler olduğu zannedilen, fitne hadiselerinin paylaşım rekorları kırdığı o pek mesut günlerde, hükümet-cemaat krizinde esas meseleye İncil’den o meşhur alıntıyı hatırlatarak bir çare önermiştim:
“O zaman İsa, 'Öyleyse Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya verin' dedi. Bu sözleri duyunca şaştılar, İsa’yı bırakıp gittiler.” (Matta 22:14)
Çözüm kısaca laiklikti. 90 yıldır devletin kafalara vurduğu ama son iki ayda dindarların yaşayarak kıymetini anladıkları laiklik.
Laiklik: Devlet ve cemaat işlerini birbirinden ayırmak.
Ama cemaat dershane tartışmasında iplerin kopmasından hemen sonra, Gülen’in BBC’ye binde birini tanımadığını söylediği (ki binlerce polis ve savcının içinde olduğu bir yapıdan bahsedildiği için doğru olabilir) farklı şehirlerdeki onlarca farklı savcı, polis Türkiye’yi yolsuzluklardan kurtarmak için sözleşmiş gibi onlarca farklı mevzuda operasyonlara başladı. Biriktirilmiş dosyalar açıldı, durdurulmayan TIR'lar durduruldu. Hanefi Avcı’nın cemaatle ilgili kitap yazdıktan bir ay sonra devrimci bir militan olduğunun keşfedilip içeri atılmasından sonraki en büyük tesadüftü bu.
Dershane tartışmaları sırasında bir grup gazeteci olarak davet edildiğimiz Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Kuzguncuk’taki yalısında görüştüğümüz arkadaşlarımıza esas meselenin cemaatin devlet içindeki örgütlenmesi olduğunu, bunun sürekli ve sadece bu iktidarla değil bundan sonra Başbakan Zekeriya Öz bile olsa onunla da sürekli çatışma oluşturacağını anlatmıştık.
Her zamanki “bizim ne alakamız var” cevabıyla karşılaşmıştık.
Belki bu cevabı içine komploculuk, Orta Doğu geçen klişe cümleyle BBC’ye, New York Times editörlerine yedirmek kolay. Ama bugün sokaktaki herkesin buna vereceği tek cevap “Yav he he” den fazlası olmayacaktır.
Hele de Fethullah Gülen’in BBC’ye verdiği ana muhalefet liderinin yanında apolitik bir 80 kuşağı çocuğu kalacağı röportajdan sonra.
“Benden emir almaları mümkün değil yani, Türkiye'de her yerde, her şehirde, nerede böyle bir hadise çıktıysa hemen polisin üzerine, orada savcının üzerine, hâkimin üzerine yürüdüler.
Onları kaldırıp attılar, daha evvel de öyle bir şey yapmışlardı. Bunlar getirdikleri insanlar” cümlesindeki sitemlerden, taşlamalardan, “Bunlar getirdikleri insanlar”daki sicillere hakimiyetten o savcıların gerçekten kimden emir aldığını çıkarmak Türkçe Olimpiyatlarında yarı finale kalmaya bile yetmez…
Röportajdaki “bu Kürt meselesinde, o sürece biz onlardan evvel destek verdik.”, “Belki on küsur sene oldu, bu mevzuda biz tekliflerimizi onlardan evvel sunduk” cümlelerinde geçen “onların” iktidar partisi olduğunu düşününce, karşımızdaki “biz”in ne olduğunu anlamamak için Erdoğan’ı Esad’ın bile gelip devirmesinden rahatsız olmayacak emekliliği gelmiş sinir krizinin eşiğindeki bir Türk liberal olmak gerekir.
Şu cümleyi kuran kişiye de dünyanın her yerinde istihbarat kaynaklarına yakın güçlü bir analizci denir artık: “Dağ'ın da rahatsızlığı vardı, Suriye'dekilerin, PYD'nin de rahatsızlığı vardı. İran'daki PJAK'ın da rahatsızlığı vardı bu mevzuda.”
Sadece analizle sınırlı kalsa kalp gözü açık bir dinî cemaat lideri deyip geçilebilir. Peki şu cümlelere ne denilebilir
“Örgütle müzakere yapılabilir, bir beis görmüyoruz onda. Fakat devletin, itibarı onuru korunarak yapılmalı. Öyle yaparsanız yarın tarih ona, 'paralel yapı budur' der. Yani onlarla görüşürseniz 'paralel yapı budur' der.” Bu cümlelerde tersine çevrilmiş paralel devlet silahının hedefinde kimin ve neyin olduğunu anlamamak için de herhalde Milli Demokratik Devrime polisle gitmeyi düşünen bir Türk Troçkisti kadar “geniş” olmak gerekecektir. Bu cümlenin kendisi 7 Şubat’ı tek başına açıklamaya yeter. Daha da korkutucusu bundan sonra çözüm sürecini kriminalize edecek diğer tüm atılacak adımları.
