Akın ÖZÇER
Başlıktaki ifade bana değil, demokrasiye geçtiği tarih olarak kabul gören 28 Ekim 1982 genel seçimlerinden bu yana İspanya’yı kâh salt çoğunluğu alarak, kâh dışarıdan destek sağlayarak yönetmiş olan iki büyük parti PSOE ve PP’nin sözcülerine ait.
Yunanistan’da Syriza’nın genel seçimlerde sağladığı başarı, İspanyol demokrasisinin mimarı Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) kurmaylarını kaygılandırıyor doğal olarak. Zira benzer bir siyasi hareket olan ve kurulduğu 2014 Ocak ayından bu yana geçen yaklaşık bir yıl içinde kamuoyu yoklamalarında hızla yükselen Podemos öncelikle sol seçmenden oy alıyor. Nitekim tarihi Komünist Parti’nin (PCE) belkemiğini oluşturduğu Birleşik Sol’u (Izquierda Unida) yarı yarıya yutmakla kalmayıp, tabanını kemirdiği PSOE’ye de açıkça meydan okuyor. Aslında bu meydan okuma sadece PSOE’ye değil elbette.
31 Ocakta Madrid’de yüz binin üzerinde (organizatörlere göre üç yüz bin) kişiyi değişim için yürümek üzere bir araya getirerek büyük bir gövde gösterisi yapan Podemos ’un lideri Pablo İglesias çok iddialı mesajlar verdi. Yunanistan’ın çiçeği burnunda Başbakanı Çipras’ın seçim başarısını örnek göstererek, değişim saatinin İspanya’da da işlemeye başladığını, Kasım ayında yapılacak genel seçimlerde iktidarı PP’den devralacaklarını öne sürdü. Bu, ılımlı sağda yer alan ve seçmenini fazla etkileyemediği PP’ye açık bir meydan okumaydı doğal olarak.
PSOE Genel Sekreteri Pedro Sánchez, Syriza’nın genel seçimlerdeki büyük zaferinden beri İspanya’nın Yunanistan olmadığını yineleyip duruyor. İki ülkedeki siyasi gerçeklerin farklı olduğunu, İspanya’da halka farklı siyasi ve ekonomik seçenekler sunma olanağı bulunduğunu vurguluyor ve böyle bir karşılaştırma yapanları da sorumsuzlukla suçluyor. Sosyalistlere göre, ne İspanya, Yunanistan, ne PSOE, PASOK, ne de Podemos, Syriza.
Aslında iktidar partisinin de Podemos’a bakışının pek farklı olmadığı görülüyor. PP Genel Sekreter Yardımcılarından Esteban González Pons, Syriza’nın seçim zaferinin Yunanistan’da merkez partilerinin çökmesinden kaynaklandığının altını çiziyor. Bazı AB ülkelerinde de kaygı verici benzer bir çöküntünün yaşandığını ama PP’nin İspanya’da merkezin güvencesini oluşturduğunu söylüyor: “bizler Syriza değiliz. Ne radikal, ne de aşırı solcuyuz. Avro ’ya ve temel haklara inanıyoruz ve merkez partisi olmaktan son derece memnunuz”
PSOE optiğinden bakıldığında ise, solundaki Podemos ile sağında yer almakla birlikte merkez partisi olduğunu öne süren PP’nin sosyalistlerin doğal hareket alanını önemli ölçüde daralttığı izlenimi ediniliyor. O bakımdan Sosyalistler arasında Podemos ile PP’nin kamusal alana yansıtmasalar da bir tür doğal ittifak içinde olmasından kaygılananlar var. Syriza’nın seçim zaferinin çok öncesine dayanan bu kaygılar belki yersiz ama anketler, Podemos’un bugüne kadarki yükselişinin PP’den çok PSOE’nin ve IU’nun aleyhine olduğunu ortaya koyuyor.
Anketlerdeki son durum
Cadena Ser tarafından yaptırılan ve 9 Ocak’ta yayımlanan bir ankete göre, Podemos yüzde 27,5 oyla birinci parti konumuna yükselmiş durumda. Metroscopia’nın 10 Ocakta sosyalist eğilimli El País’te yayımlanan anketinde ise Podemos ‘un oyu yüzde 28,2’ye ulaşıyor. Puan kaybetmekle birlikte uzun süre birinci parti konumunda bulunan iktidar partisi PP ilk ankette yüzde 24,6 ile ikinci, Metroscopia’ya göre yüzde 19.2 ile üçüncü sırada yer alıyor. Cadena Ser, PSOE’yi ilk kez yüzde 20’nin altında (19) gösterirken, sosyalist seçmenin yaklaşık yüzde 6’sının Podemos’a kaydığını öne sürüyor. Metroscopia ise sosyalistlerin yüzde 23,5 ile ikinci sırada bulunduğu iddiasında. Hükümet yanlısı ABCgazetesinde yayımlanan bir başka anket (GAD 3) ise iktidar partisinin yüzde 29.3 ile birinci parti olduğunu, Podemos ’un yüzde 21.1, PSOE’nin de yüzde 19.3 oy alacağını öne sürüyor.
