Akın ÖZÇER
Fransa’da sosyalist Valls hükümetinin eski Ekonomi Bakanı sosyal liberal Emmanuel Macron’un açık farkla Cumhurbaşkanı seçilmesi siyaset arenasında büyük bir depreme yol açmış bulunuyor. Seçimin kaybedeni Marine Le Pen’in partisindeki deprem bir tarafa, genç Cumhurbaşkanı’nın adını “Yürüyen Cumhuriyet” (LREM/La République en Marche) olarak değiştirdiği En Marche hareketiyle “üçüncü tur” olarak da adlandırılan genel seçimlerde salt çoğunluk araması, Cumhuriyetçiler ’de (LR/ Les Républicains) ve Sosyalist Parti’de kafaları karıştırmış durumda. Seçmenleri Macron’a oy vermiş olan bu iki partideki bazı şahsiyetlerin Fransa’nın en uzun süre görev (14 yıl) yapmış karizmatik Cumhurbaşkanı Mitterrand’ın “Fransızlar Mayıs'ta seçtikleri Cumhurbaşkanı’na Haziran’da ülkeyi yönetmesi için gerekli çoğunluğu reddedecek kadar aptal değiller” sözünü ciddiye alarak LREM lehine pozisyon belirledikleri görülüyor.
Seçimi kaybeden partideki gelişmeler
7 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen’in yarışı açık farkla yitirdiği aşırı Sağ’daki Ulusal Cephe (FN/ Front National) siyasi depremi iliklerine kadar hisseden partilerin başında geliyor. Marine Le Pen merkeze çekmeye çalıştığı partisinin adını değiştirmek dâhil baştan aşağı yeniden yapılanması gerektiğini düşünenlerin başında geliyor. Genel seçimlere de ittifak yaptığı “Gaulliste” Nicolas Dupont Aignan’ın France Debout (Fransa Ayakta) hareketiyle birlikte “Yurtsever ve Cumhuriyetçi İttifak” (Alliance Patriotique et Républicain) etiketiyle girecek olan milliyetçi/egemenlikçi cephe Marion Maréchal Le Pen’in siyasete ara verme kararıyla sarsıldı. Ayrılığa 3 yaşındaki kızıyla ilgilenmek ve özel sektör deneyimi yaşamak arzusunu gerekçe gösteren genç siyasetçinin teyzesi ve özellikle partinin ikinci adamı Florian Philippot ile görüş ayrılıkları kimse için sır değil.
Kabul etmek gerekir ki Fransa’da aşırı Sağcı bir siyasi partinin iki turlu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kazanma şansı yok. Adaylardan biri aşırı Sağcı olduğunda, 7 Mayıs’ta bir kez daha görüldüğü gibi, seçmen programını benimsemese bile karşısında yer alan aday etrafında birleşiyor. O bakımdan Marine Le Pen’in aldığı yüzde 33,9 oranındaki oy, beklenenin altında kalsa da aşırı Sağcı bir partinin ulaşabileceği üst sınırdan çok da uzak değil. O bakımdan özünde ırkçılık olan yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı gibi Fransız toplumunda destek görmeyen bir ideolojiyi bir tarafa bırakmadan FN’in sadece başkanlık değil, yine iki turlu olan milletvekili seçimlerinde de başarılı olması mümkün görünmüyor. Nitekim OpinionWay-SLPV analytics’in 4 Mayıs’ta Les Echos için yayımladığı anket, 577 milletvekilinden 40’ını almayı hedefleyen FN’in genel seçimlerde 15-25 sandalyede kalacağını gösteriyor.
Buna karşılık, Mélenchon’un radikal Sol Asi Fransa (La France Insoumise) hareketinin de savunduğu egemenlikçi (souverainiste), dolayısıyla AB karşıtı yaklaşımın seçmen nezdinde çekiciliği çok daha fazla. Kamu borçlarının toplamı 2 trilyon avro, GSMH ’ya oranı da yüzde 98’i aşan Fransa Maastricht ölçütlerini on yıldır karşılayamadığı için AB’nin baskısı altında. AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, seçim başarısından ötürü kutladığı Macron’a kamu borçlarını düşürme çağrısında bulundu. Alman medyasına da “Fransa ile ilgili önemli bir sorunumuz var. Fransızlar çok para harcıyor ve ayrıca bu harcamayı kötü yere yapıyor” açıklamasını yapan Juncker bu konuda ayrıntılar da verdi: “Fransa, GSMH’nın yüzde 53-57’sini kamu bütçesine tahsis ediyor. Bu durumun sürdürülmesi mümkün değil.” Dolayısıyla Paris’in kamu harcamalarını yapısal reformlarla kısıtlama zorunluluğunun, kolay değil ama aşırı Sağ ideolojiyi bir yana bırakması halinde Marine Le Pen’in elini güçlendireceğine kuşku yok.
Sosyalist Parti öldü mü?
Salı günü seçimlere Macron’un listesinden girmek için LREM’e başvuracağını açıklayan eski Başbakan Manuel Valls bu tercihini şöyle açıkladı: “Cumhuriyetçiyim, sosyalistim, öyle de kalacağım, 30 yıllık siyasi hayatımı yok saymayacağım. Sorumluluk gerektiren görevlerde bulundum, Fransa’yı yönetmenin zor olduğunu biliyorum. Bir engel değilim, Emmanuel Macron’un başarısını istiyorum.” İlk turdan itibaren kendisini ön seçimde yenen Sosyalist Parti’nin resmi adayı Benoît Hamon yerine Macron’u desteklemiş olan Valls, Macron’un önerilerinin birçoğunda kendi fikirlerini bulduğunu söyledi ve kendisi gibi düşünen bütün sosyalistleri Macron’a destek olmaya çağırdı. Sosyalist Parti ise, Valls’e göre “öldü, tarihi ve değerleriyle geride kaldı.”
