Ali BAYRAMOĞLU
Türkiye, siyasi tarihi açısından belirleyici bir dönemi geride bıraktı.
Bu “dilimin başlangıcı” Türkiye'nin modernleşme öyküsünde ulaştığı yeni bir safhaya işaret eder. Sözünü ettiğimiz bir dönem toplumun“çevresi” kabul edilen aktörlerin iktidara geldiği, güç ve imkan açısından yer değiştirmelerin yaşandığı, siyasal merkezin yeniden yapılandığı bir safhadır.
Bu safha iki farklı ve gergin kitlenin, seküler ve muhafazakar dokuların temasının yaydığı kıvılcımlanmaları hep içermiştir. Bu açıdan, biraz içeriden bakıldığında değişim öyküsünde öne çıkan bir tür iktidar kavgası, onun yarattığı tahribat ve yeniden ürettiği yerleşik zihniyet olmuştur.
Uzak açıyla bakıldığında ise görülecek olan ise, bu zaman “diliminin sonu”nda varılan noktadır. Bu nokta sosyolojik anlamda iki büyük toplumsal kesim arasındaki eşitlenme halidir, en azından eşitlenme eğilimidir.
AK Parti'nin ana politikası, ülkenin kurucu modelini aşağıdan yukarıya, dışlananları oyuna sokarak, kendi temsil ettiği kitleleri iktidar kanallarına yaklaştırarak değiştirmekti. İstediğini önemli ölçüde başardı. Eski sistemi kurumlarıyla, aktörleriyle doğru ya da yanlış yöntemlerle dağıttı.
Bunun en önemli sonucu, seküler kesimlerle İslami kesimler arasındaki farkın sosyolojik anlamda azalması oldu. Okullardan üniversitelere, sermayeden devlete kadar her düzeyde büyük eşitlenme hamlesi yaşandı. Rejim krizleri, şeriat toplumu paranoyaları böyle rafa kalktı. Laik kesimde demokratikleşme, İslami kesimde evrensel değerlere yaklaşma dalgaları bu çerçevede öne çıktı. Bu başarıya, yükselen hizmet çıtası, ekonomik büyüme, istikrar eşlik edince AK Parti'nin 12 yıllık hegemonyası da doğmuş oldu.
Ancak artık farklı bir eşikteyiz.
Yeni eşik, eşitlenen iki farklı kesimin aynı anda sahiplenebileceği ve içselleşteştirebileceği bir yeni kurumsallaşmanın, yeni bir dokunun inşaasıdır.
AK Parti'nin sorunu ve başarısızlığı da bu noktadadır.
Dış neden, gerekçe, AK Parti'deki hakim “tehdit algısı” ne olursa olsun, haklı olsun olmasın, siyasi iktidar bu köprü kurma işlevinde, çok kanatlı toplumsal dokuyu kuşatacak kurumsallaşma ve model oluşturma işinde tökezledi.
Lideri üzerinden iki yol tutturdu…
- Farklı değer sistemlerini dikkate almaktan çok, söylemden uygulamalara kadar kendi değer sistemiyle yol almayı, en azından bu yolda mesajlar vermeyi, siyasi çağrı yapmayı tercih etti.
- Bu iki değer sistemi arasında geçişleri, uzlaşmaları, ortak noktaları öne alma yerine bunları tokuşturan, çatışma merkezli siyasallaşmayı tercih eden, sert ve meydan okuyan bir siyasi uslüp benimsedi.
Bunda elbet Arap Baharında geri dönüşün, cemaatin yıkıcı eylemlerinin, Erdoğan'a yönelik husumetin, AK Prati'ye yönelik örseleme ve devirme girişimlerinin, imaj yıkma hamlelerinin payı var.
Ancak aslan payı, hiç şüphe yok ki, AK Parti'nin kendisine, söylemine, tercihlerine ve zihniyetine aittir.
Son iki yıldır ülkenin yaşadığı tüm krizlerin arka planında önemli ölçüde siyasi iktidarın tercihleri ve bunların türevleri yatıyor. Katılımcı demokrasi, ataerkillik, şahsileşme, kimlikçi politikalar tartışmaları bunlar arasında bulunuyor. Bugün farklı AK Parti çevreleri arasında yaşanan tartışma, eskiler-yeniler, çevre, danışmanlar, istişareler, vs meselesi de bu durumun türevleri arasında yer alıyor.
Siyasi iktidar açısından sonuç bir“regresyon”dur.
Bunun en açık göstergesi ise Türkiye'nin 2013 Mayıs'ından bu yana siyasal gerginlik ve kriz ortamında bulunmasıdır.
Gezi olayları, yolsuzluk dosyaları, bu dosyaların kapatılma biçimi, 17-25 Aralık girişimi, buna karşı alınan sert ve zaman zaman hukuk sınırlarını zorlayan tedbirler, Ergenekon sürecinde terse dönüş, Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesi ve başkanlık tartışmaları, arka arkaya dizildiğinde, bunlar dün olduğu gibi bir eşik atlama mücadelesinin göstergeleri değil, dar siyaset alanına ilişkin bir yerinde saymanın işaretleri…
İleriye adım hala mümkündür…
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025