Ahmet KARDAM
Her yılın ocak ayı sonunda komünistler, sosyalistler, demokratlar, ilerici insanlar Ocak 1921’in 28’ini 29’una bağlayan gece Trabzon’a getirilip Sürmene açıklarında Karadeniz’in sularına gömülen Türkiye Komünist Partisi’nin başkanı Mustafa Suphi’yi ve beraberindeki yoldaşlarını çeşitli biçimlerde anarlar. Bu yılın 28/29 Ocak’ı, kuruluş aşamasındaki Türkiye Cumhuriyeti’nin bu ilk “faili belli” katliamının 101. yıldönümü oluyor. Nâzım Hikmet bu toplu siyasi cinayetin ikinci yılında (1923) kaleme aldığı “28 Kanunisani” adlı şiirinde şöyle der:
1921
kanunisani 28
karadeniz
burjuvazi
biz
on beş kasap çengelinde sallanan
on beş kesik baş
yoldaş
bunların sen
isimlerini aklında tutma
fakat
28 kanunisaniyi unutma!
“Katledilenlerin adlarını aklında tutma, ama bu katliamı unutma” biçimindeki bu mecazî anlatımın ironik bir biçimde, büyük ölçüde gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Öyle ki, “28/29 Ocak” katliamı hiç unutulmadı, ama öldürülenlerin sayısını ve adlarını da, bugüne kadar, 101 yıldır hiçbir zaman tam olarak bilemedik.
Suphilerin öldürülmelerinden yaklaşık üç ay sonra, Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) Bakü’deki Merkez Komitesi Dış Bürosu Sekreteri Kayserili İsmail Hakkı’nın Şark Şurası Başkanlık Kurulu Üyesi Mikail Pavloviç-Weltmann’a yazdığı 24 Nisan 1921 tarihli mektuptan anlaşıldığına göre, o tarihte Karadeniz’de öldürülenlerin sayısının 16 olduğuna inanılıyordu.[1] Nâzım Hikmet’in yukarıdaki şiirinde görüldüğü gibi, katliamın ikinci yılında bu sayının 15 olduğuna kanaat getirildiği görülüyor. Nitekim izleyen yıllarda onlar hep “15’ler” olarak anılacaklardır. Ama örneğin TKP’nin katliamın 15. yılında (1936) Moskova’da yayımlanan 15’ler Hatırası başlıklı kitapçığında bile, kurbanların kimler olduğu bir yana, sayısının bile tam kesinlik kazanamamış olduğu görülüyor. Nitekim Salih Zeki’nin bu kitapçık için kaleme aldığı ama kabul görmediği için yer verilmeyen yazısının başlığı “Subhi Yoldaş ve 16 Şehitler”dir.[2] Bu kitapçıkta, o tarihte sayıları 15 kabul edilen katliam kurbanlarından ancak dokuzunun adı sayılabilmektedir: (1) Mustafa Suphi, (2) Ethem Nejat, (3) Topçu İsmail Hakkı, (4) Nazmi, (5) Şefik, (6) Hilmi oğlu Hakkı, (7) Kâzım Ali, (8) Hayrettin ve (9) Meryem [Maria] (M. Suphi’in eşi).[3]
Yavuz Aslan, 1997 yılında yayımlanan Türkiye Komünist Fırkası’nın Kuruluşu ve Mustafa Suphi başlıklı çalışmasında, katliamın gerçekleştiği Trabzon’da çıkan İstiklâl Gazetesi’nin katliamın ertesi günü çıkan 30 Ocak 1921 tarihli sayısında yayımladığı, Batum’a gönderilme bahanesiyle tekneye bindirilenlerin 15 kişiden oluşan listesine yer verir.[4] Yukarıda adını andığımız 15’ler Hatırası kitapçığını yayımlayan Sosyal Tarih Yayınları editörü, 5 numaralı dipnota yaptığı ekte, “Bugün tümünün adı bilinmektedir,” diyerek ama herhangi bir kaynak göstermeden, Yavuz Aslan’ın İstiklâl Gazetesi’nden alıntıladığı bu listeyi, Mustafa Suphi’nin eşinin adını çıkartarak, 14 kişi olarak sıralamıştır.[5] Sosyal Tarih Yayınları editörünün Mustafa Suphi’nin eşi Meryem (Maria) Suphi’yi bu listeden neden çıkardığına dair bir açıklama yoktur. Bu hesaba göre, diğerleri birer kere ölürken, uğradığı her tecavüzde kaç kere öldüğünü bilemediğimiz Maria’yla birlikte, Karadeniz katliamının kurbanlarının sayısı 15 olmaktadır ki, doğru değildir. Kâzım Karabekir’in katliamın üçüncü günü (1 Şubat) 12. Fırka Kumandanlığı’na yazdığı şifrede,[6] Kâhya Yahya’nın evine kapattığı Maria Suphi’den hiç söz etmeden, “bir motor kiralayıp sahilden ayrılanların” sayısını 14 olarak bildirmektedir ki, bu da doğru değildir.
