Yıldıray OĞUR
Pandemi yasaklarından değil, AİHM kararlarından bahsediyorum.
Nasıl yasaklar sadece bebek sahillerinde dolaşanları, hafta sonu babasıyla para çekmeye, poğaça almaya çıkmışları, sıradan insanların cenazelerini bağlıyor ama iktidar partisi kongrelerini, hafta sonu yapılan hocaefendi cenazelerini bağlamıyorsa AİHM kararları da öyle...
Hoşa gitmeyen Anayasa Mahkemesi kararları, yerel mahkemeleri bağlamadığı gibi, hoşa gitmeyen Osman Kavala, Selahattin Demirtaş gibi AİHM kararları da Türkiye’yi bağlamıyor artık.
1987’den beri Türkiye’yi bağlayan AİHM kararları şimdi ne oldu da bizi bağlamamaya başladı diye şüpheye düşenler olursa en olmaz hukuki içtihatlar konusunda “Better call Saul” performansı gösteren devrin başhukukçusu başdanışmana sorabilirler.
Muhakkak bir zamanların favori yemeği patlıcanın neden artık berbat bir sebze olduğuna makul bir izah bulunacaktır.
Fakat hala bağlayıcı olan AİHM kararları da var.
Adamına göre, ihtiyaca binaen bazı AİHM kararları bir anda mahkemeleri bağlayıveriyor.
Mesela 1997’de Hollandalı stajyer avukat Peter M. Steur’un ceza almasına neden olan bir hakaret davasını taşıdığı AİHM’in 2003’de verdiği “kamu görevlileri icra ettikleri eylem ve sözlerine karşılık eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermeliler” kararı ya da 1994’de Slovakyalı gazeteci Andrej Hrico’nun bir hakim hakkında dergisinde yaptığı yayınlar yüzünden aldığı cezayı taşıdığı AİHM’in 2004’de verdiği “sarsıcı olan eleştiriler de eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğüne girer” kararı gibi...
Bu kararlar 2014-2019 arasında Cumhurbaşkanı’na hakaretten açılan 29 bin 839 davadan 9 bin 556’sının mahkumiyetle bitmesine engel olamadı. O davalara bakan mahkemeleri genelde bağlamadı.
Ama bazı davalarda mahkemeler bir anda AİHM’in bu kararlarını hatırlayıveriyorlar.
Örneğin geçen ay daha çok çakarlı arabayla adliyeye girişi haber olan Alaattin Çakıcı’nın Kırıkkale Adliyesi’nde görünen davasında savcı AİHM’in bu kararlarını hatırlayıverdi.
Dava, Çakıcı’nın Başbakanlığı döneminde Ahmet Davutoğlu’na yazdığı bir mektupta ettiği hakaretler üzerine açılmıştı.
Bugün Cumhurbaşkanı, bakanlar ya da üst düzey devlet erkanından birine söylenmesi halinde bir kaç saat sonra kapınızın kırılıp gözaltına alınmanıza neden olabilecek sözlerdi bunlar.
Ama bu sözler bir kaç saatliğine bir Norveç şehrine dönen Kırıkkale’de ifade hürriyeti sayıldı.
Savcı mütalaasında beraat isterken de bunu AİHM kararlarına dayandırdı:
“Sanığın suça konu sözleri sarf ettiği mektubun yazıldığı dönemde müşteki Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlık görevini yaptığı ve ilgili AHİM kararları ve Yargıtay kararları dikkate alındığında kamuya mal olmuş kişilerin diğer kişilere göre eleştirilmesinin daha geniş kapsamda ele alındığı görülmüştür. Bu sebeple sanığın... beraati talep olunur...”
Yani AİHM’in Hollandalı avukat, Slovakyalı gazeteci için verdiği ifade hürriyetini genişleten kararlar, Alaattin Çakıcı’nın ifade hürriyeti söz konusu olduğunda yine bağlayıcı oldu.
Bu anlık aydınlanma halinin son örneği geçen hafta yaşandı.
AİHM, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında 2.5 yıllık mahkumiyeti onadığı kararda da tekrar bağlayıverici oldu.
Önce bir parantez açıp cezanın içeriğine bakalım.
Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşmesine neden olabilecek cezanın gerekçesi 2016 yılındaki bir PKK açıklamasını haber yapan T24’ün linkini paylaşmak. Haber hala sitede ve hakkında herhangi bir dava da açılmamış.
Üstelik açıklama devlete bir barış çağrısı, içeriğinde şiddeti teşvik eden ya da öven bir ifade de yok.
Eğer bu linki paylaşmak terör propagandasıysa, Karayılan’ın Kandil’deki geri çekilme basın toplantısını canlı yayınlamak, ana haberlerde uzun uzun göstermek, Öcalan’ın Nevruz mitinglerindeki mektuplarını canlı olarak vermek, TRT dahil bütün kanalların canlı yayınladığı Dolmabahçe Zirvesi’nde yine Öcalan’ın çağrısının okunması ve son olarak 23 Haziran İstanbul seçimleri öncesinde Öcalan’ın HDP’ye tarafsız kalma mektubunu gece yarısı son dakika gelişmesi olarak haber yapıp, sosyal medyasından duyuran Anadolu Ajansı’nın yaptığı ne oluyor acaba?
Üstelik bu karar, terör propagandası suçunun hem anayasa değişiklikleri hem de TMK’daki değişikliklerle eylem ve şiddet şartıyla sınırlandırılmasına, Yargıtay’ın bu konudaki net içtihatlarına rağmen verildi.
