Yıldıray OĞUR
“Ülkemizde uygulanan % 10'luk "ülke barajı" amacına ulaşmamış ve istikrarı sağlayacak neticeler vermemiştir. Zira küçük partilerin, büyük partilerle seçim iş birliği yapması seçimden sonra ayrılmaları % 10'luk barajı etkisiz kılmıştır. Arzu edilen, bu birleşmelerin kalıcı olması ve seçimden sonra da devam etmesidir. Seçim yasalarında ittifakların kalıcı olmasını sağlayacak tedbirlerin getirilmemiş olması ülke barajının istikrarı sağlamasına imkan vermemiştir. Ülke barajının fonksiyonunu tam olarak icra edememesi 'bölge barajlarının' getirilmesinin haklı nedenini oluşturmaktadır. 1983 genel seçimlerinde Nisbi Temsil Sisteminin çift barajlı D'hondt Yöntemi uygulanmış ve neticede siyasî partilerin aldığı oy oranı ile çıkardığı temsilci oranı arasında temsilde adalet ilkesiyle bağdaşmayacak bir fark çıkmamıştır. Çıkan fark ise istikrarı sağlamak için büyük partilere verilen primdir. Bu farkın çıkmasını engelleyen yasal düzenlemeler istikrarı yok eder.
…
Çoğunluk görüşünde, temsilde adalet ilkesi ile yönetimde istikrar ilkelerinin nasıl bağdaştırılacağı konusunda bir ölçüt getirilmemiştir. Tamamen subjektif nitelikteki değerlendirme sonunda bölge barajı ölçülerinin adalet ilkesi ile bağdaşmadığı belirtilmiştir. Yasakoyucunun takdir alanına giren konularda anayasal ilkelere aykırı bir tutum belirlenirken anayasal ölçütleri de belirtilmesi gerekir. Aksi takdirde yasakoyucunun takdir alanına elatma olur. Onun yerine geçerek yasama görevi yapma gibi bir netice çıkar.”
Son cümlesi dışında Kenan Evren’in de altına imza atabileceği bu karşıoy yazısı Anayasa Mahkemesi üyesi Haşim Kılıç’a ait. Mahkeme, 1995 yılında Mümtaz Soysal-Bülent Ecevit ve arkadaşlarının başvurusu üzerine seçim bölgesi barajı da dahil olmak üzere yeni seçim yasasını iptal ederken böyle karşı çıkmış.
Yanlış olmasın, karşı çıktığı yüzde 10’luk genel seçim barajı değil, o yetmiyor diye her il'e konan yüzde 20’den yüzde 30’lara kadar çıkabilen seçim bölgesi barajı.
Dünyada eşi benzeri olmayan, en yakını yüzde 8’le Liechtenstein’da, yüzde 7’yle Rusya’da olan seçim barajının Türkiye demokrasisine bilançosu şöyle olmuş:
1987’de %19,5, 1991’de %0,5, 1995’te %14, 1999’da %18,5 ve 2002’de %45, 2007’de yüzde 13, 2011 seçimlerinde yüzde 4 Meclis’te temsil edilemedi.
12 Eylül’ün istikrar ve radikal sol-sağ partilere karşı çıkardığı baraj, daha sonra Kürt partilere karşı kullanışlı bulunmuş ve değiştirilmemişti.
Ama bağımsız adaylara yüzde 10 barajı konması unutulunca, bu kez yasakçılık değil demokratlık bir kurnazlık yapıp bu boşluktan girdi.
Son olarak 2011 seçimlerinde BDP’nin, desteklediği 36 vekili bağımsız olarak Meclis’e sokmasıyla “becerebilirler mi bağımsıza oy vermeyi” diye endişe edilen halk, kendisinden bir türlü beklenmeyeni bir kez daha büyük bir beceriyle yaparak barajı yıktı.
Eğer yüzde 10’luk baraj olmasaydı, BDP 2011’de Meclis’e 3 milletvekili daha sokacaktı. AKP de 3 vekil daha az alacaktı, o kadar.
Geçen dönem AKP barajın kaldırılması için bir öneri paketi getirmesine rağmen, diğer partiler bu üç önerinin de sonunda AKP’ye yarayacağı gerekçesiyle buna yanaşmadılar.
Yüzde 45-50 bandında oy alan bir parti iki oyunun bir sayıldığı bir seçim sistemi dışında her sistemde avantajlıdır, yapacak çok bir şey yok. AKP de 2015’te anayasayı değiştirecek bir çoğunluğu gözüne kestirdiği için bu anti-demokratik barajdan faydalanmayı umarak, pek de hevesli davranmadı.
Baraj AİHM’nin önüne de gitmişti. 2002 seçimlerinde Şırnak'tan DEHAP’ın adayı olup, yüzde 45,95 oy almalarına rağmen vekil seçilemeyen Resul Sadak'ın ve Mehmet Yunak'ın başvurusunu aralarında şimdi CHP’li olan Rıza Türmen’in de olduğu hakimler, “baraj adaletsiz ama bu konu ülkelerin takdir yetkisindedir” diyerek geri çevirmişti.
Peki ne oldu da seçim barajı seçime altı ay kala uykusundan uyandı?