İstiklâl Gazetesi’nin, Trabzon limanında “tekneye bindirilenler olarak” yayımladığı listeyi esas alıp, ölüm yolculuğunun en başına, Kars’a kadar geri giderek, hem Türkiye’ye Mustafa Suphi’yle birlikte dönüş yapan heyetin tam listesini, hem de bu listenin katliam noktasına kadar gösterdiği değişiklikleri izlemek, böylece Karadeniz katliamının kurbanlarının tam listesine ulaşmak mümkündür.
Kars’tan hareketle Erzurum’a giden heyetin listesi
Mustafa Suphi’yle birlikte Türkiye’ye giriş yapıp Ankara’ya gitmek üzere Kars’a gelen heyetin tam olarak kaç kişiden ve kimlerden oluştuğunu bilmiyoruz. Ama 18 Ocak 1921 günü Kars’tan trenle Erzurum’a doğru hareket edenlerin hem sayısını hem de adlarını tespit etmek mümkün oluyor. 19 kişiden oluşan bu liste şöyledir:
(1) Mustafa Suphi (TKP Başkanı) |
(10) Emin Şefik (Mühendis, İstanbullu) |
(2) Ethem Nejat (TKP Merkez Komitesi Sekreteri) |
(11) Kâzım (Ali oğlu, İhtiyat Zabiti, Manisalı) |
(3) İsmail Hakkı, (Hilmi oğlu, TKP Merkez Komitesi üyesi) |
(12) Mehmet (Hatip oğlu, Erzincan'ın Akdağ köyünden) |
(4) Cemil Nazmi (İbrahim oğlu, TKP Merkez Komitesi üyesi, eski Elmalı Kaymakamı, Kandıralı) |
(13) Mehmet (Hacı Mustafa oğlu, İzmir'in Tilkilik mahallesinden) |
(5) Bahaeddin (Aşçıoğlu, Öğretmen) |
(14) Maria (Mustafa Suphi’nin eşi) |
(6) Kâzım Hulusi (Uşak'ın Hacı Hüseyin mahallesinden) |
(15) Süleyman Tevfik (Ahmet oğlu, Tayyare Yüzbaşısı; Kadıköylü) |
(7) Maksut (Kıralioğlu, Sürmene'nin Asu köyünden) |
(16) Mehmet Emin (Abbas oğlu, TKP Merkez Komitesi üyesi, Başkan Vekili) |
(8) Hayrettin (Ahmet oğlu, Er, Van'ın Erciş kazası) |
(17) Süleyman Sami (Mehmet Sami oğlu, TKP Teftiş Komisyonu Başkanı) |
(9) İsmail Hakkı (Mehmet Ali oğlu, Topçu Yüzbaşısı, Bandırma'nın Manyas ilçesinden) |
(18) Abdülkadir (Veteriner Yüzbaşı) (19) Meryem Emin (Mehmet Emin’in eşi, Kadınlar Şubesi Sekreteri) |
Kâzım Karabekir, bu heyetin Erzurum’a varması üzerine Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyâseti’ne gönderdiği 20/22 Ocak 1921 tarihli telgrafta heyetin sayısını “Mustafa Suphi yoldaşla diğer on yedi refiki” olarak, yani toplam 18 kişi olarak bildirir. Erzurum Valisi Hamit (Kapanlı) de, yine aynı gün Mustafa Kemal’e çektiği telgrafta, Mustafa Suphi’nin “on yedi refikiyle” (yani 18 kişi olarak) Erzurum’a gelmiş olduğunu bildirir. Her ikisi de, aynı tarihte, ağızbirliği etmişçesine, aynı sözcüklerle, Kars’tan yola çıkıp Erzurum’a varan TKP heyetinin sayısını 18 olarak bildirmektedirler.[7] Ama, Erzurum Valisi Hamit daha sonra kaleme aldığı hatıralarında, “bu heyette bulunanlardan birisinin, hanımını bir miktar altınla Erzurum’da bıraktığını” belirtir.[8] Kâzım Karabekir ile Vali Hamit’in her ikisi de, aynı ağızbirliğiyle, bu durumu Ankara’ya bildirmezler. TKP Merkez Komitesi üyesi olup da Türkiye’ye giden heyet içinde yer almamış olan Süleyman Nuri, Karadeniz katliamı sonrası, konuya ilişkin olarak Bakü’de yapılan 11/12 Nisan 1921 tarihli toplantıda, Erzurum’da heyetten ayrılan kadının kimliğini açıklar:[9] Bu açıklamaya göre, söz konusu kadın, Mehmet Emin’in eşi Meryem Emin’dir. Süleyman Nuri ayrıca, yaptığı bu açıklamada, Mehmet Emin ile Mustafa Suphi arasında yaşanan bir tartışmaya da yer verir: Heyet Erzurum’a varıp örgütlenmiş sözde protestolarla karşılandığında, Mehmet Emin ile Süleyman Sami yolculuğa devam etmek istemediklerini, Erzurum’da kalmak istediklerini söylerler. Bunun üzerine Suphi onlara, “Siz gelmezseniz ben de gitmem,” deyince, Mehmet Emin eşini Erzurum’da bırakıp Süleyman Sami de yanında, sayısı 18’e inmiş heyetle birlikte Trabzon’a doğru yola devam ederler.
