Abdurrahman Dilipak
19.YY sonunda oluşan kavramlar ve kurumlarla 21.YY açıklanamaz diyoruz ya, artık yeni yeni kavramlarla karşılaşacağız. Prekarya da bunlardan biri. Dikkat, birileri tarafından siz de Prekarya ilan edilebilirsiniz. Kim bu Prekaryalar derseniz, onlar “tehlikeli umutsuzlar ve mutsuzlar”. Ve yeni düzenin mimarları tarafından onların yok edilmesi gerekiyor. Covid bunun ilk adımı olabilir. Onlar, bu kez, sömürge çağında Amerika’daki, Afrika’daki, Asya’daki, Avustralya’daki “insanlaşma aşamasını tamamlamamış yaratıklar” değil, “sosyal mutasyona uğrayarak insanlık özelliğini kaybetmiş, Norm’a uygun davranma yetisine sahip olmayan, yok edilmesi gereken bir sürü” olarak görülecekler.
Önce “chip”leyecek, sonra izleyecek ve “kriminal risk katsayısı”nın üzerine çıktığında önce “dijital köle” olmuyorsa, “dijital mahkûm” o da sizi durduramıyorsa, tek “tık”lık canınız var. “Dijital infaz”la işiniz bitirilecek ve “dijital dönüşüm” çöplüğünde bir organizmaya organik yedek paça da olamayacaksanız, çöp olacaksınız.
Gen haritası ellerinde ya, doğmadık çocukları bile daha ceninken ana rahminde tesbit ederlerse, doğmadan izole edilebilecek.
Eğer dijital öngörü “cyber city”de sizin için bir rol biçmemişse siz hayatı belirsizliklerle dolu, geleceği öngörülemeyen, riskli yeni bir sınıfsınız! Yani kriminal risk taşıyor olmanız gerekli değil.
Bakın, dünkü LBGT, önce “+” dediler, şimdi o “+”ya yarım düzine ek geldi. “X,Y,Z” kuşağı var.
Sağcı-solcu, bitti artık. Kadın-erkek olmak da bir anlam ifade etmiyor “yeni normal” dönemin egemenleri açısından, “Türk-Kürt” ya da “Alevi-Sünni” olmak da. Bunların da “gen”i ile oynandı aslında.
Prekarya İngiliz iktisadçı Guy Standing tarafından ortaya atılan bir kavram. Ama bu kavram modern sanayi toplumu, bilgi toplumu için geçerli idi. Bugün çok daha vahim bir durum ve tehlikeyle karşı karşıyayız. Standing’çilere göre Prekarya’da gelecek tasavvuru yoktur. Çalışsın ya da çalışmasın gelecekten kaygı duymaktadır. İşleri her gün bozulmakta, alacağını alamamakta, borcunu ödeyememektedir. Streslidir, öfkelidir. Her türlü provokasyonlara açıktırlar. Tek başlarına kendilerini yalnız ve çaresiz hissederken, kolektif hareketlerde daha fazla şiddet eğilimlisi olabilirler. Eleştirilerinde ve taleplerinde tatminsiz bir sınır tanımazlık içindedirler. Seküler ve pragmatiktirler.
Şimdi bu durum “dijital dönüşüm”le birlikte yeni bir anlam ve derinlik kazandı. Ve yarın, ilk tasfiye edilecekler listesinde bunlar en baştadırlar.
Prekaryalist bugün Gelenekçiler, Göçmenler ve İlerlemeciler olarak üçe ayrılıyorlar.. Gelenekçiler, kavramları ve kurumları ile birlikte zeminlerini kaybettiler. Gelenekçi orta sınıf ne geri dönebilir ve ne de ileri gidebilir. Modern dünya ile din ve gelenek arasına sıkışmışlardır. Çalışma, eğitim ya da başka sebeplerle göç edenler için çok daha vahim bir durum sözkonusu. Dışlanıyorlar ve gelecek için bir tasavvurları yok. Geldikleri yer ve gittikleri yer arasında sürekli bir korku altındalar. İlerlemeciler, Üniversite mezunu işsizler kitlesi. Bir şeyler yapabileceklerini düşünseler de artık kimse onlara ihtiyaç duymuyor. Otomasyon sistemleri ve robotlar onlara iş bırakmıyor. Onlar ise beyaz yakalı olma hayali kuruyorlar. Eriyen bir umutları var. Ve gelecek günlerin bugünlerinden daha kötü olacağının endişesini taşıyorlar. Çok hızlı gelişmeler, bilgilerini çok çabuk eskitiyor ve her gün Üniversite mezunlarının sayısı artarken iş alanları daralıyor.
Bu insanlar “modern dijital köle”ler, “dijital kast düzeni”nin en alt kesimini oluşturuyorlar.
Bana kalırsa Prekarya ara dönemde bir anlam taşıyacak. “Digital toplum” gerçekleşirse (Allah korusun) daha farklı bir dünya kurulacak. Bugünün insanı ile yarınki insan aynı insan olmayacak. Bu “Bilgi toplumu”ndan farklı bir toplumdan söz ediyoruz. Avatarlar’ın, Humonoid’lerin, Genomic’lerin, Siborg’ların yaşadığı bir dünyadan söz ediyoruz. Sadece insanlar arasında bir bilgileşimden söz etmiyoruz. İnsan, makine, hayvan arasında çoklu, asimetrik bir bilgileşimden söz ediyoruz.
Bizim “Digital Dönüşüm Ofisi”nin öncelikle bu işin felsefesini, ahlakını ve fıkhını oluşturması gerek. Ve işin teknik olabilirliğinden önce ve sağlayacağı faydadan önce zarar ve riski yanında yan etkisi, muhtemel kötü kullanımın sebeb olacağı riskleri analiz etmesi gerek. Zira def-i mazarrat celb-i menafiden evladır.
Bu konuda iktidar ve muhalefet, akademi, STK ve Media’nın derin sessizliğini anlamakta zorluk çekiyorum. Bilmiyorlar mı yoksa korkuyorlar mı, onu da anlamış değilim.
Birilerinin gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar.
Ama insanlar bazı gerçeklerin farkına vardıklarında, o gün bir uyanış gerçekleşecek. Allah’ın yardımı bize ulaşacak ve erdemli insanlar bir araya gelecek, “Hılful Fudul” gerçekleşecek, o gün karanlıklar aydınlanacak. İnsanın aklı ile vijdanı barışacak. İnsan insanla, insan tabiatla barışacak. Bunun sonunda insan Allah’la barışacak ve o gün Darüsselam hayat bulacak. Adalet, barış, özgürlük olacak. Kula kulluk bitecek. İlahlık ve Rablik taslayan zulüm iktidarlarının putları yıkılacak, inşallah. O zamana ne kadar zaman var derseniz, kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın. Bu namuslu insanların ittifakı, cesareti ve aklı ile sorumluluklarını yerine getirip getirmemeleri ile ilgili. Selâm ve dua ile..
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022