Yıldıray OĞUR
Başlıktaki büyük harfli Körfez’den kasıt evet Körfez ülkeleri. Ama konunun İstinye’deki Katar Caddesi üzerinde geçen Cuma günü alışverişe çıkan Katar’la bir ilgisi yok.
Körfez’e doğru gitmeden önce Boğaz’ın kenarında geçen hafta reform için yapılanlara bakalım.
Dolmabahçe’de, açılım süreçleri toplantılarına ev sahipliği yapmış eski Başbakanlık yeni Cumhurbaşkanlığı ofisi, reform toplantılarına da ev sahipliği yapıyor.
Adalet Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı, Merkez Bankası Başkanı burada önce TÜSİAD heyetiyle iki saat boyunca reformu konuştu.
TOBB heyetiyle yapılan reform buluşmasında bakanların sayısı altıya çıktı.
Bir sonraki gün bu kez Adalet Bakanı ve Cumhurbaşkanı Sözcüsü Türkiye’deki azınlık cemaatlerinin liderleri ve vakıf temsilcileriyle bir reform toplantısı daha yaptı.
Uzun süredir dertlerini dinlemek için pek kimseyle görüşüp, istişare etmeyen iktidarın yolunun uzun yıllar sonra yine Boğaz’ın kenarındaki “açılım” ofisine düşmesi tek başına bir reform sayılabilir.
Ama bahardan kalma bir havada Boğaz’da iş dünyası ve azınlık cemaatlerinin liderleriyle reform konuşulurken, Ankara’daki hava yine karasal, kurak ve soğuktu.
Erdoğan ve Bahçeli’nin konuşmalarıyla reformun sınırları çizildi, açılımın Kavala, Demirtaş’a kadar uzanmayacağı, zaten var olmayan Kürt sorununa asla değmeyeceği deklare edildi, samimi bir reform konuşması yapan Bülent Arınç’ın istifaya zorlanması, Kürt meselesi ve milliyetçilik merkezli eleştirileri yüzünden İhsan Arslan’ın disipline gönderilmesiyle açılımdan daha fazla açılacakların da gözleri korkutuldu.
Ama önceki akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pandemideki yeni yasakları açıklayacağı için Türkiye’deki bütün evlerde açılan konuşmasının, film öncesi uzayıp bitmeyen reklam kuşakları gibi olan ve haberlerde Katar ve CHP yorumlarının gölgesinde kalmış şu bölüm, bu hukuk ve demokrasi reformunun muhatabının, hukuk ve demokrasiye en çok ihtiyacı olan muhalifler de olmadığını gösterdi:
“Asırlık oyunları bozan, alt üst eden, zihinlere vurulan asırlık zincirleri kıran Türkiye’ye bunun bedelini ödetmek isteyen olacaktır. Ülke ve millet olarak bunların hepsini de göğüslemeye evelallah hazırız. Bizi asıl üzen içerde ortaya çıkan tuhaf manzaradır. Türkiye’de ekmeğini yiyip vatanına düşmanlık besleyen, sefasını sürüp insanını sevmeyen bir kesim var. Bunlar zahirde demokrat, insancıl, hoşgörülü gözükür, hakikatte faşistin, darbecinin, vesayetçinin önde gidenidir. Bunlar çok çalışır gözükür ama hiçbir şey üretmek. Bunlar çok konuşur ama hiçbir şey söylemez. Bunlar dünyayı çok bilir gibi davranır ama hiçbir şeyden haberi yoktur. Bunlar yalanda ve iftirada sınır tanımaz ama sıra gerçeklere gelince hemen arkasını döner. Bunlar demokrasiyi milletin iradesinde değil, yurt dışından gelen sinyallerde arar. Bunlar etrafına kin ve nefret saçmaktan kalbi kurumuş, dili çatallaşmış bir güruhtur. Ülkemizin ufkunu gölgeleyen, enerjisini emen, havasını kirleten, suyunu bulandıran bu anlayışın demokrasimize ve kalkınmamıza maliyeti en az yarım asırdır. Millet kendilerine hak ettikleri cevabı vermiştir ama onların gündemi hep başkadır. Sandık mühendisliği hesaplarına öyle dalmış durumdalar ki milleti görecek halleri yok.”
