Ahmet KARDAM
Başbakan Tayyip Erdoğan 14 Temmuz 2011 günü Silvan’da yaşanan çatışmanın hemen ardından ve daha sonraki günlerde yaptığı açıklama ve konuşmalarında Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) için şöyle diyordu:
Bunların ortaya koydukları bütün teklifler dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen, bir dedikleri bir dediklerini tutmayan yaklaşımlardır. Ak Parti ve iktidarı onların bu gayri samimi teklifleriyle hiçbir zaman bir masaya oturacak değildir. (…) Onlar kendilerini Kürt kardeşlerimin temsilcileri ilan ediyorlar. Hiç alakası yok. Siz benim Kürt kardeşlerime ne verdiniz? Ne kazandırdınız? Koskoca bir hiç! Biz Güneydoğu Anadolu bölgesinin bütün illerini kucaklıyoruz. Adıyaman’ın, Gaziantep’in, Şanlıurfa’nın Siirt’in seçim sonuçları ortada.
Doğu ve Güneydoğu’da, benim “çekirdek iller” diye adlandırdığım, Türkiye’deki toplam kayıtlı seçmenlerin yüzde 12’sinin yaşadığı 16 ilde yüzde 37,7 oy alarak Ak Parti’yi geride bırakmış, iki buçuk milyon seçmeni olan BDP konusundaki bu bakış açısına ve zihniyete ne denebilir?
Başbakan’ın bu sözlerine en iyi yanıtı, Kürt siyasal hareketinin HADEP’ten BDP’ye uzanan partilerinin bugüne kadar katıldıkları seçimlerde elde ettikleri sonuçların verebileceğini düşündüm.
Ayrıca, 18 Ağustos 2011’de T24’te yayınlanmış olan “Türkiye’de Yeni Siyasi Kutuplaşmalar” başlıklı çalışmamda, Kürt siyasal hareketinin 2000’li yıllarda yapılmış seçimlerde elde ettiği sonuçları ayrı bir yazıda ayrıntılı olarak ele alacağımı söylemiştim. Bu çalışmayla bu sözümün gereğini de yerine getirmeye çalışacağım.
Kürt siyasal hareketinin Kürt sorununun çözümüne yönelik taleplerini parlamentoya taşımak için verdiği mücadele kanımca ve sonuç itibariyle büyük bir başarı öyküsüdür. Ama, birincisi, hem “çeper iller”de hem de Fırat’ın batısındaki “göç illeri”nde bir türlü aşamadığı marjinallik ciddi bir eksiklik olmaya devam ediyor. İkincisi, 2009 il genel meclisi seçimi ile son yapılan Haziran 2011 milletvekili seçimi arasında, “çekirdek iller” de içinde olmak üzere, oy oranlarının yükselişinde gözlenen yavaşlama da dikkat çekiyor.
Nereden Nereye…
Kürt siyasal hareketi Türkiye’deki genel milletvekili seçimlerine kendi bağımsız partisiyle ilk kez 1995 yılında katılabildi. Tek dereceli, gizli oy ve açık sayıma dayalı ilk seçimlerin yapıldığı 1950 yılından ancak 45 yıl sonra!..
