Alper GÖRMÜŞ
İstanbul’da, Taksim’den Dolmabahçe’ye doğru inen yokuşun sağ tarafında, askerî hastanenin karşısında, Gümüşsuyu Apartmanı vardır. Eski adı Azaryan olan bu bina Krikor Zohrab’ın oturduğu son yer. Tutuklamaya gelen polisler Zohrab’ı bir daha dönmemek üzere buradan alıp götürmüşler. Önünden geçerken, o sıcak haziran gecesinde [Haziran, 1915 –A.G.] polislerin arasında götürülen birini görüyor gibi oluyorum. Benim gördüğümü başka kimsenin görmeden gelip geçmesi de bir o kadar üzüntü veriyor. Düşünüyorum, acaba bu binanın dış cephesine; ‘Osmanlı Ermeni yazar, hukukçu ve mebus Krikor Zohrab burada oturdu’ yazan bir plaket konamaz mı?”
Kendi deyişiyle, “Ermeni meseleleriyle Ermeni eşinden daha ilgili bir Türkiye Yahudisi” olan Nesim Ovadya İzrail, 2011’de yayımlanan 1915, Bir Ölüm Yolculuğu, Krikor Zohrab başlıklı kitabının önsözünde sormuştu bu soruyu...
Arkadaşım da olan Nesim Ovadya İzrail’in bu temenni-sorusunu, kitabı tanıttığım Temmuz 2011 tarihli bir yazımda, böyle bir inisiyatifi kullanabilme konumunda bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a yöneltmiştim... O gün bugündür, nadiren gittiğim İstanbul’da yolumu tam da Gümüşsuyu Askerî Hastanesi’nin karşısında oturan arkadaşımın evine düşürmeye karar verdiğimde Nesim’in işaret ettiği apartmana mutlaka bakarım ve yazık ki o plaketi göremem.
2 Haziran 2015: Ölüm yolculuğu başlıyor
Bundan tam 102 yıl önce, bugünün (24 Nisan) gecesinde bir grup Ermeni yazar, sanatçı, avukat, doktor, mebus vb. İstanbul’daki evlerinden alınıp götürüldüler ve çoğu bir daha geri dönemedi. Gerçi Krikor Zohrab onlardan biri değildi ama aynı yıl içinde, 2 Haziran’da o da benzer bir akıbete uğrayacaktı.
Krikor Zohrab, 19 Ocak 2007’de katledilen Hrant Dink gibi biriydi. Kin, nefret ve düşmanlık bilmez, şiddetin değil konuşmanın gücüne inanırdı. Nesim Ovadya, kitabının önsözünde bu benzerliği şöyle dile getirmişti:
“Krikor Zohrab’ı tanıdıkça, Hrant Dink’le arasında birçok bakımdan paralellikler kurmaya başladım. Toplumsal meselelere benzer yaklaşımları, ait oldukları toprakları her türlü tehlikeye rağmen terk etmeye yanaşmayan benzer kaderleri olduğunu keşfettim. Hrant Dink ve Krikor Zohrab, bu toprakların yetiştirdiği, bu topraklara ait iki özel insandı. Hrant’ın toplum tarafından bilinir olmasına karşın, Zohrab’ın bilinmemesine hayıflandım.”
Krikor Zohrab gibi, Hrant Dink gibi radikallikten uzak kişiler, farklı kimliklerin boğazlaşmasının önündeki en büyük engeldi ve bu nedenle asıl onların ortadan kaldırılması gerekirdi.
Kitabı okuyup bitirdiğimde, 1915 Büyük Felaketi’nin sembolik başlangıç tarihi olarak kabul edilen 24 Nisan 1915’ten bir süre sonra evinden alınan ve sürgünde öldürülen Krikor Zohrab’ı hiç bilmiyor olmaktan çok utanmıştım.
Bu 24 Nisan’da, altı yıl önce kaleme aldığım yazıdan faydalanarak Krikor Zohrab’ı anlatmak istiyorum size...
“Siyaset, güçlük karşısında hemen kılıca sarılmak değildir...”
19. yüzyılda başlayan ve 20. yüzyıl başında ayaklanmalar biçimine bürünen “uluslaşma” yönündeki örgütlenmeler, bilhassa Nisan 1910’da başlayan Arnavutluk isyanının da etkisiyle Osmanlı yönetiminde büyük bir paniğe yol açmıştı. Çünkü Arnavutlar Müslüman’dı ve İmparatorluk’la en sıkı ilişkileri olan milletti.
Ermeni mebus Krikor Zohrab’ın konuya ilişkin olarak 22 Kasım 1910’da Meclis-i Mebusan’da yaptığı konuşma, Nesim Ovadya’nın dediği gibi, “günümüz Türkiye’sinde yaşanan Kürt sorunu ile önemli paralellikler taşıyor”du. Yine, “tartışılan konu başlıkları ve ortaya konan çözüm önerileri de tanıdık”tı:
“(Hükümet) Bunu tenkil ediyor, meseleyi bitiriyor. Bendeniz buna siyaset demiyorum. Haddizatında siyaset diye birçok teenni ile ve yekdiğeriyle anlaşmak suretiyle barışçı bir tarzda ittihaz olunan tedbire denilir. Yoksa bir zorluk önünde bulununca hemen kılıca sarılmak, bu siyaset değildir.
