Abdurrahman Dilipak
Genç bir avukatın siyasi hukuk ve siyaset mücadelesi sırasında sosyal medyaya düştüğü notları, sanki AK Parti’de geride kalanlara vasiyeti hükmündeki mesajlarını kaldığımız yerden aktarmaya devam ediyorum: “Ya kimse yok, ya kimsem yok. Ama vakti geldi mi, gül düşermiş gülün üstüne. Çok kirlendik! Allah buna izin vermez. Bir yerde bedelini öderiz. Önümüzdeki yerel seçimin ana konusu Ankara seçimleridir. Muhalefetin kazanması halinde ülkeyi erken seçime götürmek için her türlü gayreti gösterecektir. Liyakatli insanların atıl kalmasından daha acısı, liyakatsizlerin makam sahibi olmalarıdır. Liyakatsiz hem bir makamı işgal eder, hem de basiretsiz kararları ile var olana, daha da zarar verir. İnsan yalnız kaldığında, insanı ölüm değil yalnızlık korkutur. Ak Parti teşkilatlarında, mevcut yönetimde bulunanların bir kısmı, ileriye dönük parti içindeki ayrışmada, güçlü pozisyonla Gül harekâtına geçiş yapmak için, şimdiden belediye, belediye meclis ve il genel meclis üyelikleri peşindeler. İşin acısı, hedeflerine de ulaşacaklar gibi.
İşlerin iyi gitmediğini söylemek zordur, ama biz söyleyelim. Ak Parti’de, taban rahatsız ve eskisi kadar parti ile bağları kuvvetli değil. Teşkilat darmadağın ve adamı olanın borusu öter kanısı hakim. Doğruları söyleyenlere maalesef yazık olurken, kabul görmeyen doğrulara ise yazık oldu, doğruları duymak istemeyenlere de yakında, yazık olacak. Maalesef hatayı, hata ile telafi etmeye çalışıyoruz Davanın delisi olanlar, ağzı ile kuş tutsa bile, tuttuğun kuş baykuş, bunun eti yenmez, eti mundar kuş tutmuşsun diyerek görmezlikten geliniyor. Bakıyorum, yetkililer bilgisiz, bilgisizler yetkili olunca. Sadece bakıyorum... Yapmadığımız şeyleri tavsiye etmek, içi samanla doldurulmuş kuşa benzemekte. Bana dokunmayan yılan diye bakar ve sessiz kalırsan, o yılanın bir gün kendine de, dokunacağını yaşayarak anlarsın. Yaptığımız iş yasalara uygun olabilir ama her legal iş ahlaki olmayabilir. Bu nedenle önce yaptıklarımızı ahlak süzgecinden geçirmek zorundayız hedefimden şaşmış isem hata hedefte değil bendedir. Bu nedenle hedefi eleştirmek, hedeften şaştığının cevabı olamaz.. Ortada yanlışlık varsa, hatalı olan benim, inancım değildir. Eleştiri ve tenkit edilecek olan da, eksiklik olan da bendedir. Kaybettik ve kaybetmeye de devam ediyoruz. Durun bu gidişatın sonu iyi değil, sözümüzün de tesiri yok çünkü zafer sarhoşluğu içindeyiz.
Zenginlik vermektir, verebilmektir. Yoksa çok mal sahibi olmak değildir. Allah insanın kalbine fakirlik mührünü vurmasın, yoksa varlık içinde yokluk çekersin. Cahillik, bilmediğini bilmekse, sorun değildir. Asıl sorun olan ise, cahil olup, bilmediğini bilmemektir. Dışarıya karşı hazırlıklı idik, dikkatli idik. Ama sorun içimizden, bizden dediklerimizden geldi. Hazırlıksız yakalandık, hasarımız büyük oldu. En hasarlı kaybediş, kazanırken yavaş yavaş kaybetmektir.
İyiler kaybetmez diyorlar, ama bakıyorum kazananların çoğu bu kurala uymuyor. Görev istenmez verilir diyorlar, görev istediğin halde vermiyorlar. Bu işlerde bir gariplik var ama ben bulamadım. Yanlışlığa maruz kalmışsam elbette üzülürüm. Ancak yanlışlığı yapanın kendim olmadığına da sevinirim. Yanlışlık yapmak, yanlışa maruz kalmaktan çok daha kötüdür. Hatadan dönmek mümkündür. Hatada ısrar kaybetmektir. Üstümüzden bir türlü atamadığımız, yalakalık, yağcılık ve israf bizi batıracak ya. Allah yardımcımız olsun.
Tahminime göre Ak Parti içindeki bazı yetkililerin beklentisi Ak Parti’yi içeriden zayıf düşürerek, oluşmasını istedikleri yeni yapılanmada, Reisi oyun dışı bırakmak.
Allah, Reise dayanma gücü ve uzun ömür versin. Hem içeriden hem dışarıdan yapılan saldırılara iyi dayanıyor. Tahminimce belediye başkanlık seçim sonuçları, ekonomik veriler Eylülden sonra Kasımda erken seçimi zorlayacak gibi görünmekte. Ankara Büyükşehir Belediyesi seçimleri tahminimce Ak Parti acısından oldukça sıkıntılı sürecin başlangıcı olacak gibi görünmekte. Tahminimce yerel seçimler sonrası Ak Partide adayların tesbitinden kaynaklanan rahatsızlık artacak gibi görünmekte.” (Aralık 2018’de yazmış bunları) İyi bir gözlemci imiş anlaşılan, ama yukarılara sesini duyuramamış. Aslında görmek isteyen herkes gördü görmesi gerekeni. Ama birileri görmemek için başka yerlere baktı. Görmek istemeyenden daha kör kim olabilir ki!