Ama bu hareketin parlamentoda temsil edilmeye başlama tarihi daha eskiye, 1991 seçimlerine kadar uzanır. Ekim 1989’da Paris’te düzenlenen Kürt konferansına katılan SHP’li yedi Kürt milletvekili SHP’den ihraç edilince, hem meclisteki parti grubundan hem de Kürdistan illerindeki parti örgütlerinden istifalar başladı. Sonuçta, 7 Haziran 1990’da, SHP’den istifa eden 10 milletvekilinin de kurucuları arasında yer aldığı Halkın Emek Partisi (HEP) kuruldu. 1991 yılındaki genel milletvekili seçimlerine giderken, SHP ile HEP arasındaki anlaşma sonucunda, HEP adayları Kürdistan illerinde seçime SHP listelerinden girdiler ve 20 kadarı seçilmeyi başardı. 6 Kasım 1991 günü yapılan yemin töreninde Hatip Dicle ve Zeyla Zana’nın yemin metninin dışına çıkmaları ve Kürtçe konuşmaları nedeniyle patlak veren kriz sonucunda, önce bu iki milletvekilinin, daha sonra Mart 1992’de, 14 HEP’li milletvekilinin, Mayıs 1992 sonunda da iki HEP’linin daha SHP’den istifa etmeleri üzerine, toplam 18 HEP milletvekili SHP’den ayrılmış oldu. Bir ay sonra, 3 Temmuz 1992 günü, HEP’e kapatma davası açıldı. Kapatılma olasılığına karşı, 7 Mayıs 1993 günü Demokrasi Partisi (DEP) kuruldu. Anayasa Mahkemesi, beş ay sonra HEP’i kapattı. Hemen ardından, 2 Aralık 1993’te, DEP için de kapatma davası açıldı. 2 Mart 1994’te altı DEP’li milletvekilinin dokunulmazlıkları kaldırıldı, aynı gün Hatip Dicle ve Orhan Doğan meclis kapısında gözaltına alındılar. 17 Mart 1994 günü DEP’li milletvekilleri Hatip Dicle, Leyla Zana, Orhan Doğan, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve DEP kökenli bağımsız milletvekili Mahmut Alınak Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından tutuklandılar. Anayasa Mahkemesi’nin DEP’i de kapatma ihtimaline karşı, 11 Mayıs 1994’de Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) kuruldu. Nitekim bir ay kadar sonra, 16 Haziran 1994’te, DEP de kapatıldı.
HADEP 24 Aralık 1995’te yapılan Milletvekili Genel Seçimi’ne katıldı. Fakat yüzde 10 seçim barajının altında kaldığı için meclise milletvekili sokamadı. 18 Nisan 1999’da yapılan seçimlere de katıldı ve seçim barajını aşamadığı için yine parlamento dışında kaldı. O arada, HADEP’in de kapatılması ihtimaline karşı, 24 Ekim 1997’de, Demokratik Halk Partisi (DEHAP) kuruldu. Nitekim, Şubat 1998’de HADEP Genel Merkezi basılarak genel başkan ve parti yöneticileri tutuklandılar ve bir yıl kadar sonra da, 1999 başında, HADEP hakkında kapatma davası açıldı. Bu parti de 13 Mart 2003 günü kapatıldı.
Kürt siyasal hareketi 3 Kasım 2002 günü yapılan milletvekili seçimlerine DEHAP’la girdi; Türkiye ölçeğinde geçerli oyların yüzde 6,1’ini alıp seçim barajının altında kaldığı için meclise temsilci sokamadı. Oysa bölgenin 16 “çekirdek il”nde geçerli oyların yüzde 38,8’ini (tüm kayıtlı seçmenlerin yüzde 26,4’ünün desteğini) alarak 16 ilin 13’ünde ve tüm bölgede birinci parti olmuştu. Seçimlerden beş ay sonra DEHAP için de kapatma davası açıldı.
Bu partinin de kapatılması olasılığına karşı 9 Kasım 2005’te Demokratik Toplum Partisi (DTP) kuruldu. Kürt siyasal hareketi seçim barajına takılmamak için, 22 Temmuz 2007 seçimine bağımsız adaylarla katıldı ve parlamentoda grup kurabildi. Bu seçimden dört buçuk ay kadar sonra bu parti hakkında da kapatma davası açıldı. Kapatılma olasılığına karşı bu partinin de yedeği kuruldu: Barış ve Demokrasi Partisi (BDP). Parti 29 Mart 2009’da yapılan yerel seçimlerde 99 belediye başkanlığını alarak büyük bir başarı sağladıktan sonra, o yılın sonunda “terörün odağı olduğu” gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Haziran 2011 seçimlerine Kürt siyasal hareketi BDP çatısı altında ve gene bağımsız adaylarla katıldı ve 36 milletvekilini parlamentoya sokmayı başardı.
1991’den 12011’e kadarki 20 yıllık parlamentoda temsil edilme mücadelesinin bu çok özet öyküsü bile, Kürt siyasetinin nasıl eşitsiz bir yarışa katılmak zorunda kaldığını göstermeye yetiyor. Peş peşe kurulmak zorunda kalan söz konusu partilerin yerel örgütlerinin, üyelerinin, taraftarlarının, öldürülme de dahil, uğradıkları baskılardan hiç söz etmedik bile. Bu kısa özetlemeyi, aşağıda ele alacağımız seçim sonuçlarına ilişkin rakamların Kürt siyasal hareketinin “gerçek temsil gücü” olarak yorumlanmasının yanlışlığına işaret edebilmek için yaptık.