TKP Heyetindeki İttihatçı Ajanlar
Hem Mehmet Emin’le Süleyman Sami’nin Erzurum’da heyetten ayrılmak isteyişlerinin nedenini hem de bu ikisinin Maçka’da heyetten kopartılıp hayatlarının kurtarılmasının nedenini açıklığa kavuşturmak için, burada bir parantez açıp heyet içindeki ittihatçı ajanlar meselesini ele alalım. Bunun için yaklaşık bir yıl geriye gidelim.
Mustafa Suphi’nin Türkiye’ye dönebilmek için zorunlu olarak gittiği Taşkent’e varış tarihi Ocak 1920’nin son günleridir. Bakü’ye gitmeden önce, Taşkent’te kaldığı yaklaşık üç ay boyunca yaptığı çalışmaların bir bölümünü de, oraya Sibirya’dan gelen Türk savaş esirlerini, Turkfront karargâhına bağlı Türk kızıl kıtası içinde örgütlemek oluşturur. O üç ay zarfında Türkiye Komünist Teşkilatı’nın Taşkent’teki üye sayısı 40’a ulaşır.[10] Türkiye’ye dönmekte olan TKP heyetinin içindeki İttihatçı ajanların örgüte sızmalarının bu sırada gerçekleştiği anlaşılıyor. Yavuz Aslan’ın belgelediği bu sızmanın öyküsü özetle şöyledir:[11]
Daha 1917 Ekim Devrimi’nden önce, Kerenski iktidarı döneminde, Sibirya’dan kaçıp Taşkent’e gelmiş olan Türk subay esirlerinden bir grup orada “Türkleri Rus boyunduruğundan kurtarıp birleştirmek” amacıyla gizli bir İttihat ve Terakki Cemiyeti oluştururlar ve Ekim Devrimi’nden sonra da, kendi içlerinden dört kişiyi Bolşeviklerle temas kurup onlarla birlikte çalışmakla görevlendirirler. Mustafa Suphi Taşkent’e geldikten sonra, Bolşeviklerin güvenini kazanmış bu dört kişiye, kendi örgütlediği Türkiye Komünist Teşkilatı’nın yönetimine katılmalarını önerir. Suphi Mayıs 1920’de teşkilatını Taşkent’ten Bakü’ye taşırken yanına aldığı 23 kişi[12] arasında örgüte sızmış bu dört ajan da vardır. Bu dört ajandan ikisi Bakü’deki teşkilatın merkez yönetiminde yer alan Mehmet Emin ile Süleyman Sami’dir. Üçüncü kişi çok büyük bir olasılıkla, aşağıda gerekçelerini ayrıca açıklamaya çalışacağım gibi, Türkiye’ye dönen heyet içinde yer alan Tayyare Yüzbaşısı Süleyman Tevfik’tir.
Dördüncü kişinin kim olduğunu tespit edecek verilere sahip değiliz. Akla gelen bir ihtimal, bu ölüm yolculuğundan sağ çıkmış dört kişiden biri olan ve diğerleri gibi Osmanlı ordusuna mensup savaş esiri bir subay olan Veteriner Yüzbaşı Abdülkadir oluyor. Fakat bu benzerliklerin kendisinden kuşkulanmak için yeterli olmadığı da görülüyor. Ne ölüm yolculuğunda sağ kalış biçimi onlarınkine benziyor, ne de Karadeniz katliamından sonra diğerleriyle herhangi bir birlikteliği var. Bu dört kişiden sonuncusu, dönüş yapan heyet içinde yer almayıp Bakü’de kalmış da olabilir.
