Ali Saydam
23 Aralık’ta internet sitelerinde, 24 Aralık’ta da gazetelerde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 31 Mart yerel seçimleri için belirlediği iletişim stratejisiyle ilgili haberler yayınlandı. Eğriye eğri, doğruya doğru… Gazetelerin bahsettiği strateji CHP için olumlu sonuçlar doğurabilecek, siyasi iletişim açısından “doğru” bir yol gibi görünmüştü…
Bu iletişim konseptine göre; CHP kampanya döneminde seçmene “ekonomi” vurgusuyla seslenmeyi planlamış… Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun, belediye başkan adaylarının, CHP’li milletvekillerinin ve Parti Meclisi üyelerinin, sahaya inip ekonomik durumu ve CHP’nin vaatlerini anlatması uygun görülmüş…
Bu stratejide, siyaset iletişimi açısından en önemli nokta, seçmenle yapılacak konuşmaların içeriğinden çok, bu konuşmaların somut politikalarla ilgili olması ile siyasi gerilim üzerine inşa edilmemesiydi…
Siyasi rekabet açısından CHP adına hayli büyük bir yenilik olduğunu söyleyebileceğimiz bu yaklaşımın tadını ne yazık ki ne CHP’liler çıkarabildi, ne de iktidar çevreleri… CHP’nin seçim iletişimi stratejisi, bu sefer seçim sonuçlarını görmeden çöktü… Sayın Kılıçdaroğlu, bugüne kadar seçmen üzerinde etkisi pek görülmemiş, eski alışkanlıklarına geri dönünce hevesler kursaklarda kalıverdi…
Kılıçdaroğlu, 25 Aralık’ta partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şöyle hitap etmeyi kendine ve partisine yakıştırmış: “İyi de kim sana cumhurbaşkanı diyor, zorla sana cumhurbaşkanı diyorlar. Sen o koltuğa meşru bir seçimle gelmedin, o koltuğa şartları kendi lehine dönüştürerek geldin.” Konuşmanın devamında da şu ifadeye tanık olduk:“Sen 81 milyona ‘haddini bil’ diyorsun, birisi de sana diyecek. Sen de haddini bileceksin.”
Şimdi seçmen Sayın Genel Başkan’a şunları soramaz mı: Bir, madem ne seçim ne de Cumhurbaşkanı meşru, sen bu seçimlere neden girdin? İki, hadi girdin; neden 24 Haziran akşamı bu sözlerle ortalığa dökülmedin? Bu kadar plan, strateji, afiş, iş gücü ve emek, kaybedince “meşru değil” diyeceğin bir seçim için miydi? Üç, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?.. 23’ünde şahsî saldırı yok, sadece ekonomi konuşma kararı; 25’inde Cumhurbaşkanı’nı ve 24 Haziran seçimlerini gayrı meşru ilan et; millet iradesini yok say…
Ve son soru… Cumhuriyet Halk Partisi, bugüne kadar girdiği seçimlerde siyasi gerilimden fayda sağlayabilmiş midir? Bir kez olsun bu yöntemle seçim kazanabilmiş midir ki, hâlâ bu yoldan gitmekte bu kadar ısrarcı olunmaktadır?
31 Mart akşamı CHP’nin, tutarsızlıklar ustası Genel Başkanı’ndan kurtulmak üzere harekete geçecek olacağını ima eden Sayın Cumhurbaşkanı acaba kaç CHP’linin ortak dileğini dile getirmektedir?.. Kim bilir?..
- Lipton ‘Kolaya kaçmış’…
- Rekabetin çirkini sadece siyasete has değil… Reklam yaparken zaman zaman firmaların bazı tuzaklara düştüğünü görüyoruz. Bu tuzaklardan biri, ilginç olma çabasıdır… İlginçlik öğesine yaslanmak reklamda çok tehlikeli bir iştir…
- Bu tehlikeli seçimin bir örneğini televizyonlarda izliyoruz… Mesela Tarkan’ın oynadığı Coca-Cola reklamına, ondan bir gün sonra yayına girerek gönderme yapan Cengiz Bozkurt’un oynadığı Lipton Ice Tea reklamı…
- Lipton, Coca-Cola’nın ezeli rakibi Pepsi’nin de sahibi olan Pepsico’ya ait bir marka. Yani olaya Pepsi’nin Coca-Cola’ya ‘sataşması’ olarak da bakılabilir…
- Lipton reklamında, Cengiz Bozkurt’un Tarkan’ın kola reklamındaki hareketlerini taklit etmesi ile “kolaya kaçmıyoruz” sözünün kullanılmasıyla sataşmaya açık davetiye çıkarıyor… Tarkanlı, dev prodüksiyonlu reklam, rekabete dokunmazken, hemen ertesi gün saldırıya geçmenin ne âlemi olabilir?.. Hele de bizim millet her zaman saldırıya uğrayanın, mağdurun yanında yer alırken…
- Pepsico’nun bu kampanyası ilgi çekmedi demek zor. İnsanlar reklamı birbirlerine “gördünüz mü?” diye yollamışlar…
- Burada doğru-yanlış ekseni işler… Güzel – çirkin, ilginç – sıradan ekseni değil… Bir iletişim aksiyonu ya doğrudur ya da yanlış… Pepsico’nun Lipton reklamı da etik sınırlarını zorladığı için yanlıştır…
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2020
15.10.2019
24.09.2019
12.09.2019
10.09.2019
25.06.2019
7.05.2019
11.04.2019
4.02.2019