Akın ÖZÇER
Kamuoyu bir süredir cumhurbaşkanı adayının ilk turda olmazsa ikinci turda seçilmesine kesin gözüyle bakılan AK Parti’nin iki doğal aday adayını çeşitli olasılıkların ışığında tartışıyor. 30 Mart yerel seçimlerinin sonuçları dikkate alındığında tartışmanın bu çerçevede cereyan etmesi gerçekçi ve doğal. Çünkü ortak aday gösterecekleri ve kendi seçmenlerini fire vermeksizin koruyacakları varsayımında bile çözüm sürecine karşı olmalarından ötürü CHP ve MHP’nin “çatı adayının” BDP seçmenince desteklenmesi mümkün olmayacak.
Bu itibarla, CHP ve MHP liderleri öncelikle AK Parti’nin iki doğal adayından giderek ağırlık kazanan isim olan Başbakan Erdoğan’ın “cumhurbaşkanı adayı” olmaması gerektiği üzerinde duruyor. Bu, 2007 seçimlerinde gördüğümüz ve bir süre önce de muhalif çevrelerce yeniden dolaşıma sokulan “AKP’siz Türkiye” ya da “Erdoğan’sız AKP” senaryolarına son derece uygun bir yaklaşım kuşkusuz. O dönemde Ergenekon hükümlüleriyle birlikte AB karşıtı ulusalcı sloganların atıldığı Cumhuriyet mitingleri düzenleniyordu, şimdi sokak protestolarına indirgenen içi boş demokrasi söylemleriyle aynı sonuç alınmaya çalışılıyor.
CHP Genel Başkanı önceki gün Park Bosphorus Hotel’de uluslararası medya kuruluşlarının temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bu konuyla ilgili bir soruya karşılık şöyle dedi: “Yanlış şeyleri tartışıyoruz. Toplum belli bir noktaya koşullandırılıyor. Tartışmamız gereken şu; Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl bir cumhurbaşkanına ihtiyacı var, nasıl bir cumhurbaşkanı olmalı? Bunu tartışmıyoruz. Efendim, Abdullah Gül mü cumhurbaşkanı olacak, Recep Tayyip Erdoğan mı? (…) Hayatımda duyduğum en saçma tartışmalardan birisi. Bu ülkede başka bir insan yok mu?”
Bu soru cumhurbaşkanını Meclis’in seçtiği ve hiçbir siyasi partinin üçte iki çoğunluğa ulaşamadığı ve siyasi partiler arasında bir uzlaşmanın gerekli olduğu koşullarda anlam taşıyabilir belki ama artık halkın doğrudan seçeceği bir cumhurbaşkanından söz ediyoruz.Bu durumda halktan en çok oyu alan bir siyasi partinin biri mevcut cumhurbaşkanı, diğeri başbakanı olmak üzere sandıktan çıkabilecek en güçlü iki aday adayını değil de, neyi tartışmak doğal olurdu acaba?
CHP’ye göre nasıl bir cumhurbaşkanına ihtiyacımız var?
Kemal Kılıçdaroğlu, gazetecilere yönelttiği “Türkiye’nin nasıl bir cumhurbaşkanına ihtiyacı olduğu” sorusunu kendisi şöyle yanıtlıyor: “İnsanları kucaklayan, geçmişi temiz, aydınlık, dünyayı iyi okuyan dünya dengelerini bilen, hiç kimse için öteki ayrımı yapmayan bir cumhurbaşkanı.” CHP Genel Başkanı, bu tarifine öncelikle Başbakan Erdoğan’ın uymadığı kanaatinde. Bunu atıfta bulunduğum konuşmasında değil ama yerel seçimlerden önce Al Jazzera Türk’e verdiği mülâkatta (11 Nisan) açıkça dile getirmişti: “Erdoğan’da bu özellikler var mı, yok mu? Erdoğan’da bu özelliklerin olmadığını ben de biliyorum, kendisi de biliyor. Cumhurbaşkanlığı farklı bir şey, bir partinin genel başkanı seçilmiyor. Ülkeyi yönetecek, kurumlar arasında diyalogu sağlayacak, ülkeyi hem içerde hem dışarda temsil edebilecek bir insan arıyoruz. 76 milyon yurttaştan herkes ‘Bu benim Cumhurbaşkanım’ diyebilmeli. Biz böyle bir profil istiyoruz.”
Kabul etmek gerekir ki Kılıçdaroğlu’nun tanımlamaya çalıştığı cumhurbaşkanı aslında klasik parlamenter sisteme özgü sembolik yetkilere sahip bir devlet başkanı. Bir türlü yenisiyle değiştirilemeyen ya da değiştirilmek istenmeyen 82 Anayasası’nın bir öncekinden farklı olarak cumhurbaşkanına sembolik olanların ötesinde yetki tanıdığı sır değil. Nitekim 82 Anayasası’nın 8. maddesi, 61 Anayasası’nın 6. maddesinden farklı olarak, cumhurbaşkanına, Bakanlar Kurulu ile birlikte, sadece yürütme görevi değil, yetkisi de tanıyor: “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.”
Anayasa hukuku bağlamında kapsamlı bir tartışmaya girmeksizin kısaca özetlemek gerekirse, mevcut anayasa cumhurbaşkanına klasik parlamenter devlet başkanlarından çok daha fazla yetki tanıyor (madde 104) ama onlar gibi sorumsuzluk zırhı (madde 105) sunuyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu dengesizliğe çeşitli vesilelerle dikkat çekmişti.
