Alper GÖRMÜŞ
Genelkurmay Başkanlığı’nın Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği iki hard disk bir naip hâkim tarafından incelendi ve hazırlanan rapor yaklaşık iki hafta önce mahkemeye sunuldu.
Raporun özellikle gazetecileri ilgilendiren bir bölümü büyük bir tartışmaya yol açtı. Raporun bu bölümünün “Bazı Basın Kuruluşlarına Haber Yaptırılması ve Köşe Yazısı Yazdırılması” başlıklı 5. maddesinde 20 gazetecinin adı yer alıyordu.
Raporda adı geçen iki gazeteci (Mehmet Yılmaz ve İsmet Berkan), raporu haberleştiren Zaman gazetesini sert biçimde eleştiren yazılar kaleme aldılar... İki yazar, raporda, Genelkurmay Bilgi Destek Şubesi’nde hazırlanan makalelerin “Genelkurmay’dan gönderildiği anlaşılmayacak biçimde, sahte isimlerle gazetelere iletileceği” açıkça belirtildiği hâlde, Zaman’ın kullandığı “Köşe yazıları Genelkurmay’dan” başlığının, 20 gazeteciyi töhmet altında bıraktığını belirttiler.
Yazarlar, raporda, Bilgi Destek Şubesi’nde hazırlandıktan sonra bir köşe yazarının köşesinde yer alan sadece bir makalenin tesbit edildiğini, onun da sık sık “okur mektupları” yayımlayan Yalçın Bayer olduğunu belirtiyorlar ve Zaman’ın haberini eleştiriyorlardı.
İki yazarın bir itirazı da, raporda 20 gazetecinin yer almasına rağmen Zaman’ın haberinde bunlardan 12’sinin ifşa edilip sekizinin gizlendiğine dairdi. Bu durumda bazı “kullanışlı” gazeteciler, Zaman’ın nezdinde “kullanışlı ama korunması gereken” gazeteciler miydi?
Ben, Zaman’ın haberine yöneltilmiş bu eleştirilerin haklı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, bu türden abartılı gazeteciliklerin, ele alınan konuyu deşmeyi zorlaştırdığı ve tam tersine, konunun kapanmasına hizmet ettiği kanaatindeyim.
Bu örnekte de öyle oldu; konu neredeyse kapanmış durumda.
Diyelim ki yazılar sahte isimlerle gönderilmiş...
Oysa ben, Genelkurmay’ın hazırladığı makale ve bilgi notları, Mehmet Yılmaz ve İsmet Berkan’ın itiraz ettiği gibi gazetecilere sahte isimlerle gönderilmiş olsa bile, onların kullanan gazetecilerin tümüyle kusursuz ya da masum olduğunu düşünmüyorum. Bence bu da bir kullanmadır. Belki “az kullanma”dır ama kullanmadır.
Çünkü burası Türkiye, burada “andıç” faciaları yaşandı, bu ülkenin Genelkurmay’ı gazetecileri “TSK yandaşları” ve “TSK karşıtları” diye listeledi... Bu ülkede, “gazeteci kullanma” hevesinin Genelkurmay’da ne kadar yaygın olduğunu hepimiz biliyoruz... Peki, bu durumda, köşe yazarının “hukukçu bir öğretim üyesi” imzasıyla postadan çıkan ve TSK’nın türban konusundaki yaklaşımını bire bir yansıtan bir makaleyi köşesine yapıştırması makul ve masum bir davranış mıdır?
Hayır, hayır, “hukuki müeyyide”den söz etmiyorum, gazetecilerin kendi kendileri için uygun gördükleri “hukuk”tan söz ediyorum.
Gazetecinin, uzun ve ciddi bir makaleyi imzasız olarak yayımlamaktan rahatsızlık duyması ve dönüp, yazarından ismiyle yayımlama ricasında bulunması elvermez miydi? Türkiye gibi bir ülkede, böyle bir durumla karşılaşan bir gazetecinin, gazetecilik ahlâkı bakımından uygun olmayan bir ilişki içine giriyor olmaktan kuşku duyması mı normaldir, duymaması mı?
İşte buyurun; Yalçın Bayer’in “Bu yazı hukukçu bir öğretim üyesi tarafından gönderilmiştir” notuyla yayımladığı uzun makalenin, yayın tarihinden beş gün önce Genelkurmay’ın hard diskine kayıtlı olduğu yıllar sonra ortaya çıktı.
Bir şey daha: Ben, 2003’te yakından izlediğim ve yazdığım bir “vaka”daki “hukukçu öğretim üyesi” ya da “hukukçu dost”lardan fena hâlde nem kapmış, bu “dost”ların gazeteci kullanmayı çok seven askerlerle alâkalı olabileceğini ima etmiş bir gazeteciyim... O nedenle, şimdi ortaya çıkan “kullanışlı gazeteciler” raporuna çok farklı bir ilgi gösteriyorum...
