Alper GÖRMÜŞ
Çözüm süreci, Türklerle Kürtlerin siyasi temsilcileri aracılığıyla yeni bir mîsâk için irade beyanlarını her geçen gün biraz daha netleştirdiği bir vasatta şimdilik kazasız belasız ilerliyor. (Daha doğrusu, kazalı-belalı sonuçlar üretsin diye kotarılan provokasyonlar, 40 yıldır provokasyonlarla çelikleşmiş ve“artık yutmuyorum” diyen bir topluma çarpıp sonuç üretemeden sönümleniyor.)
Öcalan’ın tarihî çağrısıyla yeni bir aşamaya ulaşmış bulunan çözüm sürecinin tamamına ermesi durumunda, “Türklük” üzerinden siyaset yapmakta ısrar eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) yarılacağına; ortaya çıkacak yarımlardan da kimseye bir fayda gelmeyeceğine dair epeyce yorum yazıldı son zamanlarda...
Ben de aynı kanaatteyim, fakat bugün CHP’den söz etmeyeceğim... Bu yazının konusu, “daha sol”un çözüm sürecinden nasıl etkileneceği olacak...
Böylece, son günlerin gözde tartışma konusu olan “sol’un çözüm süreci karşısındaki paralize olmuş hâlinin nedenleri” bahsine de bir adım atmış olacağız.
Ben, sol’daki bu ruh hâlinin en iyi, beş yıllık bir ateşkesin ardından savaşı yeniden başlatma talimatı veren Öcalan’ın (2005) o günkü temel yaklaşımları ve temas arayışlarıyla; bugünkü yaklaşımlarının ve temas arayışlarının karşılaştırılmasıyla gösterilebileceğine inanıyorum. Çünkü sol Öcalan-2005’i seviyordu fakat Öcalan-2013’ü pek sevmiyor.
Neden acaba?
Çünkü Öcalan 2005’te siyasetçilerle ve hükümetle değil, orduyla ve devletle temas arıyor, bu arada Adalet ve Kalkınma Partisi’ni de (AK Parti) “baş düşman” ilan ediyordu.
Biraz sonra 2005’e dönerek bu söylediklerimin pratikte nasıl yansıdığını göstereceğim... Böylece,otoriter bir laikliği birinci öncelik olarak belirlediği için ister istemez devlete ve devletçi siyasetlere yaklaşan ve bu ölçü üzerinden AK Parti’yi “baş düşman” ilan eden sol’un neden 2005 Öcalan’ına hayran, 2013 Öcalan’ına ise soğuk olduğunu daha iyi anlayabileceğiz.
2005: PKK, sol ve “ortak düşman AKP”
PKK, kurulduktan sonra, 1970’lerin ikinci yarısında şiddet kapasitesini yalnız kendisi dışındaki Kürt örgütlenmelerini değil, hâkimiyet kurmak istediği bölgelerde örgütlü bulunan Türk solu’nu sindirmek için de kullandı.
Öcalan’ın 1999’daki yakalanışına kadar da PKK, sol’a hiç yüz vermedi. Bu ilişkisizlik 2004-2005’e kadar devam etti.
1 Haziran 2004’te PKK, beş yıl süren ateşkese son verdi, böylece yeni ve kanlı bir dönem daha açılmış oldu.
Bu yeni dönem, PKK’nın ve Öcalan’ın Türk solu’na yeniden yakınlaşma çabalarının da başlangıcını oluşturuyordu. Bu çabanın simgesel göstergelerinden biri, Öcalan’ın, sol’un bilinen isimlerinden, eski deniz subayı Sarp Kuray’ı kendisini temsil etmek üzere belirlemesi ve onu bazı gazetecilerle görüşmelerde bulunmak üzere görevlendirmesiydi.
Bu, çok ilginç bir görevlendirmeydi, o kadar ki özellikle Kürtler arasında ciddi kuşkulara ve Sarp Kuray’ın “ne yapmaya çalıştığı”na dair sorulara yol açtı. Bunun üzerine Öcalan, avukatlarıyla yaptığı haftalık görüşmelerinden birinde görevlendirmeyi teyit etti, Kuray’ın “güvenilir bir kişi”olduğunu söyledi.
“Çözümü asker istiyor, AKP istemiyor”
Aslında Öcalan’ın fikirlerini Türk medyasına iletmesi için bir Türk solcusunu seçmesi, o fikirleri öğrenince anlaşılır hâle geliyordu. Çünkü o dönem Öcalan tıpkı sol gibi AK Parti’yi “esas düşman”olarak görüyor, ittifaklarını da ona göre ayarlıyordu.
Bu arada Öcalan’ın devlet içindeki birtakım odaklarla karanlık-tekinsiz ilişkiler içinde olduğuna dair söylentiler dolaşıyordu ortalıkta... İddialara göre, Öcalan AK Parti’yi by-pass edip devlet ve orduyla konuşmanın daha doğru olacağına inanıyordu.