Haziran 1920’de, Mustafa Suphi ile Mehmet Emin’in Mustafa Kemal’e yazdıkları mektubu Ankara’ya götüren Süleyman Sami, 16 Temmuz 1920 günü ulaştığı Trabzon’da, Vali Vekili ve 3. Kafkas Kumandanı Rüştü Bey tarafından üç gün boyunca kendi evinde alıkonularak sorgulanır. Bu sorgulama sırasında dört arkadaşıyla birlikte Mustafa Suphi’nin örgütüne nasıl sızdıklarını, Suphi’yle birlikte Bakü’ye geldiklerini ve gerçek kimliklerini nasıl gizlediklerini ifşa ederken, Suphi’yi Türkiye’ye dönmeye ikna edenin kendisi olduğunu, Ankara hükümeti hesabına ajanlık yapmayı arzuladığını, Mustafa Kemal’e yazılmış mektubu Ankara’ya götürme görevini üstlenmesinin nedeninin, bundan böyle nasıl hareket etmesi gerektiğine dair talimat almak olduğunu, kendisine böyle bir görev verilirse, TKP içindeki arkadaşlarıyla birlikte Mustafa Suphi’yi Ankara’nın istediği doğrultuda hareket etmeye zorlayabileceğini söyler.[13]
Rüştü Bey, Süleyman Sami’nin bu sözlü ifadesini bir rapor haline getirerek Ankara’ya iletir. Bu raporun ardından Ankara’ya gelmesine izin verilen Süleyman Sami, Ankara ve Eskişehir’deki Yeşil Ordu ve gizli Komünist Partisi yöneticileriyle yaptığı görüşmelerden edindiği bilgileri de, hiç kuşkusuz, Mustafa Kemal’e ve görüştüğü diğer “yetkililere” aktarır. Nitekim, 1921 yılında İstiklâl Mahkemesi’nde yargılanan Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası yöneticilerine Süleyman Sami’yle yapmış oldukları görüşmeler ve Mustafa Suphi’nin Bakü’deki örgütüyle ilişkileri konusunda çok ayrıntılı suçlamalar yöneltilmiştir.[14]
Mehmet Emin ile Süleyman Sami’nin Erzurum’da heyetten ayrılmak istemelerinin ve Suphi’nin itirazı üzerine ölüm yolculuğuna devam etmek zorunda kalmalarının, gönüllü olarak üstlenmiş oldukları Ankara hesabına ajanlık görevlerinin bir gereği olduğu düşünülebilir. Heyet Erzurum’a varıp protestolarla karşılaştığında, bu protestoları Mustafa Kemal’in talimatı ve onayıyla Kâzım Karabekir’le birlikte planlayıp örgütlemiş olan Erzurum Valisi Hamit Bey –muhtemelen Ankara’nın talimatıyla– bir adamı vasıtasıyla Mehmet Emin ile Süleyman Sami’yi yolculuğun ölümle sonuçlanacağı konusunda uyarmış olabilir. Suphi’nin, bu ikisinin ayrılması durumunda kendisinin de yolculuğa devam etmeyeceğini söylemesi onları bu kararlarından vazgeçmek zorunda bırakmış olabilir, çünkü Suphi’nin Trabzon’da noktalanacak bu yolculuktan vazgeçmesi büyük bir özenle planlanmış ölüm yolculuğunun o noktada sonlanması demek olurdu.
Maçka’da heyetten ayrılan üç kişi
Erzurum’dan Trabzon’a kadar, zorlu kış koşulları altında, büyük kısmı kızaklarla, Bayburt, Gümüşhane ve Maçka üzerinden yapılan yolculuk altı gün sürer. Ankara’nın onayıyla uygulamaya sokulmuş plan gereği, heyete yiyecek ve yatacak yer verilmediği gibi özel olarak örgütlenmiş, kışkırtılmış kalabalıkların protestolarına da maruz kalırlar. 27 Ocak 1921 günü varıp geceledikleri Maçka’da, üç kişi heyetten ayrılır: (16) Mehmet Emin, (17) Süleyman Sami ve (18) Veteriner Yüzbaşı Abdülkadir. Bu üç kişinin ayrılış biçimlerini sondan başlayarak ele alalım.
Maçka’da TKP heyetinden ayrılanlardan Veteriner Yüzbaşı Abdülkadir’in ayrılış öyküsünü Mahmut Goloğlu belgeleyerek anlatmaktadır.[15] Buna göre, Yüzbaşı Abdülkadir, içinde yer aldığı TKP heyeti daha Kars’tayken, Trabzon’da dava vekilliği yapan kardeşi Mehmet’e bir telgraf çekerek “Trabzon’a gelmekte olduklarını sevinçle bildirir”. Telgrafı alan kardeşi Mehmet Efendi aynı zamanda Karadeniz katliamının uygulayıcısı Kâhya Kaptan’ın da işlerine bakmaktadır. Aldığı telgrafı Yahya Kâhya’ya gösterdiğinde, Kâhya ona, Mustafa Suphi ve yoldaşlarının öldürülmeleri konusunda Ankara’dan yazılı talimat aldığını söyleyerek, kardeşini kurtarmak istiyorsa Trabzon’a girmesine engel olmasını, yola çıkıp bir yerde onu heyetten ayırıp kaçırmasını tembihler. Bunun üzerine Maçka’ya giden Mehmet Efendi, heyet oraya geldiğinde Kaymakam Vekili Murat Efendi’nin yardımıyla kardeşi Veteriner Yüzbaşı Abdülkadir’i heyetten ayırarak gizlemeyi başarır.
Maçka’da heyetten ayrılan diğer iki kişinin, Merkez Komitesi Üyesi Mehmet Emin ile Teftiş Komisyonu Başkanı Süleyman Sami’nin ayrılış biçimleri çok farklıdır. Heyet Maçka’ya vardığında, bu iki ajanın ölümden nasıl kurtarıldığına dair edindiği istihbaratı Bakü’de yapılan 11/12 Nisan 1921 tarihli toplantıda dile getiren Süleyman Nuri şöyle der:[16]
[Maçka’da mola verildiğinde] oraya bir jandarma gelip Mehmet Emin’e dedi ki: [Erzurum’daki] karınız çok hasta, dönmelisiniz. Bunun üzerine [Erzurum’a] döndü, Süleyman Sami de beraber. Fakat diyorlar ki, hemen ertesi gün onlar da Trabzon’a gittiler ve şimdi onlar Trabzon’da gayet güzel yaşıyorlar.