Gelin şimdi o “vaka”yı birlikte ele alalım ve iki Hürriyet yazarının (Oktay Ekşi ve yine Yalçın Bayer) kaynak olarak “hukukçu dost”ların görüşlerini kullandıkları yazılarını birlikte gözden geçirelim...
Çok kuşkulu bir örnek...
Hürriyet gazetesi, sonraki günlerde Türkiye’nin en tartışmalı konu başlıklarından birini oluşturacak olan haberi 7 Kasım 2003’te “Türbanlı sanık duruşmaya alınmadı” başlığıyla verdi:
“Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Belediye Meclis ve Encümen üyelerinin Yargıtay’da yargılandığı davanın duruşmasına, sanık BELKO yöneticisi Hatice Hasdemir türbanlı olduğu gerekçesiyle alınmadı.”
Hatice Hasdemir tesettürlü olduğu için duruşmalara zaten giremiyordu. Fakat bu defa sanıktı ve tesettürlü kadınlar mahkeme karşısına nasıl çıkabiliyorlarsa, o da öylece çıkmak istemişti.
Ne var ki, duruşmanın görüldüğü Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin başkanı Fadıl İnan, Hasdemir’i salondan çıkardı.
Bir gün sonra (8 Kasım 2003), Hürriyet gazetesi başyazarı Oktay Ekşi “Bir gereksiz mesele daha...” başlıklı bir başyazı kaleme aldı.
Ekşi, yazısını “güvendiği bilim adamı hukukçular”la tartıştıktan sonra yazdığını söylüyordu ama, bunlar pek de “bilim adamı hukukçu” görüşüne benzemiyordu. Ya da ziyadesiyle militan bir laikçiliği yansıtıyordu, yani “bilim adamı”na ihtiyaç yoktu, Ekşi, onların âlâsını yazardı.
Ekşi’den bir gün sonra, Yeni Şafak’ta Kürşat Bumin’le birlikte hazırladığımız Kronik Medya sayfasında hem bu noktaya hem de “isimsiz hukukçular”a dair notlar düşmüştüm. Öyle ya, neden isimsizdi bu “bilim adam hukukçu”lar?
Sıra Yalçın Bayer’de...
Benim bu yazımın çıktığı gün, bu defa da Yalçın Bayer girdi devreye... O da “bir hukukçu dost”un görüşlerini aktararak “Türbanda gerçekler”i açıklıyordu...
Bayer, sorulu-cevaplı bir formatı tercih etmişti... O soruyor, muhatabı cevaplıyordu... Muhatabının zaman zaman soruyu yarısında kesip cevabı yapıştırması, canlı bir söyleşiyle karşı karşıya olduğumuzu imâ ediyordu, fakat “hukukçu dost”un kimliğini buna rağmen öğrenemiyorduk.
Çok ilginç bir nokta daha vardı: İlk haber 7 kasımda çıkmış, Oktay Ekşi de bir gün sonra bir yazı yazmıştı. Fakat ne bunlarda, ne de başka haberlerde Hatice Hasdemir’in başka duruşmalara başı açık olarak girdiği, bu defa başını kapatıp “olay yaratmak” istediğine dair bir bilgi vardı. Fakat Yalçın Bayer, ortada sanki böyle bir bilgi varmış gibi, yazısındaki “Avukatın oyunu” ara başlığından hemen sonra şöyle bir soru sormuştu kimliksiz muhatabına:
“Türbanlı avukat Hatice Hasdemir, daha önceki duruşmalara başı açık şekilde giriyormuş; sanık olunca türbanlı girerek oyun oynamış olmuyor mu?”
“Hukukçu dost” bu soruya “aynen öyle” cevabını veriyor, “avukatın oyunu”nu bir kez de o açığa çıkarıyordu...
(Sonraki günlerde Yalçın Bayer, Hatice Hasdemir’den gelen düzeltmeyi de yayımlayacaktı: Bayer yanlış bilgilendirilmişti, Hasdemir, görevi zorlamadığı için hiçbir duruşmaya girmemişti. Yani: Ortada bir “oyun” vardı ama bu “Avukatın oyunu” değildi.)
Bu, gerçekten de ilginç bir noktaydı... Doğrusu ben o noktada, acaba bu dezenformatif bilginin kaynağı “hukukçu dost” olabilir mi; acaba “hukukçu dost”, “en laik güç”le bağlantılı olabilir mi diye çok düşünmüştüm.
O günlerde bu kuşkularımı açıkça dile getirmenin “aşırılık” eleştirisiyle karşılanabileceği endişesiyle durumu sadece imâ edebilmiştim.
Fakat şimdi, “kullanışlı gazeteciler” raporundan sonra Hatice Hasdemir hadisesine iki Hürriyet yazarının dâhil olma biçimini son derece sorunlu bulduğumu belirtmek istiyorum.
Böyle başka pratiklerin de yaşanmış olduğuna inanıyorum.
Benim için bu mesele kapanmış değildir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025