Alper GÖRMÜŞ
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin 25 Temmuz 2017’deki grup toplantısında milletvekilleri arasında heyecan doğuran bir açıklama yaptı. Buna göre, 2007 yılında CHP milletvekili Tuncay Özkan’a Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) Gülen Cemaati’ne bağlı subay ve astsubayların listesinin yer aldığı bir flashdisk ulaştırılmıştı; Özkan, o diski aynı gün (25 Temmuz 2017) savcılığa teslim edecekti. Kılıçdaroğlu, diskle ilgili olarak özetle şu bilgileri vermişti:
“9 Şubat 2009’da flashdisk’teki bütün bilgiler bir dosyaya aktarılır ve dosya bir şey yok diye kapanır. Bu flash bellekte 15 bin subay ve astsubay içeren bilgi ve belge vardı. Yaşam biçimi ve alışkanlıklarına dair bilgiler vardı. 86 general hakkında özel fişleme bilgileri vardı. Örgütle bağları, himmet ilişkileri vardı. Elimine edilmek istenen TSK mensuplarının nasıl şikayet edileceği yazışma örnekleri vardı ve bu dosya 2009’da kapatıldı. 2007’de Tuncay bey teslim ediyor, 2008’de gözaltına alınıyor, 6 yıl hapishanede kalıyor. Özkan bugün o flashdisk’i savcılığa verecek.”
“Gereği yapılsaydı 15 Temmuz darbesi olmazdı”
Kılıçdaroğlu’na göre, flashdisk’in içerdiği bilgiler o kadar önemliydi ki, zamanında gereği yapılsaydı 15 Temmuz darbesi de gerçekleşmeyecek, onca bedel ödenmeyecekti.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından hemen sonra Tuncay Özkan, “Genel Başkanımızın grup toplantımızda açıkladığı belgeleri İstanbul Cumhuriyet Savcılarına şu an itibariyle teslim ettim” içerikli bir sosyal medya mesajı geçti ve süreç başladı.
Bir anda Türkiye’nin siyaset ve medya ortamının bir numaralı maddesi haline gelen flashdisk’in yalnız içeriği değil, ortaya çıkış biçimi de gizemliydi. Her şeyden önce, Tuncay Özkan’ın böyle bir bilgi yığınını tam on yıl boyunca uhdesinde tutup açıklamaması gibi tuhaf bir durum vardı ortada. Kılıçdaroğlu konuşmasında, Tuncay Özkan’ın, flashdisk’te isimleri fâş edilenlerin mensubu olduğu örgüt tarafından tutuklanıp yıllarca hapis yattığını söylüyordu ama bu süre boyunca (hatta 15 Temmuz darbesinden sonra) neden elinin altında duran ve onları teşhir edecek bir imkândan yararlanmadığına hiç değinmiyordu.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından iki gün sonra ortaya çıktı ki, meğer bir savcı, izlediği bir soruşturmada bir itirafçı marifetiyle 10 yıl önce Özkan’a verilen flashdisk’ten haberdar olup onu Özkan’dan istemişti ve konu kamuoyunun gündemine ancak böyle gelebilmişti. Yani, böyle bir gelişme olmasaydı, Tuncay Özkan’ın bu devâsâ bilgi yığınını uhdesinde tutmaya devam etme ihtimali çok yüksekti.
El yakan bir flashdisk mi?
Buraya kadar yazdıklarım size âşina gelmiş olabilir, çünkü olayın patlak vermesinden üç hafta kadar sonra kaleme aldığım üç bölümlü bir yazı dizisinden özetleyerek aktardım.
O diziyi de tıpkı bu yazının başlığında ve spotunda sorduğum soruyu sorabilmek için kaleme almıştım. Evet, düşündüğünüz gibi: Siyaset ve gazetecilik ortamını ilk bir haftada hararetlendiren hadise, üçüncü haftaya gelindiğinde neredeyse sönümlenmişti ve ben o dizinin Gizemli flashdisk’i sanki herkes unutmak istiyor gibi... başlıklı ilk yazısının spotunda şöyle demiştim:
“Gülen Cemaati’nin çanına ot tıkayacak devâsâ bir bilgi paketi, nasıl oluyor da başta Tuncay Özkan ve İlker Başbuğ olmak üzere Cemaat’in çanlarına ot tıkadığı kişiler tarafından 10 yıl boyunca gün yüzüne çıkarılmıyor? Acaba bu devâsâ bilgi paketi, bize ‘tester’ olarak koklatılan ‘Ordu içindeki Cemaatçi subaylar listesi’ne ek olarak, kamuoyunun öğrenmesinde sakınca görülen başka bilgiler de mi içeriyor?”