Eğer Türkiye, örgütlenme ve ifade özgürlüklerinin herkes için güvence altına alındığı, temel insan haklarından herkesin eşit şekilde yararlandığı, seçim yarışı koşullarının bütün partiler için eşit olduğu bir ülke olsaydı, seçim barajı aklın ve vicdanın kabul edemeyeceği bir yükseklikte olmasaydı, Kürt halkına eşitlik ve özgürlük talep eden bir partinin seçim sandığında elde ettiği sonuçların onun temsil gücünü yansıttığından söz edilebilirdi. Ama öyle değil.
Bu durumda, seçim sandığında elde edilen sonuçların, mevcut koşullarda güçler dengesini değiştirme gücündeki iniş ve çıkışları görmeye yarayan bir barometre—iniş veya çıkışları daha sonraki başarımları etkileyen bir barometre—olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. Bu çalışma, bu anlamda, bir “barometre okuma” çabası olarak görülebilir.
Yöntem Üzerine
1995-2011 arasındaki beş milletvekili ve bir il genel meclisi seçim sonuçlarını birbirleriyle kıyaslayarak değerlendirebilmek, bazı yöntem sorunlarını çözmeyi gerektiriyor.
Bu sorunlardan ilki, seçime girilen illerin aynı olmayışından ve sayılarının değişiklik göstermesinden kaynaklanmaktadır. HADEP 1995 ve 1999 seçimlerine, DEHAP da 2002 seçimine Türkiye’nin bütün illerinde katıldı. Oysa DTP ve BDP 2007 ve sonraki seçimlere bağımsız adaylarla ve sadece bazı illerde katıldı. 2007 seçimine 43 ilde, 2009 il genel meclisi seçimine 48 ilde, 2011 seçimine 42 ilde katılındı. Bu seçimlerin sonuçlarını birbiriyle kıyaslanır hale getirebilmek, yalnızca, söz konusu altı seçimin hepsinde seçime girilmiş olan illeri değerlendirme kapsamına almayı gerektirir. Bu kriteri karşılayan il sayısı 39’dur.
Biz bu illerin arasına, 2001 seçiminde aday gösterilememiş olan Elazığ’ı da katarak sayıyı 40’a çıkarttık. Nedeni şu: Kürt siyasal hareketi, 2011 dışında, bütün seçimlerde Elazığ’da seçime girdiği halde, 2011’de bunu yapamadı, çünkü Yüksek Seçim Kurulu gösterilen adayı veto etti. Böylece BDP, hazırlığını yapıp kararını aldığı halde, kendi iradesi dışında, bu ilde seçime giremedi. Elazığ’ı değerlendirme dışı bırakmamak için şöyle bir yöntem izledik: Elazığ’ın da içinde yer aldığı “çeper iller”in—Elazığ’ı hariç tutarak—2009 il genel meclisi seçimi sonuçlarını, 2011’deki sonuçlarıyla kıyasladık. 2009’daki oy oranı yüzde 2,4; 2011’deki oy oranı yüzde 2,5’ti—yani iki seçim arasında bu illerdeki oy oranında sözü edilmeye değer bir değişme olmamıştı. Elazığ’da 2011’de seçime girilmiş olsaydı, alınabilecek oy oranının 2009 seçimindeki oranla aynı olacağını varsayarak, bu ili de 40’ıncı il olarak değerlendirme kapsamına dahil ettik.
İkinci yöntem sorunu, 2009 il genel meclisi sonuçlarını, milletvekili seçim sonuçlarıyla birlikte değerlendirmenin doğru olup olmayacağı ile ilgilidir. Eğer Kürt siyasal hareketinin elde ettiği sonuçları diğer bütün partilerin elde ettikleri sonuçlarla birlikte ve Türkiye çapında değerlendiriyor olsaydık, yerel nitelikli il genel meclisi sonuçlarını milletvekili seçim sonuçlarıyla birlikte ele almak doğru olmayabilirdi. Oysa 2009 il genel meclisi Kürt siyasal hareketi açısından sıradan bir yerel seçim değildi. O nedenle, o seçimi milletvekili seçim sonuçlarıyla kıyaslamanın yanlış olmayacağını düşündük.