Erdoğan’ın konuşmasında adlarını vermediği ama her cümlede “bunlar” diye kulağı çınlatılan, “onlar” gizli zamiri arkasına saklananların sadece muhalefet partilerindeki siyasetçiler ya da muhalif gazeteciler olmadığı açık.
Bahsedilen “onlar”ın, “bunlar”ın “güruhun”, “kesimin” içine ülkenin yarısını sığdırmak mümkün.
Mesela “Bunlar çok çalışır gözükür ama hiçbir şey üretmez” cümlesini duyunca İstanbul’da reform toplantıları yapılan iş insanları da şöyle bir irkilmiştir.
Bu Erdoğan’ın irticalen yaptığı bir miting konuşması da değil. Prompterdan okudu, anlık değil, üzerine düşünülmüş cümleler.
Bu da meseleyi daha girift hale getiriyor.
Cumhurbaşkanı bütün ülkenin izlediği bir konuşmada sınırları belirsiz, kalabalık bir kitleye “ekmeğini yiyip vatanına düşmanlık besleyen”, “önde gideni”, “kalbi kurumuş, dili çatallaşmış güruh”, “bunların hiçbir şeyden haberi yoktur”, “havasını kirleten, suyunu bulandıran” dedi.
Bu konuşmada “bunlar”, “onlar” diye bahsedilenler, o reformların esas muhatabı olacak, ifade hürriyeti, medya özgürlüğüne en çok ihtiyacı olanlar, hukukta reforma neden olan hukuksuzlukların en çok mağduru olanlar, yani ülkenin muhalifleri...
Muhaliflere bakınca, iflah olmaz insanlar, kalbi kurumuş, dili çatallaşmış bir kitle gören, onlardan yazılı bir konuşmada bile “Türkiye’de ekmeğini yiyip vatanına düşmanlık besleyen, sefasını sürüp insanını sevmeyen bir kesim” diye bahseden bir iktidarın muhaliflerin hakkını, hukukunu korumak için sahici bir reform yapması mümkün mü?
Şu cümleden haklarında suçlama yapabilmek için delile bile ihtiyaç duyulmadığını, demokrat, insancıl ve hoşgörülü olmanın bile, kötü olmaktan onları kurtarmadığını anlıyoruz: “Bunlar zahirde demokrat, insancıl, hoşgörülü gözükür, hakikatte faşistin, darbecinin, vesayetçinin önde gidenidir.”
“Önde gidenidir” ya da “sinyal” gibi kelimelerin yazılı bir metne girmesi sınıfsal, sosyolojik arkaplanı olan çok derin bir öfkeye, kıyıcı bir rövanş arzusuna, kırılması zor önyargılara işaret ediyor.
Zaten “En az yarım asırdır, suyu bulandıran, havayı kirleyen bir anlayış” ile herhangi bir diyalog, uzlaşma da mümkün olmaz, onu sadece yok etmek gerekir.
Bu konuşmayı hazırlayanlar muhtemelen daha önceki “hukuk reformu” vurgulu, “yerimizi ve geleceğimizi Avrupa’da görüyoruz” konuşmalarını da yazanlar olmalı.
İşte bütün bu mesajlar arasında bir çelişki görmeyen reformculuğa, Körfez usulü reformculuk diyoruz.
Körfez ülkeleri derken Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn, Umman gibi ülkeleri kastediyorum.
Çok uzun süredir reform kelimesi onların tekeli altında.
Beş yıl öncesine kadar Arap Baharı ile başarısız devrimler yaşayan Arap dünyasında şimdi reform zamanı!
Bu reform döneminin yeni reformist liderleri de Körfez şeyhleri.
Bir şeyhlik olan BAE’nin ABD Büyükelçisi’ni, Suudi Arabistan’ın ya da Bahreyn’in dışişleri bakanlarını Amerikan televizyonlarında izleyince bir TedTalks ya da Davos toplantılarında bir konuşmacı izlermiş gibi bir hisse kapılabilirsiniz.
Üzerinize reform, tolerans, açıklık, birlikte yaşamak, iyi yönetişim, hesap verilebilirlik, şeffaflık, inovasyon kelimelerini boca ediyorlar.
