Akın ÖZÇER
Geçen yazımda Türkiye’nin karşılaştığı sorunlara çözüm ararken, evrensel demokrasi ilkelerini ve eksiklerine karşın hâlâ bir ferdi sayıldığı demokratik ülkeler ailesine mensup ülkelerin varsa benzer sorunlarına bulduğu çözümleri gözönüne almamız gerektiğini vurgulamıştım. Sorunların başında gelen terörle mücadele konusunda IRA ve ETA’ya silah bıraktıran İngiltere ve İspanya’nın izlemiş olduğu siyaset ve stratejilerin incelenmesi, izlenmesi ve örnek alınmasında yarar olduğunun altını çizmiştim. Bugün IRA sorunu çözümlenmiş olduğundan artık yakından izlememiz gereken ülkenin İspanya, güncel konunun da genel seçimlerden çıkan Rajoy hükümetinin yönetmek durumunda olduğu ETA’nın kendini feshetme süreci olduğunu kabul etmek gerekir.
İşte bu nedenle bir önceki yazımda Rajoy hükümetinin bu süreçte izlediği stratejiyi ele almış ve PP (Partido Popular) içindeki aşırı sağ kesimin baskılarından söz etmiştim. Baskılar ETA mahkûm ve militanlarını topluma kazandırma (reinserción) ve Anayasa Mahkemesi kararıyla yasallaşması beklenen yurtsever (abertzale) solun yeni partisi SORTU üzerinde yoğunlaşmıştı. Aşırı sağ, somut olarak, hükümetin “reinserción” sürecini bir tarafa bırakmasını, SORTU’nun yasallaşmamasını ve bugün belediyelerde bulunan BILDU ve Meclis’te temsil olunan AMAIUR’un yasadışı ilan edilmesi için Yüksek Mahkeme’ye başvurulmasını talep ediyordu. Rajoy hükümeti üstündeki bu baskılardan kurtulabilmek için Sosyalist İşçi Partisi Bask kolu (PSE) ve Bask milliyetçiliğinin kurucu partisi PNV ile bir pakt arayışı içindeydi. İşte böyle bir pakt geçen çarşamba çok daha geniş bir katılımla Temsilciler Meclisi’nde gerçekleşti.
Biraraya getirdiği siyasi güçler ve benimsediği ilkeler açısından tarihî bir nitelik taşıyan “ETA’nın sonlandırılmasının yönetilmesi hakkında Meclis Anlaşması” üç maddeden oluşuyor. İlk maddede, “ETA’nın silahlı faaliyetine son verme kararının”, aslında Bask toplumunun özgürlükler için seferber olması, hukuk devletinin kararlılığı, terör kurbanlarının örnek duruşu, güvenlik güçlerinin mücadelesi ve uluslararası işbirliğinin sonucu, kısaca “demokrasinin zaferi olduğu” vurgulanıyor. Anlaşmanın izleyen maddeleri, Rajoy hükümetine, aşırı sağın baskıları nedeniyle çizemediği yol haritasını verirken, bunu özerk Bask Ülkesi ve Navarra hükümetleriyle diyalog içinde uygulama çağrısında bulunuyor. 2. Madde, bir yandan ETA’yı kendini kesin olarak feshetmeye, öte yandan hükümeti terör kurbanlarının anılarına ve şiddetten zarar görenlerin onuruna saygı göstermeye, ayrıca hukuk devletinin ilke ve değerlerine dayalı toplumsal bir birlikte yaşamın oluşturulmasına katkıda bulunmaya davet ediyor. 3. Madde’yse hükümeti, hukuka ve özellikle demokratik ilkeler ve temel hak ve özgürlüklere, barış içinde birlikte yaşama hakkına karşı eylemleri yasaklayan yasaları uygulamaya çağırıyor.
Bu anlaşmanın önemli sonuçlarının başında, hükümet partisi PP’yi aşırı sağın baskısından kesin olarak kurtarması geliyor. Metnin içinde bu yönde açık bir ibare bulunmuyor belki ama sosyalist kökenli Bask politikacı Rosa Diez’in partisi UPyD (Birlik, İlerleme ve Demokrasi) anlaşmaya tüm siyasi partilerce reddolunan bir değişiklik önergesi vermişti. Önerge, aşırı sağın talep ettiği gibi, BILDU ve AMAIUR’un yasadışı ilan edilmesi için girişim yapılmasını öneriyordu. Rosa Diez’in kendisine hiç yakışmayan bu fırsatçı davranışının ardında ya PP’nin zor duruma düşürülmesi ya da El País’in uzman yazarı Luis R. Aizpeolea’nın dediği gibi “PP’nin kaybedeceği radikal sağın oyuna talip olmak” vardı. İşte PP bu önergeye ret oyu vermek suretiyle aşırı sağla göbek bağını kesmiş ve İspanya gibi son yıllarda demokrasisiyle öne çıkan bir ülkenin iktidar partisine yakışanı yapmış oldu.
İspanya’nın iktidar alternatifi iki partisi PSOE ve PP’yi terörle demokratik mücadelenin temelini oluşturan çok partili paktların (Ajuria Enea ve Terörizme karşı Özgürlükler) mimarı olarak görmek mümkün. PSOE, metni üzerinde PP ile uzlaştığı bu son anlaşmayı da başından beri söz konusu paktlarla aynı çizgide ve anahtar niteliğinde görüyordu. Bu nedenle ETA silah bıraktıktan sonra siyasi kolunun yasadışı ilan edilmesinin hiçbir anlamı olmadığını vurguluyordu. Böyle bir girişim, her şeyden önce, “silah bırakma karşılığı yasal siyaseti” temel ilke kabul eden terörle mücadele politikasına aykırıydı. Aynı zamanda PP sözcüsü Alfonso Alonso’nun dediği gibi anlaşma metni bu haliyle “ETA’yı zayıflatıyor ve demokrasi cephesini” güçlendiriyordu.
Kabul etmek gerekir ki ETA’nın sonlandırılmasına ilişkin bu anlaşma Türkiye’ye birçok bakımdan örnek oluşturuyor. Birincisi, belki en önemlisi iktidar ve ana muhalefet partilerinin birlikte hareket ederek ortak bir metin üzerinde anlaşması. Birlikte hareket kadar önemli ikinci bir husus evrensel demokrasi ilkeleri ve özellikle silah bırakma karşılığı yasal siyaset hakkı gibi demokratik bir yöntem üzerinde uzlaşmak. Ama İspanya’da iki parti arasındaki uzlaşma eski; 1988 yılına kadar gidiyor. Türkiye’deyse iktidar partisi dâhil Meclis’te temsil edilen partilerin böyle bir terörle mücadele yöntemini ne kadar benimsediği ayrı bir araştırma konusu oluşturuyor. PKK’nın sonlandırılması aşamasına daha gelmemiş olmamız aslında demokrasi dersimize daha çok çalışmamız gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025