Alper GÖRMÜŞ
Çözüm süreci, Türklerle Kürtlerin siyasi temsilcileri aracılığıyla yeni bir mîsâk için irade beyanlarını her geçen gün biraz daha netleştirdiği bir vasatta şimdilik kazasız belasız ilerliyor. (Daha doğrusu, kazalı-belalı sonuçlar üretsin diye kotarılan provokasyonlar, 40 yıldır provokasyonlarla çelikleşmiş ve“artık yutmuyorum” diyen bir topluma çarpıp sonuç üretemeden sönümleniyor.)
Öcalan’ın tarihî çağrısıyla yeni bir aşamaya ulaşmış bulunan çözüm sürecinin tamamına ermesi durumunda, “Türklük” üzerinden siyaset yapmakta ısrar eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) yarılacağına; ortaya çıkacak yarımlardan da kimseye bir fayda gelmeyeceğine dair epeyce yorum yazıldı son zamanlarda...
Ben de aynı kanaatteyim, fakat bugün CHP’den söz etmeyeceğim... Bu yazının konusu, “daha sol”un çözüm sürecinden nasıl etkileneceği olacak...
Böylece, son günlerin gözde tartışma konusu olan “sol’un çözüm süreci karşısındaki paralize olmuş hâlinin nedenleri” bahsine de bir adım atmış olacağız.
Ben, sol’daki bu ruh hâlinin en iyi, beş yıllık bir ateşkesin ardından savaşı yeniden başlatma talimatı veren Öcalan’ın (2005) o günkü temel yaklaşımları ve temas arayışlarıyla; bugünkü yaklaşımlarının ve temas arayışlarının karşılaştırılmasıyla gösterilebileceğine inanıyorum. Çünkü sol Öcalan-2005’i seviyordu fakat Öcalan-2013’ü pek sevmiyor.
Neden acaba?
Çünkü Öcalan 2005’te siyasetçilerle ve hükümetle değil, orduyla ve devletle temas arıyor, bu arada Adalet ve Kalkınma Partisi’ni de (AK Parti) “baş düşman” ilan ediyordu.
Biraz sonra 2005’e dönerek bu söylediklerimin pratikte nasıl yansıdığını göstereceğim... Böylece,otoriter bir laikliği birinci öncelik olarak belirlediği için ister istemez devlete ve devletçi siyasetlere yaklaşan ve bu ölçü üzerinden AK Parti’yi “baş düşman” ilan eden sol’un neden 2005 Öcalan’ına hayran, 2013 Öcalan’ına ise soğuk olduğunu daha iyi anlayabileceğiz.
2005: PKK, sol ve “ortak düşman AKP”
PKK, kurulduktan sonra, 1970’lerin ikinci yarısında şiddet kapasitesini yalnız kendisi dışındaki Kürt örgütlenmelerini değil, hâkimiyet kurmak istediği bölgelerde örgütlü bulunan Türk solu’nu sindirmek için de kullandı.
Öcalan’ın 1999’daki yakalanışına kadar da PKK, sol’a hiç yüz vermedi. Bu ilişkisizlik 2004-2005’e kadar devam etti.
1 Haziran 2004’te PKK, beş yıl süren ateşkese son verdi, böylece yeni ve kanlı bir dönem daha açılmış oldu.
Bu yeni dönem, PKK’nın ve Öcalan’ın Türk solu’na yeniden yakınlaşma çabalarının da başlangıcını oluşturuyordu. Bu çabanın simgesel göstergelerinden biri, Öcalan’ın, sol’un bilinen isimlerinden, eski deniz subayı Sarp Kuray’ı kendisini temsil etmek üzere belirlemesi ve onu bazı gazetecilerle görüşmelerde bulunmak üzere görevlendirmesiydi.
Bu, çok ilginç bir görevlendirmeydi, o kadar ki özellikle Kürtler arasında ciddi kuşkulara ve Sarp Kuray’ın “ne yapmaya çalıştığı”na dair sorulara yol açtı. Bunun üzerine Öcalan, avukatlarıyla yaptığı haftalık görüşmelerinden birinde görevlendirmeyi teyit etti, Kuray’ın “güvenilir bir kişi”olduğunu söyledi.
“Çözümü asker istiyor, AKP istemiyor”
Aslında Öcalan’ın fikirlerini Türk medyasına iletmesi için bir Türk solcusunu seçmesi, o fikirleri öğrenince anlaşılır hâle geliyordu. Çünkü o dönem Öcalan tıpkı sol gibi AK Parti’yi “esas düşman”olarak görüyor, ittifaklarını da ona göre ayarlıyordu.
Bu arada Öcalan’ın devlet içindeki birtakım odaklarla karanlık-tekinsiz ilişkiler içinde olduğuna dair söylentiler dolaşıyordu ortalıkta... İddialara göre, Öcalan AK Parti’yi by-pass edip devlet ve orduyla konuşmanın daha doğru olacağına inanıyordu.