Üçüncü yöntem sorunu seçilen 40 ilin gruplandırılmasıyla ilgilidir. Söz konusu bu 40 il seçmen davranışları bakımından birbirinden farklı üç grup oluşturmaktadır.
Birinci grup, “Kürdistan” olarak adlandırılan coğrafyanın Türkiye sınırları içinde kalan bölümünde, Kürt siyasal hareketinin en başından beri çok yüksek oy aldığı illerden oluşmaktadır. En son yapılan Haziran 2011 seçimlerinde BDP’nin, kayıtlı seçmenlerin yüzde 10 ve daha fazlasından oy aldığı bu illeri “çekirdek iller”olarak adlandırdık. Bunların sayısı 16’dır.
İkinci grup, yine aynı coğrafyaya dahil olmakla birlikte, Kürt siyasal hareketinin görece marjinal kaldığı, daha çok Ak Parti’nin oy deposu olan illerden oluşmaktadır. Çekirdek illerin batı komşusu olan bu illeri “çeper iller” olarak adlandırdık. Bunların toplam sayısı 9’dur. Fakat, bu iller arasında aldıkları halde, bütün seçimlerde istikrarlı bir biçimde aday gösterilmeyen Osmaniye ve Kilis’i değerlendirme dışı bırakmak zorunda kaldığımız için, kapsadığımız il sayısı 7’ye indi.
Üçüncü grubu Fırat’ın batısında, ağırlıkla Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde yer alan, oralara göç etmiş veya ettirilmiş Kürt nüfusun yaşadığı iller oluşturmaktadır. “Göç illeri” olarak adlandırdığımız bu gruba dahil illerin sayısı da 17’dir.
Bu üç grubun her birinde yer alan illerin adları Tablo 1’de, coğrafi dağılımları daHarita 1’de görülüyor.
Yöntemle ilgili son bir nokta: Bu analizin dayandığı bütün oy oranları, “geçerli oy” sayıları değil, “kayıtlı seçmen” sayıları esas alınarak hesaplanmıştır. “Geçerli oylar” seçimi kimin veya kimlerin kazandığını tespit etmek için kullanılır. Bir başka deyişle, oy sandığına gitmemiş ya da
Tablo 1: DEĞERLENDİRME KAPSAMINA GİREN 40 İL |
||
Çekirdek iller |
Çeper iller |
Göç illeri |
HAKKARİ |
ADIYAMAN |
ADANA |
ŞIRNAK |
ELAZIĞ |
MERSİN |
DİYARBAKIR |
ERZURUM |
ANTALYA |
BATMAN |
GAZİANTEP |
MUĞLA |
MARDİN |
HATAY |
AYDIN |
VAN |
KAHRAMANMARAŞ |
DENİZLİ |
MUŞ |
MALATYA |
İZMİR |
SİİRT |
|
MANİSA |
AĞRI |
|
BALIKESİR |
IĞDIR |
|
BURSA |
BİTLİS |
|
KOCAELİ |
BİNGÖL |
|
SAKARYA |
TUNCELİ |
|
YALOVA |
KARS |
|
İSTANBUL |
ŞANLIURFA |
|
TEKİRDAĞ |
ARDAHAN |
|
ANKARA |
|
|
KONYA |
gitmiş olsa bile geçersiz oy kullanmış seçmenlerin oyları hesap dışı bırakılır. Oysa sandığa gitmemek veya geçersiz oy kullanmak da bir “seçmen davranışı”dır. Eğer siyasi partilerin seçmenlerce ne kadar desteklendiğini görmek istiyorsak, “kayıtlı seçmenler”in tamamını esas almamız gerekir. “Kayıtlı seçmenler” ile “geçerli oy” sayıları arasındaki fark hiç de görmezden gelinebilecek kadar küçük değildir. Örneğin 2002’de seçime katılmayanlar ile geçersiz oyların toplamı, kayıtlı seçmenlerin yüzde 23,6’sını oluşturmaktadır. 2011’de ise bu oran yüzde 14,8’dir. Bu oranlar hem, kimi koskoca partilerin aldıkları oylardan daha büyüktür, hem de seçimden seçime önemli farklılıklar gösterebilmektedir. O nedenle, seçmen kitlesinin önemli bir kesimini hesap dışı bırakarak seçmen davranışları analiz edilemez. Çoğu siyasi analizcinin bu yanlışı yapmakta bu denli ısrarcı olmasının nedenini anlamakta zorlanmamak imkânsız.
