Alper GÖRMÜŞ
Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bundan bir hafta önce, 26 Ekim Perşembe günü verdiği bir karar, dünkü (1 Kasım) Hürriyet gazetesinde “Yargıtay’dan delil uyarısı: Sempati, örgüt üyeliğine yetmez” başlığıyla haberleştirildi. İsmail Saymaz’ın haberine göre:
“Burdur’da Ağlasun Tarım Müdürü Hakan Özcan, 3 Ağustos 2016 tarihinde ‘FETÖ üyeliği’ iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklandı. 2013 yılı öncesi ve sonrasında örgütün ilçe imamıyla telefonla görüştüğü, sohbet toplantılarına katıldığı, Zaman gazetesine abone olduğu ve kızını Altınbaşak adlı okula verdiği belirlenen Özcan, ‘yasadışı örgüt üyeliği’ suçundan cezalandırıldı. Bölge Adliye Mahkemesi’nde temyiz başvurusu reddedilen Özcan, Yargıtay’a gitti. Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, Özcan’ın itirazını haklı bularak kararı bozdu. (...) Kararla birlikte Özcan tahliye edildi.”
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, kararında örgüt üyeliğiyle örgüte sempati duyma arasında net bir ayrım yapıyor ve “örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir” tespitinde bulunuyor:
“Örgüt üyesi” kime denir?
“Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup, faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve böylece ifa etmesidir. Niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir.”
“FETÖ/PDY Çatı İddianamesi” de öyle diyordu
Gerçekte, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bu yorumu, Gülen’in devlet içindeki örgütlenmesine yönelik yargı faaliyeti kapsamında ilk kez karşımıza çıkan bir yorum değil. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015’te başlattığı ve 15 Temmuz darbe girişiminden hemen önce iddianameye dönüştürdüğü soruşturma da bu “örgüt üyesi-sempatizan” ayrımı temelinde yürütülmüştü. En azından başsavcılık iddianamede öyle diyordu:
“Bu örgütün evinde kalan, yurtlarında barınan veya okul ya da dershanelerinde öğrenim gören gençler, dershane, özel okul ve yurtlarda faaliyet yürüten öğretmenler ve yöneticiler, aynı şekilde örgütün emrinde faaliyet yürüten dernek, vakıf, banka veya ticari şirket çalışanları, bu örgütün elindeki işyerlerinde ücretli çalışan emeği ile geçinen kimseler, açıkça bir suça karışmadıkları sürece, sırf bu irtibatları ceza sorumluluğu doğurmadığından özellikle soruşturma dışında tutulmuştur. Fetullah Gülen örgütünün sempatizanı olup bu örgütü dini bir kuruluş sanarak cemaate gönül bağı bulunanlar da soruşturma harici tutulmuşlardır.”
“Çatı” gibi iddialı bir sıfatla sunulan iddianamenin sadece 72 kişiyi kapsıyor oluşu, Başsavcılığın, soruşturmayı gerçekten de tanımladığı suç ölçülerine göre yürüttüğünün belirtisi sayılmalı. Fakat muhtemeldir ki, bu iddianamenin böyle yazılmış olması, onun 15 Temmuz darbesinden önce hazırlanıp mahkemeye gönderilmesiyle doğrudan ilgilidir. Çünkü 15 Temmuz’dan sonra yargının lugatine “iltisak” diye bir kelime girdi ve o andan itibaren de örgüt üyeliği ile sempatizanlığı arasında herhangi bir fark görülmemeye başladı.
“İltisaklı”, yani “FETÖ mensubu olmadığını zanneden...”
15 Temmuz darbe girişiminden sonra hayatımıza giren “iltisaklı” kelimesi, Gülen cemaatinin yalnız “kriminal merkez”ini değil, etrafındaki geniş sempatizan ağını da cezalandırma niyetini ve arzusunu ifade ediyordu. “Bitişik olan”, “temas eden” anlamına gelen “iltisaklı” kelimesi, kolayca anlayabileceğimiz nedenlerle 15 Temmuz’u izleyen aylar boyunca gayet işlevsel kaldı. Hatta, kelimeyi hükümet üyelerinin ve yargı mensuplarının ağzından kapan kimi dil uzmanlarına göre, “iltisaklı”larla mücadele, örgüt üyeleriyle mücadeleden daha bile zordu. Çünkü onlar “FETÖ mensubu oldukları halde öyle olmadıklarını zannediyorlar”dı:
“’Üye olmak’ ve ‘mensup olmak’ta bir problem yok; kamuoyunun üzerinde durduğu husus, ‘irtibat’ ile ‘iltisâk’ın farkının ne olduğu. İrtibatlı olmak, organik bir irtibat içinde olmak demektir ve karşılıklı deklare edilen bir ilişkiyi belirtir ama ‘iltisâk’ doğrudan organik bir ayniyet veya ilişkiden ziyade, sonuçtan olumlu veya olumsuz bir şekilde etkilenmek demeye gelmektedir. Konu FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) olunca durumu şöyle izah edelim: Bir kişi doğrudan FETÖ mensubu olmayabilir ama FETÖ’nün yaptıklarından doğrudan nemalanabilir. Bu nemalananlar, kendilerinin FETÖ mensubu olmadıklarını zannederler veya öyle iddia ederler ama her seviyeden FETÖ’cü militanların açıktan destekçisi olmasalar bile, FETÖ’cülerin faaliyetlerinin sonuçlarından istifade ettikleri için, gizli destekçileridir. Doğrudan FETÖ mensubu olanlar veya irtibatı tespit edilenlerle mücadele kolaydır ama asıl mücadele iltisâklı olanlarla yapılırken zorlaşır.” (“İltisâk ne demektir?”, Prof. Dr. Namık Açıkgöz, En Politik, 13 Kasım 2016).
Kişisel muhasebe
Fakat işte, “iltisak” kelimesi, örgüt üyesi ile sempatizanlarını aynı torbada mütalaa eden bu ceza anlayışının ve uygulamasının sürdürülemez olduğunun farkına varılmasıyla yavaş yavaş hayatımızdan çıkıyor. 16. Yargıtay Dairesi’nin geçtiğimiz hafta verdiği karar, başka nasıl yorumlanabilir?
Yazıyı bitirirken, suç isnadında şimdi artık Yargıtay’ın da dile getirdiği “örgüt üyesi-sempatizan” ayrımına dair 15 Temmuz darbe girişiminden sonra birkaç yazı kaleme aldığımı dile getirmek isterim. Bu çerçevedeki ilk yazım, Teşkilatı mı cezalandıracaksınız, zihniyeti mi? başlığıyla 5 Eylül 2016’da, ikincisi ise Bir davayı itibarsızlaştırmanın denenmiş, garantili yöntemi başlığıyla 29 Eylül 2016’da yayımlandı.
Dilerseniz o yazıları yeniden gözden geçirebilirsiniz...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025