Kâzım Karabekir, katliamdan üç gün sonra (2/3 Şubat 1921 tarihinde) hem Mustafa Suphi ile beraberindeki heyetin “Rusya’ya gitmek üzere” 28 Ocak gecesi denize açıldıklarını hem de Mehmet Emin ile Süleyman Sami’nin kurtarılıp özgür bırakıldıklarını Ankara’ya (B.M.M. Başkanlığına, Dahiliye, Hariciye Müdafaa-i Milliye vekaletlerine ve Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Başkanlığına) şöyle rapor eder:[17]
(…) Mustafa Suphi ve on üç arkadaşı Trabzon'da şehir haricinde toplanmış olan halkın şiddetli tezahüratı karşısında şehre girmeyerek, seyahatine devam edemeyeceğini de anlayarak alelacele kiraladığı bir motora binerek Rusya'ya avdet etmek üzere 28/1/37 (1920)’de sahilden açılmışlardır. Sözü geçen kafileden olup Maçka'da hastalanarak kalan Mehmet Emin ile Süleyman Sami'nin Türkistan'daki millî hizmetlerini bilen ve takdir eden birçok kimselerin telkinleri ile adı geçenler serbestliklerine kavuşmuşlardır.
Bu raporda dikkati çeken iki nokta var: Birincisi, Trabzon limanında tekneye bindirilen kişi sayısının Suphi’yle birlikte 14 olduğu; ikincisi, sadece iki kişinin bağışlanarak hayatlarının kurtarıldığı. Hatırlanacağı üzere, Erzurum’dan Trabzon’a doğru yola çıkartılan heyetin sayısı o tarihte Ankara’ya 18 olarak bildirilmişti. Sadece iki kişinin (Mehmet Emin ile Süleyman Sami’nin) serbest bırakıldığı bildirildiğine göre, tekneye 16 kişinin bindirilmiş olması gerekirken, bu sayı iki eksiğiyle 14 olarak bildirilmekte, diğer iki kişinin ne olduğuna dair herhangi bir açıklama yapılmamakta, Ankara’nın da bu “kayıp” iki kişinin akıbetini önemsemediği anlaşılmaktadır. Akıbetleri konusunda bilgi verilmeyen iki kişiden biri yukarıda nasıl serbest kaldığını açıkladığımız Veteriner Yüzbaşı Abdülkadir, diğeri durumunu aşağıda açıklayacağımız Tayyare Yüzbaşısı Süleyman Tevfik’tir.
Rapordaki bu eksikliğin şöyle açıklanabileceğini düşünüyorum: TKP heyetinin Trabzon’dan sözümona “sınırdışı” edilmesi Mustafa Kemal’in talimatıyla Kâzım Karabekir ve Erzurum Valisi Hamit Bey tarafından geliştirilen ve onaylanan plan gereğidir. İşte Kâzım Karabekir’in raporu, Ankara tarafından onaylanmış bu planın gerçekleştirildiğini bildirmektedir. Raporda Mehmet Emin ile Süleyman Sami’nin serbest bırakılmalarına da yer veriliyor olması, bu serbest bırakılma talimatının da Ankara tarafından verildiğinin göstergesidir. Buna göre, diğer iki kişinin (Veteriner Yüzbaşı Abdülkadir ile Hava Yüzbaşısı Süleyman Tevfik’in) serbest bırakıldıklarının raporda yer almaması ise, bu uygulamanın yerel İttihatçı iktidarın inisiyatifiyle gerçekleştiğini göstermektedir. Eğer öyle olmasaydı, serbest bırakılanlar arasında bu ikisinin de adları anılırdı. Kâzım Karabekir, ayrıca, Ankara’nın talimatıyla serbest bırakılan Mehmet Emin ile Süleyman Sami’nin serbest bırakılışlarının “haklı gerekçesi”ni de imal ederek Ankara’ya sunmaktadır: Bu ikisi hastalandıkları için heyetten alınmışlardır; serbest bırakılmalarının nedeni ise, onların Türkistan’daki “milli hizmetlerini” bilenlerin ısrarlı çabalarıdır.
Hava Yüzbaşısı Süleyman Tevfik’in durumu
Süleyman Tevfik’in durumu, Kayıkçı Kâhya’nın onayıyla ve kardeşinin çabasıyla Maçka Kaymakamı tarafından serbest bırakılan Veteriner Yüzbaşı Abdülkadir’in durumundan farklıdır.
