Ali Saydam
Sayın Bahçeli, Başkanlık sistemi tartışmalarında kendisinin açıklamalarının oraya buraya çekilmesinden çok rahatsız olduğunu şu cümleleriyle ifade etti:
“Heceleyeyim dedim anlamadılar, kara tahtayı işaret ettim oralı olmadılar. Daha ne söyleyeyim, nasıl izah getireyim? Bunlar hangi dilden haberleşip konuşuyorlarsa bize bildirsinler ki ona göre davranalım. İsterlerse Mors Alfabesi, isterlerse dumanla iletişim kuralım, yazıktır hiç olmazsa kendilerini ikna edelim.”
İletişimde kendimizden daha çok muhatabımıza odaklanamadığımız için 'kendimizce' anlıyoruz ve niyetlerimizin rüzgarında yelken açıp, kaynağından uzaklaşan yorumlarda bulunma konusunda da engel tanımıyoruz. Sayın Bahçeli'yi şu cümleleriyle dinlemeye çalışalım:
“Bizim ağzımızdan evet yada hayır'a ilişkin bir ifade çıkmamışken referandumu yapıp sonucu ilan edenler bilsin ki, kaos elçileri kriz çığırtkanları darbe şakşakçılarıdır. Önemle ifade ediyor kalın olarak çiziyorum, MHP'nin TBMM'de tercihi ne olursa milletin karşısında da tıpatıp aynısı olacaktır. Meclis'te evet dersek, milletin huzurunda da evet deriz.”
Defaatle tekrarladığımız gibi müphemiyet her türlü iletişimin düşmanıdır. Niyet okumanın müsebbibi de müphemiyettir. CHP, bu müphemiyet durumundan yararlanmak istemekte, konuyu sadece Sayın Cumhurbaşkanı'nın bireysel tercihiymiş gibi ele almakta, bu nedenle de bir kez daha milletten kaçar duruma düşmektedir. Her ne kadar Sayın Kılıçdaroğlu, “CHP, vatandaşa Başkanlık sistemini anlatırken Algı Yönetimi'ne başvuracak, herkesle konuşacağız” diyorsa da şu sıralar araştırmalara göre yüzde 60'ın üzerinde seçmen desteğini arkasına almış olduğu tahmin edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bireysel olarak karşısına alarak bir başka siyasi intihar girişiminde daha bulunuyor.
Öte yandan düşünülen Başkanlık sisteminde müphemiyeti ortadan kaldırmak üzere Türkiye'nin geleceği açısından, uzun vadeli perspektiflerle bakıldığında, tüm sorulara yanıt verebilecek bir açıklıkla, daha basit ve kolay anlaşılmaya yardımcı olacak bir yöntem olmalı diye düşünüyorum.
Örneğin, Parlamenter sistemin Başkanlık sistemine ve tersinden bakılarak Başkanlık sisteminin Parlamenter sisteme olan üstünlüklerinin kağıt üzerine dökülmesi yola çıkış için pekala bir başlangıç olabilir. Sonrasında 3 kolonlu bir tablo düşünebiliriz. Buna infografik de denilebilir:
Bir: Mevcut durum
İki: Başkanlık sistemi
Üç: Aradaki farklar.
Bu 3 kolonun soluna 1) Yasama, 2) Yürütme ve 3) Yargı, başlıklı satırları eklediğimizi düşünelim. Ve oluşan tablodaki boş kutuların içini dolduralım.
'Check & Balance' (Kontrol & Denge) kontrol prensiplerine dayalı bir Başkanlık sistemi yolunda öncelikle bilinmeyenler ortaya dökülsün ve takım tutar gibi 'dediğim dedik'çi, toptancı tutumlar bu tablonun konuştuğu dil karşısında açığa çıkıp, gündemden düşmüş sayılsınlar. Bu nedenle, her gün tanık olduğumuz genel ve soyut tartışmalar karmaşasında kendisini açık seçik ifade etmekte zorlanan Devlet Bahçeli çok haklıdır. Çünkü henüz sözünü ettiğimiz bu tablo ortaya çıkmış değil. Statükodan beslenen ve zamanı 'avara kasnak' gibi boş yere döndüren ortalıktaki tartışma üslubunun sahipleri, ne yazık ki, 'Neyin olmaması gerektiğini' bile doğru dürüst ifade edemeyip müphemiyetin değirmenine su taşımaya devam ediyorlar.
Eğer Türkiye Cumhuriyeti'nin kilit noktalarının bir anlamda şifresi sayılabilecek mevcut Anayasa'sının, yıllandıkça, tozlandıkça günümüz koşullarına uyum sağlayamadığına defalarca ve acı çekerek tanık oluyorsak, bu spazmın bir an önce çözülmesinin ve kendisini dayatan Başkanlık sisteminin neleri kapsadığının ve neleri dışladığının da açık seçik gözler önüne serilmesi gerekiyor.
'Naylon medeniyeti'
Fransa Dışişleri Bakanı'nın kendi ülkesinin OHAL'iyle bizimkini kıyasladığı ve vazgeçmedikleri 'yukardan bakan' üslubuyla o talihsiz açıklamasını konu ettiğimiz Perşembe günkü yazımız henüz tazeliğini korurken aynı gün, yine bizim gazetede 'Naylon medeniyeti' başlığıyla yayınlanan haberde Fransa'nın ayıbı gözler önüne seriliyordu.
Bir yanda Jungle mülteci kampındaki tahliye nedeniyle başlatılan direnişlerde yakılan ilkel barınakların ve diğer yanda da otobüslerin naylonla kaplanmış koltuklarının fotoğrafı... Devlet tarafından tahsis edilen yüzlerce otobüs koltuklarının, kampta salgın bir hastalık belirtisi ortada yokken, 'hijyen' gerekçesiyle poşetlenmesi sosyal medyada tepkilere neden olmuş. Mültecilerden iğrendikleri kesin. Onlar da tahliyeye karşı çıktıkları için çadırları ateşe veriyorlar. Yangın sabaha kadar sürmüş.
Bakanlarının kasıla kasıla ifade buyurdukları, “Fransa'daki OHAL'lerde yargının hâlâ bağımsızlığı söz konusudur” diye yere göğe koyamadıkları üstün hukuklarının acaba, eziyet gören, horlanan mültecilere bir faydası var mıdır?
Gelsinler de Şanlıurfa'daki Çadırkent'te, Akçakale Süleymanşah Konaklama Tesisleri'nde mülteciler nasıl ağırlanırmış görsünler.
Türkiye'nin, yeryüzünün en büyük dramlarından biri olan mülteci sorununa, mevcut koşullar altında en iyi çözümleri bulup sunan dünyadaki tek ülke olduğunu bilmeyen var mı? Bu gerçeği en iyi susanlar biliyor.
Evet, bir insanlık dramına Türkiye'nin nasıl insanca yaklaştığını, gerçekçi projeler ürettiğini milletimiz biliyor. Keşke bunu dünyaya da gerektiği gibi anlatabilsek…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2020
15.10.2019
24.09.2019
12.09.2019
10.09.2019
25.06.2019
7.05.2019
11.04.2019
4.02.2019