Kuşku yok ki bu, mevcut anayasayı yapan darbeci iradenin istediği bir dengesizlikti. 12 Eylül darbesini gerçekleştiren generaller aşırı yetkilerle donattıkları cumhurbaşkanı aracılığıyla siyaset alanını daraltmayı öngörmüşlerdi. Partilerarası uzlaşmayla seçilecek cumhurbaşkanı siyaseti kontrol eden bir vesayet kurumu olarak işlev görecekti. İşte bu tasarım bozulmasın diye her cumhurbaşkanı seçimi siyaset dışı müdahalelerle bir krize dönüştürülüyor. Özal’ın adaylığına itirazla başlayan bu anti demokratik süreç, 2007’de Gül’e karşı e-muhtıra ve Anayasa Mahkemesi’nin trajikomik 367 kararıyla devam etmişti. Bugün de Erdoğan’a karşı “diktatör” teması üzerinden yürütülüyor.
CHP’nin bu süreçteki rolüne baktığımızda hep siyaset dışı müdahalelerin yanında yer aldığı görülüyor. Özal’ın cumhurbaşkanı seçilmesine “sivil diktatör” diyerek karşı çıkmış olan ana muhalefet partisi ne yazık ki 2007’de e-muhtıraya da, tam bir maskaralık olan 367 kararına da destek vermişti. Ne tesadüftür ki “yeni” CHP’nin Genel Başkanı da Erdoğan için “diktatör” temasını işliyor. Peki, CHP’nin kendi cumhurbaşkanı adayı yok mu, olmayacak mı?
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı belli oluyor
Bu arabaşlık aslında bana ait değil; CHP’ye çok yakın bir Radikal yazarının 6 Mayıs tarihli köşe yazısının başlığı aynen böyle. Koray Çalışkan, “cumhurbaşkanlığı seçimi CHP için hayati öneme sahip” diyor ve nedenini şöyle izah ediyor: “ CHP’nin Erdoğan’ın rejim değişikliği hayallerini durdurabileceği en önemli engel bu seçim. İlk turda seçilmiş ve ‘benim yüzde 53’üm’ diyerek genel seçime gidecek bir Erdoğan’ı genel seçimde durdurmak zor olacaktır.”
Çalışkan’ın rejim değişikliği olarak ima ettiği, AK Parti’nin başkanlık veya yarı başkanlık sistemine geçme arzusu. İktidar partisinin bu yönelimi aslında 2007 anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının artık halkoyuyla seçilecek olmasını temel alıyor. Bu, klasik parlamenter rejimin devlet başkanlarınınkinden daha fazla yetkiyle donatılmış olan cumhurbaşkanlığı makamını daha da güçlendiriyor. Meşruiyetini Meclis içindeki tuhaf pazarlıklardan değil, doğrudan halktan alan bir cumhurbaşkanı öncelikle vesayet kurumu olarak işlev görmeyecek demektir. Kim seçilirse seçilsin, demokratikleşme açısından olumlu bir gelişme kuşkusuz.
Unutmamak gerekir ki cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören 2007 anayasa değişikliği, ana muhalefet partisinin, vesayet kurumlarıyla birlikte, seçmenden en yüksek oyu alan iktidar partisinin cumhurbaşkanı seçmesini demokratik olmayan yollardan engelleme girişimine karşı bir hamleydi. Bu değişiklikle birlikte, CHP artık Erdoğan’ı veya AK Parti adayını seçtirmemek istiyorsa vesayet kurumlarıyla işbirliği yapamayacak ve halka gitmek zorunda kalacak. Nitekim Çalışkan da yazısında AK Parti’yi ve Erdoğan’ı engellemekten söz ederken, demokratik zeminin dışına çıkmıyor.
Koray Çalışkan diyor ki, “Erdoğan cumhurbaşkanı olursa, makamı fiili başkanlık mercii olarak kullanacak. (…) 2015 genel seçimine genç bir kadroyla yine kendi yöneteceği ve doğrudan kampanya yapacağı şekilde girecek. (…) CHP’nin adayı böylesine bir hırsı olan bir Erdoğan’ı durdurmak için belirlenmeli. Erdoğan’ı minimize edecek, diğer partileri hukuk devleti ekseninde kendisine çekebilecek (…) biri olmalı. Yani CHP Erdoğan’ın karşısına herhangi biriyle değil, en güçlü ismiyle çıkmalı. O CHP’li kim? Esas soru bu. ”
Çalışkan’ın aradığı öyle bir CHP’li yok. Olmamasının nedeni de ana muhalefet partisinin bugüne kadar izlediği vesayet kurumlarını destekleyen ve demokratikleşmeye karşı çıkan politikaları. Yeni anayasaya kırmızıçizgiler koymuş bir siyasi partinin hukuk devleti ve demokrasi söylemlerinin içinin dolu olduğuna kim inanır ki diğer partileri bu eksende kendine çelebilsin?
Kaldı ki çözüm sürecine, Ermeni açılımına karşı çıkan bir siyasi parti CHP. Bulacağı aday, kim olursa olsun, kendi kimliğiyle değil, CHP’nin adayı olarak -olumsuz- değerlendirilecek. O bakımdan esas olan, hangi CHP’li aday değil; CHP’nin kendisi. Hangi çizgide bir parti olacağına karar vermedikçe, söyledikleriyle yaptıkları arasındaki çelişkileri gidermedikçe ve daha inandırıcı olduğunu sandığı abartılı “diktatör” söyleminden yani rakibini kötüleyerek oy kazanmayı hayal etmekten vazgeçmedikçe, kısacası tutumunu normalleştirmedikçe inandırıcı olması mümkün değil. Hâl böyle olunca da adayı kim olursa olsun seçim kaybetmesi doğal görünüyor.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025