Alper GÖRMÜŞ
Muhtemel bir yeniden yargılama sürecinin Balyoz davası bölümünde kamuoyunun özel bir dikkatle izleyeceği “11 No’lu CD’deki zamanlama çelişkileri” bahsi, Hürriyet’ten Sedat Ergin’in bir yazısıyla (18 Ocak) yeniden gündeme geldi.
Belli ki bu konu, kamuoyunu “Balyoz davası sonradan yazılmış bir senaryodur” hükmüne ikna etme mesaisinde kullanışlı bir araç olmaya devam edecek. Bu vesileyle ben de konuya yeniden dönmeye karar verdim...
Malûm, Balyoz davasında başından itibaren olabilecek en maksimalist savunma çizgisi benimsendi ve davanın, “2009’dan sonraki bir tarihte bir ‘sahtekârlar çetesi’nin yazdığı senaryodan ibaret” olduğu öne sürüldü.
İlk bakışta “senaryo” izahına müşteri bulmanın çok zor olduğu akla gelebilir... Düşünün, birileri 2009’da geçecekler bilgisayarlarının başına ve altı yıl öncesine dair, gerçekte yaşanmamış bir darbe girişimini kurgulayacaklar... Senaryolarında 10 bine yakın kişi ve kurumun adları geçecek ve fakat yazarlar, yalnız iç kamuoyunun değil uluslararası kamuoyunun da gözünü dikeceği uzun bir dava sürecinde senaryolarının foyasının ortaya çıkmayacağını düşünecekler... Tabloya, “senaryo”nun ülkenin en güçlü kurumuna karşı düzenlendiğini de ekleyin...
2009’da birilerinin böyle bir şeyi göze alabileceği size mantıklı geliyor mu?
İtirazları duyar gibiyim... “paralel devlet” diyorsunuz, “devlet içindeki gücü ortaya çıkmadı mı?” diye soruyorsunuz...
İtirazları ciddiye alıyorum ve 2010’da doğrudan doğruya Türk Silahlı Kuvvetleri’yle (TSK) ilgili Balyoz gibi bir davanın açılabilmesinde bu gücün son derece etkili olduğuna inanıyorum. Fakat yine inanıyorum ki, o tarihte hiçbir güç ortada gerçek bir ateş olmadığı halde sanal bir ateş (senaryo) yakmaya girişemezdi. (Gerçek ateşe sonradan atılmış odunlar olabileceği ayrı bir bahis.)
Aynı şey bugünkü yolsuzluk soruşturmaları için de geçerli: O soruşturmalardaki dosyalar tamamen boş olsaydı, “paralel yapı” ne kadar güçlü olursa olsun, yolsuzluk soruşturmalarına yeltenebilir miydi?
‘Senaryo’ iddiasının temeli: ‘Zamanlama çelişkileri...’
“Senaryo” savunmasının sahipleri, iddialarını esasen bazı dijital belgelerdeki “zamanlama çelişkileri”ne dayandırıyorlar. Gerçekten de, hemen hemen tamamı 11 No’lu CD’de yer alan bazı belgelerde, belgelerin hazırlanış tarihi olan 2003’ten yıllar sonrasına dair bilgiler yer alıyordu.
Sanıklar ve avukatları dava boyunca, delillerde böyle çok sayıda zamanlama çelişkisi gösterdiler.
Bu zamanlama çelişkileri, iddianamede yer alan ve söz konusu CD’nin son kez 5 Mart 2003’te işlem görüp kapatıldığına dair TÜBİTAK raporuyla birlikte ele alındığında, ortaya gerçekten de “senaryo” iddiasını güçlendiren bir tablo çıkıyordu.
Zaten bu özelliği nedeniyle, 11 No’lu CD’deki “zamanlama çelişkileri” sık sık sanki ilk kez farkına varılmış gibi tekrarlanıyor...
Bu fasıldan son örnek Sedat Ergin’den geldi. Ergin, Hürriyet’teki 18 Ocak tarihli köşesinde, 2011 Ocak’ından beri bilinen ve tekrarlanan bir “zamanlama çelişkisi”ne bir kez daha yer verdi:
“Bu, ASELSAN tarafından Balyoz davası savcılarına gönderilmiş olan ve darbe planlarında ismi geçen kurum personelinin işe girme tarihlerini gösteren toplam dört sayfalık bir yazıdır. Balyoz iddianamesindeki dijital delillerin büyük bir bölümünün sahte olduğu gerçeğinin en önemli kanıtlarından biri bu belgede yatıyor. Bu belgeyi anlamak, Balyoz davasını çözmekle eşanlamlı aslında.”
Sedat Ergin’in yeniden gündeme getirdiği mesele şuydu: Savcılık, 11 No’lu CD’de “Savunma Sanayi.xis” adlı bir belgede “ASELSAN, HAVELSAN, TAİ, SSM-STM, TÜBİTAK gibi kurumlarda görevli olup, Balyoz Harekât Planı kapsamında gerek bulunduğu kurumun gerekse diğer devlet kurumlarının üst düzey bürokratik kadroları arasında görevlendirilmek üzere 1084 kişinin ismen belirlendiğini” saptamış, bu isimlerin 2003’te ilgili kurumlarda çalışıp çalışmadıklarını belirlemek üzere kurumlara birer yazı göndermişti.
ASELSAN’dan gelen cevapta, listedeki isimlerin büyük çoğunluğunun 2003’te kurumda çalışmakta oldukları, fakat dört kişinin sonraki tarihlerde kurumda çalışmaya başladıkları bildirilmişti.
HAVELSAN’dan gelen cevaptaki rakamlar ise daha çarpıcıydı: Savcılığın gönderdiği 2003 tarihli 357 kişilik listeden 2002-2003 döneminde kurumda çalışanların sayısı 242’ydi.
Sedat Ergin’in verdiği örnek üzerinden...
Sedat Ergin, “zamanlama çelişkileri”ni tıpkı savunma tarafı gibi tek ihtimalli bir “oyun” olarak görüyor ve bu çelişkilerin, Balyoz davasının sonraki tarihlerde yazılmış bir “senaryo” üzerine kurulduğunu ispatladığını savunuyor. Sedat Ergin ve benzerleri diyorlar ki, senaryonun yazarları altı yıl öncesine dair bir plan yazınca, kaçınılmaz olarak bazı zamanlama hataları yaptılar ve bunlar da dava süreci boyunca tek tek ortaya çıktı.
Ben, bunun bir ihtimal olduğunu dün reddetmediğim gibi bugün de reddetmiyorum... Fakat başından beri aklımın almadığı, yukarıda da ima ettiğim bir kuşku nedeniyle, “zamanlama çelişkileri”ni “açıklayan” bu yaklaşım beni hiçbir zaman tatmin etmedi...
Taşıdığım kuşkuyu, bu defa da Sedat Ergin’in verdiği örnek üzerinden anlatayım...
Hatırlayalım, Balyoz savcıları 11 No’lu CD’de 1084 kişilik bir listeyle karşılaşırlar... Bu liste, “ASELSAN, HAVELSAN, TAİ, SSM-STM, TÜBİTAK gibi kurumlarda görevli olup, Balyoz Harekât Planı kapsamında gerek bulunduğu kurumun gerekse diğer devlet kurumlarının üst düzey bürokratik kadroları arasında görevlendirilmek üzere” seçilen personelin listesidir...
Sedat Ergin’in kelimeleriyle söylersek: “Darbe olduğu takdirde görev almayı kabul eden ya da ‘müzahir davranacağı’ değerlendirilen ASELSAN, HAVELSAN gibi muhtelif kamu kuruluşlarında çalışan personele ilişkin bir liste”dir bu...
Balyoz davasının sonradan yazılmış bir senaryo olduğuna inananlara göre, bu liste (de) tıpkı benzer listeler gibi 2009’dan sonraki bir tarihte “Balyoz senaristleri” tarafından oluşturulmuştur...
Benim “senaryo” tezine inanmamı güçleştiren en önemli noktalardan biri, bu liste için de geçerli... Düşünün, 2009’da oturup 2003’e dair 1084 kişilik bir liste hazırlıyorsunuz... Ve fakat, a) bu kadar hacimli bir listede hata yapabileceğinizi düşünmüyorsunuz, b) listeyi hata ihtimalini azaltmak amacıyla küçültmeyi akletmiyorsunuz, c) “senaryo”nuzun en fazla dikkat etmeniz gereken noktasında müthiş bir savrukluk gösteriyorsunuz, 2003’te HAVELSAN’da çalıştığını söylediğiniz 357 kişiden 115’inde çuvallıyorsunuz...
Bunlar size mantıklı geliyor mu?
‘Zamanlama çelişkileri davayı öldürür’ dediğim dönem...
Yine de ben, bu tuhaflığa rağmen, başlangıçta “zamanlama çelişkileri”nin davayı öldürecek kadar ciddi olduğunu düşünüp yazıyordum.
Mesela 2010’da, “Bu zamanlama çelişkileri, mahkemeyi, belgelerin sonradan üretilmiş olduğuna karar vermeye sevk edebilecek kadar ciddidir; meğerki savcılar bunların nereden kaynaklandığını izah edebilsinler” diye yazmıştım. (Taraf, 28 Aralık 2010).
Fakat ne zaman ki Gölcük’teki askerî istihbarat biriminin döşemeleri altına gizlenmiş yeni belgelerin arasında 11 No’lu CD’nin bir kopyası çıktı, o andan itibaren, zamanlama çelişkilerini izale edebilecek başka bir ihtimal üzerinde düşünmeye başladım... Ve sonunda, tıpkı “senaryo” iddiasına inananların yaptığı gibi ben de başka bir varsayım öne sürdüm.
“Senaryo” iddiasına inananlar, zamanlama çelişkilerini, 2009’da bilgisayar başına oturan “sahtekârlar çetesi”nin yaptıkları hatalarla izah ediyorlar, mealen şöyle diyorlardı: Çetenin elemanları, “senaryo”nun her dosyasını yazdıktan sonra bilgisayarın tarih ve saatini manuel olarak 2003’e ayarlıyorlar, böylece 2009’da kaleme aldıkları “darbe belgeleri”ni 2003’te yazılmış gibi gösterebiliyorlardı.
Bu, teknik olarak mümkündü gerçekten... Nitekim TÜBİTAK da “Bu CD’ye 2003 Mart’ından sonra hiçbir giriş yapılmamıştır” raporunu, dosyalardaki bu üst verilere bakarak vermişti.
Gölcük’ten sonra...
Gölcük’teki “buluntu”lardan sonra benim öne sürdüğüm varsayım ise şuydu: 11 No’lu CD, bir “sahtekârlar çetesi” tarafından üretilmemiştir, darbecilerin öz be öz malıdır. Darbenin hafızasını her daim taze tutmak için bilgileri 2003’ten sonra da sürekli olarak güncelliyorlardı (zaten bazı ses kayıtları, “güncelleme”nin rutin bir darbeci faaliyeti olduğunu göstermişti). Yeni bir bilgi girdiklerinde ise bilgisayarın saatini bir istihbarata karşı koyma tekniği çerçevesinde manuel olarak eskiye ayarlıyorlardı. Ki böylece, ola ki belgeler deşifre olduğunda, “zamanlama çelişkileri”ni öne sürerek “her şey sahte, her şey senaryo” iddiasını öne sürebilsinler...
Son olarak, önceki yazılarımı okuyup geliştirdiğim varsayımı bilenlerin “varsayımınız fizik kanunlarına aykırı” tarzı yorumlarına Pınar Doğan ve Dani Rodrik’in sözlerini kullanarak cevap vereyim... Doğan ve Rodrik, “Çetin Doğan ve Gerçekler” başlıklı bloglarında varsayımımı eleştirirlerken şöyle yazmışlardı:
“Bu tuhaf senaryo gerçekleşmiş olsa dahi, belge ve CD’lerin üstverileri değiştirilmiş olduğundan ve belgelerin gerçekte ne zaman en son kaydedildiğini yansıtmadığından hukuki olarak delil kabul edilmeleri zaten mümkün değil.”
Görüldüğü gibi, Doğan ve Rodrik öne sürdüğüm bu varsayımı “fizik kurallarına aykırı” bulmuyorlar... Sadece, zamanlama çelişkilerinin 2003’ten sonraki yeni nesil darbecilerin “güncelleme” faaliyetlerinin bir ürünü olduğu kabul edilse dahi, tartışma konusu belgelerin “gerçekte ne zaman en son kaydedildiğini yansıtmadığından hukuki olarak delil kabul edilemeyeceğini” söylüyorlar.
Varsayımıma “teknik” bir itiraz gelemezdi de zaten, çünkü ben de “senaryo” iddiasının sahiplerinin başvurduğu varsayımdan (bilgisayarın tarih ve saatini manuel olarak değiştirme yoluyla, girilen bilgilere eskiymiş havası vermek) hareket ediyordum.
Son olarak: Belgelerin “hukuki olarak delil kabul edilip edilemeyeceği” yargısal bir tartışma... Ben, daha önce de söylediğim gibi bir gazeteci olarak kamuoyunun algısıyla ve kararıyla ilgiliyim.
Cumartesi günü, Gölcük belgelerinin beni neden zamanlama çelişkileri üzerine yeniden düşünmeye ve yeni bir varsayım geliştirmeye sevk ettiğini ayrıntılı olarak anlatacağım.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025