Bana çok inandırıcı gelmemişti bu, fakat Sarp Kuray 2005 baharında, yanında Öcalan’ın avukatı olduğunu söylediği biriyle birlikte gazeteci olarak beni de ziyaret ettiğinde, ortalıkta dolaşan sözlerin doğru olduğunu anladım.
O sıralarda Aktüel dergisinin genel yayın yönetmeniydim... Görüşme, birkaç yıl önce Taraf’ta anlattığım gibi cereyan etti:
“Sarp Kuray ve adını şimdi hatırlayamadığım bir avukat, AK Parti’nin ‘Amerikancı ve gayrı milli karakteri’ne vurgu yaparak, Kürt sorununun çözümü için tarihsel bir fırsatın doğduğunu, devletin de çözüm istediğini, fakat iktidar partisinin çözümü bilerek engellediğine dair uzun bir diskur çektiler bana.
(...)
“Onları uğurladıktan sonra, söyledikleriyle o günkü siyasi atmosferi karşılaştırdım ve hayretim bir kat daha arttı.
“Çok değil, daha birkaç ay önce, Aralık 2004’te Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında tam üyelik müzakerelerinin başlatılmasına karar verilmişti ve buna karar veren iktidar partisinin meşruiyeti devlet tarafından sürekli olarak sorgulanıyordu (bugün artık o günlerde el altından bundan çok daha fazlasının yapıldığını biliyoruz).”
Sol’un sevdiği ve sevmediği Öcalan’lar
Yıllar sonra, Öcalan’ın o yıllardaki avukatı Ahmet Zeki Okçuoğlu’nun açıklamalarını okuyunca, zihnim ister istemez “Öcalan’ın temsilcisi” Sarp Kuray ve Öcalan’ın avukatlarından biriyle gerçekleştirdiğimiz sohbete kaydı.
Okçuoğlu’yla Almanya’da görüşen Yeni Şafak’ın (1 Eylül 2010) haberine göre, PKK’nın 2004 başında aldığı koşulsuz silah bırakma kararı, Öcalan’ın müdahalesiyle haziranda “savaşın tekrar başlatılması” kararına çevrilmişti. Öcalan bunu, “temsilcisi” olarak Kandil’e gönderdiği avukatıMahmut Şakar üzerinden gerçekleştirmişti:
“Haziran ayındaki kongreye son anda yetişen Mahmut Şakar, ayağının tozuyla kürsüye çıkar ve kongreye kendi adına değil Abdullah Öcalan’ın temsilcisi sıfatıyla katıldığını, söyleyeceği sözlerin Öcalan’a ait olduğunu söyler. Sonra Öcalan adına ‘Aldığınız silahı bırakma kararı geçersizdir. Haziran ayında savaş yeniden başlayacaktır’ talimatını verir.”
Yeni Şafak, haberi, “Okçuoğlu, aynı dönemde Sarıkız, Ayışığı gibi darbe planlarını yapan Ergenekon’un, terör örgütünü bu kararından Öcalan aracılığı ile vazgeçirdiğini anlattı”yorumuyla vermişti.
Bu yorumun isabetine siz karar verin... Bana sorarsanız şayet, “gerçeğe yakın” olduğunu söyleyebilirim.
Şimdi düşünüyorum da, Sarp Kuray’ın yanında gelen adını hatırlayamadığım avukat belki de Mahmut Şakar’dı... 2005 baharıydı ve biz henüz o dönemdeki darbe girişimlerinden haberdar değildik... Aynı dönemde Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği mektuplardan birinde, askerlerin PKK’lıların tamamının çekilmesini arzu etmediklerini kendisine ilettiklerini açıkladığını da unutmamak lazım...
Bütün bunları birleştirdiğimizde, Öcalan’ın 2005’te AK Parti’yi bir “müzakere partneri” olmak bir yana, Kürtlerin siyasi ve silahlı gücünün baş hedefi olarak gördüğünü gösteriyor.
İşte sol, o Öcalan’ı ve o PKK’yı kendi öncelikli siyasi hedefiyle uyum içinde gördüğü için çok sevdi... Bugünkü antipatisi de aynı nedenlerden kaynaklanıyor.
Fakat çözüm süreci tamamına erer de memleket normalleşirse, sol da normalleşecek, otoriter bir laikliğe payanda olmaktan kurtulacak ve asli fonksiyonlarına dönecek.
Yani çözüm süreci, aslında bir türlü kendi kendini tedavi edemeyen sol’a da iyi gelecek.
***
“Gazeteci milleti”ne Hasan Cemal notu: Artık anlaşılmıştır herhalde... Basın özgürlüğü, “iktidar ve patron bize baskı yapıyor” diye mızıldanarak sağlanamaz (ne sanmıştınız, adamlar güç ve para kullanıyor). Basın özgürlüğü, ancak onların baskıları ve talepleri yok sayarak savunulabilir... Doğru, basın özgürlüğü gazeteciler için bir “hak”tır ama, malûm, hak verilmez, alınır!
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025