Sonraki bölümlerde, bu kuşkumu birkaç yerde daha ifade etmiştim.
Mesela: “Flashdisk’in, belli ki ebedî olması arzu edilen 10 yıllık uykusunun nedeni, ‘tester’ı izleyen ve mecburen ortaya salınan başka kokular (mesela ordu içindeki subayların Kürt, Alevi, solcu, pornocu olarak fişlenmiş olması ya da bize henüz koklatılmayan başka bilgiler) olabilir mi? Keza, ulusalcısından Cemaatçisine, milliyetçisinden iktidara yakın olanına; bütün kalem erbabının şimdiki ‘meraksızlığı’ da gene gizemli flashdisk’in içeriğinin herkesi rahatsız edecek kadar geniş yelpazeli olması ihtimaliyle açıklanabilir mi?
Mesela: “Bu çağrının (Tuncay Özkan’ın, ‘Bir gazeteci grubu toplanıp belgeleri isterlerse Türkiye’nin aydınlanması için bu belgeleri teslim ederim’ çağrısı -A. G.), gazetecilerin kurumsal yapılarında, meslek örgütlerinde hiçbir heyecan uyandırmamış olması, gizemli flashdisk’in, iktidar oyununun çevresindeki bütün aktörlere ‘dokunan’ bir yanının olabileceğini imâ etmiyor mu?”
Kayıtsızlık susma âyinine dönüştü
O yazıların üstünden tam dört ay geçti ve gizemli flashdisk’le ilgili kayıtsızlık, bütün siyasi kesimlerle onların medyadaki uzantılarının ortaklaşa düzenledikleri bir susma âyinine dönüştü.
Belli ki bu âyine bir yerinden çomak sokmak neredeyse imkânsız. Fakat ben yine de bir gazeteci olarak kendime karşı sorumluluğumu yerine getirmek ve kendi fikri takibimi yapmak istiyorum. Bu amaçla, bugün, sözünü ettiğim yazılarda sorduğum soruları özetleyerek bir kez daha tekrarlayacağım. Dileyen, soruların uzun versiyonları için Serbestiyet’te 21, 25 ve 28 Ağustos’ta yayımlanan yazılarıma dönebilir.
Muhataplar ve cevaplandırılmamış sorular
Hikâyenin ana karakteri Tuncay Özkan’la ilgili soruların bir bölümü bu yazının buraya kadarki bölümlerinde zaten soruldu, diğerleri için dileyen işaret ettiğim yazılara baş vurabilir. Bu yazıda asıl, hikâyenin siyaset ve özellikle devlet siyaseti içindeki kahramanları üzerinde odaklanmak istiyorum, çünkü bu kadar merak uyandıran bir haber malzemesi bir türlü kamuoyu bilgisi haline gelemiyorsa, bunun nedeni büyük bir ihtimalle hikâyenin siyasi kahramanlarının duydukları rahatsızlıkla ilgilidir.
Peki, bu tuhaf hikâyede kim, hangi sorulara cevap vermeli? İsim isim gidelim...
Kemal Kılıçdaroğlu (2017’de ana muhalefet lideri)
Flashdisk’in devlete teslim edilmesiyle, açılan soruşturma dosyasının kapatılması arasında geçen iki yılda ülkeyi kimin idare ettiği sorusunu sordu ve AK Parti hükümetlerinin sorumluluğuna işaret etti. Fakat ondan sonra da konuyla ilgili tek laf etmedi.
Oysa başlangıçta “Soru şu” diyen ve devamını şöyle getiren de kendisiydi:
“Bu flaş diskteki bilgileri incelemek üzere kurulan Güneş Çalışma Grubu iktidarın bilgisi dahilinde kurulmuş mudur? Kurulmuşsa bu dosya kapatılırken Başbakan kimdi, Adalet Bakanı kimdi, Milli Savunma Bakanı kimdi, onların tamamının açığa çıkması lazımdı. Bu flaş disktekiler yok sayılmasaydı bugün ne 250 şehidimiz ne de 2193 gazimiz olmayacaktı.”
Bu durumda Kılıçdaroğlu’na sorulması gereken soru da şöyle şekileniyor: Kamuoyuna böyle takdim edilen bir dosyayı takip konusunda bir ana muhalefet partisi liderinin performansı böyle mi olmalıydı?
İlker Başbuğ (2007’de Kara Kuvvetleri Komutanı)
Tuncay Özkan, 2007 Nisan’ında kendisine verilen flashdisk’i hemen dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ’a teslim ettiğini söyledi. Başbuğ da avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamada Özkan’ın verdiği bilgiyi doğruladı. Açıklamaya göre, Başbuğ, kendisine gelen flashdisk’i incelenmek üzere gerekli birimlere yönlendirmişti.