40 İlin Toplu Fotoğrafı
Kürt siyasal hareketinin 1995-2011 yılları arasında yapılmış seçimlerde söz konusu 40 il bazında aldığı toplu sonuçlar Grafik 1’de ve altındaki tabloda izlenebilir.
Grafik 1’in dikkat çeken sonuçları şöyle özetlenebilir:
*HADEP ve DEHAP’ın oyları 1995’den 2002’ye kadar istikrarlı bir artış göstererek, 1995’teki yüzde 4,5 düzeyinden, 1,6 puanlık artışla, 2002’de yüzde 6,1’e yükselmiştir.
*Bu yükseliş eğrisi 2007’de önemli oranda baş aşağı dönmüş, DTP’nin oy oranı yüzde 4,2 ile 1995’teki oy oranının da altına düşmüştür. Bu, oy oranında yüzde 30’luk gibi büyük bir kayıp anlamına gelir. Bu kırılmanın nedeni, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 1995’te Diyarbakır’da yaptığı ünlü, “Kürt sorunu benim de sorunumdur” şeklinde özetlenebilecek konuşmasıyla Kürtlerde yarattığı umuttur.
*Bu konuşmada söylenenlere inanarak 2007’de Ak Parti’ye yönelen seçmenler, izleyen iki yılda, umutlarının boşluğunu görerek, tekrar Kürt siyasal hareketini desteklemişler; DTP, Mart 2009’daki il genel meclisi seçiminde, iki yıl önce Ak Parti’ye kaptırdığı oyları geri almakla kalmamış, onun da ötesine geçerek, oy oranını 2002’dekinin de bir miktar üzerine çıkartıp yüzde 6,3’e ulaştırmayı başarmıştır ki, bu da, özellikle “çekirdek illerde”, Ak Parti hesabına ağır bir kayıp anlamına gelir.
*Ama, 2011’deki seçim sonucu, eğrinin yükselme hızında azalma olduğunu gösteriyor. Yürütülen yoğun seçim kampanyasına, kurulan “Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu”nun kamuoyunda yarattığı olumlu izlenime rağmen, 2009 il genel meclisinde ulaşılan oy oranı 2011 seçiminde sadece 0,3 puan artarak ancak yüzde 6,6’ya ulaşabilmiştir. Bu oran, dokuz yıl önceki 2002 seçim sonucundan sadece 0,5 puan büyüktür.
Değerlendirme kapsamındaki 40 ilin bu genel fotoğrafının ardından, “çekirdek illere”, “çeper iller”e ve “göç illeri”ne ayrı ayrı bakabiliriz. Bu üç il grubunun, 2011 seçimi itibariyle, toplam 40 il içindeki ağırlıkları Tablo 2’de görülüyor.
Tablo 2: ÜÇ İL GRUBUNUN 40 İL İÇİNDEKİ AĞIRLIKLARI (2011) |
|||||
İl grupları |
İl sayısı |
Kayıtlı seçmen |
BDP oyları |
||
Sayı |
Pay (%) |
Sayı |
Pay (%) |
||
Çekirdek |
16 |
4.672.398 |
12,3 |
1.573.474 |
62,5 |
Çeper |
7 |
4.322.274 |
11,3 |
126.453 |
5,0 |
Göç |
17 |
29.149.084 |
76,4 |
816.085 |
32,5 |
TOPLAM |
40 |
38.143.756 |
100,0 |
2.516.012 |
100,0 |
40 ilin toplam kayıtlı seçmen sayısı, 2011 yılı itibariyle, 38.143.756’dır. Bunların yüzde 12,3’ü “çekirdek iller”de, yüzde 11,3’ü “çeper iller”de, yüzde 76,4’ü de “göç illeri”ndedir. BDP’nin 2011 seçimlerindeki toplam seçmen sayısı 2.516.012’dir. BDP bu oylarının yüzde 62,5’ini “çekirdek iller”den, yüzde 5,0’ını “çeper iller”den, yüzde 32,5’ini de “göç illeri”nden almıştır.