LREM Perşembe (11 Mayıs) akşamı bir basın toplantısı düzenleyerek 577 seçim bölgesinden 428’inde adaylarını tanıttı. Tanıtılan adayların yüzde 52’si sivil toplum üyesi, hiç seçilmemiş, yarısı kadın, yaş ortalaması ise 46. LREM Genel Sekreteri Richard Ferrand, toplantıda Valls için farklı bir uygulama yapılmayacağını, aday olmak istediğine ilişkin bir açıklama yaptığını ama partiye üyelik başvurusunda bulunmadığını, dolayısıyla belirledikleri kriterleri yerine getirmediğini yineledi. Ferrand buna karşılık yüzüne kapıyı kapamadıklarını ve seçim bölgesi Evry’de karşısına LREM adayı koymadıklarını söyledi.
Sosyalist Parti Genel Sekreteri Jean Christophe Cambadélis ise, açıklamasından hareketle Valls’e tepki göstererek partiden ihraç imasında bulundu. Valls’in adı daha sonra açıklanacak LREM’in ikinci listesinde de olasılıkla yer almayacak ama belki öldüğünü söylediği Sosyalist Parti’den de ihraç edilecek. Ama Evry’den bağımsız aday olabilir. Dolayısıyla karşısında LREM adayı bulunmayacak olması belki bir uzlaşma formülü olarak da değerlendirilebilir. Zira seçim kampanyası sırasında siyasi rakiplerince “bebek Hollande” olarak adlandırılan Macron LREM’in listelerini özellikle eski sosyalist milletvekilleriyle doldurmamaya ve kamuoyunda Sosyalist Parti’nin yedeği olarak görülmemeye özen gösteriyor. Eski Başbakan Valls için bulunan formülün arkasında böyle bir gerekçe olabilir elbette.
Sosyalist Parti son seçimlerde en büyük darbeyi yemiş siyasi parti. Ortadan ikiye ayrılmış, Sağ kanadı Macron’a kaymış, Sol kanadı Mélenchon’un radikal Sol’unun kıskacına girmiş durumda. Bu kıskaçtan kurtulmak amacıyla bir araya gelen partinin ağır topları Paris ve Lille Belediye Başkanları, Anne Hidalgo ve Martine Aubry, Çarşamba günü AB yanlısı “Dès demain” (Yarından itibaren) isimli yeni bir girişim başlatmış bulunuyor. Bu girişimin yeni bir hareket ya da parti olmadığı, ortak değerler etrafında birleşmeyi temsil ettiği öne sürülüyor. Bu girişimin genel seçimlere olumlu yansıması beklenmiyor. Yukarıda atıfta bulunduğum ankette Sosyalist Parti’nin 11-18 Haziran seçimlerinde ancak 28 ile 42 arasında milletvekili çıkarabileceği tahmin olunuyor.
LREM’den Cumhuriyetçiler’e darbe
Macron’un siyasi partisi LREM’in genel seçimlerdeki en büyük rakibi Cumhuriyetçiler. Geçen yazımda da altını çizdiğim gibi, Cumhuriyetçiler ’in (LR) seçim kampanyasını yürüten François Baroin, genel seçimlerde Macron’la işbirliği yapacak ve EM listelerinde yer alacak mensuplarının partiyle ilişkilerinin kesileceğini vurguluyor. Baroin daha önce genel seçimleri kazanmaları durumunda Macron’un “cohabitation” hükümetinin Başbakanı olabileceğini söylemiş, Macron ise Cumhuriyetçiler ile herhangi bir koalisyona girmeyeceğini belirtmişti.
Baroin’ın “cohabitation” iddiası aslında Cumhuriyetçiler ’in salt çoğunluğu alacağı hesabına dayanıyor. Çünkü “Cohabitation” olması için Cumhurbaşkanı ile Meclis salt çoğunluğunun farklı olması şart. Yukarıda atıfta bulunduğum anket, Macron’un partisi LREM’in Haziran’da 290 sandalye kazanarak salt çoğunluğa (289) ulaşabileceğini, Cumhuriyetçiler ‘in (LR) ise 200-210 milletvekilinde kalacağını tahmin ediyor. Yanılgı payı var kuşkusuz ama LR’in salt çoğunluğa ulaşmasının, dolayısıyla LREM ile LR arasında “cohabitation” olasılığının çok düşük, neredeyse imkânsız olduğunu kabul etmek gerekir.
Kaldı ki Cumhuriyetçiler içinde herkesin Baroin gibi düşündüğünü söylemek de kolay değil. Özellikle eski başbakanlardan Bordeaux Belediye Başkanı Alain JuppéCumhuriyetçiler ‘in Macron’a sistematik bir muhalefet yapmasından yana olmadığını, Fransa’nın ihtiyaç duyduğu reformları yapmasına destek verilmesi gerektiğine inandığını açıkladı.
Aslında LREM’in Cumhuriyetçiler’e en büyük darbesi milletvekili listelerinde Juppé yanlısı (Juppéiste) birkaç isme yer vermesi ve özellikle Macron’un Juppé yanlısı Edouard Philippe’i müstakbel Başbakan olarak açıklaması olacak. Philippe ’in ismi Başbakan olacak 5-6 siyasi şahsiyet arasında geçiyor. Başbakan’ın adının Hollande ile Macron arasındaki devir teslimden sonra pazartesi günü açıklanması ve bu ismin açıklanmasıyla birlikte LREM’in salt çoğunluk yolunda önemli bir atılım yapması bekleniyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025