Yıldıray OĞUR
Meğerki “İlker Başbuğ iyiymiş de çevresi kötüymüş”. Şu darbeci ordusu olmasa Başbuğ Genelkurmay’ı ne kadar iyi yönetecek, hükümetle ne kadar da uyumlu çalışacakmış. İnanmayanlara Mission Impossible’ın son bölümü “Ergenekoncuların demokrat Başbuğ’a suikast planı” bedava. Herhalde maceranın devamını öğrenmek için Başbuğ da hapishanedeki koğuşuna Ergenekon sanığı Haberal’ı istetmiş. Biz bu işlere akıl sır erdirmeye çalışmaktan sıkılmışlar için maceranın devamı ise bu kez Fikret Bila’nın, Murat Yetkin’in “Eyvah, Genelkurmay bu işe ne der” sütunlarında değil, “Başbakanımız dün de dünyayı titretti ve başarıdan başarıya koştu” analizlerinin çıktığı köşelerde.
Aslında değişen bir şey yok. Yine “bu ülkenin güçlü bir orduya ihtiyacı var” diye ucuz Ankara aforizmaları havada uçuşuyor, yine askere, MİT’e yönelik her eleştirinin arkasındaki kirli emeller analiz ediliyor, her taşın, her manşetin altından İsrail, ABD, cemaat çıkarılıyor, yine parmaklar “Ordumuzu bu kadar da yıpratmayalım” diye sallanıyor. Değişen tek şey bu kez o sallanan parmaklarda altın değil gümüş yüzükler olması. Hatta bazen o bile değişmiyor. Dün asker kamuflajıyla liberallere, dindarlara sallanan parmaklar bu kez transfer oldukları “İkinci Atatürk Erdoğan” cephesinden yine aynı profesyonelleştikleri işi görmeye devam ediyor.
Tamam anladık, ardından üç darbe planı beş YAŞ krizi çıkacağını bilmeden Başbuğ’un pseudo entelektüel birkaç çift dipnotuna kandınız, Yeni Şafak’ın, Star’ın akreditasyon yasağını kaldırmak gibi ülkemizin henüz hazır olmadığı şiddette demokratik açılımlara, “ordumuz din düşmanı değildir” kabilinden birkaç tatlı söze teslim oldunuz ve “İşte yeni Türkiye’nin ordusu”, “ordu-hükümet uyum içinde” diye analizlere doymadınız.
Peki, birlikte yaşadığımız dört yılın ardından hâlâ nedir bu Başbuğ melodramının sebebi? Yoksa paşamıza bir haksızlık yapıldı da bizim mi haberimiz yok. Genelkurmay başkanları görev suçları için Yüce Divan’da yargılanmalı diye hatırlatanlara göre hükümete karşı psikolojik harekât siteleri kurmak Genelkurmay Başkanı’nın görev tanımına mı giriyor?
Bırakın hükümete örümcek kafalı diyen psikolojik hakaret sitelerini, Batı Trakya’nın bağımsızlığı için Yunanistan’a karşı kurulan sitelerle dünyaya rezil olmanın eşiğinden döndük bu komutanın Genelkurmay’ı sayesinde.
Şu âna kadarki en somut delillere dayanan, askerî vesayetin günlük rutinini teşhir etmiş, en ciddi ve en çok itirafın yer aldığı bir soruşturmadan bahsediyoruz. Kitabın bomba, pankartın terör, sivil Cuma’nın yasadışı eylem olduğuna inandınız da ancak hukuk içinde kullanması için kendisine verilen silahı, bağlı olduğu hükümete çeviren bir paşanın, tam o anda silahları ve hiyerarşik örgütüyle bir terör örgütü liderinden farksız hale geleceğine mi inanamadınız?
İddianamedeki komutanların itiraflarını bırakın sadece sivil memur Meryem Kurşun’un anlattıklarını okuyup, bu sitelerin nasıl Genelkurmay’daki günlük rutin hayatın bir parçası olduğundan, hatta karargâhta en çok hangi site hit alacak konulu ödüllü yarışlardan haberdar olanlar için bu “yaktılar gül gibi paşanın başını” vahlanmalarını anlamak zor. Başbuğ’un 2000’den beri açık olan bu sitelerden ikinci başkanlık da yaptığı karargâhta dokuz yıl boyunca haberdar olmaması ya tarihe geçecek bir komuta mucizesi olabilir ya da “iyi ki karargâhı ondan habersiz savaş falan çıkarmamış” diye şükür nedeni.
Muhafazakârlarımızın bünyesi “peygamber ocağı” şanlı ordumuzun komutanının hapse atılmasını mı kaldıramadı? Asker doğan her Türk’ün içini kavuran Freud’un bile açıklayamayacağı oedipus kompleksler mi devrede yine? Yoksa Susurluk gibi bu iddiaların hepsi de “fasa fiso” mu? Belki şimdi de Başbuğ’un Mescid-i Aksa’da hıçkırıklarla namaz kılarken çekilmiş resimleri servis edilmiştir?
AK Parti erken iktidar hastalığından, istikrar için idare-i maslahata teslim olan devlet-ebed-müddetcilikten, Milli Görüşçü devletçilikten çok çekenler tarafından kuruldu. Ama hatırlatalım: Temmuz 1996’da Genelkurmay Başkanı’nı Başbakanlığın kapısına kadar geçiren Erbakan aylar sonra 28 Şubat’ın gelişini durduramamıştı.
Yazarlar
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025