Abdurrahman Dilipak
Edirne’de bir kız öğrencinin 10 Kasım’da saygı duruşunu “Kıyam” olarak görüp eleştirmesinin ardından, Polise kendini savunurken söylediği; “Atatürk ilah değildir.”, “Allah’ın kanunları var. Kıyam Allah’a yapılır, Atatürk’ü bu şekilde anma dine aykırıdır” (…) Atatürk Batı’nın kanunlarını getirdi” demiş. Herkes bir şey söylüyor, işin aslını daha sonra öğreneceğiz.
Bir yandan da sosyal media’da tartışma devam ediyor. Kim bu peçeli kız? “CHP Üsküdar gençlik” adresinden Edirne Üni’deki biri için kan anonsu yapılmış ve Emine Şahin’in telefon numarası verilmiş. “Atatürk İlah değildir” diye sosyal mediada yer yerinden oynuyor.
Tamam, elbette Atatürk İlah değildir. De, peki “İlah” nedir?
Şöyle bir ayet var: (Mealen) “Din büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin”. Tabii devlet büyüklerini de İlah ve Rab edinmemek gerek. Tanrı/Kırallar da var çünkü. Firavunlar da İlahlık taslıyorlardı.
Önce Rab ve İlah ne demek?: İlah “Hüküm (İnsanların iradeleri dışında uymak zorunda kaldıkları hukuk dışı Yasa / Kural) koyucu”, Rab “Terbiye edici” demek.
Yukarıda mealen verdiğim ayet nazil olunca, sahabelerden Hatem ibni Adiy Resulullaha soruyor, “Rab ve İlah ne demek” diye. O da diyor ki, “Hani din büyükleriniz size bir şey söylerlerdi de, siz o söz üzerinde düşünmeden o sözü size söylendiği gibi kabul etmez miydiniz. İşte bu onları İlah ve Rab edinmek demektir.”
Araf 121-127: “Alemlerin Rabbine iman ettik” dediler. “Musa’nın ve Harun’un Rabbine” Firavun: “Ben size izin vermeden önce O’na iman ettiniz, öyle mi? Mutlaka bu, halkı buradan sürüp-çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı) bileceksiniz.”
“Muhakkak ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi idam edeceğim.”
(Onlar da:) “Biz de şüphesiz Rabbimiz’e döneceğiz” dediler. İnanmamızdan başka bir nedenle bizden intikam almıyorsun. Rabbimiz, üstümüze sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak öldür.» Firavun kavminin önde gelenleri, dediler ki: «Musa ve kavmini bu toprakta (Mısır’da) bozgunculuk çıkarmaları, seni ve ilahlarını terk etmeleri için mi (serbest) bırakacaksın?” (Firavun) Dedi ki: “Erkek çocuklarını öldüreceğiz ve kadınlarını sağ bırakacağız. Hiç şüphesiz biz, onlara karşı kahir bir üstünlüğe sahibiz.”
Şuara 49: Firavun, “Ben size izin vermeden ona inandınız ha? Mutlaka o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Yakında bilip göreceksiniz siz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım” dedi.
Taha 71: Firavun, “Demek, ben size izin vermeden önce ona (Mûsâ’ya) inandınız ha! Şüphe yok, o size sihiri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi andolsun, sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve mutlaka sizi hurma dallarına asacağım. Hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıymış, mutlaka göreceksiniz.”
Allah kitabında ne buyurmuştu bize, mealen Bakara 44’de, “Siz Kitâbı okuyor olduğunuz hâlde, insanlara iyiliği emredip de kendinizi unutuyor musunuz? Hiç akıl erdirmez misiniz?” Başkasına öğüt veriyorsak, önce kendimizin o söze uyması gerekir. Hani şu “İlk taşı kim atacak” meselesi. “Dinle ey nefsim” diye başlamaz isek, bir gün bir başkası bize o sözlerimizi hatırlatır. Öğüt verenler, öğüt alır duruma düşer.
Kemalizm, aslında Mustafa Kemal’in arkasına saklanarak, onun adını kullanarak kendi ihtiraslarını tatmin etmeye çalışan birileri tarafından üretildi. Bu “Kıraldan fazla kıralcı” tipler hep varoldular. Bu anlamda Kemalizm hâlâ üretilmeye devam ediyor. Yarın icabında dindar bir Atatürk portresi de çizilebilir. Bunun adı oportünizmdir. CHP’nin Atatürk’ü ile AK Parti’nin Atatürk’ü, MHP’nin Atatürk’ü, İyi Parti’nin ya da Doğu Perinçek’in Atatürk’ü aynı kişi mi? Atilla İlhan onun için “Hangi Atatürk” diye soruyordu. Nadir Nadi “Ben Atatürkçü Değilim” diye onun için bir kitap yazma gereği duydu. Nejla Çarpan’ın, Mozi Kohen (Tekin Alp)’in Atatürk’ü aynı Atatürk mü? Ya da Osman Nuri Çerman’ın Atatürk’ü bunlara benziyor mu? Herkesi Atatürkçü yaparsanız, herkes de o Atatürk’ü kendine benzetir!