“Sayın Abdullah Gül’ün Ak Parti harici diğer partilerle görüşmesindeki beklentisi, kendi oluşumuna zemin hazırlamak gibi görünmekte. Adalet var, öyleyse varım. Adalet yoksa olması gereken değerlerin varlığını tartışmak boşunadır, yoklukları karinedir. Yanlışlarımızı terk etmek için toplumun düzelmesini beklemek yanlıştır. Doğrusu biz yanlışlarımızı terk edersek toplum düzelir. Toplum olarak, mazluma acıyoruz, güçlüden yana oluyoruz. Kavgacıya kızıyoruz, kavgasını seyretmekten hoşlanıyoruz. Bu nedenle biz düzelirsek, toplum da düzelir. Elimizde un var, şeker var, usta var ama bunları helva yapacak maalesef bizlerde aşk yok, ihlas yok. Bazen insan kazanırken, kaybeder. Bazen de insan kaybeder gibi görünürken kazanır. Hata yapmaktan daha tehlikelisi hata yapmayı olağan karşılamaktır. Maalesef bu güzel ülkede dürüst olursan, bedelini taksit taksit ödemeyi göze alacaksın. Davasızlığı davası yapmış dava adamlarına ne söyleyebilirim ki? Müslüman, Müslümanla uğraşıyor. Gâvura ne diyelim.
Etrafta kibirli, çıkarcı, silik insanlar olabilir. Bu bir sorun mudur, evet bu bir sorundur. Ama asıl soru, ya kendin nasılsın? Her zaman doğruyu seçemeyebilirsin, ama her zaman doğruluğu seçebilirsin. Elindekinin kıymetini bilmeyen, değer vermeyen, elinde olmayanın özlemiyle enerjisini harcamak zorunda kalır. Gönüllere hitap eden beklentisiz, isimsiz öncülerimizi kaybediyoruz. Samimi, dava adamlarımızı küstürüyoruz. Daha acısı da, önemsemiyoruz, umursamıyoruz. Kibirle köpürmüş, şımarık özgüven hastalığı, kardeşliğimizi, birliğimizi, gücümüzü, umudumuzu kurt gibi kemiriyor. Samimi olmayan kişinin samimiyetsizliği, sözünden, hareketinden, kılığından, oturuşundan, saçından, tipinden velhasıl her şeyinden anlaşılması kolaydır. Anlaşılamayan samimiyetsizlerin, samimiyetlilerden daha değerli oluşudur. Senin gibi düşünmeyeni ikna etmek zordur ama mümkündür. Ancak, senin gibi düşünenin, şimdi senin gibi düşünmüyorsa artık onu ikna etmek çok daha zordur. Tüm sıkıntılara rağmen vatandaşın umudu Ak Parti (Reis)’tedir. Sana güveniyorum, sana oy vermek istiyorum ama karşıma eli çantalı (dışarıdan, şehre yabancı) aday zorlamasında bulunma, tercihimi önemse demekte.
Önümüzdeki yerel seçimlerinin anahtarı Ak Partinin elindedir. Doğru adaylarla başarı mutlaktır. Aksini artık düşünemiyorum. Halimize şükür, çayımız da var, bin şükür. Davette, diyet olmaz. Dürüstlüğün ve adil işlemeyen sistemin çarkına çomak sokanlar muhakkak bir bedel ödüyorlar. Eğer bu kişilerden isen, zaten bunu çoktan tecrübe etmişsin demektir. Biter mi, elbette bitmez. Padişahların bile dalkavukları varmış. Ama tiksindi geldi. Etrafta gördüğüm yalakaların el üstünde tutulması ve yalakalığın bu kadar prim yapmasını görmekten. Türkiye hukuk devletidir ve Rahip Brunson serbest. Kamu vicdanına göre, bu karar olmadı. Kazanırken kaybediyoruz. Zenginleşirken şükretmeyi, imtihanda ise sabrı hatırlamıyoruz. Velhasıl kazanırken, kaybediyoruz.
Kaşıkçı olayında benim tahminim... ABD, Suudi Arabistan’a seni korumam için bana para vermen gerekir tehdidinin devamı görünmekte. Amaç Suudi petro-dolarlarına çökmek isteyen Trump, aynı zamanda bunu Türk topraklarında yapmakla, Türkiye’ye benimle hareket et mesajını vermek istemekte. Kazandığından fazla harcıyorsan veya harcadığından az kazanıyorsan, sonuç bellidir, batarsın. Sahtekârların birbirine sahip çıktığı kadar, dürüst insanların birbirine sahip çıkmayışı nedeniyle, oluşan düzensizlikten kimsenin şikâyete hakkı yoktur.”
Bugünlük de bu kadar.
Yarın son bölüm.
Selam ve dua ile.
Yazarlar
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022