Çekirdek İller
“Çekirdek iller”deki seçmenlerin davranış biçimlerinin “çeper” ve “göç” illerindeki seçmenlerden köklü bir biçimde farklı olduğu görülüyor. Sadece Haziran 2011 seçiminin her üç il grubundaki dağılımlarına bakıldığında bile, bu farklılığın ne kadar çarpıcı olduğunu görmek mümkün. Bu dağılımlar Tablo 3’te yer alıyor.
Tablo 3: ÜÇ İL GRUBUNDA SEÇMEN DAVRANIŞI FARKLILIKLARI (2011) |
|||||||
İl grupları |
Kayıtlı seçmen |
Seçme-yen |
BDP |
AKP |
CHP |
MHP |
Diğer |
Çekirdek |
100,0 |
23,7 |
33,7 |
33,3 |
3,8 |
2,7 |
2,8 |
Çeper |
100,0 |
15,8 |
2,6 |
52,0 |
16,8 |
9,3 |
3,5 |
Göç |
100,0 |
14,5 |
2,8 |
40,1 |
27,0 |
11,6 |
3,9 |
Bu tablo, BDP’nin, Ak Parti’nin, CHP’nin, MHP’nin ve diğer partilerin son seçimde her üç il grubunda aldıkları oy oranlarını gösteriyor. Tablodaki “Seçmeyen” başlıklı sütun ise, o seçimde sandığa gitmeyen, gittiği halde geçersiz oy kullanan ve BDP adayları dışındaki bağımsız adaylara oy veren seçmenlerin büyüklüğünü gösteriyor.
“Çekirdek iller”deki seçmenlerin, diğer iki il grubuna kıyasla davranış (tercih) farklılıkları şöyle özetlenebilir:
*Diğer iki il grubunda “Seçmeyen”lerin büyüklüğü yüzde 15,8 ve yüzde 14,5 iken (yani Türkiye ortalaması civarındayken), bu rakam “çekirdek iller”de yüzde 23,7’dir. Bu görece yüksek oranın en büyük parçasını sandığa gitmeyenler oluşturmaktadır.
*BDP diğer iki il grubunda ancak yüzde 2,5 civarında oy alabildiği halde, “çekirdek iller”de yüzde 33,7 oy oranıyla bölgenin birinci partisidir.
*Ak Parti, diğer iki il grubunda yüzde 40-50 gibi çok yüksek oy oranlarına sahipken, “çekirdek iller”den alabildiği sadece yüzde 33,3 oy oranıyla bölgenin ikinci partisi durumundadır.
*CHP ve MHP diğer iki il grubunda, Ak Parti’yi izleyen ikinci ve üçüncü partiler olarak ciddi bir varlığa sahiplerken, “çekirdek iller”de neredeyse yok düzeyindedirler.
Seçim yılları |
Kayıtlı seçmen |
Oy sayısı |
Oy oranı (%) |
1995 |
2.670.639 |
490.676 |
18,4 |
1999 |
3.062.376 |
686.735 |
22,4 |
2002 |
3.448.079 |
911.157 |
26,4 |
2007 |
3.597.923 |
783.194 |
21,8 |
2009 |
4.350.868 |
1.403.477 |
32,3 |
2011 |
4.672.398 |
1.573.474 |
33,7 |
Kürt siyasal hareketinin “çekirdek iller”de aldığı yüksek oy oranlarının 1995-2011 arasındaki seyrine gelince… Oy oranlarındaki ve sayılarındaki değişmeler Grafik 2’de ve altındaki tabloda görülmektedir.
Kürt siyasal hareketinin bu bölgeden aldığı oy oranlarının seyri, değerlendirme kapsamına giren 40 ildekilerin ana seyriyle aynıdır: 1995-2002 arasında görece hızlı bir yükselme; 2007’de ciddi bir kırılma; 2007-2011 arasında tekrar yükseliş, ama 2009’dan sonra bu yükseliş hızında düşme.
Partiler Arası Oy Kaymaları
Grafik 2’de izlediğimiz oy oranlarındaki değişiklikleri, 2002-2011 arasında, “çekirdek iller”deki partiler arası oy kaymalarına bakarak da izleyebiliriz. Başka bir deyişle, Kürt siyasal hareketi 2002-2011 arasında oy kaybederken oylarını hangi partilere ne oranda kaptırmış; oylarını artırırken hangi partilerden kendisine ne kadar oy kaydırabilmiştir? Bu soruların yanıtlarını Tablo 4’te bulabiliriz.