Bana çok inandırıcı gelmemişti bu, fakat Sarp Kuray 2005 baharında, yanında Öcalan’ın avukatı olduğunu söylediği biriyle birlikte gazeteci olarak beni de ziyaret ettiğinde, ortalıkta dolaşan sözlerin doğru olduğunu anladım.
O sıralarda Aktüel dergisinin genel yayın yönetmeniydim... Görüşme, birkaç yıl önce Taraf’ta anlattığım gibi cereyan etti:
“Sarp Kuray ve adını şimdi hatırlayamadığım bir avukat, AK Parti’nin ‘Amerikancı ve gayrı milli karakteri’ne vurgu yaparak, Kürt sorununun çözümü için tarihsel bir fırsatın doğduğunu, devletin de çözüm istediğini, fakat iktidar partisinin çözümü bilerek engellediğine dair uzun bir diskur çektiler bana.
(...)
“Onları uğurladıktan sonra, söyledikleriyle o günkü siyasi atmosferi karşılaştırdım ve hayretim bir kat daha arttı.
“Çok değil, daha birkaç ay önce, Aralık 2004’te Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında tam üyelik müzakerelerinin başlatılmasına karar verilmişti ve buna karar veren iktidar partisinin meşruiyeti devlet tarafından sürekli olarak sorgulanıyordu (bugün artık o günlerde el altından bundan çok daha fazlasının yapıldığını biliyoruz).”
Sol’un sevdiği ve sevmediği Öcalan’lar
Yıllar sonra, Öcalan’ın o yıllardaki avukatı Ahmet Zeki Okçuoğlu’nun açıklamalarını okuyunca, zihnim ister istemez “Öcalan’ın temsilcisi” Sarp Kuray ve Öcalan’ın avukatlarından biriyle gerçekleştirdiğimiz sohbete kaydı.
Okçuoğlu’yla Almanya’da görüşen Yeni Şafak’ın (1 Eylül 2010) haberine göre, PKK’nın 2004 başında aldığı koşulsuz silah bırakma kararı, Öcalan’ın müdahalesiyle haziranda “savaşın tekrar başlatılması” kararına çevrilmişti. Öcalan bunu, “temsilcisi” olarak Kandil’e gönderdiği avukatıMahmut Şakar üzerinden gerçekleştirmişti:
“Haziran ayındaki kongreye son anda yetişen Mahmut Şakar, ayağının tozuyla kürsüye çıkar ve kongreye kendi adına değil Abdullah Öcalan’ın temsilcisi sıfatıyla katıldığını, söyleyeceği sözlerin Öcalan’a ait olduğunu söyler. Sonra Öcalan adına ‘Aldığınız silahı bırakma kararı geçersizdir. Haziran ayında savaş yeniden başlayacaktır’ talimatını verir.”
Yeni Şafak, haberi, “Okçuoğlu, aynı dönemde Sarıkız, Ayışığı gibi darbe planlarını yapan Ergenekon’un, terör örgütünü bu kararından Öcalan aracılığı ile vazgeçirdiğini anlattı”yorumuyla vermişti.
Bu yorumun isabetine siz karar verin... Bana sorarsanız şayet, “gerçeğe yakın” olduğunu söyleyebilirim.
Şimdi düşünüyorum da, Sarp Kuray’ın yanında gelen adını hatırlayamadığım avukat belki de Mahmut Şakar’dı... 2005 baharıydı ve biz henüz o dönemdeki darbe girişimlerinden haberdar değildik... Aynı dönemde Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği mektuplardan birinde, askerlerin PKK’lıların tamamının çekilmesini arzu etmediklerini kendisine ilettiklerini açıkladığını da unutmamak lazım...
Bütün bunları birleştirdiğimizde, Öcalan’ın 2005’te AK Parti’yi bir “müzakere partneri” olmak bir yana, Kürtlerin siyasi ve silahlı gücünün baş hedefi olarak gördüğünü gösteriyor.
İşte sol, o Öcalan’ı ve o PKK’yı kendi öncelikli siyasi hedefiyle uyum içinde gördüğü için çok sevdi... Bugünkü antipatisi de aynı nedenlerden kaynaklanıyor.
Fakat çözüm süreci tamamına erer de memleket normalleşirse, sol da normalleşecek, otoriter bir laikliğe payanda olmaktan kurtulacak ve asli fonksiyonlarına dönecek.
Yani çözüm süreci, aslında bir türlü kendi kendini tedavi edemeyen sol’a da iyi gelecek.
***
“Gazeteci milleti”ne Hasan Cemal notu: Artık anlaşılmıştır herhalde... Basın özgürlüğü, “iktidar ve patron bize baskı yapıyor” diye mızıldanarak sağlanamaz (ne sanmıştınız, adamlar güç ve para kullanıyor). Basın özgürlüğü, ancak onların baskıları ve talepleri yok sayarak savunulabilir... Doğru, basın özgürlüğü gazeteciler için bir “hak”tır ama, malûm, hak verilmez, alınır!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025