Ali BAYRAMOĞLU
Doğu-Batı ya da dindar-seküler yaşam alanları ve değerleri hemen her zaman Türkiye’de toplumun ve siyasetin merkezindeki belirleyiciler arasında yer almıştır.
Ülkenin yaşadığı tüm değişim öyküsüne rağmen bugün “masa”da yine aynı mesele, aynı çatışma ekseni duruyor. Tartışmalar, kutuplaşmalar bir tür bu eksenin etrafında devam ediyor.
Her hadise bu çerçevede siyallaşıyor.
Özgecan’ın başına gelen vahşet, kadına yönelik şiddet dahi...
Bu tür asli çelişkiler etrafındaki kutuplaşmalar sosyolojik anlamda birer “çatışma”dır, “çatışma hali”dir.
Kutuplaşmanın tahribatı işte bu noktada başlar. Siyasetin ana eksenini çatışma oluşturunca, güç merkezli tahlil, tavır ve beklentiler öne çıkar.
“Güç”, fikrin önüne geçer, iç sorunlar, iç dinamikler kutuplaşma bağrışları arasında ikinci plana düşer.
“Güç”e endeksli siyaset algısı doğallaşmaya başlar. Toplumdaki görüşler kutuplaşır, kutuplar homojenleşir.
Bu tablo bizde daha koyudur. Zira Türkiye toplum, siyaset ve özgürlükler alanının hâlâ sınırlı olduğu, ataerkil zihniyetin at koşturduğu, üstelik “Batı-Doğu kimliklerinin fay kırığı” hattı üzerinde yer alan bir ülkedir.
Tablo koyulaşınca iç sorunlar unutulur. Herkesin figüran olacağı bir güç oyunu yaratılır.
Sıcak toplumsal sorunlar, özgürlük, demokrasi, laiklik, vatandaşlık, yoksulluk sorunları bile bu güç arayışına kilitlenir; beteri alabildiğince bu sorunlar “sil baştan” ele alınıp tanımlanmaya çalışılır.
Zira “fayda kartları” yeniden karılır. Siyasi partilerden gazetelere, yazarlardan devlet birimlerine kişilerin ve kurumların çıkarlarından hareketle aldıkları pozisyonlar ile yaptıkları güç analizleri, attıkları demokrasi çığlıkları birbirine karışır.
Bazı istisnalar dışında, taraflar tüm farklılıklarına rağmen “güce” endeksli “kimlik” çıkarını ortak dil kılarlar. Gerek siyaseti gerek zihniyeti açısından yaşadığı ağır bunalımları “kuvvet mikrobu”ndan kapan bu ülke için, karşı karşıya bulunduğumuz kutuplaşma koşulları yine yapacağını yapıyor. Tepkisel bir siyaset algısı öne çıkıyor.
İç siyasette iktidarın meşruiyetine ilişkin çatışmalar, tepki merkezli faydadan hareketle şekillenecek, yeknesak bir tutuma mahkum olacak saflaşmaya işaret ediyor...
İki tür tepkisellik, iki tür faydacılık, iki tür çatışma ekseni üst üste oturunca, ortaya çıkacak genel tabloyu tahmin etmek zor olmasa gerekir...
Kanımız odur ki, bu durumun devlet-siyaset, devlet-toplum ilişkilerine faturası olur.
Aynı manzaranın “ataerkil” zihniyeti beslemesi de keza öyle. Zira ister milliyetçi kültür olsun, ister devletçi; kendisini içeriden dönüştürerek üretemeyen bir yapı, dış girdilerle kendisini yırtarak, parçalara bölerek olduğu gibi üretir. Ve bu koşullarda hem siyasal alanda hem toplumsal alanda “özgürlükler zemininin biraz daha kayması” kaçınılmaz olur.
Demokratik reflekse sahip toplumlar bu tür tahribatları siyasetiyle, aydınıyla, kurumlarıyla en aza indirir.
Türkiye ise bu korunmanın araç ve mekanizmalarından tümüyle uzak duruyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025