Tablo 4: ÇEKİRDEK İLLERDE OY KAYMALARI (2002-2011) |
|||||
Seçim Yılları |
Seçmeyen |
DEHAP… BDP |
AKP |
Diğer EVETÇİ |
HAYIRCI |
|
|
|
|
|
|
2011 |
23,7 |
33,7 |
33,3 |
1,8 |
7,5 |
|
|
|
|
|
|
2009-11 değişimi |
1,4 |
1,4 |
7,5 |
-5,8 |
-4,5 |
|
|
|
|
|
|
2009 |
22,3 |
32,3 |
25,8 |
7,7 |
12,0 |
|
|
|
|
|
|
2007-09 değişimi |
-6,1 |
10,5 |
-10,4 |
6,7 |
-0,7 |
|
|
|
|
|
|
2007 |
28,4 |
21,8 |
36,1 |
1,0 |
12,7 |
|
|
|
|
|
|
2002-07 değişimi |
-3,5 |
-4,7 |
22,7 |
-6,8 |
-7,7 |
|
|
|
|
|
|
2002 |
32,0 |
26,4 |
13,4 |
7,8 |
20,4 |
Önce, bu tabloya ilişkin bazı açıklamalar yapalım:
*Tablonun sol sütununda—en sonuncusu ilk sırada olmak üzere—seçim yılları yer alıyor. Her seçim yılının karşısında o yıla ait sandık sonuçlarının partiler arasındaki oransal dağılımı görülüyor. “Seçmeyen”lerin neyi ifade ettiğini yukarıda açıklanmıştık. “Seçmeyen”ler sütunundan sonraki “DEHAP…BDP” sütununda, DEHAP, DTP ve BDP’nin aldıkları oy oranları görülüyor. Onun yanındaki “AKP” sütunu Ak Parti’nin aldığı oy oranlarını gösteriyor. “Diğer EVETÇİ” sütunu, 2010 Anayasa Referandumu’nda Ak Parti’den ayrı olarak “Evet” oyu kullanılması çağrısı yapmış diğer partilerin (SP, ANAP, BBD, HAS) aldıkları oy oranlarını; “HAYIRCI” sütunu da, aynı referandumda “Hayır” oyu kullanılması çağrısı yapmış partilerin (CHP, MHP ve diğerleri) aldıkları oy oranlarını gösteriyor.
*Her seçim yılındaki oy dağılımını gösteren satırlar arasında bir de, “değişim” satırı yer almaktadır. Bu satır, bir seçimden diğerine oy dağılımlarındaki artış ve azalmaları göstermektedir.
Bu açıklamalardan sonra, 2002-2011 arasında, “çekirdek iller”deki partiler arası oy kaymalarının analizine geçebiliriz.
2002-2007:
2002 seçiminde, bölgenin birinci partisi yüzde 26,4’lük oy oranıyla DEHAP’tı. O seçimin ikinci partisi Ak Parti’ydi. Bölgenin birinci partisi ile ikinci partisi arasındaki oy oranı farkı 26,4 – 13,4 = 13,0 puandı. Bir başka deyişle, 2002 seçiminde DEHAP’ın aldığı oy Ak Parti’nin aldığının iki katıydı. Bu fark sonraki seçimlerde kapandı, 2011’de Ak Parti’nin oy oranı BDP’ninkine neredeyse yetişti.
2007 seçiminde Ak Parti, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sözünü ettiğimiz 2005 Diyarbakır konuşmasıyla yaptığı büyük atakla yüzde 13,4’lük oy oranını 22,7 puan (yüzde 169!) artırarak yüzde 36,1’e çıkarıp bölgenin birinci partisi haline geldi.
Ak Parti’nin bu 22,7 puanlık oy artışının kaynakları şöyle oldu: “Seçmeyen”ler sayısındaki azalmadan 3,5 puanı; DTP’den 4,7 puanı; “Diğer Evetçi” partilerden 6,8 puanı; “Hayırcı” partilerden de 7,7 puanı kendisine kaydırdı.
DTP’nin 2007’de, “çekirdek iller”de, Ak Parti’ye kaptırdığı 4,7 puanlık oy, kendi oylarında yüzde 17,8’lik bir azalmaya tekabül ediyordu. Bu oran, DTP’nin o seçimde 40 il ortalaması olarak yaşadığı yüzde 30’luk oy kaybından önemli oranda daha azdır.