“Devletin onurunu kollayarak bebek katili denen adamla görüş yoksa paralel devlet sen olursun” mesajını veren artık bir dinî cemaat değil, ancak devlet içinde örgütlü bir siyasi aktör olabilir...
O yüzden "Cemaat-hükümet arasındaki kavgası” diye başlayan cümlelerle fırsatçılıktan kendinden geçenler, kötü analizlerin gözünü çıkartanlar daha birinci saniyede demokrasi dersinden sınıfta kalıyorlar.
Meşru, seçilmiş siyasi bir iktidarla, devlet içinde örgütlü bir dinî cemaat arasında iktidar kavgasını meşru, olağan görmek, iki gücü eşitlemek meşru değildir, demokratlık hiç değildir. Tabii siyaset sizin için şiddetin bile meşru görülebileceği bir iktidar mücadelesi alanı değilse. İstediğiniz anda devrimci durum analizlerine atlayıp durmuyorsanız. Klasik meşru demokrat siyaset zemini içinden konuşuyorsanız.
Ordu ve hükümet kavgasında 3. Yola sapanlar, yesinler birbirini diyenler ne durumdaysa, cemaat-iktidar kavgasında üçüncü yola sapanlar da aynı durumdadır. Demokrasi sınavından birinci cümlede kalmışlardır.
Bırakın liberal demokratlığı, sosyal demokratlığı en asgari düzeyde bir Türk işi demokratın bile böyle bir iktidar kavgasında nerede duracağı açıktır.
Buradan bizi çıkartacak tek çare İncil’deki o satırlardır: “Sezar’ın hakkı Sezar’a, Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya.” Tek çare laikliktir, cemaatle devlet işlerini birbirinden ayırmaktır.
Bunu cemaatin yapması beklenirdi. Ama hâlâ aynı farsı anlatmaya devam ettiklerine göre bunu yapmak devlet düşer…
***
Not: Geçen hafta Pazar günü bu köşede çıkan "Her taşın altında olmasa da..." yazısı üzerine Nazlı Ilıcak bir açıklama gönderdi. Özetle Nazlı Hanım, kitabı, çok iyi olan ofisindeki arşivi ve zaten bu konularda yazılmış arşivlerdeki köşe yazılarını kullanarak yazdığını, sadece açık kaynakları kullandığını anlatıyor. Kitabın en ayrıntılı Ali Fuat Yılmazer bölümünü ise gazeteci Candaş Tolga Işık’ın tanıştırdığı Yılmazer’le yine Işık’ın da olduğu 3 görüşmede tuttuğu notlarından çıkarmış Nazlı Hanım. Beyan esastır. Umarım Nazlı Hanım bu arşiviyle daha pek çok tartışılan konuda kitaplar yazıp, güncel meselelerle ilgili iyi ve detaylı yazılmış kitap açığının kapatılmasına katkı yapar. Sadece kitabın yeni baskısında “Sabri Uzun bilmez mi bilir” gibi cümleler çıkarılırsa belki kafalarda oluşan soru işaretleri da giderilmiş olur. The Cemaat kitabının epey övücü bir kritiğinin yapıldığı yazıyla ilgili Nazlı Hanım’ın açıklamasının tamamı hukuki bir zorunluluk olmamasına rağmen bir meslek büyüğüne ve cevap hakkına saygı çerçevesinde aşağıdadır…
“Her Taşın Altında The Cemaat mi Var?” kitabımın başkaları tarafından yazıldığı izlenimini oluşturacak şekilde bir makale kaleme almışsınız. Böyle düşünmenize doğrusu şaşırdım.
Kitap, Ergenekon davalarından sonra, polislerin “Fethullahçı” iddiasıyla karşı karşıya kalmalarına, böylece davaların gözden düşürülmesi çabalarına bir cevap mahiyetindedir. Nitekim 2008’de, Ergenekon ismi altında büyük operasyon başlar başlamaz, Aydınlık gazetesinde “İşte Emniyet’teki Fethullahçı polislerin listesi” diye 57 kişinin ismi yayınlandı. Kitabımda da belirttiğim gibi, 1991’den itibaren “Poliste Fethullahçı örgütlenme” iddiası sürekli gündemde tutulmuştur. Kitabımda bu benzerlikleri ortaya koyuyorum. Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ile yardımcısı Osman Ak’ın meşhur Telekulak skandalını hatırlayınız… 10 Ocak 1999’da Aydınlık’ta yayınlanan “Devlete sunulan rapor: Fethullah Emniyeti Ele Geçirdi” haberini aklınıza getiriniz… Daha sonra Fethullah Gülen’e yönelik kasetler… DGM savcısı Nuh Mete Yüksel’in bu kasetleri de içine alan ve Gülen’i devlet içinde çeteleşmeyle suçlayan, onu çete reisi ilan eden iddianamesi… Kitabımda, devam ve birbirini takip eden bu süreçleri bir bir yazdım.