Podemos’un yükselmesine paralel olarak en büyük oy kaybı yaşayan parti, tahmin olunacağı gibi, Birleşik Sol. Nitekim IU bir önceki seçimlerde aldığı oyun yarısını kaybederek anketlere göre yüzde 2 ile 3,7 arasında değişen bir puana geriliyor. IU’nun 2011’den bu yana anketlerde yüzde 10’un üzerine çıktığı, geçen Mayıstaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de yaklaşık aynı oranda oy aldığı hesaba katılacak olursa kaybının oldukça büyük olduğuna kuşku yok.
Söz konusu ankette yükselen bir parti daha var: Ciudadanos /Partido de la Ciudadanía (C’s) ya da Yurttaşlar/ Yurttaşlık Partisi. 2006’da kurulan Katalan kökenli bu parti Ciutadans adıyla özerk parlamentoda temsil ediliyor. Kendini “anayasacı”, post-milliyetçi ve “ilerici” olarak tanımlıyor ve Katalan milliyetçiliğini reddediyor. İspanya genelinde faaliyete geçme kararı alan ve geçen yılki AP seçimlerinde yüzde 3.16 oyla iki parlamenterini Brüksel’e yollayan C’s, Bask kökenli Rosa Diez’in PSOE’den ayrılarak kurduğu Birlik, İlerleme ve Demokrasi partisi UPyD’nin (yüzde 5) önüne geçmiş durumda durumda. İlk ankette oylarını yüzde 5,3’e, ikincisinde ise yüzde 8.1’e çıkardığı öne sürülüyor.
Bütün bunlardan çıkan sonuç, İspanya’da ağır ekonomik krizle birlikte seçmen tercihlerinin önemli ölçüde değiştiği ve bu değişimin Mayısta yapılacak belediye ve özerk parlamento ve Kasımda yenilenecek genel seçimlere yansıyacağı yönünde. Ekonomik krizden sorumlu tutulan PSOE ile ağır kemer sıkma politikaları izleyen PP de değişimin faturasını ödeyecek siyasi partilerin başında geliyor. Ama yanıtlanması gereken soru şu:seçmen tercihlerindeki değişim alelacele yapılan yorumlarda dile getirildiği gibi aşırı solcu Podemos’u iktidara taşıyabilir mi?
İki partili sistemin sonu
Genel seçimlere on ay kala anketlere göre değişik oranlarda olsa da oy kaybeden iki büyük partinin tek başına ya da geçmişte olduğu gibi küçük partilerin dışarıdan destekleriyle iktidar olmaları pek mümkün görünmüyor. ABC’nin yukarıda söz ettiğim PP’yi ilk sırada gösteren anketi ayrıca oy oranlarına göre siyasi partilerin 350 sandalyeli Temsilciler Meclisi’nde sahip olacakları olası milletvekili sayısını da gösteriyor. Buna göre, 2011’de 186 sandalye kazanan PP 132, 110 sandalye ile tarihinin en kötü sonucunu alan PSOE ise 80 milletvekili çıkarıyor. Temsilciler Meclisi’ne ilk defa girecek olan Podemos ’un çıkaracağı sandalye sayısı ise 89 olarak gösteriliyor.
Bu verilerden anlaşılacağı gibi, Kasım ayına kadar geçecek uzunca süre içinde tercihleri şu veya bu yönde değişebilecek olsa da seçmenin bu üç partiden birini iktidara taşıması son derece uzak bir olasılık. Bundan ilk olarak İspanya’da bugüne kadar fiilen geçerli olan iki partili sistemin (bipartidismo) büyük olasılıkla sonunun geldiği sonucunu çıkarabiliriz.
İki partili sistemin sona ermesi ufukta bir koalisyon hükümetinin göründüğü anlamına geliyor. Podemos ‘un iktidara geldiği takdirde izleyeceği politikalar dikkate alındığında, PP ya da PSOE ile ortak bir hükümet kurma olasılığının, PP-PSOE koalisyon hükümeti olasılığına göre çok düşük olduğunu kabul etmek gerekir. Sonuç itibariyle merkez sağ ve sol partiler arasında ortaklık oluşturmak aşırı soldan gelen ve bir ölçüde sistem karşıtı bir partiyle uzlaşmaktan çok daha kolay görünüyor.
PP ile PSOE arasında Almanya örneğinde olduğu gibi “büyük koalisyon” olasılığı başta Başbakan Mariano Rajoy olmak üzere PP cephesinde bir süredir dillendiriliyor, ima ediliyor. Ancak PSOE cephesi böyle bir koalisyonun söz konusu dahi olmadığını yineleyip duruyor.
Genel seçimlerden sonra büyük koalisyon gündeme gelir mi bugünden bilmek mümkün değil ama Podemos ‘un oyunu ne kadar arttırırsa arttırsın İspanya’da iktidara gelme olasılığı o kadar yüksek değil. O bakımdan İspanya’nın Yunanistan olmadığı söylemi gerçeğe çok daha yakın görünüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018
15.03.2018
1.02.2018
7.02.2018
31.01.2018