28 Ocak 1921 gece yarısı Trabzon limanından tekneye bindirilen TKP heyeti içinde Süleyman Tevfik’in de olduğundan kuşku yok, çünkü İstiklâl Gazetesi’nde yayımlanmış “tekneye bindirilenler” listesinde onun da adı yer almaktadır. Fakat aynı Süleyman Tevfik katliamdan hemen sonraki günlerden birinde Trabzon’da görülür. Ayrıca, katliamdan sekiz ay sonra, İstanbul’da, katliamdan sağ kurtulmuş diğer iki ajan Mehmet Emin ve Süleyman Sami ile birlikte görülür.
Trabzon’da görüldüğünün tanığı, Türkiye Komünist Gençler Birliği’nin üyesi (yukarıda sözünü ettiğimiz Veteriner Yüzbaşı Abdülkadir’le sadece isim benzerliği olan) Abdülkadir’dir. Bu genç 28/29 Ocak katliamının hemen öncesinin ve sonrasının tanığıdır. O sırada Trabzon’da bulunuş nedeni, Suphi’nin başkanlığında Ankara’ya gidecek olan heyete Trabzon’dan katılmakla görevlendirilmiş olmasıdır. Bu genç, katliamdan birkaç ay sonra Sovyet Rusya’ya dönüşünde yaptığı 1 Ekim 1921 tarihli tanıklığında Süleyman Tevfik hakkında şöyle demektedir:[18]
Suphi yoldaşın vakasından sonra Maçka'da hastalanarak geriye kalan Tevfik yoldaş geldi. Kendisiyle bir defa görüştüm. Şimdi İstanbul’a gideceğim diye söyledi ve o akşam İstanbul'a hareket etti.
TKP heyetinde yer alan ve tekneye bindirildiği kesin olan Süleyman Tevfik, katliam sonrası TKP’nin gençlik örgütü üyesi Abdülkadir’e rast gelerek veya özellikle arayıp bularak, tıpkı Mehmet Emin ve Süleyman Sami gibi hastalandığı gerekçesiyle Maçka’da serbest bırakıldığını iddia etmektedir. Yalan söylediğine dair elimizde üç kanıt bulunuyor: Birincisi, tekneye bindirilen kişiler listesinde onun da adının bulunması. İkincisi, Mete Tunçay’ın Moskova’daki çalışmaları sırasında kendisine yardımcı olan dostlarından R. P. Kornienko Mete Tunçay’a, “Tayyareci Tevfik’in motordan alınarak canının kurtarıldığı” bilgisini aktarmıştır.[19] Üçüncü kanıt, Salih Zeki’nin şu sözleridir:[20]
Kurbanlar kafilesini taşıyan motörden karaya canlı olarak iki nefer çıkarılmış. Birisi Subhi kafilesine dahil tayyareci Tevfik adında bir provokatör, güya ki canilere çok yalvarmış da ona merhamet edip öldürmemişler!... Diğeri de Subhi yoldaşın genç ve güzel zevcesi Meryem.
Tayyareci Süleyman Tevfik’in “hastalandığı için serbest bırakıldığı” iddiasının yalan olmasının kesinliğine ilaveten, TKP heyetinin içindeki üçüncü ajan olduğunu da gösteren bir başka tanıklık da vardır. Bu tanıklık, katliamdan sekiz ay kadar sonra TKP yönetiminin İstanbul’a gönderdiği Tahirzade Haydar’ın sunduğu raporudur. Türkiye’ye dönüş sürecinde İstanbul’a gönderilmiş üyelerle ve Şefik Hüsnü çevresiyle temas kurmak üzere İstanbul’a gönderilmiş olan Tahirzade Haydar 28 Eylül 1921 tarihli raporunun notlar bölümünde şu ilginç bilgiyi vermektedir:[21]
Mehmet Emin, Süleyman Sami, Tayyareci Tevfik Beylerle tesadüfen görüştüm. Kendilerinin masum olduklarını söylediler.
Katliam sonrasında bu üç kişi birlikteliklerini hâlâ sürdürdüklerine göre, Tayyare Yüzbaşısı Süleyman Tevfik de, Süleyman Sami’nin Trabzon Vali Vekili ve 3. Kafkas Kumandanı Rüştü Bey tarafından Trabzon’da üç gün boyunca sorgulandığı sırada, “Mustafa Suphi’nin örgütüne sızdıklarını” söylediği dört arkadaştan üçüncüsüdür. Ankara, heyetten ayırılarak serbest bırakılmaları talimatını sadece Mehmet Emin ve Süleyman Sami için verdiğinden dolayı, onlar Maçka’da serbest kalırken Süleyman Tevfik ölüm yolculuğuna devam etmek zorunda kalmıştır. Serbest bırakılan ikisi, büyük ihtimalle, katliamı örgütleyen yerel İttihatçı iktidarın (Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin) elebaşlarına başvurarak, Süleyman Tevfik’in de gerçek kimliğini açıklayarak kurtarılmasını istemişler, Ankara tarafından korunan bu ikisinin ricası dikkate alınarak, son anda, Kayıkçı Kâhyası Yahya’ya Süleyman Tevfik’in tekneye bindirilmemesi talimatı verilmiştir. Süleyman Tevfik ya teknenin hareketinden hemen önce indirilmiş ya da Sürmene açıklarındaki katliam sırasında kendisine dokunulmayarak, Maria Suphi’yle birlikte, Trabzon limanına sağ olarak geri getirilmiştir. Böylece serbest bırakılan Süleyman Tevfik, bir süre Trabzon’da kaldıktan sonra, gittiği İstanbul’da Mehmet Emin ile Süleyman Sami’yi bulmuştur.