Sabah gazetesinde çalışanlar ve benim odamı ziyaret edenler bilir. 100-150 dosyalık konulara göre ayrılmış arşivim mevcut. Geriye gidip bir araştırma yapmak benim için çok kolay. Zaten o dönemlere bizzat yaşayarak şahit oldum.
Kitaptaki “Sabri Uzun” bölümünü, onun Fatih Altaylı’ya yazdığı mektuptan ve Aslı Aydıntaşbaş’ın Sabah gazetesinde yayınlanan “Şemdinli’nin faturası Uzun’a çıktı” yazılarından derledim. Yani açık istihbarat… Kitabımda da bunu belirtiyorum. Şemdinli olayı 2005’te vuku bulunca, o konuda birçok yazı yazmıştım. O yazılarımda, bagajdan çıkan mermi sayısına kadar anlatmıştım. Bunun için polis raporuna gerek yok. Gazete haberleri yeterli. (16 Kasım 2005 tarihli yazıma bakınız.)
Zaten, Ergenekon, Zirve Yayınevi, Hrant Dink dosyası, İrtica ile Mücadele Eylem Planı gibi konularda yazılmış onlarca yazım mevcut. Dolayısıyla, kimseden farklı bir malûmat almama gerek kalmadan, kendi makalelerimdeki bilgilerden yararlandım. Olayların cereyan ettiği tarihlerde, en ince teferruata dikkat ederek yazı yazmam, kitabı kaleme alırken işimi çok kolaylaştırdı. Büyük ölçüde kendi yazılarımdan ve arşivimden faydalandım.
Keza Hanefi Avcı’nın kitabı çıkınca, 2010 yılında, bu hususta da çok sayıda yorumum Sabah’ta yayınlanmıştı. Sizin söylediğiniz 2 telefon arasındaki irtibata o tarihte, yani kitabım çıkmadan çok önce temas etmiştim. (Bakınız 25 Eylül 2010 tarihli makalem)
Oda TV davası hakkındaki teknik bilgileri nereden aldığımı kitapta da açıkça belirtiyorum: Hem sanıkların Boğaziçi Üniversitesi’ne hazırlattığı, hem de Oda TV davasının ek klasörlerinden çıkan adli bilirkişilerin raporlarına eski yazılarımda yer vermiştim. (Bakınız 8 Ekim 2011 tarihli “Oda TV ve Bilirkişi raporları” yazım.)
“Bu teknik bilgilere Nazlı Ilıcak nasıl sahip?” diye soruyorsunuz. O raporları dikkatlice okur ve teknolojiye yakın kişilere danışırsanız, raporlardaki tesbitleri anlaşılır bir dille siz de okurlarınıza aktarabilirsiniz.
Kitabın sadece Ali Fuat Yılmazer ile ilgili bölümünde, Yılmazer ile konuştum. O tarihe kadar Yılmazer’i tanımıyordum. Candaş Tolga vasıtasıyla tanıştım. Kitabı yazarken 2 ya da 3 kere bir araya geldik; not tuttum. Her 3 toplantıda da Candaş Tolga vardı. Yılmazer, Hrant suikastine adının karıştırılması karşısında kendini savundu. Kitaptaki belgeleri ise, Nedim Şener’in “Kırmızı Cuma”sından aldım: 1) Trabzon İstihbarat Müdürlüğü’nden 17 Şubat 2006’da İstanbul İstihbarat Müdürlüğü’ne gönderilen ve Yasin Hayal’in Hrant Dink’e yönelik eylem düzenleyeceği ihbarı. 2)Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nden 15 Şubat 2006’da düzenlenip, 17 Şubat 2006 günü İstihbarat C Şube Müdürlüğü’ne bilgi için gönderilen F4 Bilgi Raporu. 3) İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün, Trabzon’dan gelen 17 Şubat 2006 tarihli yazı üzerine, tahkikat yaptığını gösteren not. 4) İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in İçişleri Bakanlığı müfettişlerine gönderdiği yazı.
Nedim Şener’in kitabından farklı olarak yayınladım tek belge, Ali Fuat Yılmazer’in, ihbar İstihbarat Daire Başkanlığı’na ulaştığında, kendisinin yurt dışında olduğunu gösteren görevlendirme yazısıydı.
Sütununuzda bu düzeltmeyi yayınlarsanız, hakkımı yememiş olursunuz.
Saygılarımla
Nazlı Ilıcak
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump büyük bir yenilgiye uğradı 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Türk – Türk ayrışması” 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları






















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025