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın Habertürk’ten Muharrem Sarıkaya’ya yaptığı açıklamayla başladı. “Kılıç, barajın kaldırılması konusunda AYM'ye yapılan başvurulara ilişkin raporların tamamlandığını belirterek, "Raportör arkadaşlar çalışmalarını tamamladı. Raporda önemli tartışmalar var. Konu hassas olduğu için 'bireysel'de değil de 'genel kurul'da görüşüp 2-3 hafta içinde karara bağlayacağız. (2015 seçimlerinde de geçerli olur mu) sorusuna “Karar anında uygulanır” cevaplarını verdi.
Tuhaflıklar zinciri, mahkemenin 30 bin olduğu söylenen önündeki bireysel başvuru dosyaları içinden seçime altı ay kala Saadet Partisi ve BBP’nin yüzde 10 barajının iptali için yaptığı başvuruyu kabul etmesiyle başlıyor.
Ne anayasada ne de bireysel başvuru hakkının geldiği 2010 referandum paketinde mahkemeye böyle bir yetki verilmiyor. Hatta böyle bir yetkiyi veren hüküm 2010 referandum taslağının hazırlandığı Anayasa Komisyonu’nda tartışılıp, alt komisyon tarafından oybirliğiyle reddedilmiş, reddetme gerekçeleri de yazılmıştı.
(Bu arada “Barajın kaldırılması iyi bir şey, eh mahkeme yapsın ne olur canım” diyen, jakoben, köşeyi dönmeci demokratlara, meşruiyet kelimesi üzerinden tüm parlamento ve demokrasi tarihini yeniden gözden geçirmelerini ve bu yol açılırsa, bireysel başvuru hakkıyla memlekette Anayasa Mahkemesi’nin Atatürk devrimlerini iptalden, şeriatla yargılanma hakkına kadar yapıp edebileceklerinin sınırları hakkında hayal kurmaya başlamaları tavsiye edilir. Ki zaten zahmet edip Meclisler de bu işleri yapsınlar diye seçiliyor)
Tesadüfe bakın ki, Kılıç’ın yüzde 10 barajıyla ilgili bireysel başvuru hakkını kabul ettiklerini açıklamasından iki gün önce bir köşe yazarı da “2015 seçimlerine HDP parti olarak katılıp, baraj yüzünden Meclis’e girmezse 6 ay sürecek 6-8 Ekim olaylarına hazır olun” diye memleketi tehdit etmemiş mi?
Tesadüfün daha da ilginci, Haşim Kılıç’ın Muharrem Sarıkaya’ya bu açıklamayı yaptığı yer. Antalya’da Avrupa Konseyi’nin düzenlediği “Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun etkinleştirilmesi” adlı uluslararası konferans sırasında.
(Konferansa mahkemenin davet ettiği gazeteciler arasında muhalif Ankara temsilcileri, anayasa olmasa da kupa sokup çıkarma konusunda ihtisas yapmış birtakım isimler var)
Toplantıyı ilginç yapansa sunulan tebliğlerinin hiçbirinde bahsi geçmese de mahkemenin raportörlerinin toplantı boyunca konuşmacılara sürekli, “şayet bireysel başvuru dosyalarında tespit edilen ihlal bir yasadan kaynaklanıyorsa mahkemenin genel kuruluna bu gönderilip iptal kararı verilip verilemeyeceği”ni sorması…
Toplantıyı izleyen bir kaynağın aktardığına göre, toplantıda raportörlerin bu tuhaf ısrarlı sorularına Haşim Kılıç da pozitif cevap verip ihsas-i rey hakkını kullandı. Aynı kaynağa göre bu toplantıda bu konunun açılmasının sebebi konferansı izleyen 17 Anayasa Mahkemesi üyesini, önlerine gelecek yüzde 10 barajı konusundaki tartışmalı karar öncesi ikna etmekti.
Belki mahkeme üyeleri daha sonra evlerine döndüklerinde görev süresi dolmak üzere olan başkanlarının 1995’de konu hakkındaki karşıoy kararının sonunu da merak edip okumuşlardır: “Yasakoyucunun takdir alanına giren konularda anayasal ilkelere aykırı bir tutum belirlenirken anayasal ölçütleri de belirtilmesi gerekir. Aksi takdirde yasakoyucunun takdir alanına elatma olur. Onun yerine geçerek yasama görevi yapma gibi bir netice çıkar.”
Haklısınız, buna parlamenter demokrasi diyoruz Haşim Bey.
Hani sizin mahkemenizi bir dinî cemaate terk edip gitmeye hazırlanarak yüzde 10 barajından bile daha çok zarar verdiğiniz parlamenter demokrasi…
Yeni bir anayasa vaadiyle ilgili kendinizi evlenme vaadiyle kandırılmış bir kız gibi hissettiğinizi söylemiştiniz ya…
Bu hızlı demokratlık kılığındaki ayak oyunları içinde adınız geçmeye devam ederse, barajlı ya da barajsız gidilecek 2015 seçiminden sonra oluşacak Meclis yeni bir anayasa yaparsa sizi düğüne bile çağırmayacaklar…
Yazarlar
-
Fehmi KORUTrump büyük bir yenilgiye uğradı 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Türk – Türk ayrışması” 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025