Katliam ve Maria Suphi
TKP’nin gençlik örgütü üyesi Abdülkadir, 1 Ekim 1921 günü Sovyet Rusya’da yaptığı tanıklıkta, TKP heyetinin Trabzon’a varışını, tekneye bindirilişini ve Suphi’nin eşi Maria’nın akıbetini şöyle anlatır:[22]
… heyet [gece yarısı] saat yarımda geldi. (…) Yağmur yavaş yavaş yağıyordu. Hava dahi soğuk idi (…) inzibat ve polis memurları yolları keserek halkın gitmelerine engel oluyorlardı. Fakat halk mahalle aralarından savuşuyordu. Saat yarımda kafile göründü. Değirmendere'de vali, Müdafaa-i Milliye [Cemiyeti] reisi ve azaları, polis müdürü bulunuyordu. Kafile yaklaştığında ilk evvel bir subay elindeki evrak ile Müdafaa-i Milliye [Cemiyeti] reisi ile görüştü. [Bu subay] derhal tevkif edilerek gönderildi. Nedeni sonradan anlaşıldı. O sırada Kâhya Yahya dahi gümrük dairesinden on tane hamal ve beş altı tane rençber, on on beş tane sepetli hamal çocuğu dizerek geldi. Kafilenin yaklaşmasından beş dakika evvel tellal bağırdı. Gelen kafileye hakaret, tükürmek, çamura batırmak gibi bir şeylerin yapılması hususunu teşvik etti.
Kafileden ilk evvel Mustafa Suphi çıktı. Derhal bir subay karşı durarak şu suretle hitap etti. “Mustafa Suphi, Mustafa Suphi, bak 16 arkadaştan yalnız ben kurtuldum. Bakü'de Türkistan'da binlerce esir kardeşlerimizi sen mahvettin.” Bunun üzerine teşvik edilen halk, hamal, rençberler, “istemeyiz” diye haykırdılar. Mustafa Suphi, Müdafaa-i Milliye [Cemiyeti] reisine ve valiye hitaben [şöyle seslendi]: “Biz Ankara'ya gideceğiz, Mustafa Kemal Paşa'ya bağlılığımızı sunmak için geldik. Lütfen müsaade ediniz, kendisiyle haberleşelim” derken arkadan birisi bir tekme vurdu. Suphi yoldaş çamurlar içine yuvarlandı. Hamallar derhal taarruz ederek, yüzüne tükürerek, çamur atarak ve döverek motora sevk ettiler, artık arabadan indirilmiş arkadaşları da birer birer döverek, tükürerek motora bindirdiler. Bunlar olurken, Kâhya’nın adamlarından birisi Mustafa Suphi'ye fena bir söz söyledi. Nihayet halk birer birer dağıldı. Motor henüz iskelede duruyordu. Motora silahlı on beşe yakın asker bindirildi. Halk dağıldıktan sonra saat bir buçuk raddelerinde motor hareket etti. Ben de oradan ayrılarak yaşananları Sovyet Rusya temsilcisi Ali Oruç [Bagirov] yoldaşa şifahen anlatıyordum. Saat 4-5 dolaylarında motorun geriye döndüğünü haber aldık. İskeleye gittim, fakat hiçbir kimse ile temas ettirmiyorlardı. Geri dönmeye mecbur oldum. Artık sabah olduktan sonra görmek mümkün olur diye düşünüyordum. Sabahleyin erken iskeleye gittiğimde motorun orada olmadığını gördüm. Oradaki kayıkçılardan sordum. Motorun hareket ettiğini söylediler. Gündüz saat 8 dolaylarında motor boş olarak geri döndü. Tekrar motora gittim. Fakat hiçbir tayfa ile temas ettirilmiyordu. Birkaç gün sonra tayfaların birisinden aldığımız bilgiye göre, Sürmene açıklarında ayakları ve elleri bağlı olarak denize attıklarını söylediler. Yalnız Suphi yoldaşın ailesinin geri döndüğü zaman Kahya tarafından çıkarıldığını haber aldık. (…) Hangi evde olduğunu haber almak üzere uğraştım. Fakat hiçbir taraftan malumat alamadım.