Bakın, bu işin sağı-solu, dindarı laiki fark etmiyor. Bu Metodik Kemalistlerin bazı özellikleri var. Devleti ele geçirip hazineyi “Kesebir” olarak kullanmak isterler, toplumu kendi heva ve hevesleri, ihtiraslarına göre yönetmek isterler, liderlerini ilahlaştırırlar, putlaştırırlar, mutlaklaştırırlar, tek karar verici konumuna yükseltirler, rakiplerine karşı acımasızdırlar, muhalefet istemezler. Muhalifleri caydırmak, yıldırmak, susturmak için her yolu denerler. Bu Eski Mısır’da da böyleydi, Hz. İsadöneminde de, Hz. Ali zamanında da, Eski Roma’da da böyle, İttihat Terakki döneminde de. Bu kafa haşa Allah’ı (cc) bile putlaştırır. Kureyş İslam öncesi bu anlamda bir Müşrik topluluk değil mi idi. Şeytan onları Allah ile aldattı! Birileri de FETÖ’yü putlaştırmadı mı? Hz. İsa’yı “İlah” konumuna yükselterek putlaştırmadı mı birileri. Şeyh uçmasa da birileri uçurmadı mı? Birileri din büyüklerini İlah ve Rab edinmedi mi! “Şu ne diyorsa o” diyenler her yerde her zaman var. Birileri birileri için “O ne derse gözü kapalı imzalarım” demiyor mu? Hani “bilmediğiniz şeyin peşine düşmeyecektiniz?”
Din, mezhep, tarikat, devlet büyüğü, ideolojik önder fark etmiyor kim kimi “İdol” ediniyorsa, “İdol” edilen putlaştırılmış, “İdol” eden de o puta bağlanmış olur. Velev ki, bu bir sanatçı ya da futbolcu olsun!
Wikipedia’ya bakın isterseniz, “İdol” çok tanrılı dinlerde küçük boyutlu Tanrı ya da Tanrıça heykelciği. İnsan eliyle yaratılmış Tanrı, put demektir. Merak edenler bir de Google’den “İkonoklast” ya da “ikonoklazm” yazıp baksın, Hristiyan dünyasında bu putçuluğun tarihi hakkında bilgi edinmek istiyorsanız.
“Metodik Kemalistler”, Kemalizme de karşı olabilirler. Onu ideolojik ve politik olarak değil, yöntem olarak benimsiyorlar.
Kimi Kemalistlerce Mustafa Kemal “Fevkelbeşer bir yaratık” ya da bir “Peygamber”, hatta “Tanrı”dır. “Tanrının oğlu” diyen de var. Onlar için “Kemalizm” bir dindir. Onun için ona “Anıtkabir” diye bir türbe yaptılar. Sahi o zaman “Laiklik” nasıl olacak şimdi.
“Kemalizm” de nereden çıktı şimdi, bunun aslı “Kamalizm” değil mi idi? Dilimiz “Kemal”a alışmış. Hadi bakalım doğru bir şekilde “Kamâl” demeyi deneyin bakalım, diyebilecek misiniz? “Kamâl” demeyi bile beceremeyenlerin “Kamâlizm”inden ne çıkar ya hu! 19.YY sonlarında, savaş yıllarında, kapitalizmin, komünizmin, faşizmin gölgesinde oluşturulan kavram ve kurumlarla 21.YY açıklamak ne mümkün! Fakat dikkatli olalım, bir Kemalizm ölür yeni bir Kemalizm doğar, muhtevası değişse de, yöntem aynı yöntem. Bu işler dün böyle idi, bugün de böyle, kıyamete kadar da hep birileri İlahlık ve Rablik taslamaya devam edecekler. Kendi karşılarında kıyama durmamızı, rükuya eğilmemizi, secdeye varmamızı isteyecekler, bizi kendilerine sadakat sözü vermeye, bağlılık andı içmeye zorlayacaklar. Bizse “LA” diyeceğiz. La İlahe İllallah! Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022