Zaten 22 sayfalık karar metninin 16 sayfası bu karara katılmayan daire üyesinin yazdığı şerh.
Özetle hakim bey uzun şerhinde “Bu karar 1982 Anayası’nın ilk haline uygundur ama biz sonra Anayasa’yı ve ceza yasalarını değiştirdik farkında mısınız” diyor.
Ancak 12 Eylül’de böyle bir karar verilebilirdi demeye getiriyor.
Ama Yargıtay 16. Ağır Ceza Dairesi, kendi hukuk standartlarının bile altındaki bu kararı bir AİHM kararına dayandırdı.
Bundan 61 yıl önce verilmiş, henüz AİHM’in yerinde Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’nun olduğu dönemlerden bir karara.
Okuyalım:
“Yargısal içtihatlara bakıldığında; Anayasa Mahkemesi 29.01.2008 tarih 2002/1 Esas, 2008/1 Karar sayılı kararında; düşünce açıklamalarının Anayasanın 14. Maddesi kapsamında kötüye kullanma olarak değerlendirilebileceğini, ancak her düşünce açıklamasının değil, demokratik yasam için doğrudan açık ve yakın tehlike oluşturan düşünce açıklamalarının bu kapsamda olduğunun değerlendirilmesi sonucuna varmıştır. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin yerleşik içtihatlarında, terör örgütü̈ propagandası suçunun Anayasanın 14. maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanımı olduğuna vurgu yapılmıştır. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin yerleşik içtihatlarında, terör örgütü̈ propagandası suçunun Anayasanın 14. maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanımı olduğuna vurgu yapılmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Da Becker/ Belçika, B. No: 214/56, 27.3.1962 tarihli kararında "demokratik sisteme yönelik tehdidin ağırlığı ve süresi ile sıkı sıkıya orantılı bir şekilde kullanılmalıdır" demek suretiyle Anayasanın 14. maddesinin Devlete verdiği yetkinin çerçevesini çizmiştir.”
Fakat insan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak’ın Twitter hesabından yazdığı gibi bu kez bağlayıcı oluveren 61 yıl önce Avrupa İnsan Hakları Komisyonu kararında da aslında öyle bir şey demiyor.
https://twitter.com/KeremALTIPARMAK/status/1363171155247513601
61 yıl önceki davayı açan kişi Da Becker değil, De Becker.
Raymond De Becker, Belçikalı faşizan eğilimli bir gazeteci. Mayıs 1940’da Naziler Belçika’yı işgal ettiğinde Le Soir gazetesinin genel yayın yönetmeni. O dönemin tabiriyle Nazilerin “entelektüel işbirlikçi”lerinden biri.
Savaş bitip, Belçika işgalden kurtulduktan sonra vatana ihanetten yargılanıp önce müebbet hapis cezasına ardından 18 yıl ağır hapis cezasına çarptırılmış. 1951’de ülkeyi terkedip Fransa’ya gideceğini garanti ederek serbest bırakılmış. Ömür boyu oy kullanma, siyaset, gazetecilik yapma, şirket kurma haklarından mahrum edilmiş. Paris’e yerleşen De Becker de haklarını geri almak için hukuki mücadeleye başlamış. Bu arada okülist gruplarla takılmış, cinsel özgürlük üzerine yazıp çizmeye başlamış.
Belçika hükümetine karşı hukuk mücadelesini o sırada yeni kurulan ve sonra yerini AİHM’e bırakacak Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na taşımış.
Ama Altıparmak’ın yazdığı gibi ne komisyonun raporunda ne de kararında ifade hürriyetinin kullanımını sınırlamak üzere Yargıtay’ın alıntıladığı “demokratik sisteme yönelik tehdidin ağırlığı ve süresi ile sıkı sıkıya orantılı bir şekilde kullanılmalıdır" gibi bir cümle geçmiyor.
http://echr.ketse.com/doc/214.56-en-19620327/view/
Tam tersine savaşın bitmesine rağmen hala De Becker hakkında hak kısıtlanmalarının devam etmesini komisyon ölçüsüz buluyor, 1961’de Belçika yasaları değiştirip bu hak mahrumiyetleri giderilince de dosya düşürülüyor.
Yani aslında ifade hürriyetini daraltan değil, genişleten bir karar bu.
Altıparmak’tan okuyalım:
“Rapor diyor ki Nazizmi veya benzeri bir doktrini savunduğu gösterilemeyen başvurucunun hakları 17. maddeye dayanarak sınırlandırılamaz. Gergerlioğlu'nun haber paylaşarak mahkum olduğu davada dayanak olan karar bu. 61 yıl öncesinin AİHK'i bugünün Yargıtay'ından çok daha özgürlükçü.”
Yani 61 yıl önce eski bir Nazi sempatizanı için bile Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’nun ifade hürriyeti lehine verdiği karar, bugün Türkiye’de insan hakları mücadelesinin en önde gelen isimlerinden biri olan Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun ifade hürriyetinden hapis cezası almasına gerekçe yapılmış oldu.
Avrupa’da savaş sonrası insan haklarını ileri götürmüş bir karar, Türkiye’de insan haklarının geriletilmesi için kullanıldı.
Ne güzel bir bağlayıcılık bu!
Bu kararla adamına göre, ihtiyaca göre hukukta yeni bir aşamaya geçmiş olduk.
Umarız Türkiye’ye bunu layık görenler bir gün başları derde girdiğinde Ömer Faruk Gergerlioğlu gibi mazluma kimliğini sormadan imdatlarına koşacak, seslerini duyuracak insan hakları aktivistlerini, milletvekillerini bulabilirler...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025