2007-2009:
Ak Parti’nin yarattığı umudun temelsizliğinin görülmesi üzerine, bu parti 2007’de kazandığı 22,7 puanlık oyun 10,4 puanını (yaklaşık yarısını) iki yıl sonraki 2009 il genel meclisi seçiminde kaybetti. Tablo 4’teki “2007-2009 değişimi” satırındaki rakamlar, iki seçim arasındaki oy kaymalarının şöyle olduğunu gösteriyor:
*DTP: 2007’de Ak Parti’ye kaptırdığı 4,7 puanlık oyun 4,4 puanını geri aldı; ayrıca “Seçmeyen”ler sayısındaki 6,1 puanlık azalma da DTP’ye kayınca, bu parti 2009’da oylarını toplam 10,5 puan artırarak oy oranını yüzde 21,8’den yüzde 32,3’e çıkarttı ve tekrar bölgenin açık ara birinci partisi haline geldi.
*Ak Parti: 2009 il genel meclisi seçimimde, toplam 10,4 puan oy kaybetti. Bunun 4,4 puanını DTP’ye; geri kalan 6,0 puanını da diğer partilere kaptırdı. Böylece, oy oranı yüzde 25,8’e düştü ve tekrar bölgenin ikinci partisi konumuna geriledi.
2009-2011:
2011’in kaybeden partileri “Diğer Evetçi” ve “Hayırcı” partileri oldu. Bu partilerin 2009-2011 arasında kaybettikleri toplam 10,3 puan BDP’ye, Ak Parti’ye ve “Seçmeyen”lere gitti. Şöyle:
*“Seçmeyen”ler: Bu kesimin oranı 2009’daki yüzde 22,3’ten yüzde 23,7’ye çıktı. Diğer partilerin seçmenlerinden 1,4 puan oyun sandıktan uzaklaştığı veya bağımsız adaylara kaydığı anlaşılıyor.
*Ak Parti: Diğer partilerin kaybettiği 10,3 puanın 7,5 puanı Ak Parti’ye kayarak bu partinin oylarını yüzde 25,8’den yüzde 33,3’e yükseltti. Böylece Ak Parti, bölgede hâlâ ikinci parti olarak kalmasına rağmen, BDP ile arasındaki oy farkını 0,4 puana kadar indirebildi.
*BDP: Diğer partilerin kaybettiği oyların 1,4 puanı da BDP’ye kaydı ve bu partinin oy oranını yüzde 32,3’ten yüzde 33,7’ye çıkarttı. Burada iki nokta dikkat çekiyor: Birincisi, BDP’nin 2011’de sağladığı oy arıtışının kaynağı Ak Parti değil, oy yitiren diğer partiler oldu. İkincisi, BDP oylarının 2009-2001 arasındaki yükselişi, daha önceki yıllara kıyasla önemli oranda hız kesti. 2007’deki büyük oy kaybını bir yana bırakıp, 2002 ile 2009 arasındaki oy artışı 5,9 puandır. Oysa 2009-2011 arasındaki oy artışı sadece 1,4 puandır. Bu, oy artış hızında önemli bir azalmaya işaret etmektedir
Yarın: Çekirdek iller arasındaki farklar / ‘Çeper’ ve ‘Göç’ illerinin analizi
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- “KOCAELİLİ TBKP'LİLERE ÇAĞRI
8.09.2021 - “NABİ YAĞCI'NIN "ELELE ÖZGÜRLÜĞE" KİTABININ 2. BASKISININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
31.08.2021 - Katledilmesinin 97. Yılında MUSTAFA SUPHİ efsaneden gerçeğe
2.02.2018 - AKP'nin oy desteği ne yüzde 45, ne yüzde 43; yüzde 36!
13.04.2014 - TKP’nin geçmişiyle yüzleşmek
6.12.2011 - Hızla yükselen Kürt oyları ne zaman kırıldı
25.09.2011 - Türkiye'de yeni siyasi kutuplaşmalar
18.08.2011
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Hrac Madooglu
Hirsizlari ve yagmacilari savunmak nasil bir duygu hanimefendi? Siz memnun musunuz bu yaptiginiz isten? Geceleri huzur icinde uyuyabiliyor musunuz?