Bir an için bahsettikleri ülkenin üç kuşak babadan oğula geçen şeyhler, krallar tarafından yönetildiği unutuveriyorsunuz.
BAE’de tolerans bakanlığı bile kuruldu. Hatta 2019 yılı tolerans yılı ilan edildi. Papa ülkeyi ziyaret edip, stadyumda ayin yönetti.
Kadınların araba kullanmasına izin vermek, içki satışını serbestleştirmek, meclise kadın üye sokmak, medeni kanunda değişiklikler yapmak, sermayeye kolaylıklar sağlamak, kapitalizmle tam uyum içine girmek, AVM’ler, markalarla tam bir tüketim toplumuna dönmek onları reformist yapmaya yetiyor.
Ama Körfez usulü reformunun asla kapsamına girmeyenler var:
“Bizi neden bu şeyh ailesi yönetiyor” diye soran muhalifler, demokrasi ya da gerçekten siyasi reformları isteyenler ve tabii ki Arap diktatörlerin korkulu rüyası Müslüman Kardeşler...
Onlar insan statüsünde dahi olmadıkları için bütün bu tolerans, iyi yönetişim, açıklık, birlikte yaşamak gibi şık, modern kavramların kapsama alanına girmiyorlar.
Ülkelerindeki Katolik azınlığı Papa’yla bulaştırmak serbest ama Müslüman Kardeşlerin tek bir dernek açması yasak.
En pahalı markaların, ünlü mankenlerle AVM’lerde mağaza açması serbest ama Al Jazeera’nin tek bir muhabir göndermesi yasak.
Körfez reformunun en şaşalı kısmı ise İsrail’le ilişkileri düzeltmek.
Bununla Batı’da kazanamayacakları gönül az.
Elçilikte üç gazeteci daha doğrasalar mesele edilmeyecek kadar geniş bir kredi açıldı onlara.
Tabii ki Türkiye bir Körfez ülkesi değil.
Körfez ülkeleri gibi bu reform paketini Batı’ya satmak için kimsenin almayacağı medya kurumlarını, şirketleri, futbol kulüplerini alacak, PR için etrafa saçacak parası yok
Türkiye’nin reform gibi görünecek laiklik açılımları yapacak hali de yok. O açılımlar 100 yıl önce yapıldı.
Ama ekstradan bu kadar bonus getiriyorsa, bin ayıp örtüyorsa bir İsrail açılımı neden olmasın?
Dün Al Monitor’de Amberin Zaman’ın yazısındaki kaynaklar, Türkiye ile İsrail arasında Türkiye’nin girişimiyle ilişkileri normalleştirmek için gizli görüşmeler yaptığını söylüyorlardı.
Muhalifleri, sahiden yargıyla dertleri olanları kapsamayan Körfez usulü reformu tamamlayacak son adım da bu olabilir.
Muhtemelen Ankara, Mavi Marmara anlaşmasını bile kendi kitlesine anlatmış olmanın özgüveniyle, İsrail’le ilişkileri yeniden düzeltince kaç Osman Kavala’yı hapiste tutma hakkı kazanmış olacağının hesabını yapmıştır.
Ya da Boğaz’da reforma ihtiyaç duyacak kadar büyük dertleri olmayan TÜSİAD’la, TOBB’la, dini cemaatlerin liderleriyle reform toplantıları yapınca, dışarıya Türkiye’den verilecek diyalog, açıklık, birlikte yaşama, tolerans mesajının içerideki kaç ayıbı örteceğini de...
Körfez usulü reformun Boğaz’a gidip gitmeyeceğini, reformun esas hedef kitlesi olan Batılıların bunu sevip sevmeyeceğinden anlayacağız.
En azından, şu ana kadar yapılanlarla “Türkiye’de bir değişim ve reform sürecine girildi” cümlesi dolaşıma sokulmuş gözüküyor.
Batılıların uzaktan görebildiği reformu göremediğiniz için üzülmeyin.
Eğer uslu bir vatandaş olursanız siz de bir gün reformu görebilirsiniz...
Yazarlar
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları






















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025