“Eğer bir Yunanistan ve Bulgaristan var diye Rum ve Bulgar unsurları baskı altında tutarsak, ülkede asla sükûneti sağlayamayız, ne de adaleti; çünkü insan, düşman bellediği birine karşı adalet gösteremez. (...) Bir yerde bomba atılıyor, bir başka yerde bozguncu bildiriler ele geçiyor. (...) Bu olaylar nedeniyle bütün Rumları veya Bulgarları suçlu mu saymak gerekir? (...) Eğer hükümet, beyanatlarına gerçekten de sadık kalır, münferit olaylardan etkilenmeden, bütün unsurları kesinlikle birer Osmanlı olarak görür ve onlara adaletle yaklaşırsa, dış entrikaların hiçbir etkisi olmaz ve Makedonya’da durumumuz sağlamlaşır.”
Radikallerin arasında
Krikor Zohrab, o yıllarda artık tıkanma noktasına varmaya başlayan “Ermeni meselesi” konusunda da barışçı, yapıcı bir çizgi izliyordu. Maksimalist taleplerle ortaya çıkan Ermeni Taşnaksutyun örgütüyle, iktidarı elinde tutan İttihat ve Terakki partisi arasında koşuşturup durmaktan helâk olmuştu. Türklerle Ermenilerin “Osmanlı” ortak kimliği altında kardeşçe yaşayabileceğine samimiyetle inanıyordu. Bir elini radikal Ermeni siyasetçilere, öbür elini Türkiye’nin “temizlenmesi gereği”nden söz etmeye başlayan İttihat ve Terakki siyasetçilerine vermiş, onları ortak bir noktada buluşturmaya çalışıyor, onlar ise Zohrab’ı ters yönlerde kendilerine çekmeye çalışıyorlardı. Bir süre sonra öyle bir noktaya gelinecekti ki, Zohrab tuttuğu iki eli bırakmasa kendi kolları kopacaktı; fakat o yine de bırakmadı tuttuğu elleri.
Aslında kendisi de İttihat ve Terakki listelerinden girmişti Meclis-i Mebusan’a, başta Talat Paşa olmak üzere İttihatçılar dostlarıydı, fakat bu, 1915’te Diyarbakır’a doğru bir “ölüm yolculuğu”na çıkmak zorunda kalmaktan kurtaramayacaktı onu.
Ermeni meselesinde iki radikal ucu temsil eden taraflarla görüşmelerinde defalarca “bu iş olmayacak” noktasına gelebilirdi, fakat o iflah olmaz bir “birarada yaşama”cı olduğu için, Türkiye-Almanya ittifakına kadar o noktaya gelmedi. (Hrant Dink, “birarada yaşama”yı bile yetersiz bulur “içi içe yaşamak”tan söz ederdi.)
Talat Paşa’nın ölüm busesi
Zohrab, “ittifak”a rağmen hâlâ küçük bir umut besliyordu içinde, o da İmparatorluğun savaşa girme kararıyla bitti. Şöyle yazmıştı karardan hemen sonra:
“Korkarım ki bu karar, kaçınılmaz bir son ile sonuçlanacak. Bir ölümle ve bu şartlarda bu büyük imparatorluk kalbimi yaralıyor. Burada doğdum, burada büyüdüm, burada yaşadım ve bütün samimiyetimle burada uzun yaşamak isterdim. Yazık!.. Yazık!”
Krikor Zohrab, 2 Haziran (2015) gecesini Cadde-i Kebir’deki Cercle d’Orient Kulübü’nde dostu Talat Paşa’yla kâğıt oynayarak geçirdi. Talat Paşa’dan 24 nisanda İstanbul’da Ermeni entelektüellere karşı başlatılan tutuklama ve tehcir kampanyasını durdurmasını istemişti. Yanlarında, 31 Mart vakası sırasında evinde sakladığı Halil (Menteşe) Bey de vardı.
Oyun geceyarısı sona erdi. Krikor Zohrab gitmek için ayağa kalktığı sırada Talat Paşa da kalkıp ona sarıldı ve öptü. “Bu iltifat neden” sorusunu “İçimden geldi” diye cevaplamıştı Talat Paşa. Oysa bu bir ölüm busesiydi. Talat Paşa onun tutuklandığını gösteren belgeyi bir gün önce imzalamıştı.
Gece yarısı olmuştu ama hava güzeldi, Beyoğlu’ndan Ayazpaşa’daki evine kadar yürümeye karar verdi. Yolda takip edildiğini anlamıştı. Nitekim evinin önüne geldiğinde, kendisini tutuklamakla görevli komiser, evden birkaç giysi alıp aşağı inmesini istedi, ertesi gün “sevk olunacağını” bildirdi.
Krikor Zohrab, Diyarbakır’a yolculuğunun 47. gününde başı taşla ezilerek öldürüldü.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025