Başlangıçta Kâhya'nın evinde olduğunu, ardından Nemlizade Ragıp Bey'in evinde olduğunu söylediler. Bazen üç dört defa olmak üzere evlerinin kapılarından geçiyordum. İhtimal rast getiririm veya pencereden bakarken görüp nerede olduğunu haber alırım diye uğraştım. Fakat hiçbir taraftan haber almadım. Daha sonra, epey zaman geçtikten sonra, kadının Kâhya tarafından Rizelilere hediye edildiğini ve orada bir zevk arasında öldürüldüğünü haber aldım.
Karadeniz Katliamının Kurbanları
28/29 Ocak 1921 gece yarısından sonra, saat 1:30 dolaylarında hareket eden tekneye bindirildikleri söylenenlerin sayısı 15’tir. Öyle anlaşılıyor ki, bu sayı esas alınarak, katliamın kurbanları yıllar boyu hep “15’ler” diye anılmıştır. Ama artık, öldürülenlerin sayısını ve adlarını kesin olarak bilebiliyoruz.
Suphi’nin partisinin içine sızmayı başarmış ajanlardan biri, bindirildiği tekneden sağ olarak karaya çıkartılarak serbest bırakıldığına göre, diğerleri sadece bir kere öldürülürken kaç kere öldürüldüğünü bilemediğimiz Suphi’nin eşi Maria’yla birlikte, katliam kurbanlarının tam sayısı 14’tür:
- Maria
- Mustafa Suphi
- Ethem Nejat
- Hilmi oğlu İsmail Hakkı
- Cemil Nazmi
- Bahaeddin
- Kâzım Hulusi
- Kırali oğlu Maksut
- Hayrettin
- Topçu İsmail Hakkı
- Emin Şefik
- Ali oğlu Kâzım
- Hatip oğlu Mehmet
- Hacı Mustafa oğlu Mehmet
Ancak 101 yıl sonra
Karadeniz Katliamı’nın kurbanlarının sayısına ve kim olduklarına bunca çaba ile ancak 101 yıl sonra tam olarak ulaşabilmiş olmamız gerçekten düşündürücü. Bu olgu, bana kalırsa, hem Mustafa Suphi hem de Karadeniz katliamı üzerindeki –bizlerin bilincini de kapsayan– çok yönlü karartmanın koyuluğu ile açıklanabilir.
Kuruluş halindeki Cumhuriyet’in ilk “faili belli” siyasi katliamını bize unutturmayan Nâzım Hikmet’le birlikte onları hep “15’ler” olarak anageldik. Şimdi gerçek sayının 14 olduğunu öğrenmiş olsak bile, biz onları yine hep “15’ler” olarak anacağız.
[1] Dönüş Belgeleri-2. İstanbul: TÜSTAV, 2004, s. 151.
[2] Salih Zeki. “Subhi Yoldaş ve 16 Şehitler”. 15’ler Hatırası, ed. Mete Tunçay. İstanbul: Sosyal Tarih Yayınları, 2020, s. 77-91.
[3] 15’ler Hatırası, s. 16.
[4] Yavuz Aslan. Türkiye Komünist Fırkası’nın Kuruluşu ve Mustafa Suphi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1997, s. 331-332.
[5] 15’ler Hatırası, s. 16/n5.
[6] Yavuz Aslan, a.g.e., s. 331.
[7] Yavuz Aslan, a.g.e., s. 310, 316.
[8] Yavuz Aslan, a.g.e., s. 318.
[9] Dönüş Belgeleri-2, s. 133.
[10] Kardam, Ahmet. Karanlıktan Aydınlığa Mustafa Suphi. 3. baskı. İstanbul: İletişim Yayınları, 2021, s. 283.
[11] Yavuz Aslan, a.g.e., s. 77-78, 271.
[12] Atasoy, Emel Seyhan ve Meral Bayülgen (ed.). Türkiye İştirakiyun Teşkilâtlarının Birinci Kongresi (TKP Kuruluş Kongresi). İstanbul: Sosyal Tarih Yayınları, 2008, s. 80.
[13] Yavuz Aslan, a.g.e., s. 270-273.
[14] Aynı yerde, s. 101.
[15] Mahmut Goloğlu, a.g.e., s. 45-47, 453-454.
[16] Dönüş Belgeleri-2, s. 133.
[17] Yavuz Aslan, a.g.e., s. 321 (Metin günümüz Türkçesine çevrilmiştir -A.K.).
[18] Dönüş Belgeleri-2, s. 163.
[19] Tunçay, Mete. “Belgeler”. Türkiye’de Sol Akımlar (1908-1925) içinde. İstanbul: BDS Yayınları, 2000, s. 356.
[20] Salih Zeki, a.g.e., s. 90.
[21] Erden Akbulut ve Mete Tunçay. İstanbul Komünist Grubu’ndan (Aydınlık Çevresi) Türkiye Komünist Partisi’ne (1919-1926). c. 1: 1919-1923. İstanbul: Sosyal Tarih Yayınları, 2012, s. 94.
[22] Dönüş Belgeleri-2, s. 160-162.
BİRİKİM
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2021
31.08.2021
2.02.2018
13.04.2014
6.12.2011
25.09.2011
18.08.2011