Akın ÖZÇER

Akın ÖZÇER
Akın ÖZÇER
Tüm Yazıları
Adieu Monsieur Sarkozy
6.05.2012
2571

 Bu başlık, Fransa’da ikinci turu bugün yapılmakta olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucunu 12 saat öncesinden ilân ediyor ama Sarkozy’nin sandıktan bir kez daha çıkması zaten mucizelere kalmış görünüyor. Ilımlı sağın adayı anketlerin aylar öncesinden duyurduğu ve belirli aralıklarla yinelediği bu sonucu değiştirmek için gereksindiği desteği ne aşırı, ne de merkez sağdan bulabildi. 

İlk turda aldığı yüzde 18 oranındaki oy nedeniyle Sarkozy’nin ağzını sulandıran aşırı sağcı Front National (FN) seçmeninin, konuyla ilgili önceki yazılarımda altını çizdiğim gibi, kendisini blok halinde desteklemeye niyeti yok. FN Genel Başkanı Marine Le Pen’in 1 mayısta seçmenine ikinci turda “beyaz oy” kullanılması işareti vermesi, aşırı sağın hoşlandığı temaları kullanmayı sürdüren Sarkozy’nin bu cepheden beklediği oyu almasını engelliyor. Haziranda yapılacak genel seçimlerden iyi bir sonuçla çıkmak isteyen Bayan Le Pen, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde her iki adayı aynı kefeye koyuyor gibi görünmekle birlikte, asıl hedefine varmak için Sarkozy’nin partisi UMP üzerine oynuyor. Bu oyunun başarılı olmasının olmazsa olmaz koşulu UMP adayının bu seçimi kaybetmesi elbette. 

Marine Le Pen, Sarkozy’yi seçmenlerine saygı duymamakla, “parya” yerine koymakla suçluyor. Midi-Libre’deki bir söyleşisinde, ılımlı sağın genel seçimlerde FN ve PS (Sosyalist Parti) adayları karşı karşıya geldiğinde tarafsız kalmayı önerdiğini ve sosyalist adayların seçilmesini sağladığını, iki cephenin de birbirinin aynı olduğunu söylüyor. Hollande ve Sarkozy’nin “tartışma numarası yapan aynı vücuttaki iki kafa” olduğunu öne sürüyor. Sarkozy’nin FN seçmenine bugüne kadar verdiği sözleri hiç tutmadığını vurguluyor ve bunun karşılığını alacağını ima ediyor.

Sarkozy’ye aşırı sağdan olduğu gibi Bayrou’nun temsil ettiği merkez sağdan (MoDEM) da yeterli destek gelmiyor. UMP’den Bayrou’nun Demokrat Hareket ‘ine (MoDEM) geçen BM Genel Sekreter YardımcısıPhilippe Douste-BlazyLe Monde’da önceki gün yayımlanan yazısıyla Sarkozy’ye destek olmayacağını nedenleriyle birlikte açıklıyor. Solda değil eskiden olduğu gibi merkez sağda yer aldığını vurgulayan Douste-Blazy, Sarkozy’yi Avrupa Birliği’ne hayat veren insanî değerlerden uzaklaşmak ve aşırı uçlarla (FN) flört etmekle suçluyor. Ardından François Bayrou da, 3 mayıs günü, oyunu Sarkozy’nin FN seçmeni ile yakınlaşması nedeniyle Hollande’a vereceğini açıklıyor. Ancak MoDEM seçmeninin bölünmüş olduğu ve yüzde 40’ının Sarkozy için oy kullanacağı tahmin olunuyor.    

İlk turdan bu yana sosyalist rakibiyle arasındaki farkı ancak bir puan kapatabilen (yüzde 53-47) Sarkozy’nin son şansı önceki gece televizyondan yayınlanan tartışma programıydı. Dosyasına hâkimiyeti ve kurnazlığıyla rakibini alt edeceği düşünülen Sarkozy, iki adayın gündemdeki konuları 72’şer dakika konuşarak tartıştıkları programdan beklediği sonucu alamadı. Yaklaşık 18 milyon kişinin izlediği tartışmanın kesin kazananının olmadığı ama sosyalist adayın bu sınavdan avantajını koruyarak çıktığı yönünde değerlendirmeler çoğunlukta. Bunda Hollande’ın dosyalarına en az Sarkozy kadar hâkim olmasının ve daha ağır başlı ve güvenilir bir görüntü vermesinin rolü büyük kuşkusuz.

Genelde teknik düzeyde geçen tartışmanın içeriğine gelince, kilit noktalardan biri, Hollande’ın AB İstikrar Paktı’nın tekrar müzakere edilmesi, bu bağlamda tasarruf önlemlerinin istihdam yaratan, büyümeyi sağlayan önlemlerle birlikte uygulanması önerisiydi. Hollande, Sarkozy’yi pakta desteği karşılığında Almanya’dan bir şey elde edememekle, Sarkozy de Hollande’ı AB’yi iyi tanımamakla eleştirdi. Tartışmada Hollande’ın istihdamı desteklemeye yönelik sosyal politikaları da tansiyonu yükseltti. Sarkozy bu politikaların sosyalist Zapatero ile İspanya’yı ve Papandreu ile Yunanistan’ı nereye getirdiğini hatırlattı; buna karşılık Hollande sosyalist olmayan Berlusconi’nin İtalyası’nın içine düştüğü krize dikkat çekti.

İki aday arasında tansiyonu yükselten bir başka konu da yasal ve yasadışı göç ve AB üyesi olmayan ülkeler vatandaşı göçmenlere yerel seçimlerde oy hakkı verilip verilmemesiydi. Sarkozy bu konuda FN kartını oynadı; İslam’ın Fransız toplumu için “tehlike oluşturduğuna” değindi ve ilintisi olmadığı halde bunu göçmenlerin oy hakkına karşı çıkmasının nedeni olarak gösterdi. Sarkozy, Hollande’ın AB üyesi olmayan ülkeleri neden İslam ülkeleri olarak takdim ettiğine dair sorusunu ise geçiştirdi. AB sınırlarına dayanan yasadışı göçten söz ederken bir ara “Türkiye” dedi ama AB üyelik sürecini hiç açmadı.

Konuyla ilgili bir önceki yazımda iki adayın Türkiye’ye bakışları arasındaki nüansa değinmiş ve Hollande’ın en azından Sarkozy gibi “ölçütlerini yerine getirse dahi Türkiye AB üyesi olamaz” demediğinin altını çizmiştim. İlişkilerin normalleşmesine ve gelişmesine önem atfeden Fransız siyasetçilerin tırnak içindeki ifadeyi ağızlarına almamaları gerekir. Türkiye AB üyesi olur, olmaz ayrı konu, ama AB ile ortaklık ilişkileri neredeyse yarım yüz yıl öncesine dayanıyor. Sarkozy bunu hiçe saydı ama karşılığında Türkiye’de hiç seveni olmadı. İşte bu nedenle, AB karşıtı koyu Türk milliyetçisinden en liberal, hatta “francophile” aydınına kadar Türkiye’de belki herkes, dünkü son anketlerde hâlâ en az beş puan geride olan ve kaybederse siyaseti bırakacağını söyleyen Sarkozy’ye “elveda Sayın Başkan” deme noktasında birleşiyor.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar