Alper GÖRMÜŞ
Aslında başlıkta ‘Bağımsız Britanya’ demem gerekirdi, fakat ‘galat-ı meşhur lugat-i fasihten evladır’ düsturunca, yanlış da olsa yaygın olarak kullanılanı tercih edip, Britanya yerine İngiltere dedim... Fakat bu yazının temel meselesine uygun olarak hiç değilse bundan sonra ‘İngiltere’ ve ‘Britanya’yı fasih (doğru, düzgün) muhtevalarıyla kullanmak zorundayım. O nedenle bu yazıya İngiltere ile Britanya’nın fasih karşılıklarını açıklayarak başlayacağım.
Hepimiz, bütün dünya, geçtiğimiz günlerde İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkması için bir referandum yapıldığından söz ediyoruz ama aslında referandum sadece İngiltere’de değil, Britanya’ya (Birleşik Krallık) bağlı öbür üç devlette daha (İskoçya, Galler, Kuzey İrlanda) yapıldı. Yani İngiltere, kendisiyle birlikte bu üç devleti de kapsayan bir siyasal birim değil; bu üç devlet gibi o da Britanya’nın (Birleşik Krallık) bir parçası... Zaten Britanya’nın AB’den çıkması sürecini ifade etmek üzere kullanılan Brexit terimi de Britanya ve exit (çıkış) kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturuldu.
Bizi, başlıkta ima ettiğim konuya yaklaştıracak birkaç bilgiyle, bu bölümü bitiriyorum...
Büyük Britanya, coğrafi olarak Avrupa kıtasının batısında yer alan Britanya adasının tümüyle, onun da batısındaki İrlanda adasının bir bölümünden oluşuyor.
Britanya adasında, Birleşik Krallık’ı oluşturan devletlerden üçü yer alıyor: İngiltere, Galler ve İskoçya... Birleşik Krallık’ı oluşturan dördüncü devlet olan Kuzey İrlanda ise İrlanda adasının kuzeyinde yer alıyor. (İrlanda adasının güneyindeki Serbest İrlanda ya da İrlanda Cumhuriyeti ise yirminci yüzyılın başlarındaki Büyük İrlanda Savaşı’nın ardından Britanya’dan ayrılmış tümüyle bağımsız bir devlet.)
‘Bağımsız İngiltere’nin yarattığı rahatsızlık
Birleşik Krallık’ı oluşturan devletlerden Kuzey İrlanda ile İskoçya’da, kendisini güçlü bağımsızlıkçı eğilimlerle ortaya koyan etnik sorunlar mevcut. İskoçya’da geçtiğimiz yıl yapılan ‘Britanya’dan ayrılma’ referandumunda halkın yüzde 60’tan fazlası ‘ayrılmama’ yönünde oy kullandı. Kuzey İrlanda’da ise yıllardır süren iç savaş bitse de etnik hassasiyetler varlığını sürdürüyor.
Brexit oylaması, etnik sorunun ve kimlik hassasiyetinin hâlâ canlı olduğu İskoçya ve Kuzey İrlanda’da çok ilginç sonuçlar üretti. ‘AB içinde kalalım’ diyenlerin oranı İngiltere’de yüzde 48, Galler’de yüzde 47 iken, bu oranlar İskoçya’da yüzde 62, Kuzey İrlanda’da yüzde 56 oldu.
Oylamadan hemen sonra İskoçya ve Kuzey İrlanda’dan gelen sesler, Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılmasının buralarda büyük bir huzursuzluk yarattığını gösteriyor.
İskoçya bölgesel yönetiminin Başbakanı Nicola Sturgeon, yeni bir bağımsızlık referandumu için hazırlık yapacaklarını söyledikten sonra şöyle dedi: "İskoçya geleceğini AB'de görüyor. İskoçya isteğimiz dışında AB dışına çıkarılacaktır. Bu demokratik olarak kabul edilemez."
Bazı değerlendirmelere göre, İskoçya referandumla önce bağımsızlığını ilan edecek, ardından da bağımsız bir ülke olarak yeniden AB’ye dönecek.
Kuzey İrlanda Başbakan Yardımcısı Martin McGuinness de Brexit kararının ardından, Kuzey İrlanda'nın 1974’ten beri AB üyesi olan Serbest İrlanda ile birleşmesi için referandum düzenlenmesi çağrısında bulundu. McGuinness’e göre, “AB'den çıkan Birleşik Krallık’ın Kuzey İrlanda halkının çıkarlarını temsil etmesi mümkün değil”di.
AB üyesi devlet mi, ‘bağımsız’ devlet mi?
İskoçların ve yıllardır Britanya’dan ayrılma mücadelesi veren Katolik İrlandalıların Brexit’e gösterdikleri tepki ve Avrupa Birliği vurgusu, AB’nin etki alanı içinde yer alıp da baş edilmesi gereken etnik sorunlarla yüzyüze bulunan ülkelerin dikkatle izlemesi gereken bir ders içeriyor. Bu ders şudur: Merkezî devlete karşı eşit yurttaşlık ve kimlik mücadelesi içinde bulunan kesimler, içinde bulundukları devletin AB üyesi olmasını, amaçları açısından bir ‘çıpa’ ve güven unsuru olarak görüyorlar. Buna karşılık içinde bulundukları devletin ‘bağımsız’ bir devlet haline gelmesinden ürküyorlar. Yani etnik kimlikler AB üyesi merkezî devletlere güveniyorlar, fakat ‘bağımsız’ merkezî devletlere güvenmiyorlar.
‘Bağımsız Türkiye’ ve Kürtler...
AB ile kurulan bağların belirlediği bu güven-güvensizlik gelgiti, Türkiye ve Türkiye Kürtleri açısından da geçerli... 2004 sonlarında, Türkiye’nin AB’ye en fazla yaklaştığı bir momentte yaşananlar, bu durumu çok net bir biçimde göstermişti.
O günlerde neler yaşandığını kısaca hatırlayalım...
Abdullah Öcalan’ın da müstearla düzenli yazılar yazdığı Gündem gazetesinde 12 Ekim 2004’te ‘Komplo ve Öcalan’a yaklaşım...’ başlığını taşıyan çok önemli bir başyazı yayımlandı. ‘Komplo’ sözcüğü Kürt politik jargonunda Abdullah Öcalan’ın yakalanış sürecini, özellikle de o sürecin başlangıç tarihi tarihi sayılan 9 Ekim 1998’i hatırlatmak için kullanılıyor. ‘Komplo’, her yıl 9 Ekim’de büyük gösterilerle protesto ediliyordu ve bu durum 1998-2004 arasında hiç değişmemişti.
Sözünü ettiğimiz başyazıdan, PKK’nın ‘Komplo’nun protestosuna ne kadar büyük bir önem verdiğini anlatan şu satırları okuyalım:
“Kürt demokrasi güçleri komployu bilince çıkardığı ve gerekli örgütlü tepkiyi gösterebildiği oranda, demokratik çözümün asli, aktif unsurları olabilir... Bunun dışında hiçbir şey, hiçbir çalışma, anlayış ya da yaklaşım, asli unsur özelliğini kazandırmaz...”
Yazıda, ‘Komplo’ya karşı bilincin diri tutulması üzerinde uzun uzun durulduktan sonra, son paragraflarında bu ‘bilinç’teki erozyona geliniyordu. O bölüm de şöyleydi:
“6. yıldönümünde Kürtler, çeşitli eylemler gerçekleştirdi. Özellikle Avrupa’da yaygın geçti. Ancak Türkiye’de aynı yoğunlukta geçmedi. Hatta belli alanlar dışında ciddi bir tepki, eylemlilik söz konusu olmadı... Çok sınırlı bazı etkinlikler gerçekleştirildi. Kürt demokrasi güçleri, özellikle kurumsal yapılar ve kadrolar, yıldönümünde komployu derinden hissetmedi... Bunun, Güney eksenli gelişme ve özellikle de AB süreciyle ilişkisi var mı? Bizce tartışılır. Bu iki olgunun, genelde Kürtler, özelde Kürt demokratik yapılarında sosyal, ruhsal ve düşünsel farklılıklar yaratıp yaratmadığı, soruna ve sürece bakış açılarını etkileyip etkilemediği önemli tartışma konusudur ve bizce tartışılmalıdır...”
AB sürecinin Kürtleri Öcalan’dan (PKK’dan) soğutuyor olma ihtimalinin ciddi ciddi tartışıldığı bu başyazıdan bir ay kadar sonra, 17 Aralık 2004’te Türkiye AB’den müzakere tarihi aldı ve 3 Ekim 2005’te müzakereler resmen başladı. Bu iki tarihin arasında da PKK’nın tek yanlı olarak sürdürdüğü ateşkesi kaldırması var (Eylül 2005).
PKK, Kürtlerin AB üyesi bir Türkiye’nin ufukta da olsa görünmesinden nasıl bir güven peydahladığını görmüş, bundan ürkmüş ve çareyi savaşı yeniden başlatmakta bulmuştu.
Fakat o tarihsel momentte devlet, Kürtlerin AB’ye yaklaşmış bir ülkede hissedecekleri güven duygusunu AB’den uzaklaşmış bir Türkiye’de hissedemeyeceklerini göremedi ve o da AB ile ilişkilerde frene bastı.
Sonuç: AB çıpasının, etnik sorunların hallinde ne kadar önemli bir araç olduğu, Brexit’e İskoçyalıların ve Kuzey İrlandalıların gösterdikleri tepkiyle doğrulanmış oldu.
Buradan ve 2004’te yaşanan örnekten, şayet Türkiye bir referandumla AB ile müzakereleri durdurursa, bunun Kürt meselesinin hallini büyük ölçüde zorlaştıracağı sonucunu çıkarmak yanlış olmayacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025