Açıklamada, Başbuğ’un sonrasında flashdisk’in akıbetini takip edip etmediği hususunda bir bilgi yer almıyordu. Takip etmemiş olması akla yakın görünmüyor. Çünkü, birincisi: Sözünü ettiğimiz materyal, bizzat TSK’nın iddiasıyla, ordu içine sızıp onu ele geçirmeye çalışan bir teşkilata aitti... İkincisi: İlker Başbuğ, sadece bir yıl sonra, Ağustos 2008’de TSK’nın en sorumlu mevkiine, Genelkurmay Başkanlığı’na yükselmişti.
Başbuğ görevden ayrıldıktan sonra (2010) tutuklandı, cezaevinde yattı ve o tarihten sonra dahi flashdisk’ten hiç söz etmedi. Evet, “dahi”, diyorum, çünkü iddia şu ki, onu cezaevine gönderen irade, 2007’de eline geçen diski hazırlayan iradeydi.
Yaşar Büyükanıt (2007’de Genelkurmay Başkanı)
Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ açıklamasında, gizemli flashdisk’i ilgili birimlere göndermeden önce Genelkurmay Başkanlığı’nı bilgilendirdiğini söylemişti. Buradan, 2007’deki Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın da flashdisk’in varlığından haberdar olduğunu anlayabiliyoruz. Dolayısıyla Büyükanıt da kamuoyuna bir açıklama borçlu. Büyükanıt, bu kadar önemli bir bilgi kaynağının akıbetini, görevi bıraktığı 2008 Ağustos’una kadar izlemiş miydi? İzlemediyse, TSK’nın bir numaralı düşmanını ele verecek yığınla bilgiye karşı nasıl bu kadar ilgisiz kalabilmişti? Ve emeklilik sonrası... Silah arkadaşlarının cezaevlerine konmasından sorumlu tuttuğu bir teşkilatın ipliğini pazara çıkartacak bir materyali, hiç değilse emekli olduktan sonra hatırlayıp kullanmaya neden teşebbüs etmemişti?
Recep Tayyip Erdoğan (2007’de Başbakan)
Normal bir demokraside, bu nitelikte bir istihbarat malzemesini Kara Kuvvetleri Komutanı ile Genelkurmay Başkanı’nın bilip de Başbakan’ın bilmemesi mümkün değil. Fakat hepimizin bildiği nedenlerle 2007’de bu pekâlâ mümkündü.
Bu durumda iktidar siyasetçilerinin cevaplandırması gereken soruar da şölye şekilleniyor: Başbakan ve ilgili hükümet üyeleri, a) 2007’de TSK’nın eline böyle bir flashdisk’in geçtiğini biliyorlar mıydı, b) dönemin Genelkurmay Başkanı Başbakan’ı flashdisk’le ilgili olarak bilgilendirdi mi?
İktidarın sorumluluktan sıyrılabilmesi için 10 yıl boyunca bu flashdisk’in varlığından haberinin olmadığını kamuoyuna duyurması gerekir.
Erdoğan, Büyükanıt ve Dolmabahçe buluşması
Nihayet, gizemli flashdisk’le gizemli Dolmabahçe buluşmasının neredeyse eşzamanlı olarak gerçekleşmiş olmasının çağrıştırdığı spekülasyonu da hatırlamak gerekiyor... Şöyle ki:
Tuncay Özkan’ın verdiği bilgilerden, flashdisk’in kendisine Nisan 2007’de ulaştırıldığını, onun da gecikmeksizin materyali İlker Başbuğ’a (ki o da hemen Genelkurmay’ı bilgilendirmiş) teslim ettiğini biliyoruz.
Bunları takiben, en geç bir ay içinde çok önemli iki gelişme oldu. Önce 27 Nisan 2007’de Hükümet’e karşı Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt imzalı bir e-muhtıra verildi. Bundan bir hafta kadar sonra, 5 Mayıs 2007’de de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasında Dolmabahçe’de gizemini bugüne kadar sürdüren bir buluşma gerçekleştirildi.
Spekülatif, evet ama bütün bu hikâye şu soruyu haklı kılmıyor mu: Gizemini 10 yıl boyunca koruyan flashdisk’le, gizemini 10 yıl boyunca koruyan Dolmabahçe buluşması arasında bir bağlantı olabilir mi?
Görüyorsunuz, yığınla soru barındıran bir hikâyeyle karşı karşıyayız, soruların cevapları hepimizi igilendiriyor fakat siyasetçiler de gazeteciler de sanki yaz aylarında hiç böyle bir olay gerçekleşmemiş gibi kulaklarının üstüne yatmaya devam ediyorlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025